Gönlünü geleneksel müziğe kaptıran fizik mühendisi Emir Değirmenli, müziğinin yanında udun yapımına da merak salmış başarılı bir sanatkâr. Şimdilerde Emir Udları atölyesindeki yaptığı udlarla ünü sınırları aştı, Avrupa, Orta Doğu ve Amerika’ya da ulaştı. Ud sesiyle çocuk yaşlarında tanışan Değirmenli, 2003 yılında yaptığı ilk enstürümanıyla bu işe baş koydu. Gazi Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı’nda öğretim üyesi olan Değirmenli, yurt dışında akademik çalışmalarını sürdürüyor. “Ustalarım Cavit Büyükgüral ve Fevzi Daloğlu’nun üzerimde emeği büyük” diyen Değirmenli ile müzik tutkusunu konuştuk.
Birçok kişi gibi müzikle tanışmasının çocukluk dönemlerinde gerçekleştiğini söyleyen Emir Değirmenli, “Kendimi şanslı gördüğüm nokta, ud sesiyle de çok erken yaşlarda tanışmış olmam. Gitar, mandolin gibi evimizde bulunan enstümanlara udun eklenmesi ilkokulun son dönemlerime denk geliyor. Annemin merakıyla başlayan ve benim de ilk olarak kendi çabalarımla, sonrasında da hocalarla devam eden ud icrası, sanıyorum şu anki serüvenin başlangıç noktası” diyor.
Ud yapımı için büyük bir araştırma gerektiğini söyleyen Değirmenli şöyle devam ediyor: Eğer bu alanda çalışıyorsanız, araştırmacı bir kişiliğe sahip olmanız zorunluluk. Çünkü üretim sürecinin başından udu teslim ettiğiniz ana kadar olan zamanda aldığınız tüm kararlarda, yaptığınız seçimlerde tek başınasınız. Ud değil de herhangi bir ürün düşünün, bu ürünün tasarımında bir ekip çalışır, malzeme geliştirmesi ve üretim sürecinin planlanmasında çeşitli mühendisler görev alır. Bir çalgı yapımcısı genellikle bu sürecin tamamını kendisi üstlenir. 14 yılda ne kadar çok araştırma yaptığımı siz düşünün. Tabii ilk ustam Cavit Büyükgüral ve son ustam Fevzi Daloğlu’nun üzerimdeki katkı ve emeklerini de anmadan geçemem.
İYİ BİR UD 200 SAATLİK ÇALIŞMANIN ESERİDİR
Udlarının dünya çapında ses getireceğinden emin olan Değirmenli’ye göre iyi bir ud işçiliğiyle kendini belli eder: İşçilikten kastettiğim şey, udun orantısal olarak estetik görünmesi, tüm parçaların birbirine uyumlu bir şekilde montajının yapılması, temiz ve özenli tamamlanmış olmasıdır. Tabii ki sonrasında ses ve çalım özelliklerinin kontrolü gelir. Bu konu öznel bir takım tercihleri de içinde barındırmasına rağmen, udun istenilen ses tınısında, yeterli bir ses şiddetine ve tınlama süresine sahip olması gereklidir. Ses tablasında kullanılmak üzere seçtiğimiz ağaç malzemelerin fiziksel özellikleri, yapmış olduğumuz udun ses karakterini önemli ölçüde belirler. Böyle bir udun üretimi yaklaşık 200 saatlik bir atölye çalışmasının eseridir.
Dünyanın bir ucuna bu kadar narin bir ürünü gönderme konusunda sorunlar yaşayıp, yaşamadığını sorduğumuz Değirmenli şu cevabı veriyor: Ud gibi çok narin bir çalgının sağlam bir şekilde binlerce kilometreye gönderilebilmesi öncelikle sizin sorumluluğunuzda. Bunun için udu sert bir taşıma çantasıyla gönderiyorum ve özel olarak ürettirdiğim kolilere güveniyorum. Çünkü gönderdiğim kimi yerlerde udun başına bir şey gelse tamir şansı bulunmuyor.
Hayallerime ulaşma konusunda çok yol kat ettiğini, bir yandan udlarını üretirken bir yandan da bu alanda bilimsel araştırmalar yaptığına değinen Değirmenli “En büyük hayalim, Türk müziği çalgılarının fiziksel temellerinin araştırılabileceği bir laboratuvar kurmak. Önemli bir yol kat ettiğimiz bu sürecin, üniversitemizin destekleriyle yakında tamamlanacağını düşünüyorum. Sonrasında sadece hayalimdeki sese sahip udu yapmak kalıyor ki, sanırım bu arayış bir ömür sürecek” diye ekliyor.
Fizik, müziği açıkladığım bir araç
Fiziği ve müziği birbirinden ayırmadığını söyleyen Değirmenli sözlerine şöyle devam ediyor: Fizik, müziği açıklamaya çalıştığımız bir araç aslında. Yani hiçbir zaman bir seçim yapmak zorunda kalmadım ve ikisini bir arada yürüttüm. Mühendislik geçmişimin şu an çok faydasını görüyorum. Çünkü çeşitli titreşim ve akustik deneyleri çalgılar üzerinde uyguluyorum. Çalgıların nasıl ses oluşturdukları hakkında bilgiler toplamaya ve bu bilgileri tekrar üretim sürecine uyarlamaya çalışıyorum. Kendimi müzik alanında çalışan bir fizik mühendisi olarak tanımlasam sanırım yanlış olmaz.
Avrupalı da uda yabancı değil
Şu an yaptığı akademik çalışmalarla uluslararası nitelikte udun tanıtılmasını hedeflediğine vurgu yapan Değirmenli, “Çoğunlukla Avrupa, Amerika ve Arap ülkelerine ud gönderiyorum. Ülkemizde hitap ettiğim kesimse akademik camia ve uda meraklı kişiler. İlk udumu Fransa’ya göndermiştim. Avrupa’da ud genel olarak biliniyor. Özellikle etnik müzikle uğraşanlar udu mutlaka kullanıyorlar. Batı müziğinde, mikrotonal müziğe olan ilginin artmasıyla birlikte, doğu müziğine olan merak da arttı” bilgisini veriyor.