26 Haziran 2025 Perşembe / 1 Muharrem 1447

Gökay Kalaycıoğlu ile haber bahane

Türk sinemasının Sultan’ı Türkan Şoray evinin kapısını bize, kalbinin sırlarını Star Pazar okuyucularına açtı. Türkan Şoray kanunlarından aşka, neden albüm çıkardığından dünün bugünün jönlerine hatta Selvi Boylum Al Yazmalım’a kadar pek çok bilinmeyenini açık yüreklilikle anlattı. Buğulu gözleri an oldu kararlı, an oldu muzur baktı. Bakın neler söyledi neler...

Gökay Kalaycıoğlu10 Temmuz 2016 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Gökay Kalaycıoğlu ile haber bahane

İtiraf ediyorum yeryüzünde beni bu denli etkileyen başka bir kadın var mıdır bilmiyorum? Bir bayram ziyaretiydi hepi topu... Lakin tüm ezberleri bozdum ve bildiğim ne varsa unuttum! Elim ayağım yine birbirine dolandı. Karşımda bu durumun farkında ve bundan keyif alan muzur bir çift sevgi dolu göz var! O gözler ki içinde bir orduya yetecek kadar kadını barındırıyor. Düşünsenize karşımda İkinci Bahar’ın Hanım’ı... Selvi Boylum Al Yazmalım’ın Asya’sı... Gramofon Avrat’ın Cemile’si... Berdel’in Beyaz’ı... Fosforlu Cevriye’nin Necla’sı... Şahmeran ve daha onlarcasını gözlerinde yaşatan tek kişilik dev bir ordu var! Karşımda buğulu buğulu bakan Türkiye’nin Sultan’ı var! Gözlerinizdeki o gizemi, adını koyamadığım bin bir duygu yüklü buğuyu, dudakların kenarından süzülen o muzur gülüşü, içten kahkahayı ve heyecanın en çok yakıştığı o güzel elleri benden yine sakınmadığınız için sonsuz teşekkürler sevgili Türkan Şoray! Hadi bakalım değerli Star Gazetesi okurları... Haber Bahane diyoruz ve Türkan Şoray ile eşsiz bir serüvene yelken açıyoruz... 

Bayramda bizleri evinizde misafir ettiğiniz için teşekkürler. 

Keşke her gün bayram olsa, yaşansa. Bayramlar insanların birbirini hatırladığı, hatırını sorduğu günler. Sevgiyi, ilgiyi gösterme imkanı veren günler. İnsanlar her şeyi unutuyor ve o bayram havasıyla birbiriyle kucaklaşıyor.

Unutmadığınız bir anınız var mı?

Olmaz mı? Dikkat edin herkes çocukluğunun bayramını hatırlar. Orta gelirli ailelerin çocukları bunu daha çok hisseder. Bayramda alınan bir çift pabucun heyecanını çok yaşadım. Bayramda o gelenekler ne kadar devam ediyor bilmiyorum ama bayram o gelenekleri yaşamanın da güzelliğini getiriyor. El öpmeler, kapıya gelen çocuklar şahane!

Gelenekleri yaşatıyor musunuz?

Evet. Buraya geliyorlar şeker toplamak için... Benim çok hoşuma gidiyor.  Önceliğim kabristan ziyaretleri oluyor, anneme gidiyorum. Büyüklerimizi ziyaret ediyorum, teyzeme gidiyorum. Gelen giden oluyor, şekerler ikram ediliyor, kahveler içiliyor! Bayramı hissediyorum.

Elini öpmeye hasret kaldığınız kim var?

Kaybettiğim annem. Bayramda gidiyorum, ziyaret ediyorum yattığı yerde onu...

ALBÜMÜ SESİM ANI KALSIN DİYE YAPTIM

‘Türkan Şoray Söylüyor’ albümü çıktı, altı ay oldu. Albümün geri dönüşleri nasıl?

