Orba küfeleri
Yeniçeriler İstanbul’da sebze ve meyve ticaretine el atmış, üstünde kendi bölüklerinin nişan ve işaretlerinin işli olduğu küfelerle gelen ürünleri önceden belirledikleri yerlere nakletmeye başlamışlardı. Bu ürünlerin sahibi olan bahçe ve bostan sahipleri de yıllarca Yeniçerilerin kendilerine önerdiği ücreti korkudan kabul etmek zorunda kalmış, seslerini çıkaramamıştı.
Balta asmaları ve kavgaları
Yeniçerilerin haraca bağlayacakları dükkan veya ticari gemilere gidip kendi bölüklerine ait nişanlarını çalışanları ölümle tehdit edercesine asmalarına ‘balta asma’ adı verilirdi. İstanbul limanına gelen ve herhangi bir Yeniçeri ortası (bölük) tarafından balta asılan ticaret gemisindeki ürünlerin satışı, iyi bir komisyon karşılığı bu zorba Yeniçeriler tarafından yapılıyordu. Bazen bir başka bölük gelip de kendi baltasını gemiye asmaya kalkarsa sonu genellikle ölümle biten kavgalar çıkabiliyordu. Bu kavgalar özellikle Galata’da Hendek içinde gün, saat ve şahitler belirlenerek ayarlanır, önce palalarla teke tek düellolar şeklinde gerçekleşen mücadele kısa bir süre sonra meydan savaşına dönüşürdü.
Yeniçeri kollukları
Birtakım kendini bilmez Yeniçeriler, kollukların (karakol) önünden gece geç vakitlerde geçenleri üstünü arama bahanesiyle soymaya başlamış, bununla da yetinmeyerek civardaki esnafı da haraca bağlamıştı. O dönemde bazı kolluklar da cinayet suçu işlemiş delikanlıların sığındıkları birer liman haline gelmişti. Yeniçeriler kendilerine sığınan bu suçluları teslim etmek yerine diyetini ödeyip davalarından vazgeçirmek için maktulün ailesine baskı yapmayı bir adet haline getirmişti.
Yeniçeri tulumbacıları
Eski İstanbul’un ahşap evleriyle dolu mahallelerinde bir yangın çıktı mı yağmacılara gün doğar, yanan evlerin hemen dibinde bu tip adamlar belirirdi. Onlar için bu yangınlar kızıl bayramdı ve bu hengamede evleri soymak çocuk oyuncağıydı. Bazı Yeniçeri tulumbacıları da kendilerine bolca bahşiş veren zengin ailelerin evini bu yağmacılara karşı korur, ateşin diğer evlere yayılmasını umursamazdı.
Semer devirmek
Yeniçeri Ocağı içindeki bir ortadan (bölük) başka bir ortaya geçiş yapmanın adı askerler arasında ‘semer devirmek’ti. Böyle bir geçiş, ocak mensupları için hakaret olarak kabul edilir, semer deviren bir Yeniçeriyi eski bölüğü muhakkak cezalandırmak isterdi. Örneğin, 1810 yılında Galata Yeniçerilerine mensup bir askerin 25. Orta’dan 71. Orta’ya semer devirmesi nedeniyle çıkan kavga, Galata’da hayatı iki gün felç etmişti.
Yeniçeri kahvehaneleri
Yeniçeri Ocağı’nın ileri gelenleri, başka bir işle meşgul olmaları yasaklanmasına rağmen, kahvehane işletiyordu. Kahvelerin açılışından önce ocak mensupları, esnafı açılışa davet eder, yanlarında da hediyelerini getirmelerini tehditkar bir üslupla isterdi. En makbul hediye altın ya da gümüş bir kafes içinde kanaryaydı, zira bu kuş kahvehanenin uğuru kabul edilirdi. Kahvelerle ilgili Sahhaflar Şeyhizade Esad Efendi şöyle der: “Şabı emred hademesiyle berkaide meyhaneden nişan veren tekellüflü münnakaş ve fıskiyeli kahvehaneler idi.”