31 Temmuz 2025 Perşembe / 5 Muharrem 1447

Sinbad’ın egzotik beldesinde altı gün

Denizci Sinbad’ın Serendib Adası’na 44 yıldır Sri Lanka deniyor. Ama 1972’den önceki adı Seylan’dı. Şimdi bu egzotik ad, eskilerin belleğinde ve dünyanın en güzel çaylarının paketlerinde yaşıyor. Adanın onlarca yıl acı çeken halkları, iklimi güzel, bitkisi güzel, insanları güzel bu yeryüzü cennetinde şimdi barış içinde ömür sürüyor.

Soner Can13 Mart 2016 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Sinbad’ın egzotik beldesinde altı gün

Binbir Gece Masalları’nda Sinbad, teknesiyle sürüklenip geldiği Serendib adıyla maruf adayı, şöyle tarif eder... Ilıman iklimli, gece ve gündüzün eşit uzunlukta olduğu adanın çevresi yüksek dağları ile çevrili idi. Bu yüksek ağaçlar, özellikle sedir ağaçları, her türlü bitkiler vardı. Ayrıca burada inci avcılığı da yapılıyordu. Masal bu ya!.. Yarı yalan yarı yanlış, sürer gider. Gezgin Sinbad’da macera mı biter!

Hint Okyanusu’nun incisi

Eski zamanların Serendib’i, 1972’ye kadarki ismiyle Seylan, o vakitten bu yana Sri Lanka olarak bilinen Hint Okyanusu’nun incisi, adeta bir yeryüzü incisi. 2009 yılında sona eren Tamil sorunundan bu yana, huzurla anılan adada, 21 milyon kişi yaşıyor. Yaklaşık yüzde 70’i Budist, yüzde 13’ü Hindu, yüzde dokuzu Müslüman ve yüzde 8’i Hıristiyanlardan oluşan halklar, artık barış içinde ömür sürüyor.

Mistik şehir Kandy’deki Diş Tapınağında, her akşamüstü yapılan ayin, yabancı turistlerin de ilgi odağı oluyor.

Sri Lanka oldukça ucuz bir ülke. Özellikle tekstil ürünleri, el yapımı hediyelik eşyalar, “Keşke bu güzel insanların emeği bu kadar da ucuz olmasa” diyecek kadar hesaplı. Zaten bir Türk lirası, 50 Rupi.

Önemli turistik ziyaret yerlerinde bizzat devletin işlettiği hediyelik eşya mağazalarında bir tişörtü 10 liraya alabiliyorsunuz. Ancak dizi dizi işporta dükkanlarında satılan ürünler ise tamamen  pazarlığa tabii.

Bir gazeteci arkadaşın, Cave Temple’ın üç yüz basamaklık merdivenlerinin başında 100 Euro istenen yarı değerli taşlardan bir kolyeyi 10 dolara satın almasından sonra, konu bizim için tamamen aydınlanmış oldu. Sri Lanka, yani eski adıyla Seylan deyince ilk akla gelen şey, elbette, bin bir çeşidiyle çay. Ülkenin milli içkisini, gezdiğiniz her yerde alabileceğiniz gibi, yük etmek istemezseniz, dönüşte, en önemli markaların havaalanı mağazalarından gayet uygun fiyatlara edinebilirsiniz. 

Ada topraklarının bereketini çarşı pazarda görmek mümkün.

Budizm ve İngilizce hakimiyeti

Ülkedeki hakim dil, Sinhaliler’in konuştuğu Singhalezce. Tamilller ile Muruhalar ise adadaki diğer iki etnik grubu oluşturuyor. Şu sıralar Sri Lanka’nın resmi dili, Singhalezce, Tamilce ve İngilizcedir. Dine gelince... Budizm, Tayland’dan sonra ikinci önemli tapınağına (Kandy’deki Siri Dalada. Burada Buda’nın dişinin olduğuna inanılıyor!) ve Yatan Buda heykeline (Dambulla Cave Temple’da) bu adada sahip olduğu için hayatın her alanına hükmünü koymuş. Şehirlerde neredeyse her adımda bir irili ufaklı Budist tapınağı var. O zaman geliniz, ünlü bahis sitesi bilyoner.com’un belli aralıklarla egzotik ülkelere gerçekleştirdiği ve benim de bir parçası olduğum Sri Lanka gezi izlenimlerimi okuyarak bu doğa harikası güzel ülkeyi ve insanlarını yakından tanıyınız.

