14 Ekim 2025 Salı / 22 RebiülAhir 1447

AK Parti Sözcüsü Çelik: Cumhurbaşkanımız Netanyahu ile aynı karede olmayı kabul etmez, her şeye hazırlıklıydık

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik, Mısır'daki Gazze Zirvesi için Şarm el-Şeyh'e giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uçağının pisti pas geçmesine ilişkin 'Netanyahu'nun en başta katılımı söz konusu değildi. Cumhurbaşkanımız Netanyahu ile aynı karede olmayı kabul etmez. Her şeye hazırlıklıydık' dedi.

AA14 Ekim 2025 Salı 17:03 - Güncelleme:
AK Parti Sözcüsü Çelik: Cumhurbaşkanımız Netanyahu ile aynı karede olmayı kabul etmez, her şeye hazırlıklıydık

Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Toplantısı'na ilişkin, parti genel merkezinde açıklamalarda bulundu.

Ömer Çelik, MKYK'de, Dışişleri Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının sunumlarının yapıldığını belirtti.

Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi'nin tüm dünyanın gündeminde olduğunu belirten Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail'in Gazze'de uyguladığı politikalara karşı başından beri açık bir tutum sergilediğini söyledi.

Orta Doğu'daki tüm sorunların temelinde Filistin meselesinin bulunduğuna işaret eden Çelik, şöyle konuştu:

"Nihai çözüm son tahlilde bir Filistin devletinin kurulmasıdır. 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan toprak bütünlüğüne sahip, bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulmasından başka çözüme gidecek yol yoktur. O nedenle Filistin meselesi çözülmeden herhangi bir şekilde Orta Doğu'da diğer meselelerin çözülmesi de mümkün değildir. Filistin meselesinin çözüldü dediğimiz noktaya ulaşabilmek için de başkenti Doğu Kudüs olan toprak bütünlüğüne sahip, bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulması çözümün yegane çerçevesidir.

Tabii o günden bugüne çok sayıda insan hayatını kaybetti. Netanyahu hükümetinin acımasız katliam politikalarının neticesinde ortaya çıkan tablo, insanlığın gördüğü en acımasız tablolardan bir tanesidir. Özellikle çocukları, kadınları, masum insanları hedef alan, açlığı sistematik bir biçimde bir soykırım aracı olarak kullanan, bütün uluslararası kurumların suçlu olduğu ama yine de uluslararası kurumların etkisizliği sebebiyle durdurulamayan bir soykırım makinesi ve bu şebekenin elemanları, Nazileri de çok çok geçen bir biçimde dünyanın en büyük katliamlarına imza attılar."

- "PROVOKASYONA ÇOK AÇIK BİR SÜREÇ"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 7 Ekim 2023'ten beri bir numaralı meselesinin Gazze olduğunu belirten Çelik, ilk olarak ateşkesin sağlanması, sonra da kalıcı barışa ulaşacak mekanizmaların oluşması için çok büyük bir mücadele verdiğine vurgu yaptı.

Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi Niyet Beyanı'nın Gazze için yeni bir aşamayı temsil ettiğine dikkati çeken Çelik, şöyle devam etti:

"Gazze'deki kardeşlerimizin bir nebze olsun da soluk alması, ateşkesin sağlanması, tutukluların ve diğer rehinelerin serbest bırakılması şeklinde takasın gerçekleşmesi süreciyle, dün ve bugün Gazze'ye bütün bu süreç boyunca en yüksek miktarda insani yardımın girmesi mümkün olmuştur. Ama bütün tabloya baktığımızda bunun herhangi bir şekilde yeterli denilebilecek bir durum olmadığının farkındayız. Daha gidilecek çok yol vardır. Netanyahu'nun kendi siyasi kariyerini ve siyasi geleceğini katliam yapmaya bağlamış bir siyasi figür olduğu son derece nettir.

