Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ev sahipliğinde, "Küreselleşen Dünyada Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi" temasıyla Şişli'de bir otelde düzenlenen, Anadolu Ajansının global iletişim ortağı olduğu Uluslararası Aile Forumu'nda yaptığı konuşmada, katılımcıları kıtaların ve kültürlerin kavşak noktası İstanbul'da ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu söyledi.
Tüm dost ülke temsilcilerine, akademisyenlere, sivil toplum mensuplarına ve tüm katılımcılara "Hoş geldiniz, ülkemize sefalar getirdiniz." diyen Erdoğan, bir dünya şehri olan İstanbul'da katılımcıları misafir etmek ve böylesine önemli bir toplantıya ev sahipliği yapmanın kendileri için gurur vesilesi olduğunu belirtti.
Erdoğan, forum vesilesiyle tüm misafirlerin, İstanbul'un güzelliklerini, tarihi ve kültürel zenginliklerini de görme imkanı bulacaklarına inandığını ifade ederek, ülkelerine bir ömür boyu unutulmayacak eşsiz hatıralar ve dostluklarla dönmelerini temenni etti.
İstanbul'da, medeniyetin kalbinde, insanlığın geleceği adına hayati bir konuyu ele almak üzere bir araya geldiklerini aktaran Erdoğan, "Türkiye'nin ev sahipliğinde gerçekleşen Uluslararası Aile Forumu'nun ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Yurt dışı ve yurt içinden gelen, foruma katkı sunan tüm misafirlerimize, uzmanlarımıza, kendi alanında seçkin isimlerin her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ve çalışma arkadaşlarını aileye sahip çıktıkları ve bu kurumun güçlendirilmesine yönelik anlamlı programa öncülük ettikleri için özellikle tebrik etti.
Yirmi altı ülkeden aileden sorumlu bakanların iştirak ettiği forumun, devlet olarak aile müessesesine verdikleri önemin en somut işareti olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "İnşallah forum kapsamında farklı başlıklarda sunulacak tebliğler, başta devlet adamları olmak üzere uluslararası aktörlere yol gösterecektir. Ben buna yürekten inanıyorum. Burada hepimizin bildiği şu gerçeğin özellikle de altını evvelemirde çizmek isterim. Aile, insanlık tarihinin ve insanlığın en önemli müesseselerinden biridir, aile en mukaddes varlığımız olma yanında toplumun da temel yapı taşıdır. Aile, yeri doldurulamayacak, yerine başka hiçbir kurum, ilişki veya bağ konulamayacak derecede mühimdir, değerlidir, kutsaldır." ifadelerini kullandı.
"İlk insan Hazreti Adem babamız ve Hazreti Havva validemizden beri aile müessesesi vardır, hep ola gelmiştir." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"On binlerce yıldır insanlar aile ortamında dünyaya gözlerini açmış, hayatı ilk orada öğrenmiş, ömürlerini bu şekilde idame ettirmiştir. Kadın ve erkekten oluşan aile müessesesi, insan neslinin devamı içinde vazgeçilmez bir role sahiptir. Dolayısıyla aile, toplumu hem ayakta hem de bir arada huzur, güven, dayanışma ve kardeşlik içinde tutan bir çimentodur. Aile, huzur bulduğumuz, güven bulduğumuz ve kendimizi bulduğumuz en korunaklı limanımızdır. Aile, fertleri bir arada tuttuğu kadar istikbalimizin teminatı olan çocukların da doğduğu, büyüdüğü, ilk eğitimlerini aldığı müşfik bir yuvadır. Tüm bunlarla birlikte aile, kadını koruyan, çocuğu büyüten, sosyalleştiren, insanı yaşatan bir yapıdır. Bakınız, tarih bize şu hakikati defalarca göstermiştir, modernleşmeyi, ailesizleşme ve yalnızlaşma gibi iki kavram üzerine bina eden anlayışın bireye de topluma da huzur vermesi mümkün değildir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ailenin çöktüğü, çözüldüğü, yıprandığı her toplum kökünden çürümeye, yozlaşmaya, çökmeye ve nihayetinde berhava olup gitmeye mahkum olduğunu söyledi.
Aileye yönelik her türlü tehdit ve saldırıya karşı koymak, aile kurumunu yüceltmek ve tahkim etmenin herkesin asli vazifesi olduğun belirten Erdoğan, "Bunun için diyoruz ki aileyi savunmak insanı savunmaktır, aileyi korumak toplumu yaşatmaktır, aileyi büyütmek geleceği inşa etmektir. Dünyada teknolojinin körüklediği büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Bu değişim dalgasının hızlandırdığı küreselleşme ve modernleşme toplumun temeli olan aile kurumunu da dönüştürüyor. Hayatımızın her alanda dijitalleşmesiyle birlikte aile mefhumu başta olmak üzere birçok geleneksel kurum da anlam kaybına uğruyor. İnsani değerler zayıflarken toplum merkezde anlayışın yerini ben merkezli ne yazık ki zihniyet alıyor." diye konuştu.
Erdoğan, modern çağın, insanlığın pek çok değeri gibi aile kurumu üzerinde de ciddi tahribatlara yol açtığını bildiklerini ifade etti.
