25 Temmuz 2025 Cuma / 30 Muharrem 1447

Yazıcıoğlu ölümünde Fuat Avni parmağı

Ahmet Yenilmez ‘Sevdam Gözlerinde Kaldı’ filminde Esat Coşan, Abdullah Çatlı ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümünün ardındaki sır perdesini aralıyor. Yenilmez, Fuat Avni olduğu ortaya çıkan Aydoğan Vatandaş’ın gizemli kazalardaki rolünü de açıkladı.

GİZEM TÜMBAY KOÇAK 11 Aralık 2016 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Yazıcıoğlu ölümünde Fuat Avni parmağı

Uzun yıllar televizyon ekranlarından görmeye alışık olduğumuz Ahmet Yenilmez, yepyeni bir proje ile beyazperdedeki yerini aldı. Tüm ekibi Yenilmez Sanat Merkezi öğrenci ve öğretmenlerinden oluşan film, 12 Eylül Dönemi ile 2016 arası bir hafıza tazelemesi yaşatıyor. Tüm bilinmeyenleri ile Esat Coşan, Abdullah Çatlı ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını bir de Ahmet Yenilmez’den dinleyin.

Yenilmez, Muhsin Yazıcıoğlu ile Anadolu’yu gezerken ortaya çıktığını söylediği filmin hikayesini şu sözlerle anlatıyor: Bir gün rahmetli Muhsin Başkan ile Büyük Birlik Partisi’ni kurduğumuz dönem, Anadolu’yu geziyorduk. O sırada mola yerinde bir dizi izledik. Ülkücüleri yumurta topuk ayakkabılı, eli tespihli kadın döven adamlar olarak gösteriyorlardı. Başkan o sırada çok üzüldü ve bana “Ahmet, biz hiç aşık olmadık mı? Biz taş mı taşıyoruz biz de yürek taşıyoruz. Olduk tabii” dedi. O sırada bir hikaye oluşturduk. Kürt dendiğinde Ülkücülerin düşmanmış gibi gösterildiği bu dönemde aslında geçmişte Kürt ülkücülerin nasıl mücadele verdiğini ve nasıl işkence gördüğünü anlattık. 

FUAT AVNİ’DEN MESAJ!

Muhsin Yazıcıoğlu’yla son görüşmesini ise Yenilmez şu sözlerle anlatıyor: Yazıcıoğlu ölmeden 15 gün önce beni yanına çağırdı. Barnabas İncili ile ilgili bir kitabın film yapılmasına dair bir görev verdi. Bu kitap Fuat Avni olduğu ortaya çıkan Aydoğan Vatandaş’ın kitabıydı. Daha sonra Yazıcıoğlu kitabını çıkardı ve bana resimler gösterdi. Ve “Bu resimleri gören herkes öldü” dedi. Yanımızda olan bir arkadaşımız da “Siz ölecek misiniz başkanım” dedi. Ve bu görüşmemiz başkanla son görüşmemiz oldu. Kazadan sonra da Vatandaş ile tüm irtibatımız koptu. Sonra bana bir gün Vatandaş’tan bir mesaj geldi ve mesajda “Büyüğümüz o işin üzerine gidilmesini istemiyor” yazıyordu. Ben bu mesajı ne olur ne olmaz diye üç arkadaşıma emanet ettim. Bir süre sonra bütün Facebook hesabıma girilmiş ve mesaj silinmişti. Diğer arkadaşlarımdaki mesajlar da gitmişti. Ama fiber suçlarda çalışan bir emniyet mensubu günlerce çalışarak o silinen maili buldu. 

MAHALLEMİZE GÜZEL AĞLAYAN İMAM GELDİ

Türk sinemasındaki film ve dizilerde sahtekar ve düzenbaz kişilerin hep sakallı tipler olduğuna vurgu yapan Yenilmez, şöyle devam ediyor: Adlarının başında da hacı, hoca gibi sıfatlar oluyor. Bu tip karakterlerin ne zaman türediğine bir bakalım; ‘Kur’an kursları açılsın mı? Kapansın mı’ tartışmalarının çıktığı döneme denk geliyor.

Hatta bir dönem belli bir yaşın altındaki çocukların Kur’an kursuna gitmesi yasaklandı. O zamanda da hemen bir çizgi film oynadı: He-Man Gölgelerin Gücü Adına Yaşasın Kainatın Hakimi. Peki kainatın hakimi kim dir? Allah’tır. Görüyor musunuz paralel ilişkiyi. Sonra sahtekâr, mahallenin karısına kızına yan gözle bakan imam imajı varsa gitti.

Mahalleye ütülü pantolonlu, sinekkaydı traş olmuş, çok güzel konuşan ve çok güzel ağlayan bir imam geldi. Bu imam derilerimizi, çocuklarımızı aldı. 15 Temmuz’da da üzerimize bombalar yağdırdı.

