AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Habertürk TV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları cevapladı.
Çelik yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
Türkiye'nin terörle uzun mücadelesi var. Neticede terör amacına hiçbir şekilde ulaşamamış. Dünyada da Türkiye'de terörle mücadele konusunda hukuka uygunluğuyla ilgili bir eleştiri yok. geçmiş zamanlarda da, bizim iktidarımızdan önce de terörle mücadele yapılırken, terör örgütü mensuplarının silah bırakması, teslim olması, topluma kazandırılması konusunda bir sürü yasal düzenlemeler yapılmış. O zamanki MGK'ya katılan büyüklerimiz, doğrudan terörle mücadeleyi bizzat veren askeri heyetin tekliflerinin çok sayıda toplantılara getirildiğini söyler. Türkiye burada bir çerçeve çizmeye çalışmış. Çeşitli kereler çeşitli denemeler olmuş. Rahmetli Özal zamanında olmuş, rahmetli Erbakan'ın girişimlerinden bahsedilir. Cumhurbaşkanımızın Başbakan olduğu dönemlerde çözüm süreci şeklinde tekrar hükümetimizin döneminde gerçekleşti. Bir sürü safahattan geçtik. Şu görülmüştür; hükümet ve devlet kanadında red, inkar, asimilasyon politikasıyla anılan vesayet döneminde bu sorunda Türkiye'nin kapasitesini büyütürek ortaya çıkan yaklaşım görülmüştür. 2005'te doğmuş birisi şimdi 20 yaşında. Vesayetin en karanlık zamanları, her türlü vesayetin hükümeti kuşattığı zamanlar. Türkiye'nin askeri ve yargı vesayeti ile boğulduğu zamanlar. 12 Ağustos 2005'te sayın Cumhurbaşkanı Başbakan'dı. Diyarbakır'da konuşma yaptı 'Kürt sorunu benim sorunumdur' dedi. Bu paradigmatik bir devrimdir. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı çıkıp 'Bu benim meselemdir, Türkiye'nin tamamının meselesidir' diyor. Belli bir etnik mesele değil. Aynı şeyi başörtüsü meselesine de uyarlayabilirsiniz. Vatandaşlarımızın kimliklerinin üzürindeki inkar ve asimilasyon politikaları büyük adımlarla sona erdirilmiştir.
"SİLAH BIRAKMA SÜRECİNİN KESİNTİSİZ DEVAM ETMESİ LAZIM"
Bazen günde 1 metre gidersiniz bazen 1 haftada 10 kilometre gidersiniz. Silah bırakma sürecinin kesintisiz devam etmesi lazım. Stratejik akıl kadar sabır da önemli burada. Bunun ikisinin dengesini kuracaksınız. Dünyadaki bu meselelerde en çok dikkat edilmesi gereken husustur. Bu çok vitesli bir süreçtir. Daha kapsayıcı değerlendirmek lazım. Silah bırakma süreci kesintisiz devam etmelidir. Silahların sembolik olarak yakılması tabii ki adımdır. Esas olan tüm silahların bırakıldığı noktaya ilerlemektir. Yol haritası işliyor. Rotada bir sapma yok. Bütün sabotajlara rağmen odağımızı koruyoruz. İnşallah bu hedefe ulaşmak için senkronize şekilde çalışıyoruz.
Sayın Barzani'nin terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge sürecine destek vermesi önemlidir. Sayın Cumhurbaşkanımızla da bir görüşme yapmıştı. Fiilen başkan olduğu dönemde de bir konu hariç bütün konularda Türkiye ile gayet iyi dostluk ilişkisi içinde oldu. O konu da referandum meselesiydi. İyi ilişkilerimiz oldu. Ben KDP'nin kongresine katıldım. Türkiye ile ilgili doğrudan pozitif mesajlar verdi. Orada sadece Türk heyetiyle görüştü. DEAŞ'a karşı oranın korunmasında Türkiye atkif rol üstlendi.
Bahsettiğiniz görüntü tabii ki nahoş ve olumsuz yorumlara zemin teşkil etti. Bununla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı bir soruşturma yürütüyor. Sonuç olarak sayın Barzani'nin aktif görevi yok. Tabii ki güvenliğnini sağlanması gerekir Türkiye Cumhuriyeti bu kudrete sahiptir. Biz yayına girmeden onun ofisi adına sayın Bahçeli ile ilgili saygısız mesaj yayınlandı. Sayın Bahçeli'nin önemli bir röportajı yayınlandı Türkgün Gazetesi'nde. Barzani'nin ofisinde bir sözcü yapmış bu açıklamayı. Kaleme alınan metin saygsıız metin. Irkçı faşist gibi ifadeler kullanılıyor. Sayın Bahçeli'nin bu değerlendirmeyi yaparken sayın Barzani'yi koruyan güvenlikçilerle ilgili değerlendirmesi var ama sayın Barzani'nin şahsına ilişkin bir olumsuz değerlendirmesi yoktur.
Barzani'nin şahsıyla, ziyaretiyle olumsuz ifade yok, görüntülerle olumsuz ifadeleri var. Ofis sözcüsü ırkçı ve şovenist gibi ifadeler kullanmış. Sayın Bahçeli'nin terörsüz bölge çerçevesinde etrafımızda kurulan saygı sevgi ilişkisi diyor. Orada asıl açıklamayı yapan kişi kimse onun kullandığı dil ırkçı ve şovenist. O açıklama doğrudan sayın Bahçeli'ye karşı saygısız ifadelerdir. Bu kabul edilemez ve mutlaka düzeltilmesi gerekir. Terörsüz bölge için emek veren bütün bir siyasi hayatın gücünü bu işe seferber etmiş, bu uslubun kullanılması akılsızlık, idraksizlik. Bunu kim kaleme almışsa düzeltilmesi gerekir. Sayın Barzani'nin ülkemize ziyareti milletimizin alicenaplığının göstergesidir diyor sayın Bahçeli.
Orada sayın Bahçeli'nin verdiği mesaj nahoş görüntülerle ilgilidir. Barzani'yle, gelişiyle ilgili bir cümle yok. Ofisin ifadeleri sayın Bahçeli'ye karşı kullanılması asla kabul edilemez. Bu dil terörsüz bölge sürecine zarar verecek bir dil olmuş.





