20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

'Bölgeyi sahiplerine teslim edeceğiz'

Başkan Erdoğan, Barış Pınarı Harekatı’nın hedefinde terör örgütünün olduğunu vurguladı: Gizli bir ajandamız yok. Güvenli bölgenin amacı sınır güvenliğimizi ve mültecilerin evlerine dönmesini sağlamaktır.

HALİME KÖKÇE10 Ekim 2019 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
'Bölgeyi sahiplerine teslim edeceğiz'

Türkiye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin Suriye’de gizli bir ajandası olmadığını, böyle bir hesabın içinde de olmadığını söyledi. Erdoğan Sırbistan gezisi dönüşünde uçakta kendisini izleyen gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan gizli bir ajanda olmadığını El Bab’da, Cerablus’ta, Afrin’de ortaya koyduklarını belirterek “Güvenli bölgenin amacı da sınır güvenliğimizi sağlamak ve mültecilerin kendi topraklarına dönmesidir” dedi. Uluslararası mali kaynak bulunması durumunda da güvenli bölgede konutlar yapılarak insanların yerleştirilme imkanı olacağını anlatan Erdoğan şunları söyledi: “Sınırlarımızda bir tehdit altındayız. Bu konuda ciddi manada dezenformasyon var. ‘Türkiye demografik yapıyı değiştirmek istiyor’ diyorlar. Türkiye’nin böyle bir derdi yok. Böyle bir derdi olsaydı, biz El Bab’da, Cerablus’ta, Afrin’de bunu yapardık. Demografik yapıyı değiştiren PKK’dır, PYD’dir, DEAŞ’tır.”

HEDEF TERÖR ÖRGÜTÜ

Erdoğan, planlara göre mültecilerin geldikleri yere döneceklerine inandıkları anlatarak “Ama kimseyi de istemediği yere zorla gönderecek değiliz” dedi.  “Bizim Kürtlerle herhangi bir sorunumuz yok. Sorunumuz terör örgütleridir” diyen Erdoğan şunları kaydetti: “Şu anda güvenli bölge ile ilgili atacağımız adımlarda hedef kesinlikle terör örgütleridir. Trump Fırat’ın doğusundan çekilmeyi söylemişti. Fakat söylediğinden bu ana kadar çekilme olmamıştı. Ama artık buradan çekilme noktasındaki kararını verdiğini gördük. Şu andaki çekilme bunun işaretidir. Bunları da gördük. İstiyoruz ki daha yüksek oranda olsun. Biz asla ABD askeriyle ya da koalisyon güçleriyle karşı karşıya gelmek istemiyoruz.”

DEAŞ VE YPG’YE KARŞI

Türkiye’nin Kürtleri katleden, zulmeden bir terör örgütüne karşı mücade ettiğini vurgulayan Erdoğan şöyle konuştu: “Kürtlere karşı mücadele veren ve onları katleden biz değiliz. Bunu yapan PYD/YPG. Onlara karşı da mücadele vereceğiz. DEAŞ’a karşı da mücadele vereceğiz. DEAŞ ile kararlılıkla mücadeleye devam eden Türkiye’yi DEAŞ ile mücadele etmiyormuş gibi gösterenlerin iyi niyetlerinden şüphe ediyorum. Güvenli bölgenin kurulmasıyla DEAŞ ile mücadeleyi kesinlikle zaafa uğratmayacağız. Bilakis DEAŞ ile mücadele devam edecek. Fakat bu bahanenin arkasına sığınarak güney sınırlarımızda bir terör devleti kurma gayretine girenlere de müsaade etmeyeceğiz. Niyetleri Fırat’ın doğusunda bir terör devleti kurmaktır. Bunu artık gizleme gayreti içine girmesinler. ”

Tutuklu DEAŞ’lılar konusunda da çalışmaların sürdüğü bilgisini veren Erdoğan şu ifadeleri kullandı: “Bu, Trump’la görüşmemizde de gündeme gelen bir konu. Hem Trump hem biz arkadaşlarımıza talimatlarımızı verdik. Birlikte neler yapabileceğimizi arkadaşlarımız çalışıyorlar. Trump güvenli bölge konusunda doğru bir karar verdi.Karara bağladık. Fakat ABD askeri ve güvenlik bürokrasisi Başkanlarının talimatlarını yerine getirmiyor. Siyasiler ve medya Trump üzerinde baskı oluşturmaya çalışıyor. O da bu baskıları hafifletmek için mecburen tweet üzerinden bazı mesajlarını veriyor. Adımlarımızı kararlılıkla atmaya devam edeceğiz. Beklemeden, bekletmeden devam edeceğiz.” Erdoğan sorulara şu cevapları verdi: 

Zamanlamayla ilgili değerlendirmeniz var mı?