Ama dediğim gibi daha gidilecek çok yol var, provokasyona çok açık bir süreç. Ama tüm bunlara rağmen Sayın Cumhurbaşkanımızın da Katar, Mısır ve Amerika Birleşik Devletleri ile imzacısı olduğu bu niyet beyanı, bu iki yıllık dönemdeki bu soykırım politikalarına karşı gelinen yeni bir aşamayı ifade etmektedir. Bu soykırım politikalarına karşı oradaki bulunan bütün liderlerle bir uluslararası irade net bir şekilde kendisini göstermiştir. Uluslararası bir garantörlüğün olması gerektiği net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Gelinen nokta itibariyle bundan sonrasında kalıcı barışın nasıl sağlanacağıyla ilgili anlaşma noktasında ilerlemenin yolu açılmıştır. "

Çelik, kalıcı barışın sağlanabilmesi için daha çok mesafe alınması gerektiğini vurgulayarak, "Bazı siyasiler de dillendiriyor. Ama biz şunu her zaman net bir şekilde söylüyoruz. Nihai amaç Filistin Devleti'nin kurulması olmalıdır." dedi.

- "FİLİSTİNLİLERİN GAZZE'DEN SÜRGÜN EDİLMESİ GİBİ PLANLAR KESİNLİKLE SÖZ KONUSU OLAMAZ"

Filistin halkının kendi topraklarında egemen bir şekilde yaşaması gerektiğini vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:

"Filistinlilerin Gazze'den sürgün edilmesi gibi planlar kesinlikle söz konusu olamaz. Filistinlilerin Filistin dışındaki bir otorite tarafından yönetilmesi gibi bir takım yaklaşımlar da asla kabul edilebilecek yaklaşımlar değildir. Filistin yani hem Gazze, hem Batı Şeria, Filistinliler tarafından yönetilmelidir. Filistinlilerin siyasi varlığını, egemenlik haklarını, vatan haklarını ve varoluş haklarını onurlu, haysiyetli, izzetli bir şekilde yaşama haklarını elinden almaya dönük her planın, her girişimin biz sonuna kadar karşısında olacağımızı ifade ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu iki yıllık süre içerisinde verdiği mücadeleye biz çalışma arkadaşları olarak çok yakından şahidiz. Hangi badirelerle mücadele ettiğini, hiç geri adım atmadığını sürekli olarak ortaya koyduğu çerçevede ısrarcı olduğunu. Bunun kamuoyuna yansıyan tarafları var ama büyük kısmıyla da yansımayan tarafları var. Onun için bu mücadeleyi verirken bir an bile vazgeçmeyen, sonuna kadar bunu sürdüren ve bugün de MKYK'nın açılışında kapalı bölümde yaptığı konuşmayla bu iradesini bir kere daha hepimize beyan eden ve hepimizin de böyle davranması gerektiğini hatırlatan Sayın Cumhurbaşkanımıza bir kere daha şükranlarımızı sunuyoruz.

Tüm bu kırılganlığa rağmen bu sürecin herhangi bir şekilde bir provokasyonla karşılaşmadan yoluna devam etmesi için bütün gücümüzle çalışmaya, mücadele etmeye, Filistin konusundaki hassasiyetimizi yüksek tutmaya, her birimdeki arkadaşlarımızla birlikte Filistin davasını desteklemeye devam edeceğiz. Buradan bir kere daha Gazze'deki kardeşlerimize, Batı Şeria'daki kardeşlerimize en içten selamlarımızı, saygılarımızı iletiyoruz."

- TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİ

"Terörsüz Türkiye" hedefinin kararlılıkla sürdüğünü belirten Çelik, "Bir takım devletler veya odaklar tarafından sabote edilmesine müsaade etmeyeceğimiz gibi, Suriye'de SDG ve benzeri yapılardan gelen yaklaşımlar çerçevesinde de bu sürecin aksatılmasına, rayından çıkarılmasına ya da sabote edilmesine karşı duracağız." ifadesini kullandı.

Gündemin odağının net olduğunu, PKK terör örgütünün fesih ve silah bırakmasıyla ilgili sürecin tamamlanması gerektiğini anlatan Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bunun bütün şube ve uzantılarıyla hayata geçmesidir. Onun dışında buna başka gündemler eklenmeye çalışılması, bu gündeme zam yapılması ya da bu gündeme tenzilat yapılması gibisinden yaklaşımlar sürecin sağlıklı işlemesine karşı açık ya da örtük karşıt yaklaşımlardır. Bunların hiçbir şekilde mazur görülemeyeceğini, sürecin tanımı neyse o tanıma uygun olarak bu meselenin yürütülmesi gerektiği konusundaki hassasiyetimizi ifade ediyoruz. Görüldüğü gibi de bölgede çeşitli örgütlerin başka devletler tarafından vekil güçler kullanılarak aslında bölgeyi istikrarsızlaştırmaya dönük bir yaklaşım içerisine sevk edildiğini görüyoruz.

