25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

'Artık icraat bekliyoruz'

Başkan Erdoğan, güvenli bölge için ABD ve AB’yi kesin bir dille uyardı: İki hafta içinde sonuç çıkmazsa kendi hareket planlarımızı devreye sokacağız. Laf ola beri gele yok, icraat bekliyoruz.

19 Eylül 2019 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
'Artık icraat bekliyoruz'

Türkiye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Yükseköğretim Akademik Yıl Açılış Töreni’nde bir konuşma yaptı. Erdoğan, eğitim, sağlık, adalet, ulaştırma, enerji gibi temel hizmet alanlarında Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımlarını, atılımlarını gerçekleştirirken Türkiye’nin bekasını ilgilendiren kritik konularda önemli mesafeler kat ettiklerini anlattı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile Astana platformunun 5. Zirvesi’ni Ankara’da gerçekleştirdiklerini anımsatan Erdoğan, “Zirvenin en önemli kazanımlarından biri siyasi sürece yeni bir dinamizm kazandıracak olan Anayasa Komitesi üyelerinin onaylanmasıdır. Böylece komitenin oluşumundaki tüm pürüzler giderilmiştir. Bir diğer husus ise büyük bir göç dalgası potansiyelini de içinde barındıran İdlib’deki sıkıntılı durumun en azından bir parça rahatlamasını sağlayacak görüş birliğine varılmış olmasıdır” değerlendirmesinde bulundu.      

ABD VE AVRUPA’YA UYARI 

“Suriye topraklarının dörtte birinden fazlasını işgal eden Fırat’ın doğusundaki bölücü terör örgütüyle ilgili endişelerimizin muhataplarımız tarafından da önemli ölçüde paylaşıldığını gördük” diyen Erdoğan, “Bu durum Amerika ile yürüttüğümüz güvenli bölge çalışmalarının bir an önce sonuçlanmasını özellikle güçlendirdi. Zirve sırasında ve sonrasında yaptığımız açıklamalarda ifade ettiğimiz gibi iki hafta içinde buradan bir sonuç çıkmazsa kendi hareket planlarımızı devreye sokacağız. Avrupa ülkelerinden hem İdlib hem Fırat’ın doğusu konusunda çok daha güçlü bir destek bekliyoruz. Artık laf bizi doyurmuyor. Laf ola beri gele yok, icraat bekliyoruz” ifadesini kullandı.      

BU YÜKÜ KALDIRAMAYACAĞIZ

Başkan Erdoğan, 3 milyon 600 bin mülteciyi Türkiye’de ağırladıklarını belirterek, “Dünyada bunun benzeri yok. Öyleyse Batı da bunun benzerini yapması lazım. Şayet İdlib’de sükuneti hızla sağlamazsak bu bölgede yaşayan 4 milyon insanın yükünü kaldıramayacağımızı açıkça söylüyoruz. Fırat’ın doğusunu güvenli hale getirmek suretiyle buraya güvenli bölgenin derinliğine bağlı olarak 2 ile 3 milyon arasında halen ülkemizde ve Avrupa’da yaşayan Suriyeli sığınmacıyı iskan edebiliriz” diye konuştu. Her iki hususun Türkiye kadar Avrupa’yı da yakından ilgilendirdiğine işaret eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Türkiye’nin mücadelesine verilen desteğin samimiyeti ve boyutu bu sorunların çözümüne veya derinleşmesine yol açacaktır. Biz kendi sınır güvenliğimizi garantiye alma yanında özellikle Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği temelinde bir çözüm için samimi çaba göstermekten asla vazgeçmedik. Buna karşılık bölgede etkinlik gösteren her ülkenin aynı tavır içinde olmadığı da bir gerçektir. Ülkemizin yaklaşımı böylesine insani ve çözüm odaklıyken hala önümüze külfet paylaşımından terör örgütlerine dirsek temaslarına kadar her konuda engeller çıkartılmasını kabul edemeyiz. Önümüzdeki aylarda yaşanacak gelişmeler, Suriye krizinin suhuletle mi çözüleceği, yoksa derinleşeceği mi hususunda belirleyici olacaktır.”   

VAKIF İŞLERİNE ELEŞTİRİ

Yükseköğrenim alanını, yenilikçi bir anlayışla sürekli daha da ileriye götürmek için çalışmaya devam edeceklerinin altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üniversitelerimizin araştırma altyapılarına mükerrer yatırımlar yaparak, kaynak israfına gitmelerinin önüne geçmek için de hemen bir envanter çıkarmalı, verimlilik esasına dayalı bir eylem planını da hazırlamalıyız. Vakıf üniversitelerimizin üzerlerine giderek, daha çok yapışan ticari kurum algısının önüne geçmek için bilimsel araştırmalara daha çok yönelmelerini özellikle sağlamalıyız. Bilhassa kalite odaklı gelişme için.”      

Bu üniversitelerin adlarının “vakıf” olduğunu ancak vakıf olmaktan çıkıp, tamamen ticari çalıştıklarını belirten Erdoğan, “Vakıf dediğimiz zaman farklı şeyler anlıyoruz. Öğrencisinin cebinden ne çıkacak o değil, tam aksine vakıfta, ecdat nasıl tanımlıyor; ‘Cebi hümayunundan ödemek suretiyle’ diyor. Şimdi de bizim vakıf üniversitelerinin patronları, kendi cebi hümayunlarından değil, orayı doldurmak için gayret ediyorlar. Buna bakmamız lazım.” ifadelerini kullandı.  

