FRANSA’NIN Sınır Tanımayan Doktorları vardı ama Türkiye’nin kendi sınırlarını aşan kurumu yoktu. Bu alanda bir ilki gerçekleştiren Yeryüzü Doktorları’nın kurucularından Prof. Dr. Harun Cansız, dünyanın 10 farklı bölgesinde sayısız hayat kurtardı. Pakistan’dan Darfur’a, Somali’den Filistin’e uzanan tıbbi yardım operasyonlarında savaş şartlarında 50 açık ameliyat yaptı. Prof. Cansız, şimdi tarihin en köklü eğitim kurumlarından İstanbul Üniversitesi’ni dünyanın ilk 50 üniversitesi arasına sokmak için rektörlüğe aday.
“Gazze’de 2008’de gördüğümüz, fosfor bombalarıyla vurulan, koparılan kol, bacak, baş ve gövde yaralarının üç yıl sonraki durumlarını görüyoruz. Bizden, kopan uzuvlarını yerine koymamızı istiyorlar. Doktorduk. Türkiye’den gelmiştik. İki gözünü ve yüzünün bir bölümünü yitirmiş genç bir Gazzeli’nin eşi, yüzünün ve gözlerinin yerinde olduğu yakışıklı fotoğrafını bize uzatıp ‘Aynısını istemiyorum ama küçük çocuklarımın ürkmeyeceği bir yüz!’ diyor. Çaresizlik ve acizlik içerisinde kahroluyor. İki gözünü, burnunun bir bölümünü yitirmiş bir genç bütün sevimliliğini takınarak ‘Bana öyle bir burun ve yüz yapın ki bütün kızlar peşimden koşsun!’ diyor. Buruk bir gülümsemeyle ‘Senin peşinden koşmayacak kıza yazıklar olsun!’ diyorum, mutlu oluyor...” Bu sözlerin sahibi Prof. Dr. Harun Cansız, Türkiye’den çıkıp dünya çapında ün yapan Yeryüzü Doktorları yolculuğunun “Bizim niye sınır tanımayan doktorlarımız yok?” sorusuyla başladığını anlatıyor.
SAVAŞ VE AFET ORTAMINDA 50 AMELİYAT
Yıllık izinlerinde tatile değil muhtaç insanların yardımına koşan Prof. Harun Cansız, bugüne kadar 10 savaş veya afet bölgesinde yüzlerce hastayı gönüllü olarak tedavi etti. Pakistan, Darfur, Somali, Filistin, Lübnan, Suriye, Sudan’ın çatışma bölgelerinde yardıma koşan Prof. Dr. Cansız, savaş ve afet ortamında 50 büyük ameliyata imza attı. Son olarak 10 gün önce Gazze’ye gidecek olan Türk doktorlar arasında yer alan Prof. Cansız’a bu defa sürpriz bir görev engel oldu: “Aslında Gazze’ye giden Türk doktor heyeti arasında olacaktım ama İstanbul Üniversetesi rektörlük seçimlerine adaylığım söz konusuydu. Türkiye yeni bir ülke olma sürecinde. Yeniden dünya sahnesine çıkma sancıları geçiriyor. Demokratikleşiyor. Geçmişiyle yüzleşiyor. Bölgesinde etkili, dünyada örnek bir ülke olmak için kabuğunu yırtıyor, geleneksel kurumları, ekonomisi, siyaseti değişiyor, yeni bir anayasa arayışında. Türkiye tüm potansiyeliyle harekete geçiyor. Ama bütün bu süreçlerde, üniversitenin etkili bir özne olduğunu söyleyemeyiz.”
BİR AY KALA REKTÖRLÜĞE ADAY OLDUM
Prof. Dr. Harun Cansız, Yeryüzü Doktoru olarak uzun yıllar yardıma muhtaç insanlara şifa taşırken bu defa altı asırlık tarihiyle dünyanın en eski okullarından İstanbul Üniversitesi Rektörü olarak köklü kurumun sorunlarını çözmeye aday. Peki ama yüz binlerce doktor, mühendis, bilim insanı yetiştiren Türk üniversiteleri neden bir buluşa, hayatımızı kolaylaştıracak uygulamalar çıkmıyor? Prof. Cansız da tam bu amaçla üniversitede reform yapmak için rektörlüğe aday olduğunu anlatıyor: “Biz derslik değil, reform vadediyoruz. Öğretim üyelerinin söz sahibi rektörün koordinatör olduğu bir üniversite istiyorum. Üniversitede akademik özgürlük vaadi utanç verici ama bugün mobbing ve ötekileştirmeleri görüyoruz. Dünyanın en eski üniversitelerden biri maalesef sadece ilk 500’de olması kabul edebileceğimiz bir şey değil. İnsan potansiyelimizi düşünürsek ilk 50’de olmalı. Üretmek, icatlarda bulunup toplumun ve sanayinin hizmetine sunmak gerek. Batının en önemli gelir kaynakları, üniversite ve sanayinin ortak araştırmalarından geliyor. Dahiler özgür ortamlarda çıkar. Önemli olan insanlarımıza bu özgür ortamları sunmak. Bir ay kala yarışa girmem rektörlük makamını yükseltti ve heyecan getirdi. Artık özgürlük ve özerklik çıtası yükseldi.”
Başbakanımız tam gün sorununun farkında, çözecek
DOKTORLARIN ‘tam gün’ düzenlemesinden kaynaklanan sorunlarını çözeceğini belirten Prof. Dr. Cansız, rektörlük vaadlerini şöyle sıralıyor: “Sağlık alanında gerçekten önemli işler yapıldı ama burada temel figürün hekimler olduğu unutuldu. Bu gidişe dur deme zamanı geldi, başbakanımız durumun farkında ve gerekli düzenlemelerin yapılacağını söyledi. Kısa vadeli projelerimiz arasındaysa şunlar var: E-üniversite ile tüm birimlere hatta uzaktan elektronik erişim sağlamak. Beyazıt, Avcılar, Cerrahpaşa ve Çapa yerleşkelerinde öğrenciler ve çalışanlara yönelik 7 gün 24 saat yaşam merkezleri oluşturmak. 24 saat açık kütüphane ve e-kütüphane oluşturmak, yeni bir yayın teşvik sistemi kurmak, Bilimsel Araştırma Projeler biriminde destek miktarını artırmak, binaları yenilemek ve her öğretim üyesinin AR-GE çalışması yapabileceği Teknokent kurmak.
Tasfiye mühendisliği yapılıyor
1959’da Trabzon Maçka’da doğan ve İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan Prof. Dr. Murat Cansız’ın ulusal ve uluslararası dergilerde 95 makalesi yer aldı. 2010’da YÖK üyesi atanan Cansız, evli ve dört çocuk babası. Rektörlük adaylığı sırasında özel hayatına ilişkin medyadaki saldırı amaçlı haberlere dikkat çeken Cansız “Aynı şeyler YÖK üyeliğim sırasında da gündeme getirilmişti. Özel hayatıma saldırılmasına izin vermem. Aslında imam nikahı nitelemesi üzerinden bir tasfiye mühendisliği yapılıyor” dedi.