17 Nisan 2024 Çarşamba / 9 Sevval 1445

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: Cumhurbaşkanımız AB ülkelerini uyardı

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Çelik, 'Cumhurbaşkanımız, Michel'e ifade etti. Avrupa'nın çeşitli yerlerinde, Dostoyevski'nin Tolstoy'un eserleri yasaklanıyor, Rus öğrencilerin atılması gibi konular gündeme geliyor. Bu son derece sakıncalı bir şeydir. Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline karşı çıkmak başka, Rus kültürüne karşı nefret söylemi üretmek başka şeydir. Cumhurbaşkanımızın bu konuda da AB ülkelerine uyarısı olmuştur.' dedi.

AA7 Mart 2022 Pazartesi 17:13 - Güncelleme:
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: Cumhurbaşkanımız AB ülkelerini uyardı

Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu.

Mart ayının pek çok açıdan önemli anlamlar ve semboller ifade ettiğini dile getiren Çelik, seçimlerden galip çıkan partinin genel başkanı olmasına rağmen Türkiye'deki vesayet anlayışının, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlığının önünü kestiğini, bu engelin de 9 Mart'ta yapılan Siirt'teki seçimin ardından kalktığını anımsattı.

9 Mart'ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın milletvekili seçilmesi, ardından da 14 Mart'ta Başbakanlık makamına gelmesinin yıl dönümü olduğunu söyleyen Çelik, bu günün; Türkiye'nin bu tip sahte, suni birtakım yanlışlarla demokrasisini sakatlayan bütün vesayet dinamiklerinden kurtulmaya başladığının yıl dönümü olduğunu vurguladı.

Diyarbakır Anneleri'nin 917 gündür evlat nöbetini sürdürdüğünü dile getiren Çelik, "Diyarbakır Annelerimizden ilham alan anneler Van, Muş, Hakkari, Şırnak, İzmir'de evlat nöbetlerini sürdürüyorlar. Şimdiye kadar 35 ailemiz evladına kavuştu. Biz bu haklı mücadeleyi desteklemeye, duyurmaya, her bakımdan yanlarında olduğumuzu ifade etmeye devam ediyoruz." dedi.

Her konuya bir paragraf ayıran uluslararası insan hakları örgütlerinin Diyarbakır Anneleri konusunda sessiz kalmasını da eleştiren Çelik, Diyarbakır Anneleri'nin ortaya koyduğu direnişin, eylemin; aslında Türkiye'nin içindeki bütün siyasi partilerin destek vermesi gereken bir eylemken bu konuda da seçici davrananların olduğunu söyledi.

- "Adalet reformu tartışıldı"

MYK Toplantısı'nın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün arifesinde gerçekleştiğini dile getiren Çelik, toplantıda ağırlıklı olarak adalet reformunun tartışıldığını bildirdi.

Kadına şiddetin önlenmesine dönük yapılacakların da reform içerisinde yer aldığını aktaran Çelik, şöyle devam etti:

"Daha önce de bu kürsüden bütün bileşenlerimize, bu konuyla uğraşan herkese, 'Görüşlerinize açığız, bütün bu sıkıntıları gidermeye, önerileriniz varsa bunları değerlendirmeye açığız' diye ifade etmiştik. Nitekim bunun genel çerçevesini Sayın Cumhurbaşkanımız KADEM'in 4. Olağan Genel Kurulu programında yaptığı konuşmada net bir şekilde ortaya koyuyor. Sayın Cumhurbaşkanımız, kadına karşı işlenen suçlarda cezaların artırılacağını ifade etti. Faillerin, somut pişmanlık emaresi içermeyen hiçbir davranışı, indirim nedeni olarak kabul edilmeyecektir. Yani birisi çıkıyor, en büyük ceza gerektiren suçlardan birini işliyor, mahkeme sürecinde uysal davrandı ya da 'pişmanım' dedi ya da kravat taktı diye indirimden faydalanıyor. Böyle bir indirim modeli, eğer somut bir emare yoksa, hiçbir şekilde bundan sonra makul bulunmayacaktır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, taciz eylemleriyle kasten öldürme, yaralama, işkence, eziyet gibi suçlar, kadına karşı işlenmişse cezalarının daha da artırılacağını açıkladığını aktaran Çelik, bütün bunların MYK'de kapsamlı bir şekilde, adalet reformunun parçası olarak ele alındığını belirtti.

Çelik, "Adalet reformu karara bağlandığı takdirde, hayata geçtiğinde birçok yaranın iyileşmesine, birçok nefret eyleminin önlenmesine dönük güçlü bir mekanizma olacaktır." diye konuştu.