Nasıl ki Suriye'nin güneyindeki ayrılıkçılık peşinde koşan o Dürzi siyasiler ya da o Dürzi liderler, Dürzilerin ana iradesini temsil etmiyorsa, aynı şekilde Kürtlerin iradesini, Arapların iradesini, Türkmenlerin iradesini, Alevilerin, Sünnilerin, Şiilerin, Nusayirlerin, Ezidilerin iradesini temsil etmeyen bir takım yapıların da terör yoluyla bölgeyi istikrarsızlaştırma ve bütün bu bahsettiğimiz terörsüz Türkiye'nin organik devamı olan terörsüz bölge politikasını da herhangi bir şekilde yolundan çıkartmasına müsaade etmeyeceğiz."

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Horasan Erenleri Dernekler Federasyonu'na hibe ettiği Hacıbektaş ilçesindeki arsada inşa edilen Hacıbektaş Horasan Erenleri Dergahı Cemevi Külliyesi'nin açılışının yapıldığını anımsatan Çelik, şöyle konuştu:

"Bu, birliğimiz, beraberliğimiz, bölgedeki birtakım gelişmelere verdiğimiz cevaplar bakımından son derece anlamlı bir açılış oldu. Sayın Bahçeli'ye buradan şükranlarımızı iletiyoruz. Orada verilen mesaj, Horasan'dan Anadolu'ya uzanan ruhun bir kere daha teyit edilmesidir. Aynı şekilde Sünni-Alevi yıllardır aramıza sokulmaya çalışılan nifaklara nasıl karşı durduysak bundan sonra da duracağımızın, birbirimizle et ve tırnak gibi bir kaderdaşlık içinde olduğumuzun net bir beyanıdır. Bundan sonrasında da aynı şekilde bu kardeşlik devam edecektir. Yakın bölgelerimizde mezhepçilik yoluyla ya da etnik siyasetler yoluyla aslında ortak refahı, ortak geleceği, ortak barışı paylaşması gereken kardeş halkların, bütün bunlar üzerinden nasıl birbirine düşürüldüğünü görünce Türkiye'deki kardeşliğimizin, Türkiye'deki birliğimizin, dirliğimizin ne kadar kıymetli olduğu bir kere daha görülmektedir. Hatta oralardan ülkemize yapılan ziyaretlerde sürekli olarak da bu yaklaşımlar takdir edilmekte, referans verilmekte ve örnek alınmaya çalışılmaktadır. Sayın Bahçeli'nin girişimiyle ortaya çıkan bu kardeşlik mesajı da bir kere daha Türkiye'nin aslında bütün bu meydan okumalara karşı nasıl güçlü bir bünyeye, nasıl güçlü bir hamura, nasıl güçlü bir mayaya sahip olduğunu gösteren bir örnek olmuştur."

- "POLİTİK MAGAZİN OLARAK DEĞERLENDİRİLEBİLECEK BİR YAKLAŞIM SERGİLİYOR"

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in son dönemde dış politika konularını politik magazin malzemesi yapmaya çalıştığını dile getiren Çelik, "Özellikle yabancı liderlere atıf yaparak sanki tüm bu gelişmeler olurken kendisi yabancı liderlerin yanındaymış gibisinden 'dediler', 'yaptılar', 'böyle düşündüler', 'şu mesajı gönderdiler' gibisinden dış politika anlamına gelemeyecek ama politik magazin olarak değerlendirilebilecek bir yaklaşım sergiliyor." dedi.

Ömer Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Doğrusunu söylemek gerekirse örneğin grup konuşmasında Başkan Trump'ın sanki yanındaymış gibi nasıl davrandığından bahsediyor. Başkan Putin'in Türkiye'ye dönük, Cumhurbaşkanımıza dönük yine magazine ancak konu olabilecek, gerçeklerle hiçbir alakası olmayan bir yaklaşım üretmeye çalışıyor. Şimdi birincisi bu derece politik magazinin bir siyasi partinin genel başkanı tarafından dış politika değerlendirmesi gibi ele alınması gerçekten müthiş bir seviye düşüşüdür. Yani Sayın Cumhuriyet Halk Partisi'nde politik magazinden sorumlu bir genel başkan yardımcılığı olsaydı Sayın Özgür Özel bunu hakkıyla yerine getirirdi."

