12 Aralık 2024 Perşembe / 11 CemaziyelAhir 1446

Başbakan Erdoğan'dan Suriye'ye sert mesaj

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Ülkemizin saygınlığına, itibarına halel getirecek hiçbir girişimi karşılıksız bırakmadık, bırakmıyoruz, bırakmayacağız' dedi.

AA5 Ekim 2012 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Başbakan Erdoğan'dan Suriye'ye sert mesaj
Erdoğan, Esenler Havaalanı Mahallesi'nde düzenlenen 'Kentsel Dönüşüm Başlıyor' programında yaptığı konuşmada, programın Bingöl, Gaziantep, Kahramanmaraş, Samsun ve İzmir'de de canlı bağlantıyla izlendiğini belirtti.

Antalya'da şehit edilen 3 polis memuru için başsağlığı dileyen Erdoğan, 'Akçakale'de Suriye tarafından atılan top mermileriyle önceki gün hunharca şehit edilen iki anne ve üç yavrusuna Cenab-ı Allah'tan bir kez daha rahmet diliyorum. Ailelerine sabırlar diliyorum, milletimizin başı sağ olsun. Yaralılarımıza şifa temenni ediyorum. Bütün Akçakaleli kardeşlerimize 'geçmiş olsun' dileklerimi iletiyorum' ifadelerini kullandı.

Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Kayıplarımızın acısı yüreğimizi yaktı ama ülkemize yapılan bu saldırıyı cevapsız bırakmadık. Saldırıya derhal misliyle karşılık verdik. Birleşmiş Milletler ve NATO başta olmak üzere, ilgili uluslararası mekanizmaları süratle harekete geçirerek, haklılığımızı bütün dünyaya anlattık ve tescil ettirdik. Uçağımızın düşürülmesi sonrasında, Suriye'ye gerekli uyarıları açıkça yapmış, benzer olayların tekerrürü halinde vereceğimiz tepkileri ilan etmiştik. Burada da bir kez böyle bir top mermisi atışı olmuştu, araziye düşmüştü, sessiz kaldık. Uyarı yapmıştık. 'Angajman kurallarının gereğini yerine getireceğiz' dedik. İki oldu, üç oldu, 'nota' verdik. Dört, beş, altı, yedi oldu... Boş arazilere düştüğü için sadece 'notayla' işi bıraktık. Ama bu defa 5 vatandaşımızın şehit olması, artık burası notayla geçiştirilecek değildi. Onun için öncekilerde de misliyle cevap vermiştik, bu defa onların canlarını yakacak şekilde misliyle cevap verdik. Buna rağmen Suriye'nin Türkiye'ye yönelik mütecaviz tutumunu sürdürmesi, hele hele topraklarımıza atılan bombalar sebebiyle vatandaşlarımızın zarar görmesi, bizi karşılık vermeye mecbur bırakmıştır. Ülkemizin saygınlığına, itibarına halel getirecek hiçbir girişimi karşılıksız bırakmadık, bırakmıyoruz.'

-'Asla savaş meraklısı değiliz' -

Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: 'Şunu, bir kez daha ve samimiyetle ifade etmek istiyorum. Biz asla savaş meraklısı değiliz. Ancak savaştan da uzak değiliz. Bu millet yeri gelmiş, kıtalar arası savaşları görerek, savaşarak, bugünlere gelmiştir. Birileri bize 'Yurtta sulh, cihanda sulh' diyor. 'Yurtta sulh, cihanda sulh', sulhun egemen olduğu yerde olur. Bizim can damarımıza bastıkları zaman, orada biz de sulhu konuşamayız. Gayet güzel ifadeyle 'Hazır ol cenge sulhu salah istiyorsan' denirken, yeri gelir o zaman da cenk, barışın anahtarı olur.'

CHP'nin bu konudaki tutumunu eleştiren Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: 'Tabi ana muhalefet partisi bunun üzerinden de konuşacak. Zira o Baasçı, zira o şu anda Beşşar'ın yanında kampını kurmuş vaziyette. Dün getirdiğimiz tezkereyle, bu tezkereye karşı olan bu zihniyet tarihe bunun hesabını veremeyecektir. Benim vatandaşım şehit edilecek. Eee, biz hala barış diyeceğiz. Ne barışı? Utanmadan, sıkılmadan, 'Bakanların hangisinin çocuğu oraya gidiyor?' Bunu söyleyenlere şu cevabı veriyorum: Biz şu anda arazideyiz. Nereye gitmemiz gerekiyorsa, oraya kadar da gideriz. Basit, avami ifadelerle AK Parti iktidarını test etmeye ana muhalefetin gücü yetmez.'

