Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu.
AK Parti'nin 24. yaş gününü 14 Ağustos'ta kutlayacaklarını anımsatan Çelik, "Yaş gününü kutladıktan sonra Türkiye çapında yeni bir kampanya başlatacağız. 24. yaş günümüzü kutlama ve sonrasında başlatacağımız kampanyayla ilgili çalışmalarımız devam ediyor." diye konuştu.
Ömer Çelik, Erzurum Kongresi'nin yıl dönümü ile Hatay'ın ana vatana katılışının yıl dönümünü kutladı.
Erzurum Kongresi'nde açıklanan "Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür bölünemez" ilkesinin Kurtuluş Savaşı'na yön vermesinin esas olduğunu vurgulayan Çelik, "Bu vesileyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını bir kere daha rahmet ve minnetle anıyoruz. Hatay'ın ana vatana katılması yıl dönümü vesilesiyle de Hatay'ın ilk cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen'i rahmetle andığımızı ifade etmek isterim." ifadesini kullandı.
- "EN ÖNEMLİ GÜNDEM MADDESİ GAZZE"
Çelik, bütün MYK ve MKYK toplantılarında en önemli gündem maddelerinin Gazze olduğunu ifade etti.
Gazze'ye yapılacak gıda yardımlarının engellenmesi ve kuşatmanın devam etmesinin, uluslararası hukuk anlamında soykırım suçunun bütün unsurlarıyla defalarca yerine geldiğini net bir şekilde gösterdiğine işaret eden Çelik, insani yardım koridorunun açılması için bir küresel birlik ve mücadele ortaya konulmasının esas olduğunu belirtti.
Savaş suçu ve soykırım suçları bakımından Netanyahu hükümetinin yargılanması ve eylemlerine küresel bir inisiyatifle son verilmesinin insanlık meselesi haline geldiğini vurgulayan Çelik, "Burada, pek çok dezenformasyon söz konusu oluyor. Dezenformasyonla Mücadele Merkezimiz bunları kapsamlı bir şekilde yalanlıyor ve yalanlamaya devam edecek. Dediğim gibi bütün bu kuşatmanın ortadan kalkması, soykırım faaliyetlerinin son bulması için Sayın Cumhurbaşkanımızın hem diplomatik hem diğer açılardan mesaisi yoğun bir şekilde devam ediyor." değerlendirmesinde bulundu.
- İSRAİL'İN SURİYE'YE SALDIRILARI
Ömer Çelik, geçtiğimiz günlerde Suriye'de bir istikrarsızlık girişimi oluşturulmaya çalışıldığını, Süveyda'da İsrail ve siyonizm yanlısı Dürzi grubun başını çektiği propaganda merkezi ve şiddet odağının Suriye'nin istikrarına dönük sabotaj girişiminde bulunduğunu dile getirdi.
İsrail ve soykırımcı Netanyahu hükümetinin bu sabotaj girişimini kendisi için bir vesile addettiğini ve Suriye Genelkurmay Başkanlığından diğer birimlere kadar saldırı gerçekleştirdiğini anımsatan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada şunu net bir şekilde söylemek gerekir. Bölge barışı ve dünya barışı için bir numaralı tehdit Netanyahu hükümetidir. Eğer birileri İsrail'in güvenliğinin tehdit altında olduğunu söylüyorsa, İsrail'in güvenliğini tehdit eden ana unsurun Netanyahu hükümeti olduğunu net bir şekilde görmelidir. Dolayısıyla İsrail'in Suriye'yi bölme ve istikrarsızlaştırmasına dönük her faaliyetin milli güvenliğimiz açısından doğrudan tehdit teşkil ettiğini ifade etmek isterim. Biz Suriye'nin toprak bütünlüğüne ve milli egemenliğine sonuna kadar sahip çıkılması gerektiğini düşünüyoruz. Suriye'nin toprak bütünlüğüne ve milli egemenliğine dönük her olumsuz girişim, kardeş Suriye'ye sahip çıkma ilkemiz etrafında bizim tarafımızdan tümüyle reddedilir. Aynı şekilde oradaki bir istikrarsızlığın milli güvenliğimizi tehdit eden sonuçlar doğuracağını değerlendirerek bunların hepsine karşı tutumumuzu net bir şekilde ortaya koyarız."