Burada aslında 3 boyut var. Birincisi güney sınırımızın hemen altını terör koridoru olmaktan kurtarmak ve burayı bir barış koridoru haline getirmek. Barış koridoru olarak bundan sonraki süreci güvenli bölge olarak tahkim etmek. İkincisi Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak. Bu, birilerine de örnek olacak. Üçüncüsü de yurtlarından edilen Suriyelilerin tekrar evlerine topraklarına dönmelerini sağlamak. 

Trump’ın attığı tweet‘ler ortada. Türkiye karşıtı çevrelere tweet‘lerle mesaj vermeye çalışıyor. Bir yandan da ABD’de 13 Kasım’da görüşmeniz olacak.  

Bu beyefendi (Lindsey Graham) dürüst bir insan değil. Çünkü BM Genel Kurulunda randevu istedi, verdim, görüştük. Bu görüşmelerde de edindiğim izlenim vardı. Hatta daha önce Türkiye’ye geldiğinde de Külliye’de kendisiyle görüştüm. Kendisine ekranda PYD/YPG’ye karşı verdiğimiz mücadelenin ne olduğunu, bu mücadelede Afrin olayının nasıl geliştiğini anlattım. Bunların birçok şeyden de haberi yok. Döndükten sonra bunların bir terör örgütü olduğunu, bunların Kürtlerle alakası olmadığına dair mesajları, söylediği sözler vardı. Şimdi ise garip garip açıklamalar yaptı. Yaptığı açıklama Trump’ı zora sokacak bir açıklama. 

 ...Trump açıklamaları yaptıktan sonra Lindsey bu açıklamaları yapıyor. Yenilir yutulur değil. Trump ile ikili ilişkilerimiz var, bunu sürdürüyoruz. Bunu sürdürürken de Türkiye-ABD ilişkilerini de güçlendirme gayretimiz var. F-35’ler için de açıklamaları var. Şimdi tablo bu olunca herkesin düşünmesi lazım. Allah nasip ederse 13 Kasım‘da Washington‘da olacağız. Birlikte bunları ele alacağız. Konuşma fırsatımız olacak. Ben bu tür açıklamaları belli çevrelerin baskılarını önlemeye yönelik ifadeler olarak değerlendiriyorum. Şu anda, ilk etapta oradan belli bir kuvvetin çekiliyor olması bize gerçek niyetini gösteriyor. Türkiye’nin karşısında olmayacaklarını bize ifade ettiler. 

ADANA MUTABAKATI

Hava sahası meselesine gelince, orada Amerika’nın bir hava sahası yok. Uluslararası hava sahası var. Orası Suriye’ye ait hava sahasıdır. ABD’ye ait olmadığına göre, oradaki tasarruf da rejime aittir. Rejimin davetiyle orada değiller. Biz Adana Mutabakatı’na dayalı olarak oradayız. Adana Mutabakatı’na göre, rejim tarafından PKK’ya karşı tedbir alınmayacak olursa, bizim güçlerimizin onu kovalama hakkı vardır.

SURİYE’DE AŞİRETLER BİR AN ÖNCE GELMEMİZİ İSTİYOR

Esad rejiminden operasyona karşı mesaj var mı? İleride işbirliği, koordinasyon olabilir mi? 

Suriye‘de rejimle ilişkilerimizi Rusya üzerinden sürdürüyoruz. Dün Sayın Putin’le bir telefon görüşmem de oldu. Suriye’nin hak ve menefaatleri için, Suriye halkı için adımlar atıyoruz. Atılan adımların hepsi buna yöneliktir. Suriye halkının bizim karşımızda olması söz konusu değil. Suriye’de aşiretler bir an önce gelmemizi istiyor, aşiretlerin çok ciddi desteği var.