Vallahi hiç bilmiyorum. Ticari bir gaye ile yapılmadığı için ilgilenmedim de. Benim sevenlerime bir armağanım gibi düşünün o albümü. Sevenlerim albümü edindiyse ne mutlu bana.

Sinema sanatçılarının hayranları, sanatçıların gerçek seslerini hep merak ederler. Bu albüm Türkan Şoray’ın gerçek ses tonuyla sevenlerine bir miras mıydı?

Öyleydi tabii. Tamamen o düşüncedeydi. Görüntü olarak filmlerde evet oradayız, filmlerimiz var ama dublaj çoğu. Gerçek sesimden bir anı kalsın istedim.

Ne güzel, ne mutlu... Devamı gelecek mi peki?

Hayır.

Niçin?

Devamı gelirse işi ticari gayeye ulaştırmış olurum. Ben ticari bir amaç gütmedim bu albümde, bir kerelik anıydı.

Sıfır kilometre, Türkan Şoray’a özel bir şarkı olur mu diye düşündünüz mü?

Bilemiyorum ki ona çok çalışmak lazım. O zaman şarkıcılık iddiası olur. Ben şarkıcılık iddiasıyla yapmadım bunu biliyorsunuz. Tamamen doğal, ders almadan öyle girdim stüdyoya.

TELEVİZYON DEFTERİNİ KAPATTI

Albümü dinlerken dikkatimi çekti, şarkılar alaturka ama alt yapılarda teknolar eletrolar var. Sizin tercihiniz miydi?

Hepsi öyle değil, bir iki tanesinin remiksi vardı. Tamamen yapım ekibinin tercihiydi, başta gençler olmak üzere her kesime hitap etsin istedik.

Yeni dönemde televizyon projesi düşünüyor musunuz?

Hayır, istemiyorum.

Ama Türkan Şoray’ın ekrandaki sohbeti çok keyifliydi...

NTV için yaptığım program Türk sineması adına hizmet gibi bir şeydi. Sonra televizyonda insanlarla direkt buluşmayı sevdim. Fox’tan bir teklif gelince sevdiğim insanlarla bir de sohbet programı olsun dedim.

Kendi adıma Türkan Şoray’ın rol yapmadığı, kendi olduğu sohbet tarzını çok ama çok sev dim...

Bilemiyorum, çok hoş bir şey olursa belki yine yapabilirim ama ucu illa sinemaya dokunmalı.

Beyazperde dışında ekranda muzur, esprili, eğlenceli yanınız çok güzel yansıyor izleyiciye...

Öyle mi gerçekten? Tabii beyazperdede roldesiniz, ekranda kendinizsiniz...

EYLÜLDE RESİM SERGİM VAR

Sinema hayatınız. Televizyon hayatınızın bir döneminde oldu, yazarlık oldu, albüm de çıktı...

Bundan sonra ne mi yapacağım? (Gülüyoruz.)

Aynen bundan sonra var mı yapılmamış bir şey?

Resim sergim olacak, eylül ayı gibi...

Çalışmalar ne türde? 

Yağlıboya. 21 tablo hazır bile.

Belli bir teması var mı? 

Kadın, kadının halleri. Çok ipucu veremeyeceğim.

Kadına şiddete karşı bir şey mi? 

Yani kadının yaşamdaki çeşitli duruşları, halleri gibi.

Farklı kültürel düzeydeki kadın portreleri mi? 

Gibi gibi... Evet her sınıftan kadın var tablolarda.

Hayır için assolist olurum

Yaptığınız tüm farklı alanlardaki çalışmaları düşünün. Beyazperdeyi geçebilen oldu mu?

Onlar yan hobiler, sinema ve oyunculuk yaşam şeklim. Şarkı söylemek dünyanın en zevkli olayı, inanılmaz zevkli. Çok mutlu oluyorum şarkı söylerken. Yazı yazmak da öyle, zaten yazı yazmak sinemanın kelimelere dökülüşü...