- "ETNİK VE MEZHEPSEL GERİLİM"
AK Parti Sözcüsü Çelik, bazı Batılı yayın organlarında Suriye'deki gelişmelerin "etnik ve mezhepsel gerilim" şeklinde ifade edildiğini aktardı.
Bu yayın organlarının, yayın yaparken, Suriye'deki meşru yönetimi ve meşru cumhurbaşkanını, mezhepçilik temelinde Dürzilere karşı bir girişim içerisinde olduğu yönünde nitelendirdiklerine dikkati çeken Çelik, şunları kaydetti:
"Suriye'de etnik krizleri ve mezhepsel krizleri tetiklemeye çalışanlar esasında, Suriye'nin iç dinamiklerinden çok burada vekalet savaşları yoluyla bazı projeleri yürütmeye çalışan yabancı devletlerdir. Görüntüde etnik, mezhepsel çatışma gibi gözükse de bunun arkasında büyük devletlerin vekalet savaşları vardır. Nitekim Süveyda'daki Dürzi grup doğrudan siyonizmin oraya müdahale etmesini isteyerek aslında kim adına hareket ettiğini ve amacının ne olduğunu ortaya koymuştur. Suriye'deki Dürzi kardeşlerimizin geneli, Lübnan'daki Dürzi kardeşlerimiz, aynı Arap, Türk, Türkmen, Kürt, Nusayri, Alevi, Sünni, Şii kardeşlerimiz gibi Suriye'nin birliğini, toprak bütünlüğünü ve milli egemenliğini savunmaktadır. Dolayısıyla buna, siyonizmin desteğiyle karşı çıkan bir Dürzi grubu öne sürerek Dürzilerin hepsini bu şekilde göstermek son derece yanlıştır. Dürzilerin çok bilinen efsanevi lideri Velid Canbolat'ın açıklamaları da bu dediğimiz çerçevededir."
Çelik, Suriye güvenlik güçlerinin bazı yerlerde aşırı eylemlerinin olduğuna dair görüntüler gördüklerini, Suriye yönetiminin bunlara hızlı bir şekilde müdahale etmesi ve bu konularla ilgili soruşturma açmasından son derece memnun olduklarını söyledi.
Sınavlarla, özellikle de LGS ile ilgili geçen hafta bir tartışma yaşandığını hatırlatan Çelik, muhalefet odakları tarafından yalan bilgi yayıldığını ve yalan siyaset çerçevesinde kampanya üretildiğini belirtti. Çelik, imam hatip okullarının haksız, şuursuz ve vahşi şekilde hedef alındığını söyledi.
Bunların yalanları tek tek ispat edilmesine rağmen yalan bilgiyi ve yalan siyasetini düzelten herhangi bir adım atılmadığını dile getiren Çelik, bunun bilinçli, hedef odaklı bir yalan siyaseti üretimi olduğunu kaydetti.
Vatandaşların üzerinde tereddüt oluşturmaya dönük kötü niyetli bir girişim olduğunu vurgulayan Çelik, şöyle konuştu:
"Esasında yapılan açıklamalarla tümüyle ters yüz edilmesine rağmen bunların halen bir yalan siyaseti pozisyonunu koruduğunu görmek bize de bir kere daha geçmiş dönemlerde yapılan birtakım kampanyaları hatırlattı. Onun için bunların yalanlarını deşifre etmeye, bu yalan siyaseti ile mücadele etmeye devam edeceğiz. Özellikle de başarılı çocuklarımızın anne babalarının kimliklerinden ve mesleklerinden dolayı hedef gösterilmesi aslında bunu yapanların nasıl ayrımcı, nasıl vahşi bir zihniyet içerisinde olduğunu gösteriyor. Bu bizim açımızdan bir vahşet siyasetidir ve buna hiçbir şekilde müsaade etmeyeceğimizi ifade etmek isterim."
- "TÜRKİYE TERÖRLE MÜCADELESİ KONUSUNDAKİ KARARLILIĞINDAN VAZGEÇMİŞ DEĞİLDİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın MYK'nın açılışında yaptığı konuşmada, Terörsüz Türkiye konusundaki hassasiyetin ve dikkatin parti tarafından aynen sürdürülmesine önem verdiğini ifade ettiğini belirten Çelik, çeşitli çevrelerden maksimalist ya da uç fikirler ortaya atılarak fesih ve silah bırakma süreci konusunda kafa karıştırmaya yönelik girişimlerde bulunulduğunu söyledi.
