15 Aralık 2024 Pazar / 14 CemaziyelAhir 1446

Bağış: “Türkiye’nin savaşmak gibi bir derdi yok”

Türk Film Festivallerinin açılışı için İtalya'ya giden Avrupa Birliği (AB) Bakanı Egemen Bağış, AB'nin Suriye uçaklarına hava sahasını kapamış olmasının çok önemli bir gelişme olduğunu belirterek, Türkiye'nin de Suriye ile savaşmak gibi bir derdi olmadığını söyledi.

16 Ekim 2012 Salı 07:00 - Güncelleme:
Bağış: “Türkiye’nin savaşmak gibi bir derdi yok”
THY'ye ait bir uçakla bugün saat 12.30'da Milano'ya giden Bakan Egemen Bağış, AB'nin Suriye konusunda aldığı bu karar üzerine şunları söyledi:

"Suriye'deki eli kanlı rejimin artık bazı şeylerin farkına varıp kendi ülkesi içersindeki yanlış uygulamalarına son vermesi ve Suriye halkının taleplerine kulak vermesi gerekir. Avrupa Birliği'nin bu son kararı da ümit ediyorum ki Suriye'deki bu dikta rejimini ve onu destekleyen uluslar arası camianın bazı şeyleri algılaması açısından çok önemli olacaktır. Biz Suriye'de huzur istiyoruz. Suriye'deki komşularımızın barış içersinde, huzur içersinde yaşamasını istiyoruz. Türkiye'nin Suriye ile savaşmak gibi bir derdi, bir beklentisi yok. Ama Suriye'deki, yanı başımızdaki yangının da söndürülmesi çok önemli. Bir devletin kendi vatandaşlarını bombalaması, kendi insanlarını öldürmesi çok önemli. 100 binlerce insanın sadece Türkiye'ye kaçarken, bir o kadarı Ürdün'e ve başka ülkelere kaçarken buna dünyanın seyirci kalmasını gerçekten 21. yüzyılın insan hakları standartına uygun bulmuyoruz. Uluslararası camianın da bu konuda hep birlikte Suriye'ye ve onu destekleyenlere gerekli mesajları vereceğini ümit ediyoruz."

GELSİNLER KAMPLARI GEZSİNLER

Egemen Bağış, Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı'nın, Türkiye ve Ürdün'e acil yardım edilmesi gerektiği konusundaki çağrısı üzerine ise şöyle konuştu:

"Bundan birkaç ay önce AB'nin insani işlerden sorumlu, afet işlerinden sorumlu komisyon üyesi sayın Georgiava ile birlikte Kilis'te kampları ziyaret ettik. Ben orada çok duygulanmıştım. O kamplarda çok ciddi sorunlar yaşayan, ufacık bir konteynerin içersinde 8 ayrı aile mensubunun hayatını idame ettirmeye çalışan insanları ile görüştük. Hiçbirinin kendileri ve aileleri ile ilgili bir talebi olmadı. Ama hepsi ‘Biz kurtulduk, ama kurtulamayan kardeşlerimiz, akrabalarımız, komşularımız dostlarımız var. Onlara yardım edin. O eli kanlı Esat'ın elinden bizimkileri kurtarın' dediler. Bu çok büyük bir dramdı. Gerçekten bugün Türkiye kendi imkanlarıyla yüz binlerce kardeşini ağırlıyor, onları barındırıyor, onların sağlık ve eğitim taleplerine cevap veriyor. Ama dünyanın da bu mesuliyeti biraz üstlenmesi lazım. Artık hem Türkiye'deki hem Ürdün'deki bu insanların ihtiyaçlarına diğer ülkelerin biraz eğilmeleri gerekir. Özellikle Suriye'deki eli kanlı rejime destek veren ülkelerin üst düzey yöneticileri gelsinler, bu kampları gezsinler. O insanlarla sohbet etsinler. Nasıl bir insanlık dramına ortak olduklarını algılasınlar istiyorum. Bu çağrıyı da sizin aracılığınızla duyuruyorum."