Muhalif isimlerden destek tweetleri oldu. Yılmaz Özdil, Muharrem İnce, Uğur Dündar…

Bundan çok mutlu olurum. Bu milli birlik durumudur. Bu ülkenin 82 milyonu böyle zamanda birlik olmayacak da ne zaman olacak? 82 milyondan kendini tecrit edecek, olsa olsa terör örgütleri olur. Siyasette de terör örgütlerine sırtını dayayanlar bu işin dışında olur.

CHP Genel Başkanı  Kılıçdaroğlu tezkere için “İstemeye istemeye evet diyeceğiz” dedi.  

Barış için uzanan el eğer karşılığını bulursa eyvallah... Boşta kalırsa buna diyecek bir şey yok. Ben sanatçıların ve diğer vatandaşlarımızın desteğine şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.

Avrupa Birliği’nin geneli itibarıyla olumsuz tavrı ve terör örgütüne sempatisi dikkate alındığında nasıl bir reaksiyon bekliyorsunuz?

AB geneli itibarıyla şu anda olumlu. 

Hatta olumlu olmanın ötesinde, mesela İngiltere yardımcı olabiliriz diyor. Fransa’dan da benzer şeyler geliyor.

CHP bir konferans yaptı. Esad ile iletişim kurma haricinde başka yol yok diye çıkarsama yaptılar. Nasıl değerlendirirsiniz?

Demek bu arkadaşlar bizi hiç tanımamış.  

1 milyon insanın öldürüldüğü Suriye’de nasıl olacak da el ele resim vereceğiz. Kılıçdaroğlu, sadece buradaki 3,6 milyon insanı görmüyor mu? Bunların kendi topraklarından kaçmalarına vesile olan insanla nasıl bunları konuşuruz? Ben kendim konuşmam o ayrı mesele. İstihbarat örgütlerimiz birbirleriyle görüşmelerini yapıyorlar. Ama kalkıp da Esad’ı temize çıkarmak için gayret sarfetmek en az onun kadar büyük bir vebalin altına girmektir. Kılıçdaroğlu’nun, “PYD/YPG’yi terör örgütü olarak tanımıyorum” ifadesi unutulur bir ifade değil.  

İTTİFAKIN GENİŞLEMESİNE KAPIMIZ AÇIK

2023’e giderken ittifakların zenginleşebileceği konuşuluyor. Özellikle son günlerde İyi Parti’den CHP’ye eleştiriler gündeme geldi. İttifaklar değişebilir mi?

Bir defa ittifakların zenginleşmesi, fakirleşmesi yaklaşımı mümkündür olabilir. Temennimiz o dur ki Cumhur İttifakı olarak bizim inancımız pazara kadar değil mezara kadardır. Ama bu ittifakı çok daha da zenginleştirebilirsek 2023’e çok daha güçlü olarak girebiliriz. Kapımız açık. Adı Millet İttifakı ama milletten nasibini almamış ittifakın zayıflaması, parçalanması çok çok önemli.

AK Parti’nin İstişare ve Değerlendirme Toplantısında “Refah Partisi” ifadeniz olmuştu.

Biz akşam Merkez Karar Yürütme Kurulu üyeleri ve Kabine üyeleri olarak eşlerimizle birlikte yemek yedik. O yemekte geçmişten günümüze hatıralarımız anlatıldı. Ben de Refah Partisi’nde ne gibi görevler yaptığımızı, oradaki hatırlarımı dile getirdim. Orada zihinsel tasarruf diyebileceğimiz bir kayıt oldu, o kayıt orada gündeme geldi.

PUTİN İLE HAREKATI GÖRÜŞTÜ

Türkiye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonda görüştü. İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Erdoğan, görüşmede Fırat’ın doğusuna düzenlenmesi planlanan askeri harekatın Suriye’nin barış ve istikrara kavuşmasına katkıda bulunacağını ve Suriye’deki siyasi sürecin önünü açacağını ifade etti. Suriye halkının hak ve menfaatlerinin korunmasının Türkiye açısından asli bir unsur olduğunu vurgulayan Erdoğan, Türkiye’nin Rusya Federasyonu’nun bu süreçteki yapıcı tutumunu takdir ettiğini dile getirdi.