Çelik, "Cumhurbaşkanımız da ifade ettiler, 'Su tersine akmaz.' dedi Kızılcahamam'da. Ama su tersine akarsa da gereğini yaparız. Dolayısıyla Türkiye terörle mücadelesi konusundaki kararlılığından vazgeçmiş değildir. Bu konuda bütün birimler Türkiye'nin hukuk devletini, demokrasisini, cumhuriyetini ve vatandaşlarımızın güvenliğini korumak için tabii ki görev başındadırlar. Ama Türkiye'nin bir devlet politikası olarak yürürlüğe koyduğu Terörsüz Türkiye süreci de büyük bir hassasiyetle ve titizlikle yürütülecektir. Buranın enerjisinin yüksek tutulması ve burada sonuçlara ulaşılması için gereken hassasiyet AK Parti tarafından gösterilecektir. Cumhur İttifakı tarafından gösterilmektedir." diye konuştu.
Çelik, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak odaklarının, terör örgütünün feshi, silahların bırakılması, imha edilmesi, yakılması sürecinin gerçekleşmesi, Terörsüz Türkiye ile birlikte terörsüz bölge hedefine de ulaşacak bir tutumun, bir ilham kaynağının ortaya çıkması olduğuna işaret etti.
Terörsüz bölge denildiğinde bunun en iyi örneklerinden birinin Süveyda'da yaşanan olay olduğunu anımsatan Çelik, Suriye Dürzileri ile Lübnan Dürzilerini hiçbir şekilde temsil etmeyen Hicri adlı bir şahsın, doğrudan bir terör örgütü gibi hareket ederek hem bölgedeki etnik ve mezhebi unsurları hem de Suriye'nin toprak bütünlüğü ile milli egemenliğini hedef aldığını ifade etti.
Çelik, "Peki derdi mezhep mi? Hayır değil. İşte bahsettiğimiz terör örgütlerini ya da teröre dönük olarak birtakım elverişli oluşumları kendi vekalet savaşlarının parçası olarak güçlerin ortaya koyduğu eylemlerden, senaryolardan bir tanesi. İstiyoruz ki bu bütün bölgeden kalksın. Öncelikle Terörsüz Türkiye hedefi gerçekleşsin, arkasından da burada aynı şekilde terörsüz bölge de söz konusu olsun." şeklinde konuştu.
Çeşitli zamanlarda yapılan bazı açıklamalar çerçevesinde Terörsüz Türkiye sürecine yönelik haksız eleştiriler, birtakım yanlış bilgi yayanlar ve yalan siyaseti olarak tanımlanan pek çok tutum olduğuna dikkati çeken Çelik, bunların hepsine yeri geldiğinde cevap verebileceklerini ancak şu anda odaklarının, fesih, silah bırakma, silahların yakılması ve teslim edilmesi sürecinin sağlıklı şekilde yürütülmesi olduğunu kaydetti.
- "KAMP, ÇALIŞMA ZEMİNİ OLARAK GELECEK GÜNLERE IŞIK TUTACAK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kızılcahamam'da bir kamp gerçekleştirdiğini hatırlatan Çelik, kampın birinci gününde bir stratejik çalıştay yapıldığını söyledi.
Gelecek dönemin siyasetini belirlemek amacıyla, bütün birimlerden katılımla yuvarlak masa toplantıları ve çalıştaylar şeklinde tüm siyasi konuların gözden geçirildiğini aktaran Çelik, bu çalışmaların Genel Sekreterlik tarafından notlar hâline getirilerek Genel Başkana sunulduğunu belirtti.
Genel Başkan Erdoğan'ın, bu notların gereğinin ilgili birimlerce yerine getirilmesi için MYK'ya talimat verdiğini aktaran Çelik, Kızılcahamam kampında alınan kararları siyasete yansıtma çalışmalarını sürdürdüklerini ifade etti. Çelik, kampın gelecek döneme yönelik bir referans ve çalışma zemini olarak değerlendirildiğini kaydetti.
AR-GE Başkanlığı tarafından eğitim çalışmalarının devam ettiğini, ağustos ayını boş geçirmeyeceklerini anlatan Çelik, Teşkilat Başkanlığı tarafından "Türkiye Buluşmaları" adı altında kapsamlı toplantılar yapıldığını dile getirdi.