- "İSPANYA BAŞBAKANI SANCHEZ'İN ÇİZGİSİYLE DAHA UYUMLU BİR ÇİZGİ TAKİP EDİN"

CHP Genel Başkanı Özel'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Filistin konusundaki hassasiyetini ve tutarlılığını sorgulamaya kalkmasına tepki gösteren Çelik, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Hamas'a önce "terör örgütü" dediğini, sonra gelen tepkiler üzerine "terör örgütü demek istemedik" yönünde açıklamalarda bulunduğunu söyledi.

CHP'nin Hamas'a dönük olarak kullandığı bu dilin doğru bir dil olmadığını, bu dilin milli hassasiyetlerle çelişen bir dil olduğunu belirten Çelik, şunları kaydetti:

"Keşke gerçekten Sosyalist Enternasyonal'de yan yana oturduğunuz İspanya Başbakanı Sanchez'in doğru duruşuyla paralel bir çizgi takip etseydiniz. Sosyalist Enternasyonal'de ve diğer platformlarda bugün de yaptığı açıklamayla Sayın Sanchez'in durduğu noktada durabilseydiniz. Bu arada da dış dünyadan referans vermeyi çok sevdiğiniz için dış dünyaya Türkiye'yi de şikayet etmeyi çok sevdiğiniz için ben dış dünyadan referans vermeye bağımlı hale geldiğinizi görüyorum. Onun için ben de size madem dış dünyadan bir referans vereceksiniz, bir şey takip edeceksiniz, o zaman İspanya Başbakanı Sanchez'in çizgisiyle daha uyumlu bir çizgi takip edin diyorum. Kendi bağımlılığınızı daha doğru yönetebilmeniz açısından. Ama siz her zaman tarihin yanlış yerinde durmuşken, şimdi Cumhurbaşkanımızın Filistin hassasiyetini sorgulamaya kalkıyorsunuz. Hiçbir ciddi alınacak tarafı yok."

Çelik, Özgür Özel'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Filistin hassasiyetini sorgulamaya kalktığında gülünç duruma düştüğünü dile getirerek, "Dün de gördünüz ki Sayın Cumhurbaşkanımız insanlık ittifakının Filistin konusunda, Gazze konusunda en gür sesidir. Dünkü siyasi tabloda da görüldüğü gibi bu, dünyanın kabul ettiği, uluslararası mutabakatın olduğu bir durumdur. Dolayısıyla bütün bunların içerisinde Sayın Özgür Özel'in sesi duyulmaz. Zaten herhangi bir şekilde anlamlı bir sözcük silsilesi içerisinde de konuşmuyor." ifadelerini kullandı.

- "NOBEL ALAN KİŞİ, KENDİ ÜLKESİNE SİYONİST MÜDAHALEYİ DAVET EDEN BİR KİŞİ"

CHP Genel Başkanı Özel'e, Ekrem İmamoğlu'nun, 2025 Nobel Barış Ödülü'nü kazanan ismi Venezuelalı Maria Corina Machado'ya destek paylaşımını hatırlatan Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Nobel Barış Ödülü alan kişinin sicili nedir? Sicili, 'İsrail, Venezuela'ya müdahale etsin' diyen, 'Yabancı devletler Venezuela'ya müdahale etsin' diyen, kendi ülkesine siyonist müdahaleyi davet eden bir kişi. Sizin uğruna günlerinizi, gecelerinizi seferber ettiğiniz, CHP'li kişi de tuttu siyonist işgali davet eden Venezuelalı siyasetçinin Nobel Barış Ödülü almasını kutladı. Siz önce CHP'yi bu ağır çelişkilerden, bu ağır hasarlardan nasıl kurtaracağınızı, CHP'yi tekrar öteden beri yıllar içerisinde özellikle dış politika konusunda biriktirdiği milli hassasiyetler olan çizgiye tekrar nasıl sokacağınızı düşünün."