Yetimhanede fillerin su içip, yıkanabilmesi insanoğlunun iznine ve insafına tabi... - Kandalama Gölü’nde balıkçı ağlarında bereket var.

Ada zengin ama halk bir o kadar yoksul

-  Başkent Colombo’nun zengin semtlerine giden yolları üzerinde pirinçten süs eşyaları bulmak mümkün. Kandy ovalarında üretilen bu eşyaların en güzelleri arasında pirinçten yağ lambaları bulunur.

-  Sri Lanka, değerli ve yarı değerli taşlarıyla ünlüdür. Adada Yakut ve Safir (gök yakut, beyaz ve mavi yıldız safirleri), ve topas, zirkon, Garnet, Turmalin ve Ayyıldızları gibi yarı değerli mücevherler çıkarılır.

-  Dünyada en çok hayvan çeşidinin Sri Lanka’da yaşadığı söylenir. Çünkü kral Devanampiyatissa, daha 2300 yıl önce hayvanların dokunulmazlığını ilan etmiştir. Budist inanış da bu dokunulmazlığa katkı vermiştir.

-  Ülkedeki Anuradhapura’nın Bodhi ağacı, kayıtlara geçen dünyanın en yaşlı ağacıdır.

-  Tropik iklimiyle bu adada, sayısız bitki çeşidi vardır. Bu bitkilerin birçoğu Ayurvedik tedavilerde kullanılmaktadır.

-  Ada, yüz yıllardır baharatlarıyla meşhurdur. Çünkü nemli havasından dolayı ideal bir şekilde  büyüyebiliyorlar. Tarçın, kara biber, küçük hindistan cevizi ve çiçeği, kardamon, karanfil ve vanilya gibi.

-  Sri Lanka’da abanoz, teak, saten ağacı ve jak gibi değerli ağaçlar da yetişmekte. Muz, ananas, papaya, mango, greyfurt gibi diğer tropikal meyveleri olan ağaçlar da adada bol miktarda bulunur. Ayrıca mangosteen, passion meyvesi, durian, avocado gibi aromatik meyveler de vardır.

-  Ada halkı üç botanik bahçesiyle gurur duyar: Perandeniya, Hakgala ve Gampaha.

-  Adada, 427 çeşit kuş bulunmakta, ve bunların 250’si sürekli adada kalır. 21’ine ise dünyada eşine rastlayamazsınız. Adada yaşayan 83 yılan çeşidinden sadece Kobra gibi birkaçı zehirlidir.

-  Sri Lankalı için fil çok özel bir hayvandır. Bu fillerin bir kısmı, yetimhane kisvesi altında tel örgülü alanlarda onlarca yıl esaret hayatı yaşasa da özgürce ormanda yaşayanları da mevcuttur.

1. Gün

Tuk Tuklarla başkent turu

Başkent Colombo, Sri Lanka’nın can damarı. Ekonomi, ticaret ve adanın tüm hayatı burada şekilleniyor. Özellikle şehrin Hint Okyanusu kıyılarına bakan sahil kesiminde birbiri ardına yükselen gökdelenler, küresel sermayenin bu adayı da boş bırakmadığının göstergesi. İlk gece kaldığımız Galle Face Hotel’e, dünya jet setinin ve ünlü politikacılarının uğrak yeri olduğunu öğrendikten sonra bakışımız değişiyor. Emperyal mimariyle yapılmış ve kolonyal tarzı hala hissedebileceğiniz otelde bir zamanlar sömürgeci Avrupalılar’ın nasıl şaşaalı bir hayat sürdüğünü hayal etmek çok da zor değil.

Colomba’da geçirdiğimiz yaklaşık 16 saate, Tuk Tukla şehir turunu, yürüme mesafesindeki önemli Hint tapınağına ziyareti, turistik eşyalar satan mağazanın kaliteli ve ucuz ürünlerini yağmalamayı sığdırabiliyoruz.