- "MECLİS BAŞKANIMIZ GÜNLER İÇERİSİNDE BUNU HAYATA GEÇİRECEK"
Çelik, açıklamasının ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Terörsüz Türkiye konusunda meclisteki komisyonun ne zaman kurulacağı ve komisyonun üye sayısına ilişkin soru üzerine Çelik, "Meclis Başkanımızın takdirinde ama zannediyorum Meclis Başkanımız yani haftalar demeyeyim, günler içerisinde bunu hayata geçirecek şekilde biliyorsunuz bir siyasi ziyaret trafiği yapıyor. Burada Meclis Başkanımızın da hassasiyeti bunun kapsayıcı bir şekilde Türkiye'nin bütün unsurlarının, bütün dinamiklerinin, bütün siyasi temsillerinin burada kendisini gösterdiği bir şekilde yer almasıdır. Sayısı, vesairesi Meclis Başkanlığı çalışma yaptırıyor. Bir de tabii bu komisyonun kendine has özellikleri olacak. Onu da hep Meclis gelenekleri içerisinde konumlandırılması Meclis Başkanlığı tarafından yapılacaktır." yanıtını verdi.
Meclis Başkanı'nın bu çerçevede çok değerli ve kapsamlı bir çalışma yaptırdığının altını çizen Çelik, esas olanın Meclis'te temsil edilen herkesin komisyonda gelip fikirlerini söylemesi olduğunu kaydetti.
Çelik, Meclis'in herhangi bir zeminini meşru kabul etmemenin aslında siyasi parti olmanın ve siyasetin mantığına aykırı olduğunu vurguladı.
Birtakım marjinal fikirler söz konusu olduğunu, bu marjinal fikirlerin belli partilere çağrı yaptığına işaret eden Çelik, şöyle devam etti:
"Diyorlar ki, 'Bu komisyonu reddedin. Çünkü bu komisyonun amacı şu şekilde gayrimeşrudur' diye. Aslında bunların hepsi bahsettiğim şekilde siyasetin doğasına aykırı ve bunlar aslında siyaseti güçlendiren değil, siyasetsizleşmeyi pekiştiren, siyasetsizleşmenin zemininden konuşan fikirler. Esası nedir? Bir memleketin meselelerinin konuşulacağı, buraya dönük olarak herhangi bir meselenin kabullerinin ve itirazlarının ortaya koyulacağı yer yüce Meclis'tir. Yüce Meclis, en zor zamanlarda bile bu görevini yerine getirmiştir. Türkiye'nin bir meselesiyle ilgili bir konu konuşulacakken buna destek veren de orada olacak, itiraz eden de orada olacak. Bu şekilde olduğu zaman ancak bu anlamlı bir şekilde siyasetin hakkı verilmiş olur. Siyasi parti olmanın hakkı verilmiş olur. Yani bir siyasi partinin bu kadar büyük bir meselede 'Ben bu zeminin dışında kalıyorum.' demesine yönelik yapılan çağrıları doğrusu son derece apolitik, siyasetin zeminini zayıflatmaya dönük, Türkiye'de sivil siyasetin gücünü zayıflatmaya dönük bir yaklaşım olarak görüyorum. Bunlar, aslında siyaset üzerinde vesayet kurmaya çalışanların kullandığı dilin bugün güncellenmiş halidir. Yani 'şu parti oraya girmesin, bu parti oraya girmesin, bu mekanizmanın parçası olmasın demek' aslında siyasetin zeminini ortadan kaldırmak, siyasete meşru olmayan bir misyon atfetmektir."
- "BİZ SİVİL SİYASETİN GÜCÜNE İNANIYORUZ"
Parlamentonun konuşmak ve tartışmak için olduğunu dile getiren Çelik, "Bu tip büyük meselelerde, bunlar Türkiye'nin meselesidir, herkesin bu meselenin parçası olarak elini taşın altına koyması, sorumluluk üstlenmesi, varsa desteğini, varsa itirazını açık ve net bir dille, kimse kimseyi suçlamadan, vatandaşımızın önünde, yüce Meclis'in kayıtları içerisinde ifade etmesi son derece kıymetli olur." ifadelerini kullandı.