Çelik, CHP'nin, "dümeni kitlenmiş bir gemi gibi savrulduğunu" ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Konuşan kişinin köklü bir partinin genel başkanı olarak konuşmasını isteriz. Bir politik magazin organizasyonunun başındaki kişi olarak dış politika değerlendirmesi yapması gerçekten doğru bir şey değil. Bundan uzak durmasını kendilerine öneririz. Siyasi rakibimizin bu duruma düşmesi siyaseten bizim için kazançlı gözükebilir ama biz bu kazancın peşinde değiliz. Türkiye'de toplam siyasi kalitenin, toplam siyasi değerlendirme seviyesinin belli bir noktada tutulması gerekir. Bu gerçekten vahim bir durumdur. Yabancı liderlerle ilgili, 'duyduk, ettik, bize söylendi, kulağımıza geldi' gibisinden değerlendirmelerin hiçbirinin bir geçerliliği yok. Baştan aşağı, yukarıdan aşağıya maalesef üçüncü sınıf bir politik magazin olarak gündeme gelmiş durumda."

Bir basın mensubunun, "MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli'nin bugünkü grup konuşmasında işaret ettiği üzere cemevlerine ibadethane statüsü verilmesi ve askeri hastanelerinin yeniden açılması gündeme geldi. AK Parti olarak bu iki konuya yaklaşımınız nedir?" sorusunu yanıtlayan Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi hayatı boyunca ve AK Parti'nin de siyasi iktidarları döneminde her zaman Alevilerin yanında olduğunu söyledi.

Çelik, Türkiye'de birçok alanda ayrımcılık ve eşitsizlikle mücadele ettiklerini hatırlatarak, "Biz kendimizi Alevi canlarımızdan görüyoruz. Biriz, beraberiz. Aynı kaderi, aynı ülkeyi, aynı vatandaşlığı, aynı kaderdaşlığı paylaşıyoruz. Her zaman bu bilinçle hareket ettik. Şimdiye kadar da bu konularda pek çok kere son derece ileri adımlar attık. Bu bahsettiğiniz konu çerçevesinde de bizim kendimiz yetkili kurullarımız da bu konuyu değerlendirecektir. Sonunda Cumhur İttifakı olarak tek bir görüşü, müspet bir çerçevede oluşturmuş olacağız." şeklinde konuştu.

- "MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI ÇALIŞMA YAPIYOR"

Askeri hastanelerin son durumuna ilişkin soruyu da değerlendiren Çelik, şu ifadeleri kullandı:

"Bu son zamanlarda özellikle etrafımızda gelişen çeşitli savaşlar, çeşitli meydan okumalar, çatışmalar ve krizler çerçevesinde sürekli olarak bütün bunlar belli değerlendirmeler şeklinde gözden geçirilmeye devam ediliyor. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın Milli Savunma Bakanlığımıza verdiği bir talimat var. Bütün bu etrafımızdaki tecrübelerden yola çıkarak, önümüzdeki dönemde özellikle Türkiye'nin milli güvenliği konusunda, Türk Silahlı Kuvvetleri konusunda, hangi yaklaşımların güncellenmesi, hangi mekanizmaların güncellenmesi, yenilenmesi gerektiği konusunda bir çalışma yapma talimatı vermiştir. Bu çerçevede de Milli Savunma Bakanlığı bu çalışmayı yapıyor. Bütün bu bahsettiğiniz askeri hastaneler konusu da bu değerlendirme gündeminin içerisindedir. Dolayısıyla bütün bu çalışma tamamlandığında Sayın Cumhurbaşkanı'mıza arz edilecek ve ondan sonra atılması gereken adımlar atılacak.

Şunu memnuniyetle söylemek gerekir ki, isim vermeyeyim ama şimdiye kadar yakın bölgemizde ve dünyanın çeşitli yerlerinde çıkan çatışmalarla ilgili olarak Türk Silahlı Kuvvetleri çeşitli güvenlik toplantılarında değerlendirmeler yaptığında, yani 'bu çatışmanın seyri şuraya doğru gider' ya da 'buradaki çatışma bölgesinin önümüzdeki günlerdeki durumu şu şekilde şekillenir' gibisinden değerlendirmeler yaptığında, burada bize uzak olan coğrafyalarla ilgili olarak bile Türk Silahlı Kuvvetlerinin çatışmanın, harbin nereye gideceği, nasıl şekilleneceği konusundaki değerlendirme kapasitesinin çok yüksek olduğunu defalarca gördük. Dolayısıyla harp sanatı konusunda her zaman söylüyoruz yüzlerce yıllık, binlerce yıllık tecrübeye sahip bir orduya sahibiz. Kahraman Silahlı Kuvvetler bütün bu etrafımızdaki yeni gelişmeleri de değerlendirecektir. Bahsettiğiniz askeri hastaneler konusu da dahil olmak üzere geniş bir çerçevede yeni yaklaşımların, yeni mekanizmaların üretilmesi, güncellenmesi konusunda Cumhurbaşkanı'mıza arz edildikten sonra onların hayata geçtiğini göreceğiz. Uygun bulunanların."

