7 Mayıs 2024 Salı / 29 Sevval 1445

Batı medyasından dikkat çeken analiz: Türkiye, Erdoğan'ı üzmez

Türkiye'nin kaderinin belirleneceği 14 Mayıs'a günler kala Batı medyasından art arda seçime dair analizler yayınlanıyor. Daha önce pek çok sayıda uluslararası ajansın 'dünyanın en önemli seçimi' başlıklarını attığını kaydeden The Washington Post dikkat çeken bir analiz yayımladı. Analizde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'de 'evinde' olduğunu o nedenle de çok popüler olduğu belirtilerek 'Erdoğan yeniden kazanır mı?' sorusuna 'Türkiye, Erdoğan'ı üzmez' cevabını verdi.

Sabah9 Mayıs 2023 Salı 09:31 - Güncelleme:
Batı medyasından dikkat çeken analiz: Türkiye, Erdoğan'ı üzmez

Türkiye cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri dünyanın gündeminde önem sırasını korumaya devam ediyor. Örneğin, The Washginton Post daha aylar öncesinde '2023'ün en önemli seçimi Türkiye'de olacak' manşetini atarken geçtiğimiz günlerde The Economist de buna benzer bir başlıkla "Dünyanın en önemli seçimi" diyerek bir habere imza atmıştı.

Sabah'ta yer alan habere göre; The Washginton Post da benzer bir haberi tekrar manşetine taşıdı. Haberde "Türkiye'nin yaklaşan seçimleri dünya için neden bu kadar önemli?" diye sorulurken çeşitli analizlere yer verildi.

Analizde, Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2002 yılından beri zafer kazandığı belirtildi. Ayrıca, uzun süredir muhalif kesim tarafından eleştiri alsa da Erdoğan'ın halen çok popüler olduğu ifade edildi.

Haberin devamında, "Erdoğan'ın yönetimi altında Türkiye'nin bölgesel ve uluslararası bir güç komisyoncusu olarak rolü önemli derecede arttı" ifadelerine yer verildi.

"Erdoğan gerçekten kaybeder mi?" sorusuna da yanıt arandı. Yapılan analizde "Erdoğan, Türkiye'nin en uzun süre görev yapan lideri. Türkiye, Erdoğan'ı üzmeyecek gibi. 69 yaşındaki Erdoğan seçim kampanyası yolunda kendini evinde hissediyor" denildi.

Erdoğan'ın iktidarda olduğu süre boyunca yaptığı vergi indirimi, ucuz ipotek kredileri, enerji sübvansiyonları ile yol ve köprü geçiş ücretlerini artırmama taahüdü dahil olmak üzere yapılan ekonomik yatıştırmaların halkın yüzünü güldürdüğüne vurgu yapıldı.

Muhalafet ile iktidarın birbirine çeşitli suçlamalarda bulunduğundan bahsedilen haberde muhalefetin özellikle terör örgütü PKK'ya destek vermesinden dolayı hükümet tarafından suçlandığına dikkat çekildi.

Haberde CHP lideri ve cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan da bahsedildi. Bugüne kadar Erdoğan'a karşı her daim kaybettiğine vurgu yapılırken, aslında İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun CHP tabanında popüler olduğuna vurgu yapıldı.

Haberde ayrıca başka bir noktaya daha dikkat çekildi: İsveç ve NATO. "Belki de hiçbir ülke 14 Mayıs seçimlerini İsveç kadar yakından takip etmiyor" denilen haberde Türkiye'nin taleplerini yerine getirmediği için İsveç'in NATO'ya girmesine onay vermediği hatırlatıldı.

Haberin devamında "Türkiye'deki muhalefet huysuz olmasıyla bilinse de bu seçimler öncesinde farklılıklarını belki kaldırmışlardır. Ancak Kılıçdaroğlu kazanırsa da milliyetçiler, İslamcılar, lakikler ve liberalleri içeren bir ittifak içinde mücadele edecek" denildi.

Bu nedenle de İsveç'in umutları Kılıçdaroğlu'na bağlanmış durumda. Nitekim CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başdanışmanı Ünal Çeviköz, İsveç'in NATO talebinin karşısında durmayacaklarını söyleyen skandal ifadelere yer vermişti.