Çelik, daha ortada bir tartışma yokken tartışmayı siyaset, fikir temelinde, siyaset üretimi temelinden yapmayıp "ihanet" benzeri kelimelerle yaftalamaya çalışmanın da aslında siyaseti zayıflatmak olduğuna dikkati çekerek, "Biz sivil siyasetin, demokrasinin, cumhuriyetin gücüne inanıyoruz. O sebeple orada komisyon dahil olmak üzere en geniş zeminde bunun konuşulmasının son derece anlamlı, değerli olduğunu düşünüyoruz. Bu sürece destek veren, anlamlı, içerikli bir şekilde itirazlarını ortaya koyan herkesin fikri önemlidir." diye konuştu.
Avrupa Birliği (AB) tarafından Schengen vizesine sağlanan kolaylıklar ve Eurofighter sürecinde atılan adımlara ilişkin değerlendirmesi istenen Çelik, uzun zamandır NATO müttefikleri arasında özellikle ambargo ve yaptırım gibi uygulamaların olmaması gerektiğini ifade ettiklerini anımsattı.
Çelik, AK Parti iktidarları döneminde tabanca alımıyla ilgili başvurunun bir ülkenin senatosu tarafından reddedildiğini hatırlatarak, o günden bugüne savunma sanayisinin büyük devrimler gerçekleştirdiğini belirtti.
İstanbul'da bugün de bu büyük devrimlerin sergilendiği Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'nın devam ettiğini ifade eden Çelik, Birleşmiş Milletler (BM) üyesi ülkelerin temsilcilerinin fuarı ziyaret ederek hem Türkiye'nin geldiği noktayı hem de bütün bu tabloyu güçlü bir şekilde görmek istediklerini söyledi.
Müttefikler arasında yaptırım ya da engelleme gibi birtakım davranışların yanlış olduğunu ifade ettiklerini belirten Çelik, şöyle devam etti:
"Eurofighter konusunda gelinen noktanın bu birtakım ilkel yaklaşımları aşma bakımından kıymetli olduğunu değerlendiriyoruz. Bunlar, F-35 ve F-16 gibi diğer konularda da gerçekleşmelidir. Türkiye bütün bunları kendi milli egemenliği ve milli güvenliği için gerçekleştirmektedir. Bugün, İHA'larımız ve SİHA'larımızla dünyada savaş konseptini belirleyen önde gelen ülkelerdeniz. Bütün bu kazanımlar aslında Türkiye'nin sadece sıradan bir müttefik ve dayanışma odağı olmadığını, aslında kavram, yaklaşım değiştiren çerçeve ortaya koyan büyük bir potansiyele sahip olduğunu gösterdi. Bu bakımdan gelinen nokta, geç kalmış ama şu aşamada Eurofighter ve diğer konularla ilgili iyi bir noktadır."
Schengen vizesi konusundaki gelişmelere de değinen Çelik, uluslararası ticaretin tehdit altında olduğuna dikkati çekti. Uluslararası tedarik yollarının çıkan savaşlar ve krizler yüzünden bir sürü çatlaklarla karşı karşıya kaldığına işaret eden Çelik, şunları söyledi:
"Uluslararası ticareti güçlendirecek her şey dünya barışına hizmet eder. 300-500 yıllık bir perspektiften baktığınızda büyük savaşların bir sebebi de bölgesel ve küresel ticaretin engellenmesi ve tıkanması sebebiyledir. Bu da savaşları tetikleyen bir şeydir. Dünya barışını korumanın bir yolu, uluslararası, küresel ve bölgesel ticareti son derece sağlam ve akışkan bir noktada tutmaktır. Bu bakımdan Schengen ve benzeri vize uygulamalarının bu şekilde yumuşaması bölgesel akışkanlık açısından son derece kıymetlidir. Diğer kısıtlamaların da kalkması daha iyi olacak."
- "TÜRKİYE'NİN MİLLİ MESELELERİNE DESTEK VEREN HERKESE TEŞEKKÜR EDERİZ"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Eurofighter anlaşması için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendilerine teşekkür etmesi gerektiği yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine Çelik, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Sayın Özgür Özel, Eurofighter konusunda destek verdik. Sayın Erdoğan'ın bize teşekkür etmesi gerekiyor" demiş. Biz tabi Türkiye'nin milli meselelerine destek veren herkese esasında prensip olarak teşekkür ederiz. Biz Sayın Özgür Özel'in yurt dışı ziyaretlerinde Türkiye'nin milli meselelerine destek veren sözlerini değil Türkiye'yi dışarı şikayet eden sözlerini hatırlıyoruz. Keşke daha çok Türkiye'ye destek veren sözleriyle öne çıkmasını hatırlasaydık.