- "1915 Çanakkale Köprüsü için geri sayım başladı"

AK Parti'nin eser siyasetine güçlü bir şekilde devam ettiğini belirten Çelik, şunları söyledi:

"Önümüzde önemli bir gündem maddesi var. 18 Mart Şehitleri Anma Günü'nde ve Çanakkale Zaferi'nin 107'nci yıl döneminde hizmete girecek dünyanın en büyük orta açıklıklı asma köprüsü olan 1915 Çanakkale Köprüsü için geri sayım başladı. İnşallah 18 Mart günü, bütün vatandaşlarımızı, Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle açılacak bu köprüde hep beraber o tarihi güne şahitlik etmek üzere bekliyoruz."

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşa ilişkin MYK'de kapsamlı bir değerlendirme yapıldığını belirten Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'ın bu meselede diplomasi yolunun açılması ve güçlendirilmesi, barışçıl yol ve yöntemlerin hayata geçirilmesi konusunda muhataplarıyla yaptığı görüşmeleri aktardığını bildirdi.

Parti olarak, şu anda yürürlüğe giren ateşkesin kalıcı bir barışa dönüşmesini arzuladıklarını söyleyen Çelik, tarafların kabul etmesi halinde Türkiye'nin gerekli diplomatik zemini oluşturmaya hazır olduğunu dile getirdi.

Yaşanan gelişmelerin; "mevcut düzenin dikişlerinin söküldüğünü", daha kapsamlı ve kapsayıcı bir düzen arayışının oluşturulması ihtiyacını ortaya çıkardığını ifade eden Çelik, insani değerlere dayanan, uluslararası hukuk ilkelerini öne çıkaran ve herhangi bir devleti dışlamayan kapsayıcılığın ortaya koyulamaması halinde kuralsızlığın hakim olacağını söyledi.

Savaşta kimin kazanıp kimin kaybettiğiyle ilgili çok sayıda analiz yapıldığına işaret eden Çelik, savaşta insanların ölümünü durdurmak için girişimlerde bulunulması gerektiğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da işgale ve darbelere karşı olma ve taraf iki ülkeden de vazgeçilmemesi yönündeki yaklaşım üzerinden kurulan diplomatik hattın kıymetini koruduğunu anlattı.

- "Türkiye denklemden çıkarıldığında NATO güvenliği aksak bir hale geliyor"

Avrupa Birliğinin (AB) yeterince diplomasi üretemediğini, Türkiye'yi dışlayan bir AB'nin, Avrupa değerlerini hiçbir zaman koruyamayacağını dile getiren Çelik, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un NATO ile ilgili açıklamalarını hatırlattı.

Çelik, şunları kaydetti:

"Bu bir kere daha eldeki değerlerin ve kazanımların bir kriz ortamı yokken ne kadar sorumsuzca harcandığını, ancak bir kriz ortamı çıktığı zaman bunun kıymetinin bilindiğini gösteren bir tablo ortaya koyuyor. O yüzden Cumhurbaşkanı'mızın 'Türkiye'ye karşı mükellefiyetlerini siz sadece bir kriz durumunda mı yerine getireceksiniz?' şeklindeki ifadesinin herkes tarafından bundan sonrasında dikkate alınması gerekir. En trajik olanı da şudur: Türkiye'nin kapasitesini Türkiye'nin duruşunu öven NATO müttefiklerimiz halen Türkiye'ye belli savunma ihtiyaçları konusunda ambargo uygulamaya devam ediyorlar. Bunun ne kadar mantıksızca, ne kadar sorumsuzca bir davranış olduğu ortaya çıkmıştır. Türkiye'nin kendi milli egemenliği için, kendi milli güvenliği için aslında ortaya koyduğu güvenlik konseptinin Avrupa'nın da güvenliğini sağladığı, NATO'nun güvenliği için de vazgeçilmez olduğu bir kere daha net bir şekilde görülmüştür. Türkiye'yi denklemden çıkardığınız zaman NATO güvenliği aksak bir güvenlik haline geliyor, büyük bir boşluk oluşuyor. Avrupa Birliği açısından da herhangi bir şekilde Avrupa değerlerinin korunması ile ilgili olarak ortaya konulan performansın ne kadar cılız olduğu bir kere daha görülüyor."

