14 Aralık 2024 Cumartesi / 13 CemaziyelAhir 1446

Bağış: Hayal kırıklığıyla karşıladık

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, 'Avrupa Birliği'nin bu yıl ki İlerleme Raporu'nu özellikle siyasi kriterlere ilişkin bölümünü büyük bir hayal kırıklığıyla karşıladığımızı belirtmek durumundayım' dedi.

10 Ekim 2012 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Bağış: Hayal kırıklığıyla karşıladık
Avrupa Birliği (AB) tarafından yayımlanan '2012 Türkiye İlerleme Raporu'nu bakanlığın Ortaköy Ofisi'nde düzenlediği basın toplantısıyla değerlendiren Bağış, 'İlerleme Raporları bizim için bir karne notlandırma belgesi değildir, hiçbir zaman olmamıştır, olamaz. Hükümetimize, ülkemize, milletimize karne verecek yegane makam milletimizin bizzat kendisidir' diye konuştu.

AB İlerleme raporlarının AB kriterlerine uyum süreci bağlamında objektif bir Türkiye fotoğrafının çekilmesine imkan tanıdığına inanmak istediklerini belirten Bağış, şunları söyledi:

'Bu düşünceyle de İlerleme Raporu yayımlanmadan önce bakanlığımız, diğer ilgili bakanlık ve birimlerimizle koordineli bir şekilde Komisyon'u mutad olarak bilgilendirdik. Rapor öncesinde gerek şahsım, gerekse çalışma arkadaşlarım komisyon nezdinde raporun birtakım ucuz pazarlıklara kurban edilmemesi için yoğun bir çaba göstermiştir. Ne yazık ki bu çabalarımıza rağmen Avrupa Birliği'nin bu yıl ki İlerleme Raporu'nu özellikle siyasi kriterlere ilişkin bölümünü büyük bir hayal kırıklığıyla karşıladığımızı belirtmek durumundayım.'

'Anlaşılıyor ki tanımadığımız sözde bir devletin, sözde dönem başkanlığına denk gelmesi raporun içeriğinde bizi hayal kırıklığına uğratacak hususların ağırlıkta olmasında etkili olmuştur' diyen Bağış, 'Biz yine de her yıl olduğu gibi bu raporun içerisinden makul ve yapıcı eleştirileri dikkatle not edecek, eksikliklerimizi gidermek için hassasiyetle hareket edeceğiz' diye konuştu.

İlerleme raporlarının Türkiye'ye tutulmuş ayna olarak gördüklerini belirten Bağış, şöyle devam etti:

'Ancak bu yıl Avrupa Birliği'nin kırık aynasının bizim için büyük ölçüde yol gösterici olmaktan uzak bir İlerleme Raporu'nu ortaya çıkardığını görüyoruz. Raporda münferit olaylara fazlasıyla yer verildiği ve bu münferit olaylardan tehlikeli genellemelere ulaşıldığı özellikle dikkati çekmektedir. Rum dönem başkanlığının AB üzerindeki etkileri AB'nin ne yazık ki bu kez ışığı önümüze değil, gözümüze tutmasına yol açmıştır.'

-'Pozitif gündeme gölge düşürme riski'-

Bağış, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Şu açıkça hissediliyor ki 2012 yılı Türkiye İlerleme Raporu ekonomik ve siyasi kriz içindeki Avrupa Birliği'nin çeşitli mazeretlerle Türkiye'nin üyeliğini geciktirme çabalarının bir yansımasıdır. AB, bu karamsar yaklaşımla, 2012 yılında başlatılan Pozitif Gündeme de gölge düşürme riskiyle karşı karşıyadır.'

Türkiye'nin 53 yıl önce o zamanki AET'ye ilk başvurusunu yaptığını hatırlatan Bağış, 'Çok açık ve net söylüyorum. Bu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde alınmış en cesur, en stratejik, en doğru ve en isabetli karardan biridir. Bizim Avrupa Birliği hedefimiz gündelik tartışmaların ve gelişmelerin çok daha ötesinde kalıcı, uzun vadeli ve vizyoner bir bakışın eseridir' diye konuştu.

Avrupa Birliği'nin cumhuriyetin demokratikleşme ve çağdaşlaşma idealleri açısından yarım asır boyunca Türkiye'ye önemli bir perspektif sağladığını vurgulayan Bağış, 'Ülkemizin muasır medeniyet yolculuğu Avrupa Birliği'ne entegrasyon süreciyle yönünü belirlemiştir. Yani Türkiye kendisine sunduğu bu modernleşme perspektifi için Avrupa Birliği demiştir. Türkiye Cumhuriyeti, hedefini muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmak olarak belirlediği için Avrupa Birliği demiştir' dedi.

-'Türkiye AB standartlarına en yakın noktada'-

Türk dış politikasının ilgi, etki ve nüfuz alanı daha geniş bir coğrafyaya yayılırken Avrupa Birliği sürecinin bunun bir unsuru olduğunu vurgulayan Bağış, şunları kaydetti:

'Bu anlayış çerçevesinde Hükümet olarak göreve geldiğimiz günden itibaren bu perspektifi her zaman canlı tuttuk ve AB standartlarını yakalamak için kararlı bir reform süreci yürüttük, yürütmeye de devam ediyoruz. Bu kararlılığımız sayesindedir ki Türkiye yarım asrı aşkın süredir içinde bulunduğu bu sürecin son 10 yılında önemli bir mesafe kat etmiştir.'

AK Parti iktidarına kadar geçen 43 yıllık süreçte AB hedefi için önemli mücadele veren devlet adamları olduğunu, geçmişte pek çok kritik eşiğin aşıldığını kaydeden Bağış, şöyle devam etti:

'Ama şu çok açıktır ki bu 43 yıllık sürenin büyük bir bölümü Türkiye'de demokrasinin kesintilere uğradığı, ekonomik sıkıntıların hakim olduğu, buna bağlı olarak da AB perspektifinden uzaklaşıldığı dönemlerle anılmıştır. Biz Hükümet olarak göreve geldiğimizde bu gidişata son vereceğimizi ilan ettik. 3 Kasım 2002'de göreve geldiğimizde ortaya çok önemli bir irade ve kararlılık ortaya koyduk. Geçmişte atılan adımları çok daha ileriye taşıdık ve 2 yılda müzakerelere başlayacak yeterlilikte Kopenhag Kriterleri'ni karşılayarak 17 Aralık 2004'te müzakere tarihi aldık.'

3 Ekim 2005'te başlayan müzakere sürecini aynı kararlılıkla sürdürdüklerini belirten Bağış, 'Hiç tartışmasız Türkiye 10 Ekim 2012, yani bugün itibarıyla AB standartlarına en yakın olduğu noktadadır' dedi.