Aydoğan Vatandaş’ın mesajında ‘Büyüğümüz o işin üzerine gidilmesini istemiyor’ yazıyordu.

Sevdamızı söyleyecek gücü kendimizde bulamadık

Şeyh Edebali Türbesi’nden başlıyor çekimler İstanbul’a geliyor. 36 yıl önce İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde öğrenci olan meşhur bir ülkücü teşkilattan bir kıza yakınlık hissediyor. Bu konu duyulur da ayıp olur diye çekinirler. Biz dünyayı değiştirecek gücü kendimizde bulduk da, sevdamızı söyleyecek gücü hiç kendimizde bulamadık biliyor musunuz? Bu genç sevdiği kadınla tam konuşacakken bir bomba patlıyor ve bu dünyaya dair son gördüğü resim sevdiği kadın oluyor. Kendini de Şeyh Edebali Türbesi’ne atıyor. Bir efsane olan Cihan İmparatorluğunun çöküşü gibi. Tıpkı küllerinden doğan Zümrüd-ü Anka kuşu gibi, Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşu gibi.  Ve 36 yıl önceki aşkla 2016’daki aşk buluşuyor ve olaylar gelişiyor.

MESELE NE BİLİYOR MUSUNUZ?

‘Sevdam Gözlerinde Kaldı’ filmi sağ cenabın 12 Eylül Dönemi ile 2016 arası bir hafıza tazelemesi. Neler oldu, neler yaşandı ve biz nereye geldik? Mesela Muhsin başkanın bana Barnabas İncili’nin resimlerini gösterdiği hafıza kartı ile çantası yok. Abdullah Çatlı ve Esat Coşan’ın da çantası kayıp. Ne oluyor? Mesele ne biliyor musunuz? Mesele, bugünlerde yaşanan savaş hali. Türk ordusu hareketsiz hale getirilmeliydi. Üst akıl diye Sayın Cumhurbaşkanımızın çırpına çırpına anlattığı ama birilerinin anlamadığı Barnabas neden önemli? Barnabas’ta mevcut İncil içerisinde Hz. İsmail hikayesi Kur’an’a göre anlatılır. Efendimizin (S.A.V.) geleceği ismen belirtilir. Bu İncil ortaya çıksa samimi Hristiyan ve Müslümanların farkı söz konusu olacaktır. Dikkat edin Fettullah Gülen kazadan sonra Vatikan’a gitti. Vatikan, bu incilin Türkiye’de olduğunu biliyordu. Dedi ki Gülen’e “Sen devletin her kademesine sızdın. Bu incili bul ve bana getir.”  O da kazadan önce ‘Bu İncili kim bulurdu’ diye düşündü. Bulsa bulsa Muhsin Yazıcıoğlu bulurdu. O bulursa zaten elinden alırız diye düşündü ve Gülen bu konuda bir operasyona başladı.

SİZCE BU BİR TESADÜF MÜ?

Filmde Abdullah Çatlı, Muhsin Yazıcıoğlu ve Esat Coşan yer alıyor. Coşan, kazadan önce kendi öleceğini Youtube’da bir video’da anlatıyor. Abdullah Çatlı, kazadan 20 dk. önce Yazıcıoğlu’nu arıyor ancak ulaşamıyor. Bunun üzerine başkanın evini arıyor ve acil görüşmek istediğini söylüyor. Ancak görüşemiyor ve 20 dk. sonra da kaza oluyor. Bu üç adam, Fethullah Gülen ile ilgili hep bir tehlike görmüştür. Esat Coşan kazada ölüyor, Abdullah Çatlı kazada ölüyor, Muhsin Yazıcıoğlu kazada ölüyor. Sizce bu bir tesadüf mü?

İkinci filmin hazırlıkları bitti

Filmin devamı da gelecek. O filmde belgeleri teker teker yayınlayacağım. Dava yeniden açıldı ve bir takım şeyleri devletime teslim ettim. Şu an dava başlamadan bunları söylemeyi kendime yakıştıramam. İkinci filmin önümüzdeki sezonda vizyonda olmasını düşünüyoruz. Ancak sinema çok maliyetli bir iş. Bu filme kimse sponsor olmadı. Hep şikayet edildi “Niye bizim bir filmimiz yok” diye. Şu an vizyonda ama kimler gördü, neyi gördük. Uyuşturucunun ve kokainin reklamını yapan ‘Çakallarla Dans’ 650 salonda giriyor, biz 90 salonda giriyoruz. Reva mıdır bu? Sayın Cumhurbaşkanımızın hayali olan medeniyet, köprülerden mi geçiyor yoksa kültürel bağışıklık sistemimizden mi? Bu filmlerde sofraya konulan o tek kaşığı anlatmazsanız Kemal Kılıçdaroğlu da çıkıp “Ben iktidara gelince Suriyelileri geri göndereceğim” der.

Filmin devamında belgeleri teker teker yayınlayacağım. Bir takım bilgileri devletime teslim ettim.