Türkiye'nin asla savaş peşinde koşan bir ülke olmadığını kaydeden Erdoğan, 'Tam tersine biz, bölgemizde ve dünyada barışın, huzurun, esenliğin hakim olmasını temel politika olarak kabul eden bir hükümetiz. Biz Suriye'de tek bir kardeşimizin dahi kanı akmasın, tek bir kardeşimiz dahi zulme uğramasın istiyoruz' dedi.

Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: 'Esed yönetimi, gözünü kan bürümüş şekilde, bırakın kendi vatandaşlarını, bizim vatandaşlarımızın dahi canlarına kasteden saldırılardan kaçınmıyor. Kendilerine nerelerden yardım geliyor, biz bunu da biliyoruz. Bunlar da bizim tüm istihbarat kaynaklarımızla elimizde. Biz Suriye halkının canını, namusunu, varlığını koruma mücadelesini çok önemli görüyoruz. Onun için de o muhalif güçlerin yanında yer aldık, yer alıyoruz. Esed rejiminin zulmü karşısında Suriye halkının yanında olmayı ahlaki, vicdani ve tarihi sorumluluğumuz olarak kabul ediyoruz. Türkiye, son olayda, nasıl gereken tepkisini kararlılıkla ortaya koymaktan çekinmediyse, Esed yönetiminin kendi halkına yönelik katliamlarına karşı da siyasi ve diplomatik tepkisini ortaya koymaktan çekinmiyor.'

-'Devlet terörü'-

Kendi halkına, kendi şehirlerine, kendi kültürel mirasına değer vermeyen, kendi yerleşim yerlerini bombalayan bir anlayışın tek bir tanımı olabileceğini, onun da 'devlet terörü' olduğunu kaydeden Erdoğan, 'Şu anda Suriye'de devlet terörü estirilmektedir' dedi.

Uluslararası kurumların ve uluslararası toplumun, son olaydan sonra Suriye'nin 'gözü dönmüşlüğünü' daha iyi anladığını ve daha sert tepki verdiğini kaydeden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

'Böyle zalim ve insafsız bir yönetim çoktan meşruiyetini yitirmiştir ve artık ayakta kalma şansını tamamen tüketmiştir. Bu yönetime farklı gerekçelerle destek verenler, her geçen gün tarihi bir yanılgı içinde olduklarını daha iyi anlıyorlar, her geçen gün daha zor, daha sıkıntılı bir konuma düşüyorlar. Türkiye'nin caydırıcılığını, kararlılığını, kapasitesini test etmeye kalkmak ölümcül bir hatadır. Biz blöf yapmıyoruz, boş atıp dolu tutmak gibi bir kolaycılık peşinde de değiliz. Biz bu meselenin sonuna kadar takipçisi olacağız. İnşallah, Suriye halkı en yakın zamanda bu zulümden kurtulur, tüm kesimlerin haklarını garanti altına alacak demokratik bir yönetime kavuşur.'

'Buradan bir kez daha Esed rejimine ve onu destekleyenlere sesleniyorum...'

Erdoğan, ana muhalefet partisi CHP'yi eleştirerek, şunları söyledi: 'İkide bir çıkıyor ana muhalefetin başı, yanı vesairesi, 'Siz bunlara Boğaz seyahati yaptırdınız, Bodrum'da beraber tatil yaptınız'. Eline diline dursun emi... Kaç kere açıkladım. Yapmadığım bir şeyi bana 'Yaptı' deme. Ben bir devletin başkanına gerekirse barış içindeysek gerekirse kendi Boğaz'ımda, şu gördüğünüz İstanbul Boğazı'nda o tür seyahati de yaptırırım. Ama böyle bir şey yaptırmadım, o yok. Bodrum'da kendisiyle birlikte tatil yapmadım, tam aksine kendisini oraya davet ettim, orada 2-3 gün tatil yaptılar, ama malum bizim medyanın onların aile fotoğraflarını çekmeleri üzerine tatillerini yarıda kesip döndüler. Olayın aslı bu. Ama bunların yalan ciğerlerine işlemiş. CHP zihniyeti budur. Mesele cibilliyet meselesi. Dürüst davranmak diye bir şey yok. PKK terör örgütünü Filistinli mücahitlerle, direnişçilerle aynı kefeye koyan CHP zihniyetini benim milletim bugüne kadar sandığa hep gömmüştür, bundan sonra da gömecektir. Çünkü bölücü terör örgütü ile bunlar zaten yan yana dolaşıyorlar, bunu son seçimlerde çok iyi gördük.'