Rusya'ya yaptırım amacıyla Avrupa'nın çeşitli yerlerinde alınan kültürel yasakların son derece yanlış olduğunu ifade eden Çelik, "Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline karşı çıkmak başka bir şeydir; bu şekilde kültür düşmanlığı, Rus halkına karşı, Rus kültürüne karşı bir nefret söylemi üretmek başka bir şeydir. Bu yanlıştır. Dolayısıyla herkesin işgalin nasıl sona ereceği, bir barış anlaşmasının nasıl imzalanacağı üzerinden kendi diplomasisini yürütmesi gerekir. Bunu bahane ederek başka hesapların görülmesi gibisinden bir yaklaşım içerisine, ilkesiz tavırlar içerisine girilmemesi gerekiyor." diye konuştu.

- "Türkiye'nin ifade ettiği prensipler üzerinden barış masasının kurulması gerekir"

Kırım'ın işgali NATO ve AB üyesi ülkeler tarafından görmezden gelindiği için bugün bu tablonun ortaya çıktığını kaydeden Çelik, şöyle devam etti:

"Şimdi bu gelinen noktada Türkiye'nin ifade ettiği, Cumhurbaşkanı'mız tarafından ortaya koyulan prensipler üzerinden barış masasının kurulması gerekir. Birincisi burada tabii herhangi bir ülkenin toprak bütünlüğünün ve siyasi egemenliğinin yok edilmesi gibi bir tavır asla kabul edilemez, bunu reddediyoruz. Buna ilkesel olarak karşı çıkıyoruz ama aynı zamanda da tek taraflı bir bakış açısı üreterek barış elde edilmeyecektir. Burada realist olmak gerekir, gerçekçi davranmak gerekir. Rusya'nın güvenlik kaygılarının da giderilmesi gerekir. Rusya'nın sınırları konusunda herhangi bir kaygının üretilmemesi, bu konuda hassasiyet üretilmesi gerekir. Tabii ki burada Rusya'nın güvenlik kaygıları giderilsin derken, burada Rusya'nın söylediği gibi işte 'Kırım'ın, Donetsk ve Luhanks'ın işgali tanınsın. Ukrayna şu şartlara razı olsun' gibisinden Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü ve siyasi egemenliğini yok edecek bir takım yaklaşımlara onay veriyoruz, bunları meşru buluyoruz değil. Burada masanın bir tarafında Rusya'nın güvenlik kaygılarını giderecek, bir yandan işgale son verecek, Ukrayna'nın siyasi bütünlüğünü ve toprak bütünlüğünü ve siyasi egemenliğini, onun da güvenliğini garanti altında hissetmesini sağlayacak bir yol bulunması mümkündür. Türk diplomasisi bu tecrübe ve birikime sahiptir."

Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşa değinirken "Türkiye'nin Montrö'yü uygulama konusundaki ilkesel tavrı, dünyanın her tarafından destek ve takdir görmektedir." diyen Çelik, herhangi bir şekilde savaşı tırmandıracak bir yaklaşım içine girilmemesinin son derece kıymetli bulunduğunu söyledi.

Prensip olarak her zaman Türkiye'nin, Birleşmiş Milletler yaptırımlarına katıldığını, onun dışındaki yaptırımlara mesafeli durduğunu ifade eden Çelik, şöyle devam etti:

"Rusya ile konuşabiliyor olmamız, Rusya ile burada bir güven ilişkisi tesis edebilecek imkanlara sahip olmamız, işgalin sona ermesi açısından da kıymetlidir. Aynı zamanda da güçlü bir NATO ülkesi olarak her türlü işgale, her türlü darbeye, ülkelerin siyasi ve toprak bütünlüğünün yok edilmesine yönelik her tavra karşı olma konusundaki kararlı ve ilkeli yaklaşımımız da, bütün bu süreç içerisinde, son derece, herkes tarafından, bir diplomasi yolunun ortaya çıkması bakımından da kıymetli bulunmaktadır."

Çelik, Türk vatandaşlarının tahliyesi konusunda büyük oranda irade gösterildiğini belirterek, Türkiye'nin Ukrayna'ya insani yardım konusundaki yaklaşımının, bir kere daha, "kriz zamanlarında güvenilir ülke Türkiye" resminin verilmesi bakımından kıymetli olduğunu vurguladı.

- "İsrail Cumhurbaşkanı'nın seyahati, kritik bir sürece işaret ediyor"

Çelik, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un bu hafta Türkiye ziyaretinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesine ilişkin soruya, "Sayın İsrail Cumhurbaşkanı'nın bu seyahati, bölgedeki gelişmeler, Akdeniz'deki gelişmeler, en son ortaya çıkan Ukrayna'daki gelişmelerle kritik bir sürece işaret ediyor." yanıtını verdi.