Bunun yanı sıra Kılıçdaroğlu'nun Suriyeli göçmenlerle ilgili politikasının da The Washinton Post tarafından yanlış bulunduğuna dikkat çekildi.

Bir diğer önemli husus ise analize göre Rusya-Ukrayna savaşı. Erdoğan'ın dengeleyici bir pozisyonda olduğuna dikkat çekilen haberde, Putin'in video konferans yoluyla Akkuyu Nükleer Santali'nin açılışına katıldığından bile bahsedildi.

Geçtiğimiz hafta boyunca da Türkiye'deki seçimlerle ilgili çeşitli analizler yapıldı. Dünyanın nefesini tuttuğu bu seçimin niçin bu kadar önemli olduğu ile ilgili ise Avrupa basınında bir analize yer verildi.

Haberde Türkiye'nin 'eksen devlet' olduğuna dikkat çekildi. Bunun çok önemli bir devlet terimi olduğuna vurgu yapılırken bu terimin siyasi, askeri, ekonomik ya da düşünsel stratejik varlıklara sahip olan bir ulusu ifade ettiğinden bahsedildi.

Eksen devletler kendilerini büyük güçlerin çıkar alanlarının kesiştiği konumlarda bulurlar. Bu nedenle de Türkiye oldukça önemli bir devlet konumuna geliyor.

Dünyanın çok kutuplu bir döneme girdiğinden bahsedilen haberde "Türkiye" gibi önemli noktada bulunan devletlerin tercihleri giderek daha önemli hale geldi. Şu anki belirsiz dünya düzeninde Türkiye'nin ne tarafta olacağı daha önce hiç olmadığı kadar önemli" denildi.

2. Dünya Savaşı'ndan beri Türkiye'nin Batı ittifakının önemli bir üyesi olduğundan bahsedilen haberde Türkiye'nin son zamanlarda Batı'dan uzaklaşarak Rusya ile yakınlaştığından bahsedildi.

Gizli bir toplantının yapıldığından bahsedilen haberde, Türkiye'nin Batı blokundan ayrılması durumunda olabilecek endişelerin masaya yatırıldığına yönelik bilgiler verildi.

Türkiye'nin birkaç yıl önce Rusya'dan S-400 almasının Batı ve ABD ile olan ilişkileri olumsuz bir duruma soktuğundan bahsedilen haberde "Paris'ten Washington'a, Moskova'dan Pekin'e dünyanın belli başlı başkentleri, Ankara'da iktidarı kimin alacağını merak ediyor" denildi.

"Türkiye'nin stratejik konumu, küresel siyasette her zaman çok önemli olmuştur" denilen haberde "Türkiye en kritik noktalarda bulunarak pek çok güç dengesi kontrol ediyor" ifadelerine yer verildi.

Konumdan bahsedilen haberde "Türkiye, Ortadoğu ülkesi değildir; aynı zamanda bir Balkan, Kafkas ve Doğu Akdeniz ülkesidir. Sahip olduğu Çanakkale ile İstanbul Boğazları, Karadeniz Havzası ülkelerini dünyaya bağlayan tek su yoludur" denildi.

Ekonomiden de bahsedilen haberde "Dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında yer alan Türkiye, İslam dünyasının önemli bir üyesi ve Anadolu'nun Çin'in kalbine uzanan bir ülke" sözlerine yer verildi.

Bu kadar önemli bir ülkenin liderinin Türk dünyasının da lideri olduğuna dikkat çekilirken, "Bu nedenle de hiçbir ülke bu geniş coğrafyada Türkiye'ye hesaba katmadan hareket edemez" ifadelerinde bulunuldu.

Türkiye'nin Batı ile ilişkilerine de değinilen haberde Avrupa Birliği'ne (AB) Türkiye'nin yıllardır girmemiş olmasından bahsedilerek "AB Türkiye'ye anlamlı bir kapı açmıyorsa, Türkiye'den de bir şey beklemesi doğru olmayacaktır" denildi.