2. Gün

Kandalama’da gün batımı

İkinci günümüzde daha bir heyecanlıyız. Çünkü sokaklarda gezinen maymun sürülerini görmeyi, egzotik bilinmezlerden sürprizler çıkarmayı umuyoruz. Bu harika maceranın mimarı Sait Kayahan, zorlu seyahatte tevazusu ve hoş sohbeti ile bizi hiç yalnız bırakmıyor. Ancak Dambulla yakınlarındaki fil yetimhanesi, bende derin kuşku uyandırıyor. Öksüz ve yetim fil yavrularının sahiplenildiği bakıldığı bir yer olmaktan ziyade, bir açık hava cezaevi gibi yetimhane. Filler, zincirlerle güdülüyor, elektrikli tellerle çevrili bir alanda ne zaman ne yiyecekleri, ne zaman turist gönlü yapacakları belirlenmiş bir esaret hayatı yaşıyor.

Tropik kızıllık Kandalama Gölü’ne çökerken, kayalıkların arasına oyulmuş Kandalama Heritange oteline giriş yapıyoruz ve sonsuzluk havuzunun yanı başındaki kayalıkta kaval çalan bir Sinhal’in suya döktüğü notalar tuhaf bir melal duygusu uyandırıyor.

3. Gün

Gece boyu maymun beklemek

Maymun tıkırtıları arasında bir gece uykusundan sonra, herkes birbirine aynı şeyi soruyor: “Gece kapatmayı unuttuğunuz pencereden bir maymun odanıza girdi mi?” Tabii ki girmedi.  Çünkü maymunlar ne kadar sevimli olsalar da, tehlikeli de olabiliyorlar. Bu yüzden pencereleri sıkı sıkı kapattık. Sabah kahvaltı sonrası, ilk işimiz Kandalama Gölü’nde kano turu yapmak. Burada balıkçıların ağına takılan ıstakoz ve balıkları, yapay gölle birlikte yöreyi mesken tutan yüzlerce kuş çeşidinden görebildiklerimizi fotoğraflayıp bol bol selfie çekmek, değişik bir deneyim. Kano gezintisi sonrası hiç duraklamadan Dambulla Cave Temple’a doğru (Dambulla Mağara Tapınağı) yol alıyoruz. Bizi yaklaşık 300 basamak bekliyor. Ve bu basamakta asla pes etmeyen seyyar satıcılar. Tabii merdivenleri istila eden maymun ailelerini hayretlerle izliyoruz. Ki bazıları turistlerin elinden yiyecek kapıp kaçma konusunda bir hayli ustalaşmış. Büyük çoğunluğu budist olan Sri Lanka için Dambulla çok özel bir mekan. 300 basamaktan sonra ulaştığımız beş mağara tapınağında birçok Buda heykeli var. Ancak rehberimiz Ayk bir dipnot konduruyor ziyarete: “Burada gördüğünüz yatan Buda, Tayland’dakinden sonra en büyük heykel. 14 metrelik heykeli karanlıkta fotograflayabilmek bizim elimizdeki kameralarla beyhude bir çaba.”

Mağara tapınağının basamaklarından sonra Sigiriya Rock Fortress’in kat kat dik ve fazla merdivenleri cesaretimizi kırıyor. Yolda başıboş gezen fillere hayret ederekten yarı yolda Tuk Tuk yardımıyla en güzel açıdan kalenin fotograflarını çekiyoruz. Günün son etkinliği olan fil safarisini ne eğlenceli ne de hayvan hakları bakımından etik buluyoruz.

4. Gün

Seylan çayı ile tanışma

Uzun bir yolculuktan sonra Spice Gardens’ta baharat kokularıyla karşılanıyoruz. Mihmandarımızın söylediklerinin yarısı doğruysa burada doğal hammaddelerden üretilen kozmetik ve sağlık ürünleri insanoğlunun sağlık, güzellik ve yaşlanma sorunları çoktan çözülmüş. Görevlilerin baş mesajından sonra satış mağazasında baharat, kozmetik ve sağlık ürünlerinden sepet sepet almak zorunda hissediyoruz kendimizi. İçilen bitki çayları, daha sonrasındaki uzun ve çileli etap için bir nebze de olsa zindelik veriyor. Sırada, daha sonra geri döneceğimiz mistik şehir Kandy’yi geçerek Nuwara Eliya’ya doğru, Vatan Caddesi trafiğini aratmayan yoğunlukta saatler süren bir yolculuk var. Yaklaşık üç saatlik yolculuktan sonra yemek molasını verdiğimiz restoranın verandasından iki gölü, şelalesi ve çayları olan vadinin inanılmaz güzelliği karşısında nutkumuz tutuluyor. Ancak bu güzelliğe veda etmeli ve  kurulduğu yıllardaki havasını koruyan küçük İngiliz kasabası Nuwara Eliya’daki otelimize ulaşmalıyız. Emperyal İngiliz töresini devam ettiren Grand Hotel’in satış mağazasında çay denilen şeyin yüzlerce çeşidi olabileceğini ilk kez görüyor ve küçük dükkanın raflarını poşetlere doldurtuyoruz.

