Elitaş, gazetecilerin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın zehirlendiği iddialarıyla ilgili soruları yanıtlarken, 'Bir gazetenin manşetinde rahmetle Cumhurbaşkanımızın cenazesinden alınan numuneler sonucunda Adli Tıp Kurumu sonuçlarına dayandırarak ifade ettiği zehirlendiği iddiası var. Ama Adli Tıp Kurumu Başkanı, böyle bir bulguya rastlamadıklarını ve iddia edildiği gibi bir zehire rastlamadıklarını ifade ettiler. Sonuçları beklemek lazım. Umuyor ve diliyoruz ki, Sayın Cumhurbaşkanımız vadesiyle rahmeti rahmana kavuşmuş olsun' diye konuştu.
Elitaş, 'Ahmet Özal'a, Adli Tıp Kurumu'ndan ifade edildiği kadarıyla, zehirlenme ihtimali yüksek olduğu belirtilmiş' denilmesi üzerine, şöyle konuştu:
'Sayın Özal, televizyonlarda o şekilde söyledi. Keşke o dönemde rahmetli Özal'ın cesedine bir otopsi yapılmasına hayır demeselerdi, tam zamanında bir noktaya ulaşılmış olurdu. 17 Nisan 1993'te rahmetli olan Özal, aradan geçen 20 yılda örnek alınıp tekrar incelemeye tabi tutuluyor. Bu 20 yıl önce gerçekleşmiş olsaydı, daha uygun olurdu. Eğer öyle bir şey varsa; demek ki Türkiye'nin huzur ve refahından rahatsız olan çevrelerin bu iş üzerindeki etkilerinin varolduğunu da araştırmak, daha derin şekilde düşünmek gerekir.'
Elitaş, 'Adli Tıp Kurumu Başkanı açıklamasında, 'bahsedilen zehre rastlanmadı' diyor. Buradan başka bir zehirlenme hadisesi olduğu sonucu çıkabilir mi?' sorusuna, 'Yorum yaparsak o şekilde bir sonuç çıkıyor. Başka şeyin olmadığı anlamına gelmez. Sayın Ahmet Özal'ın, Adli Tıp Kurumu'na dayanarak söylediği dikkate değer ifadedir. Ne olduğunu şimdi tartışmak yerine, sonucu bekleyip ona göre değerlendirme yapmak gerekir. Umuyorum ve diliyorum ki vadesiyle bir dünya değiştirme gerçekleşmiş olsun. Aksi takdirde, rahmetli Özal'ın 20 yıl önce Türkiye üzerine yaptığı gelişmeler ve ortaya koyduğu tezlerin birilerini aşırı derecede rahatsız ettiği, Türkiye'nin önündeki ufku daraltmak, önündeki aydınlığı karartmak için suikast sonucu hayatına son verildiği, bir şehit haline dönüştürüldüğü görülecek ki Ergenekon ile ilgili işin daha ciddi boyutlara doğru gitmesi gerekir' karşılığını verdi.
'Sizin şüpheniz ne?' sorusuna Elitaş, şüphede bulunması için elinde belge ve verilerin olması gerektiğine işaret ederek, elinde hiçbir belge olmadığını kaydetti.
-'Sonuçlara baktıktan sonra değerlendirme yapmak gerekir'-
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart'ın Adli Tıp Kurumu'nun tartışmalı kararlar verdiği iddialarının sorulması üzerine Elitaş,, 'Onlar hayatları boyunca adliye ve değişik kurumları etki altına aldıkları için AK Parti iktidarı döneminde böyle bir şeyin olamayacağını düşünmedikleri için.... Çünkü bütün hayatları etkiyle geçmiş. Yargıyı, orduyu, sivil toplum örgütlerini, bütün etkili kurum ve kuruluşları, askeri, sivil bürokrasiyi etkileyerek iktidara gelen bir zihniyet olduğu için böyle düşünmelerini normal karşılıyorum. Yani anormal bir düşünce ancak o şekilde normalleşebilir' karşılığını verdi.
Elitaş, 'Ergenekon ifadesini kullandınız. 'Zehirlenme varsa Ergenekon ile ilgili araştırmayı daha öteye ötürmek gerekir' dediniz. Ergenekon'dan mı şüpheleniyorsunuz?' sorusuna, 'Ergenekon'un ne zaman kurulduğu konusunda ilk iddianamede 1950'lere giden sürecin var olduğunu' gösterdiğini belirterek, 'Orada o süreçte Türkiye ile ilgili çeşitli plan ve projelerin ortaya çıktığı, bunun da en önemli ayaklarından birisi Özal ile ilgili durum... Şimdi sonuçlara baktıktan sonra değerlendirme yapmak gerekir' diye konuştu.
Seçimin erkene alınmasıyla ilgili CHP'den yanıt gelip gelmediği sorusuna karşılık Elitaş, CHP'nin kendilerine henüz yanıt vermediğini ifade ederek, '10 gün önce görüşmüştük. CHP herhalde yetkili kurullarını toplayamadı. Yetkili kurullarında görüştükten sonra bize yanıt verecekler' karşılığını verdi.
-'Kritik konulardaki tespitlerine şüpheyle bakıyorum'-
Öte yandan, CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, düzenlediği basın toplantısında zehirlenme iddiasıyla ilgili soruyu yanıtlarken, iddianın subut bulması halinde 'Türkiye Cumhuriyeti yönetimleri adına o dönemde görev yapan her yetkili için bir utanç' olduğunu ifade etti. Kart, 'Türkiye'de bir karartma ortamı yaşanıyor. o karartma ortamı AKP iktidarlarıyla birlikte uluslararası bir takım boyutlar kazandı. Derin devlet, gerçek anlamda AKP ile kurumsal hale geldi' dedi.
Türkiye'nin tüm uzmanlık kurumlarının sıradanlaştırıldığını, uzmanlık özelliklerini kaybettiğini ve parti memuru haline geldiklerini ileri süren Kart, bunların en başında da Adli Tıp Kurumu'nun geldiğini, kritik konularda yapmış olduğu tespitlere hep kuşkuyla baktığını söyledi.