Albümün bir konseri olacak mı? Filmlerinizde çok izledik ama roldü onlar. Türkan Şoray olarak bir assolistlik deneyimi istiyor musunuz?

Belki şöyle olabilir ücretli bir konser gibi ama geliri çok yararlı bir amaç için olursa, çocuklara ya da kadınlara giderse böyle bir şeye varım.

“Bütün geliri kadinlar ya da çocuklara giderse assolist olarak sahneye çikar, konser veririm. ‘Türkan Şoray assolist olur’ diyorsunuz yani...

Ama bütün geliri ya kadın derneklerine ya da çocuk kurumuna giderse çalışır ve yaparım.

Aşkın anlamı benim için

Hata olduğunu bile bile yaptım ama yine dünyaya gelsem yine yaparım dediğiniz bir çılgınlığınız oldu mu?

Evet. Tabii ki oldu.

Nedir?

Ya... Söyler miyim?

Korkularınız ya da zaaflarınız var mı?

En büyük zaafım kızım elbette. Ölüm korkum yok. Uçak korkum var. Bir de yakınlarım hep iyi olsun endişem var. 

Türkan Şoray bir aşk kadını mı yoksa işine aşık tam bir iş kadını mı?

Aşk kadınıyım.

Aşkı nasıl tanımlarsınız?

Aslında tanımlanamayacak bir şey aşk. Tutkulu bir aşıktım. Aşk bir tutkudur çünkü. Aşk ölümüne bir tutku...

Nasıl bir aşıktınız peki?

İşte böyle! Aşkına tutkun, ölümüne tutkun.

Aynalarla derdim yok, seyirciye saygım var

Aynalarla aranız nasıl? Aynada gördüğünüz kadına hayran mısınız?

Hayır, hayır hiç! Benim sadece setlerde elimde ayna olur. O da seyircime saygımdan. En son kendimi görmek isterim kamera karşısına geçmeden. Onun dışında aynayla derdim yoktur.

Pişmanlıklarınız ya da keşkeleriniz var mı?

Pişmanlıkları ve keşkeleri herkes yaşar hayatında. Onları yaşaya yaşaya ancak doğruyu bulabiliyorsunuz. Benim de hayatımda olmuştur. Onlar da beni doğruya götürmüştür. O yüzden o pişmanlarımdan ve keşkelerimden aslında hiç de pişman değilim.

Peki ileriye yönelik, birgün mutlaka yapmak istediğiniz içinizde uhde kalan bir şey var mı?

Genç yaşlarda diyor insan onu. Hedef koyup ona ulaşmaya çalışmalısınız. Ben yaşım gereği çok farklı bakıyorum hayata. İnsanların her yıl hayata bakışı, düşünceleri değişiyor. Şunu yapsam bunu yapsam diye düşünüyorsunuz ama olmasa da ne yapalım diyebiliyorusunuz.

Belki kalmamıştır bir şey içinizde?

Yo elbet vardır. Artık bir daha dünyaya gelişimizde.

Yeni neslin kötü film yapma lüksü yok

Türk Sinemasının geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Daha eğitimli, okullu iyi sinemacılar var. Biraz önce Hülya Koçyiğit ve Ediz Hun’un ‘Hıçkırık’ filmine takıldım. En az 40 sene önce çekilmiş ve ben nasıl takdir etmem Yeşilçamdaki sinemacıları. Eğitim almamışlar, bir köklü geçmişi devralmamışlar. Şimdiki sinemacılar, köklü bir Yeşilçam’ı devraldılar.Yönetmen Orhan Aksoy’a Allah rahmet eylesin dedim, inanılmaz güzel mizansenler var. Ediz Hun’un yakışıklılığı, Hülya Koçyiğit’in narinliği. O yıllarda bunları yapabildiysek. Yıllarca bir zümre tarafından boşuna küçümsenmiş Yeşilçam. “A! Yeşilçam filmleri” diye.

Sizlerin farkı neydi?

Bizler işe yürek koyan sinemacılardık. O filmler yürekle çekilmiş filmler.