- "MAKUL FİYATLARDA KİRALANABİLECEK SOSYAL KONUT YAPMAKLA İLGİLİ KAPSAMLI BİR ÇERÇEVE VAR"

Ömer Çelik, bir basın mensubunun, "Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün hitapta bulunurken 500 bin sosyal konutla ilgili olarak, 'Bu konutlarla ilgili kira planlamasını devlet yapacak' dedi. Buradan ne çıkarabiliriz?" sorusu üzerine, şunları söyledi:

"Kira meselesiyle ilgili olarak, vatandaşlarımıza daha makul fiyatlarda kiralanabilecek sosyal konut yapmakla ilgili kapsamlı bir çerçeve var. Kapsamlı bir plan ve hazırlık var. Cumhurbaşkanı'mızın talimatları çerçevesinde bu hazırlıklar yapılıyor. Bu sosyal konutlar ortaya çıktığı zaman makul bir fiyatla vatandaşımıza ev kiralanması söz konusu olacak. Tabii bunun doğrudan çıktısı da aslında bugünkü konuşmada da belirtilen, birilerinin fahiş kira artışı yapma şeklindeki davranışlarına denge getiren, bu şekilde de kira piyasasını regüle eden bir sonuç doğurmuş olacak. Yani bu evini kiraya verene dönük bir müdahale değil, devletin sosyal konutlar yaparak makul şekilde bunun kiraya sunulmasıyla ortaya çıkacak, topyekun bir yaklaşım olarak gündeme gelecek."

Çelik, "Mısır'da yapılacak zirveye Netanyahu'nun da katılacağı söylendi. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın girişimleriyle Netanyahu'nun katılımının engellendiği belirtildi. Hatta uçağın pisti pas geçtiği bilgisi de paylaşıldı. Olayın tam olarak nasıl gerçekleştiğini bilmiyoruz. Bunu aydınlatır mısınız?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:

"Şarm el-Şeyh seyahatiyle ilgili ben çok ayrıntı vermeyeyim. Sadece şunu söyleyeyim, bütün bu zirvelere giderken birden çok senaryo çantamızda olarak gideriz biz. Burada da tabii herhangi bir şekilde Netanyahu'nun en başta bu zirveye katılması gibi bir şey söz konusu değildi. Ama biz her türlü senaryoya hazır olduğumuz için böyle bir durum geldiğinde nasıl davranılacağıyla ilgili de bir çalışma yapılmıştı. Sonuç olarak şunu söyleyebilirim size. Cumhurbaşkanı'mızın net iradesi çok kesindir. Cumhurbaşkanı'mız hiçbir şekilde Netanyahu'yla aynı fotoğraf karesinin içinde olmayı kabul etmezdi. Aynı zirvede olmayı kabul etmezdi. Aynı masada olmayı kabul etmezdi. Bu kadarını söyleyeyim, bununla yetinmiş olayım."

- "SON DERECE BÜYÜK BİR SİYASİ AYIPTIR"

Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, partisinin Brüksel mitinginde bir İtalyan parlamenterin Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında olumsuz ifadeler kullanmasına sessiz kalmasına yönelik soru üzerine, "Sayın Özgür Özel'in nasıl davranacağı kendisinin bileceği bir iştir. Ama şöyle net bir kural vardır. Bu çok öteden beri, Türk devlet hayatında, Türk siyaset hayatında vardır. Daha önceki CHP Genel Başkanlarında da bu hassasiyet vardı. İçeride siyasi rakiplerinizle her mücadeleyi edersiniz ama dışarı çıktığınızda Türkiye'deki herhangi bir siyasetçiye söz söyletmezsiniz. Bu nettir." dedi.