İsrail Başbakanı Naftali Bennett'in Moskova'dan Almanya'ya geçeceğini, onların da bu konuda diplomasi yürüttüğünü dile getiren Çelik, Herzog ve Erdoğan görüşmesinde bu meselenin de ayrıntılı şekilde konuşulacağını ifade etti.

Büyükelçilik meselesi, ikili ilişkilerdeki diğer adımlar gibi konuların ziyaretten sonra görüşüleceğini aktaran Çelik, şöyle konuştu:

"Aslında bu Ukrayna krizi çıkmadan evvel dünyadaki siyasi krizin ağırlık noktası Akdeniz'di. Dolayısıyla İsrail'de, Akdeniz'de ortaya çıkan sorunların çözümü, Türkiye İsrail arasında Akdeniz'de yapılabilecek iş birlikleri konusunda da kapsamlı dosyamız var. Tabii ki bölgede çeşitli gelişmeler oluyor, son derece sıcak gündemlerin olduğu. Hala Suriye'de, diğer coğrafyalarda sıkıntılı bir takım gündemler var. Bunların hepsi ayrıntılı şekilde tabii ki Türkiye-İsrail ajandasının maddelerini teşkil ediyor. Ziyaretin sonrasında bu yol haritasının daha da netleşeceğini göreceğiz ve bu ziyaret, bir dönüm noktası olan ziyaret olarak gerçekleşecek."

Çelik, bir gazetecinin, CHP Sözcüsü Faik Öztrak'ın "Rusya'yı enflasyonla dize getirmek istiyorsanız Türkiye'ye bakın." açıklamasına ilişkin sorusunu, "Bütün siyasi partilerin yaptığı açıklamalar bana anında geliyor. Arkadaşlar bunu bana gönderdiği zaman 'yanlış göndermiş olabilirler' dedim. Kesinlikle böyle bir şeyin söylenmemiş olması lazım. 'Arkadaşlar emin misiniz bir daha bakın, gönderin' dedim. Sonra haksızlık yapmayayım diye kendim baktım. Yani bir kere de bir CHP sözcüsü çıksın da başka bir devletin yapıp ettiğinden Türkiye'ye mesaj çıkarmaya kalkmasın. Şu fani hayatımızda bunu göremeyecek miyiz? Ne kadar yanlış, ne kadar çirkin bir açıklama." şeklinde yanıtladı.

- "(Gıda fiyatları) Esas olan vatandaşımızın korunmasıdır"

Dünyada tedarik ve gıda zinciriyle ilgili ciddi sıkıntıların olduğunu belirten Çelik, Ukrayna savaşıyla birlikte petrolden gıda ürünlerine kadar geniş bir yelpazede negatif etkilerin görüldüğünü dile getirdi.

Bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en küçük bir haberi bile en ayrıntılı şekilde incelettirdiğine işaret eden Çelik, bu konuda ilgili bakanlıkların net açıklamalar yaptığını, bahsedilen gıda ürünlerinde bir sıkıntı olmadığını açık ve net şekilde ifade ettiğini söyledi.

Ticaret erbabının kendi ticaretinin doğası gereği bulundurduğu malla, stokçuluğu birbirinden ayırmak gerektiğine dikkati çeken Çelik, "Bu konuda da hassas bir çalışma yürütülüyor. Herhangi şekilde ticaret erbabını sıkıntıya sokacak, haksız muamele edecek girişimlerden de uzak duruluyor ama tabii ki esas olan vatandaşımızın korunmasıdır, vatandaşımızın bu konuda rahat etmesidir." diye konuştu.

Çelik, vatandaşlara, gıda ürünlerine ilişkin bakanlıkların yaptığı açıklamaları takip etmelerini önerdi.

AK Parti Sözcüsü Çelik, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in önümüzdeki günlerde Türkiye ziyaretine ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu:

"Son zamanlarda Yunanistan'ın, iki ülke arasında çözülebilecek sorunları, Türkiye ve Avrupa Birliği arasında bir mesele haline getirmek için de son derece yanlış girişimler içerisine girdiğini görüyoruz. Halbuki Yunanistan'ın şunu anlaması lazım: Komşu olan biziz, burada beraber yaşıyoruz, bu sorunları ancak biz çözebiliriz. Türkiye'nin mavi vatan konusundaki hassasiyeti, sorgulanabilir, herhangi bir şekilde eleştirilebilir bir hassasiyet değildir. Kıta sahanlığı meselesinden, silahsızlandırılmış adaların Yunanistan tarafından silahlandırılmasına kadar kapsamlı bir dosya söz konusudur. Bunlar tabii ki görüşülecek."