Sayın Özgür Özel, Türkiye'de gerçekleştirdiği büyük devrimler bakımından Sayın Cumhurbaşkanımıza binlerce kere, büyük harflerle teşekkürünü duymak isteriz. Onun dışında biz Türkiye için memleketimizin iyiliği için konuşan herkese tabi ki teşekkür ederiz. Keşke Sayın Özgür Özel'in yurt dışı ziyaretlerinde Türkiye'yi şikayet eden sözleri hafızalarda ve kayıtlarda olmasaydı."
- "HUKUKİ TARTIŞMAYI TAKİP EDİYORUZ"
Kadıköy'de bıçaklanarak öldürülen 15 yaşındaki Ahmet Minguzzi'nin annesinin infaz yasasının değiştirilmesine yönelik sözlerinin hatırlatılması üzerine Çelik, şunları söyledi:
"Ahmet Minguzzi evladımıza bir kere daha rahmet diliyorum. Bütün Türkiye'nin evladı oldu artık. Ailesine bir kere daha başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Annesinin hanımefendinin konuşmalarını değerlendirmelerini yakından takip ediyoruz. Ahmet evladımızla ilgili söylediği şeyler gerçekten çok etkileyici. Rahmetlinin gözünde bir leke var biliyorsunuz. Ona 'Bu leke niye oldu?' denildiğinde 'Peygamber beni gözümden öptü' dermiş. Peygamberin gözünden öptüğü Ahmet Minguzzi evladımıza Cenabıallah'tan rahmet diliyoruz.
Hukuki tartışmayı takip ediyoruz. Türkiye'nin kendi içindeki mevzuat, kanunlarla bu konudaki bahsedilen konuyla ilgili evrensel düzenlemelerle uyumlu olarak gerçekleştirilmiş düzenlemeler. Bu konuya özel bir değerlendirme bizim kendi yetkili kurullarımızda yapılmadı. Bütün hukukçu arkadaşlarımız, bütün bu tartışmayı yakından takip ediyorlar."
- "SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNE VE MİLLİ EGEMENLİĞİNE TAM DESTEK VERİYORUZ"
Bir gazetecinin "Milli Savunma Bakanlığı, Suriye'den askeri destek gelirse destek sağlayabiliriz mesajı vermişti. Bugün de Suriye'den resmi destek talebi geldi. Bu desteğin içeriği tam olarak ne olacak? "sorusu üzerine de Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biz Suriye'nin toprak bütünlüğüne ve milli egemenliğine tam destek veriyoruz. Dolayısıyla, Suriye'den bütün halkların, mezheplerin, etnik grupların temsil edildiği kapsayıcı bir hükümet olsun. Milli egemenliği, 'Suriye Suriyelilerindir' ilkesi etrafında işlesin. Bir tarafından bazı Avrupa devletleri bir tarafından Siyonist lobi, bir tarafından başka devletler Suriye'yi çekiştirmesinler. Altyapısı ve kendisine gelmesi açısından Suriye'ye destek verilsin. Suriye'nin siyasi sistemine destek verilsin. Suriye'yi Suriyelilerin yönetebileceği, kurumların oluşması, gelişmesi ve olgunlaşması bakımından gerekenler yapılsın."
Çelik, Suriye'nin çok yorulduğunu ve yıprandığını, savunma ve güvenlik konusundaki taleplerinde Türkiye'nin kardeş Suriye'ye yardımcı olacağını defalarca ifade ettiğini hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanımız, Suriye'nin yanındayız diyerek en kapsamlı bir şekilde bunu ortaya koydu. Bugün de kendileri Türkiye'nin bu konudaki desteğini ifade ettiler. Biz buna yardım bile demiyoruz. Kardeşin, kardeşe yardımı olmaz, desteği olur diyoruz. Mesele sadece belli silahların verilmesi meselesi değil o çok sonucu olur meselenin. Savunma kapasitesinin bütün eklemlerinden bütün unsurlarından bahsediyoruz. Kardeş Suriye talep ettiği sürece Türkiye'nin desteği yanındadır. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri bu konuda hem Suriyeli kardeşlerine destek vermek için bunu yerine getirecektir hem de Türkiye'nin milli güvenliği açısından orada bir istikrarsızlık oluşmaması için."