Çelik, şöyle devam etti:

"Öyle bir söz söylendiği zaman da o masada ve o ortamda olmazsınız ya da karşı bir görüş belirterek ona şerh düşersiniz. Dolayısıyla burada birçok kere biz buna rastladık. Sayın Özgür Özel 'Biz değerlendirmelerimizi yapmayalım mı? Bununla ilgili olarak herhangi bir uluslararası platformda söylememiz gerekeni söylemeyelim mi?' diyor. Mesele o değil. Sizin başkalarının söylediğinin peşine kes, kopyala, yapıştır şeklinde takılmanızdır.

Günün sonunda Sayın Cumhurbaşkanı'mız milletimizin doğrudan oylarıyla seçilmiş olup milli iradeyi temsil etmektedir. Bir yabancı siyasetçinin ya da yabancı siyasetçilerden alınan bir görüşün kes, kopyala, yapıştır yöntemiyle ya da yabancı siyasetçilerin Cumhurbaşkanı'mıza karşı söylediği sözler, ya da herhangi bir şekilde oradaki birtakım saygısız kişilerin Cumhurbaşkanı'mıza dönük kem söz söylemesi ya da yuhalaması gibi şeylere göz yumulması, ona öncülük eden siyasetçinin ayıbı olmaktan öteye geçmez. Bu son derece büyük bir siyasi ayıptır. Milli irade konusunda, milli siyaset konusunda da açık ve net bir bilinç eksikliğinin ürünüdür."

- "ŞEHİTLERİMİZ BİZİM İÇİN AZİZDİR"

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit'in Genel Kurul'daki sözlerine ilişkin soruyu da yanıtlayan Çelik, şunları kaydetti:

"Şehitlerimiz bizim için azizdir. Şehitlerimiz bizim için muhteremdir. Hiç kimsenin şehitlerimize saygısızlık ifade eden sözlerine müsamaha göstermeyiz. Herkes diline, üslubuna dikkat etmelidir. Biz aziz şehitlerimizin, muhterem gazilerimizin hatıralarına ve saygınlıklarına karşı olan her türlü incitici ifadenin sonuna kadar karşısında olan bir partiyiz. Bu tip sözleri sonuna kadar reddederiz ve kınarız. Burada net bir tutumumuz var. Yürüttüğümüz bütün süreçler devletin nitelikleri ve milletin değerleri çerçevesinde yürütülen süreçlerdir. O sebeple herhangi bir saygısızlığın şehitlerimize ya da gazilerimize dönük olarak kimden gelirse gelsin karşısında olduğumuzu ve olacağımızı ifade etmek isterim. Buradan bir kere daha aziz şehitlerimize rahmet diliyorum ve değerli ailelerine buradan saygılarımızı ve hürmetlerimizi iletiyoruz."

- "GAZZE'YE GİDEN YARDIMLARIN ENGELLENMESİ HERHANGİ BİR ŞEKİLDE MAZUR GÖRÜLEMEZ"

İsrail'in, Hamas'ın İsrailli esirlerin cenazelerini teslim etmediğini ileri sürerek Refah Sınır Kapısı'nı kapatma ve insani yardımları kısıtlama girişimine yönelik soru üzerine Çelik, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Tabii ki ihtiyatlı olacağız, tabii ki her meseleyi teenni ile yürüteceğiz. Maalesef Mescid-i Aksa'mıza dönük olarak da bir saygısızlık gerçekleşti. Bunları her an, her zaman tahlil ediyoruz. Ama bütün bu süreç boyunca günlük aksamalar da olabilir. Farklı yaklaşımlar da olabilir. İsrail'in huyunu biliyoruz. Herhangi bir şekilde Netanyahu hükümetinin süreci sabote etmek için elinden geleni ardına koymayacağını da biliyoruz. Ama biz ateşkes iradesini ayakta tutmak, oradan kalıcı barışa giden yolu açık tutmak için Cumhurbaşkanı'mızın koyduğu iradeyi takip etmeye devam edeceğiz. Bunu uluslararası paydaşlarımızla beraber yapacağız. Gelinen bu noktada hiçbir bahaneyle Gazze'ye giden yardımların engellenmesi herhangi bir şekilde mazur görülemez. Refah Sınır Kapısı'nın kapatılması da mazur görülemez. Gelişmeleri takip ediyoruz."

ÖNERİLEN VİDEO

Filipinler'de şiddetli deprem: Anbean kaydedildi

Kapat
Video yükleniyor...