5. Gün

Yakılan Buda’nın saklanan dişi

Sabah turladığımız Nuwara Eliya’nın göbeğindeki göl de yapay. Ancak etrafında yine eski mimariye ihanet etmeden yapılan binalara bakınca, burasının Sri Lanka’nın en gözde yörelerinden biri olduğunu anlıyoruz. Yerel hal pazarını türlü duygularla gezdikten sonra rotamız, otele çevrilen eski çay fabrikasının bahçesinde çay toplamak. Belimize bağlanan uzun ekose kumaşlar tam bir ayak bağı. Bahçede selfie yarışmasına girmeyenler, hummalı bir biçimde, ortasında minnak filizi olan hafif sararmış çay yapraklarını toplamakla meşgul oluyor. Gün bitmeden Kandy yolunda, çayı eski usullerle üreten McWoods’a uğrayıp, çay nasıl yapılır onu öğrenmek, ardından Kandy’deki Budist tapınağında düzenlenecek ayine yetişmek zorundayız. Fabrikada yarım saatlik çay atölyesinden sonra, yeniden yola koyuluyor ve gün batımına yakın Kandy’deki Temple of Tooth (Sri Dalada Maligawa) tapınağındaki ayine ucu ucuna yetişiyoruz. Rivayet odur ki, bir Budist, naaşı yakılan Buda’nın bu işlem öncesinde bir dişini alır saklar. Sonraki yıllarda bu dişe sahip olan her hanedan, her tapınak kendine özel bir güç atfeder. Yüzyıllar boyunca, Hindistan’ın güneyinden Sri Lanka adasına süren yolculuk, birçok efsane barındırmakta. Temple of Tooth’da (Diş Tapınağı) her gün düzenlenen ayin, Buda’ya bir şükran ifadesi olarak görülüyor ve çok önemseniyor. Ayinde, Buda’nın dişi, büyük altın mahfazası ile birlikte birkaç dakikalığına saklandığı odanın kapısı açılarak ziyaretçilerin görmesi sağlanıyor.

6. Gün

6 saat, 22 dakikaya nasıl iner

Gece, yorgunluğunu nehir kıyısındaki Cinnamon Otel’de attıktan sonra, Sri Lanka krallarının sayfiye evlerinin de bulunduğu Kandy Gölü’nün kenarını takip ederek ünlü botanik parkına uzanıyoruz. Burada gördüğümüz Hindistan Cevizleri, Kauçuk Ağaçları, dev bambular, Top Mermisi Ağaçları, ünlü devlet adamlarının adına oluşturulmuş küçük koruluklar, Singapur’dan sonra en zengin Nilüfer çeşidine sahip serası ile botanik parkı gönülleri fethediyor. Park çıkışındaki hediyelik mağazaları bizi yine baştan çıkarsa da şehir dışındaki Victoria Golf and Country Resort Club’a doğru son kara yolculuğumuzu yapıyoruz. Burada golf sopası ve topuyla tanışıyoruz. Acemi atışlara rağmen, golfü seviyor ve sınıf atlarsak ondan uzak kalmayacağımız sözünü veriyoruz.

Harika Sri Lanka turunun en zevkli bölümü ise, kara yoluyla saatlerce süren çileli seyahatin dönüşünü, nehirden kalkan deniz uçağıyla 22 dakikada gerçekleştirmek ve Colombo Havaalanı’na zahmetsizce inivermek. Kazanılan saatleri ise havaalanı mağazalarında bin bir çeşit ıvır zıvıra ve illa ki çay paketlerine para yatırarak harcamak.

 

 

ÖNERİLEN VİDEO

Cinayet zanlısı kümesten çıktı

Kapat
Video yükleniyor...