Genç oyuncular avantajlı mı?

Bir kere eğitimliler. Dünyadan binlerce film izleyebiliyorlar. Bir miras geçmişleri var ve özgürler. Bizim bir de sansür mekanizması vardı başımızda. İnanılmaz bir teknolojiye sahipler. Osman Seden figüranlı sahnelerde 10 kişiyi 100 kişi göstermenin yolunu arardı, şimdi dijital dünya sayesinde inanılmaz imkanları var. Teknoloji imkan sağlıyor, sansür derdi yok. Ne isterse hayata geçirebiliyor. O dönemde üç beş kuruş parayla, senetlerle iş yapılıyordu. Şimdikilerin maddi olanakları var, okulunu okumuşlar artık güzel film yapsınlar yani. Kötü film yapmaya hakları yok.

KORKU FİLMİNDE BAŞARILI OLAMAZDIM

Hakikaten çok başarılı işler çıkıyor haklısınız. Bir tek izleyici olarak korku türü Türk filmlerini içim almıyor...

Evet. Bizde o pek başarılı olmuyor galiba. O da olmayıversin canım.

Beyazperdede korkmamız için illa yabancı birileri mi oynamalı?

Bizim insanımız cesur demek ki korkma duygusu yok. İnsanlarımızın vicdan ve acıma duygusu daha çok geliştiği için demek ki korku duygumuz gelişmemiş.

Türkan Şoray korkutabilir mi beyazperdede insanları?

Ay düşünebiliyor musunuz benim insanları korkuttuğumu...

En son yaptığımız söyleşide sizi çok heyecanlandıran bir role Mardinli hızalı, dövmeli bir kadına hazırlanıyordunuz. Ne oldu o iş?

Mardinli Etkin Ağa, herkesi etkileyen güçlü bir kadındı o, evet! O çok zor ve uluslararası bir proje. İnanılmaz bir proje ama zannediyorum ki çok büyük bir proje olduğu için biraz daha zamanı var Kutlu Ataman Mardin’de çekecekti onu ama geçen seneden bu yana konuşuluyor. Malum bazı filmler dört beş senede çekiliyor, bilirsiniz.

“Yeni nesle çekimlerde teknoloji imkan sağlıyor, sansür derdi yok.  Maddi olanakları, okulları var.”

ÇEKİM ÖNCESİ MUTLAKA

Türkan Şoray’ın buğulu bakışlarının sırrı ne? 

 İnsanlara kalbimden baktığım içindir. Yürekten bakıyorum.

Rolünüze nasıl hazırlanıyorsunuz?

Her oyuncunun bir sırrı oluyor. “Ben şimdi Türkan Şoray değilim bu roldeki kadınım” dedikten sonra o karaktere geçme aşamasını yaşıyorum. Yönetmene hazırım dediğimde de başlıyoruz.

Selvi Boylum Al Yazmalım’ı yeniden çekelim dedik ama...

Genç kuşağı başarılı buluyor musunuz?

Evet, hemde çok. Yeni, genç oyuncuları istikrarlı ve ne yaptığını bilen insanlar olarak görüyorum. Hepsi iyi bir şeyler yapma çabası içerisinde. Çoğu da eğitimli ayrıca, çok beğeniyorum.

Bugün piyasaya giren genç bir kızın Türkan Şoray kanunlarına benzer kuralları olsa, sizin kadar şanslı ya da başarılı olur muydu?

Olamazdı. O yılların koşulları farklıydı. Bugünün koşulları ise çok farklı.

‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ ya da ‘İkinci Bahar’ın günümüze uyarlanmış versiyonu, hikayelerin ve kahramanların yıllar sonraki hikayelerine yeniden hayat vermek fikrine nasıl yaklaşırsınız?

Bundan sonra nine yapmaları lazım beni. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine gibi hikayelerdi onlar, mutlu sondu. Mutsuz sonla bitenler belki olabilir. Çünkü önü açık hikayelerdir onlar ve olabilir.