-'Üzüntüm ülkem adına'-

Başbakan Erdoğan, Esed rejiminin Akçakale'ye gerçekleştirdiği saldırı sonrasında ortaya konan tavırların, Türkiye'nin ana muhalefet sorununu bir kez daha açıkça gösterdiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Bir ana muhalefet partisi düşünün ki, kendi ülkesiyle bir başka ülke, üstelik de diğer taraftan gelen bir saldırı sebebiyle karşı karşıya geliyor ve bu parti adeta diğer ülkenin sözcüsü, temsilcisi gibi davranıyor. Dün Meclis'te olan budur. Sen yine bildiğini oku da 'Ama bu bir milli meseledir' de, gel aynen MHP gibi davran ve orada el ele verelim, milletçe tavır ortaya koyalım, ama biz bu CHP zihniyetini Hatay'da gördük. Hatay'da belli bir mezhebi anlayışla beraber el ele vermek suretiyle oturup, toplantılar yaptılar. Esed de aynen şunu kullandı; 'Türk halkı bizim yanımızda'. Buna bu fırsatı veren kim, bunu söyleten kim? Ana muhalefet. Bu tablo karşısında üzülmemek mümkün değil. Üzüntüm ülkem adına, milletim adına. Üzüntüm bu CHP'ye oy verenler adına, üzüntüm BDP'ye oy veren özellikle Kürt kardeşlerim adına. Türkiye, böyle bir ana muhalefeti, böyle bir muhalefeti hak etmiyor.'

-'CHP-BDP kardeşliğinin nüksettiğini görüyoruz'-

Türkiye'nin, milli birlik-beraberlik sergilenmesi gereken böyle bir günde ortak tavır takınmayan bir siyaset anlayışını hak etmediğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti: 'Konu Suriye olunca, CHP-BDP kardeşliğinin yeniden nüksettiğini görüyoruz. Birinde bölücü terör örgütü muhabbeti, diğerinde Esed yönetimi muhabbeti. Burada bu partiler açısından söylüyorum, bunlar ülkelerinin milli çıkarlarını, ulusal onurunu, ulusal güvenliğini değil de saldırgan ülkenin hassasiyetlerini gözeterek, onun avukatlığına soyunarak tarihe geçtiler. Meclis'ten, ülkenin en hayati çıkarı söz konusu olduğu için oy birliğiyle çıkması gereken tezkere, maalesef CHP ve BDP'nin tavrı sebebiyle oy çokluğu ile kabul edildi. MHP'ye sorumlu davrandığı ve tezkereye destek açıklaması yaptığı için teşekkür ediyorum.

Ama bu milli mesele konusundaki CHP'nin duruşu, tam anlamıyla bir siyasi garabet örneğidir. Bunlar sadece siyasi duruş itibarıyla şaşkınlık, pişkinlik içinde değiller. Bunlar aynı zamanda hukuktan, kanundan, usulden de bihaberler. Tezkere metninde geçen ve aynen Anayasa'nın ilgili hükmündeki ifadeyi yansıtan 'yabancı ülke' kavramını böylesine dallandırıp budaklandırmak, siyaset yapmak değil, cehaletini ortaya sermektir. Yok eğer bu tavır cehalet ürünü değil, bilinçli bir tercihse, o zaman yaptıkları 'Şecaat arz ederken sirkatin söylemek'tir.'

Başbakan Erdoğan, milletin desteğiyle, milletin muvafakatıyla, Suriye konusunda da diğer hususlarda da yollarına devam edeceklerini vurgulayarak, Türkiye'nin güçlenmesi, kalkınması, büyümesi için dış politikada, ekonomide, altyapıda ve diğer konularda millete sunup onayını aldıkları programları uygulamayı sürdüreceklerini bildirdi.

Erdoğan, 'Buradan bir kez daha Esed rejimine ve onu destekleyenlere sesleniyorum; Türkiye'nin sabrını sınamaya kalkmayın, Türkiye'nin sınırlarını ölçmeye kalkmayın. Türkiye, bu badireden de sapasağlam çıkar, yoluna devam eder. Ama siz bunun altında kalır, büyük bedel ödersiniz' dedi.