Başkan Erdoğan, açılışa katılan öğrencilerle sohbet etti, hatıra fotoğrafı çektirdi.

‘Vize serbestisi çalışmaları hızlansın’ genelgesi

Başkan Erdoğan, “Avrupa Birliği (AB) ile Vize Serbestisi Diyaloğu Süreci”ne ilişkin kriterlerin karşılanmasına yönelik çalışmalara hız verilmesine yönelik genelge yayımladı. Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan genelgede, Türkiye ile AB arasında 16 Aralık 2013 tarihinde imzalanan Geri Kabul Anlaşması ile eş zamanlı olarak başlatılan Vize Serbestisi Diyaloğu süreci çerçevesinde AB tarafı ile yapılan görüşmelerin Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı eşgüdümünde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca yürütüldüğü hatırlatıldı. Bu kapsamda yürütülen çalışmalara hız verilmesi ve teyit edilen kriterlere yönelik çalışmaların sürekliliğinin sağlanması gerektiği vurgulanan genelgede, şu ifadelere yer verildi: 

DAYANIŞMA İÇİNDE

“Vatandaşlarımız için vize serbestisinin önümüzdeki süreçte tamamlanmasını teminen Vize Serbestisi Yol Haritası’nda kayıtlı kriterlerin karşılanmasına yönelik çalışmalara hız verilmesi ve Avrupa Komisyonu tarafından karşılandığı teyit edilen kriterlere yönelik çalışmaların sürekliliğinin sağlanması gerekmektedir. Bu çerçevede, bugüne kadar özverili çalışmalarıyla Vize Serbestisi Diyaloğu’nun başlatılmasında ve olumlu şekilde ilerletilmesinde kayda değer katkılar sunan ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına önemli görevler düşmektedir.”  Vize Serbestisi Diyaloğu süreci çerçevesinde, AB ile yürütülecek müzakerelerin Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı eşgüdümünde gerçekleştirileceği belirtilen genelgede, bu sürecin özellikle Adalet ve İçişleri Bakanlıklarının katkılarıyla, kurumlar arasında işbirliği, dayanışma ve süreklilik içerisinde yürütülmesinin önem taşıdığı vurgulandı.  

Kredi/burslara artış müjdesi verdi 

Bazı üniversitelerin hala kendilerinden beklenilen yere ulaşamadığını kaydeden Başkan Erdoğan “Önümüzdeki dönemde rektör atamalarımızın kriterlerini çok daha yükseğe çıkartacağımızı ve adayları akademik ve idari bakımdan çok sıkı bir inceleme sürecinden geçireceğimizi de belirtmek istiyorum” diye konuştu. Öğrencilere verilen kredi ve burs desteklerine ilişkin de bilgi veren Erdoğan, şöyle konuştu: “Kredi veya burs olarak olarak lisans öğrencilerimize aylık biliyorsunuz 500 lira ödüyoruz. Şimdi yeni bir zam daha gelecek. Yüksek lisans öğrencilerimize bin lira, doktora öğrencilerimize  bin 500 lira veriyoruz. Bu imkandan faydalanan öğrenci sayısı 1 milyon 613 bindir.  Harç filan var mı? Kaldırdık mı, kaldırdık. Harç verildiği zaman kıyamet koparanlar acaba şimdi nerede? Şimdi ortada yoklar. Ama biz devlet olarak milletimize karşı olan o görevi de yerine getirdik.

ŞEHİTLİK VE GAZİLİK BÜYÜK BİR ŞEREFTİR

Başkan Erdoğan, 19 Eylül Gaziler Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, aziz milletin, şanlı zaferlerle tarihin akışını değiştirirken, “ölürsek şehit, kalırsak gazi oluruz” düsturuyla büyük mücadeleler verdiğini belirtti.  İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre milletin, bayrağını, vatanını ve istikbalini canı pahasına koruduğunu ve kahramanlıklarla dolu bir geçmiş emanet ettiğini vurgulayan Erdoğan, 1071’de Anadolu’nun kapılarını açarken, Çanakkale ve İstiklal savaşlarında vatanına sahip çıkarken, terörle mücadelede ve 15 Temmuz’da hainlere karşı istikbali korurken, gaza anlayışını tüm değerlerin üzerinde tuttuğunu bildirdi. Erdoğan, mesajında şu ifadelere yer verdi: “Göğüslerini vatanlarının selameti için siper etmiş olan şehit ve gazilerimiz, milletimizin nezdinde en muteber mertebeye erişmişlerdir. Şehitlik ve gazilik unvanları, hiçbir maddi değerle, hiçbir dünyevi payeyle ölçülemeyecek derecede büyük bir şereftir. Bu gazi milletin bir ferdi olmak hepimiz için büyük onur ve gurur kaynağıdır. Bugün aynı inanç ve kararlılıkla vatanımıza sahip çıkarken, bizim de en büyük arzumuz, şehit ve gazilerimizin emanetini muhafaza etmek, ay yıldızlı bayrağımızı bu topraklar üzerinde ilelebet özgürce dalgalandırmak ve aziz milletimizle dayanışma içinde, bu emaneti çok daha yükseklere taşımaktır.”