Kavuşamayan aşıkların olduğu hikayeler mi?

‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ olabilir mesela. Aradan belki 10 sene geçti hani yine unutamadılar gibi ve mesela bir yerde karşılaşırlarsa ne olur gibi...

Keyifli olabilir aslında?

Ne olur biliyor musunuz? ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ın büyüsü bozulur. Onlar o zaman, o hallerde güzellerdi.

Türk Sineması beni hep ağlattı

Mizah yanınız geride mi kaldı? Türk Sineması sizi çok mu ağlattı?

Çok ağladım. Hep ağladım. Çok komedi filmlerimde var. Ama ağırlık hep dramdı. Çok ağlattılar beni.

Biraz diğer tarafı beslemek gerekiyor mu?

Aslında Atıf Bey, sen inanılmaz komik bir oyuncusun derdi bana hep. Ona göre ben inanılmaz matrak biriydim ve o tarafımı öne çıkarmak lazımdı.

Keske öyle bir proje olsa.

Atıf Bey ile yaptık. ‘Güllü Geliyor Güllü’ öyledir mesela.

Birlikte çalıştığınız jönlerden, o film anında yüreğinizi kalbinizi ayrı titreten oldu mu?

Bu çok özel bir soru oldu. Yok tabii. Orası özel hayat değil. Bir şeyleri, duyguları kapatıp gidiyorsunuz sete. Yoksa baş edilmez ki. Herbiri birbirinden yakışıklı jönlerin. Yandınız!

Karşılarında da Türkan Şoray var ama...

E onu da bilemem. (Gülüyor.)

Hadi bugünün genç jönlerinden birini alıp geçmişe götürün. Size böyle bir şans verilmiş olsaydı kimi isterdiniz o yıllarda, bugünden?

İsim vermem ki ben, bilmez misiniz? Hiç de öyle birini düşünmedim açıkçası.

Asla oynamam, benlik değil dediğiniz bir karakter var mı?

Var, ama şimdi gerek yok söylemeye. Hemen ‘Şoray Kanunları’ devreye girer...

Türkan Şoray kanunları  bugün olsa törpülenirdi

Bugün Türkan Şoray sinemaya yeni adım atmış genç bir kız olsa yine bu dönemin şartlarında kanunlarınız olur muydu?

Tabii belli bir ölçüde olurdu. Türkan Şoray kanunlarından kastınız filmlerdeki soyunma, öpüşme sahneleri sanıyorum. Bu konuda toplumun değerleriyle ters düşmemem gerektiğini düşünürüm hep. Ama belli ölçüde, gerekiyorsa da çağdaş dünyada yaşıyoruz en nihayetinde...

Biraz o kenarlar, köşeler törpülenir miydi?

Tabii tabii... O yılların koşullarına göre o gerekiyordu. Günümüzde o kadar normal ki... Aşkın bir parçası öpüşmek. Bu nezih bir halde verilirse, belli bir estetik içinde itiraz etmezdim herhalde. Çünkü hayatın gerçeği...

KENDİMDEN KORKTUĞUM ROL...

İçsel bir yolculuk gibi mi?

Evet, inanılmaz. Tüylerim diken diken olur mesela ‘Şahmaran’ filminde yılan kadını oynadım. Kayaların üstünde 40 metre kuyruk içindeydim. İnsuyu Mağaraları’nda, şıp şıp sular damlıyor. Ben kendimi bir an yılan kadın gibi hissettim. Korktum kendimden. Samimi söylüyorum size, böyle kayaların üstüne sürtünmek geldi içimden. Tüm kadınların duygularını içimde barındırıyorum. Bu yüzden zorlanmıyorum.

Bugünün teknik imkanları, eğitim lüksü size sunulmuş olsaydı her şey daha mı farklı olurdu? Yoksa sırrınız yüreğinizde mi saklı?

Bu o kadar ince ve hassas çizgi ki... Eğitimli olunca mı, yürekten kendiliğinden oynayınca mı daha çok seyirciye tesir ediyorsunuz bilemiyorum. Cevaplaması çok zor. Mesela bazı sahnelerde burnumun ucu sızlamaz, gözlerim yanmazsa, ben kötü oynadım bir daha çekelim diyorum. Hissetmeden oynadığım zaman biliyorum ki seyirciye geçmeyecek. Dudağının titremesinden, gözünüzün yanmasından anlıyor seyirci. İstenirse kendini, yüreğini katıp oynayabilirsin.

Yağmur yapımcı olunca vazifem değişti

Şu sıralar yaptığınız herhangi bir çalışma var mı?

Kızım Yağmur yapımcılığa devam edecek. Hem sinema filmi, hem dizi film yapacak. Şu an ki vazifem onun yapacağı işlerin senaryolarını okumak.

Kamera önüne geçecek misiniz?

Belki kızımın yaptığı bir filmde geçebilirim. Şimdi o benim yönetmenlik yaptığım bir filmde oynadı. Belki yapımcılığını yaptığı bir filmde bir rol oynayabilirim.

HERKESİ KUCAKLAMAYI SEVİYORUM

Türkan Şoray’ın bu kadar mütevazi, bu kadar naif ama bir o kadar ulaşılmaz olmasının sırrı nedir?

 Ben insanları çok seviyorum. İnsanlarla iletişim halinde olmayı çok seviyorum. Farkında olmadan insanlara dokunuyorum elini tutuyor, saçını okşuyorum. İnsanı seviyorum. Sevildiğimi görünce de yüreğim sevgi doluyor. Herkesi kucaklamayı seviyorum. Sanırım sırrım bu.

Güzellik ve bakım sırlarınız neler?

Beni güzel bulan herkese teşekkür ediyorum ama bundan 30-40 sene önceki güzelliğimiz yok tabii. Bunu da kendimle barışık olduğum için söylüyorum. Her yaşın güzelliği var diye düşünüyorum. Her yaşın güzelliğini yaşamak beni mutlu ediyor. Hayatımı güzellik üzerine kurmadığım için bunu sorun etmiyorum. Kendi yaşımın güzeli olayım bu bana yetiyor. Kendim için değil beni sevenlere saygımdan, onlar beni güzel görsün diye dikkat ediyorum.

“Her yaşın güzelliğini yaşamak beni mutlu ediyor. Kendi yaşımın güzeli olayım yeter.”

Cildiniz için ne yapıyorsunuz?

Acı badem sütü ve gül suyu kullanırım. Gül yağını, gül suyunun içine koyarım. Benim yüzüme kullandıklarım bunlar. Saçlarıma da ara sıra zeytinyağı ile bakım yaparım.

Peki ya estetik? Dudaklarınızda silikon var mı?   

 Dudakları silikon mu diyenler niye 20 yirmi sene önceki resimlerime bakmıyorlar? O zaman silikon vardı da ben mi kullanmadım?

Son görüşmemizden bu yana kilolar gitmiş..

 Cushing sendromu diye bir hastalık vardı. 5-6 sene önce yakalandım. Ameliyat oldum. Böbrek üstü bezi alındı. Rahatsızlığım geçti çok şükür. Kilolar da gidiyor evet, daha da gidecek.

Kızım film çekiminde bana dedi ki...

Kızınızla sette profesyonellikten uzaklaşıp, bir anda anne-kız gibi buldunuz mu kendinizi?

Hiç anne-kız gibi değildik tamamen profesyonel bir duruş vardı. O bir oyuncu adayıydı sinemaya yeni adım atan, ben de yönetmendim. Hiç zorlanmadı.

Siz onu zorladınız mı?

Evet. Ama hiç gıkı çıkmadı. Üşüdü, dondu, saatlerce bekledi. Sonra da dedi ki: ‘Bunlar bana çok iyi bir deneyim oldu, annemin yıllardır ne zor şartlarda çalıştığını anladım.’