Bireysel özgürlükler ve çağdaşlaşma adına kendilerini asırlardır ayakta tutan manevi değerlerin örselendiğini, önemsiz hale getirildiğini gördüklerini dile getiren Erdoğan şöyle devam etti:
"Kişisel konforu önceleyen yaşam biçimi gençlerden başlayarak maalesef toplumun kılcallarına doğru hızla sirayet ediyor. Kendi mecrasında yaşanan değişimin de ötesinde küresel emperyalizmin aileyi özellikle hedef tahtasına koyduğunu müşahede ediyoruz. Şunu bugün artık açık açık söylememiz gerekiyor, kültür emperyalizmi tüm araç, gereç ve aparatlarıyla aile müessesesini hacklemeye çalışmaktadır. Bunun da gerisinde paylaşan, bölüşen, dertleşen, sevinen, kaynaşan bir ailenin kültür emperyalizminin varoluş dinamiklerine tehdit oluşturması bulunmaktadır. Şöyle ki, yediğini, giydiğini, kazandığını hasılı tüketime konu gereçlerin tamamını diğer aile fertleriyle paylaşan dayanışmacı aile yapısı küresel pazar aktörlerinin tercih ettiği, tasvip ettiği, istediği bir durum asla değildir."
Tüketim kültürünün özendirilmesiyle eş zamanlı olarak aile kurumunun itibarsızlaştırıldığını belirten Erdoğan, "Birileri ısrarla kabul etmek istemese de ailesinden koparılmış, millet bağı zayıflamış bireyin özgür ve özgün olmasına imkan yoktur. Dünyanın neresinde olursa olsun aile kurumunun irtifa kaybetmesiyle birlikte insanlar popüler kültürün tüketim nesnesi haline gelmektedir. Özgürlük ambalajıyla sunulan aslında büyük bir esaret ve kölelik düzenidir. Bunun en çarpıcı örneği ise hiç şüphesiz cinsiyetsizleştirme projesidir. Bugün insanlık kendi varlığının en temel hakikatleriyle sınanıyor. İnsan fıtratı küresel ölçekte organize bir kuşatma altındadır. Adına özgürlük denilen, ancak özünde insanın yaradılışına karşı bir inkar hareketi olan bu ideolojik kuşatma, sadece aileyi değil kadını da çocuğu da insan onurunu da tehdit ediyor." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, LGBT denilen sapkınlığın, çeşitli sebeplerle önünü açan ülkelerde ne derece vahim boyutlara ulaştığını ibretle takip ettiklerini aktardı.
Tercihlere saygı denilerek meşrulaştırılan bu sapkınlığın bugün farklı hiçbir sese, görüşe tahammülü olmayan bir zorbalığa, kelimenin tam manasıyla bir faşizme dönüştüğüne dikkati çeken Erdoğan, bunların arkasında sadece bazı sivil inisiyatiflerin değil, çok uluslu şirketler, bazı uluslararası kuruluşlar ve belli başlı devletlerin de yer aldığını aktardı.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sırf LGBT belasını eleştirdiği için sanatçılar, iş adamları, siyasetçiler, bilim insanları linç edilmekte, adeta birer ölüye çevrilmektedir. Bir başka acı verici gerçek ise şudur, cinsiyetsizleştirme projeleriyle insan fıtratını inkar edenler, çocuklarımızın bedenlerine geri dönüşü olmayan tıbbi müdahalelerde bulunarak aslında masum çocukları da istismar etmektedir. Bu istismarı kesinlikle seyredemeyiz. Daha 4-5 yaşındaki yavrularımıza uzanan bu kirli ve rezil ellerin insanı insanlığından utandıran çarpık ilişkileri meşrulaştırmaya çalışması, elbette tesadüfi değildir. Bunlar insanlık düşmanıdır, kadın düşmanıdır, çocuk düşmanıdır. LGBT sapkınlığına karşı mücadele aynı zamanda özgürlük mücadelesi, haysiyet ve insanlığın istikbalini kurtarma mücadelesidir. Bu konuda dünyada giderek artan bilinçlenmeyi çok olumlu karşılıyorum. Bilhassa farklı ülkelerde aileyi kadın ve erkek arasındaki meşru birliktelik olarak tanımlayan yasal ve anayasal düzenlemelerden büyük memnuniyet duyuyoruz."
Bu yönde adım atan liderlerin maruz kaldığı saldırıların farkında olduklarını belirten Erdoğan, ne pahasına olursa olsun insanlığın bekasını ilgilendiren böylesine hayati bir meselede dik duruş sergilenmesi gerektiğine inandıklarını ifade etti.
Erdoğan, Türkiye olarak aileye savaş açan hiçbir ideolojiye, insanın doğasını inkar eden hiçbir zorbalığa eyvallah demeyeceklerini özellikle ifade ettiğini vurgulayarak," Şunun da bilinmesini isterim, her ne kadar ülkemiz içinde muhalefet partileri ve kimi kadın örgütleri tarafından himaye ediliyor olsa da milli bünyemizi açıkça tehdit eden cinsiyetsizleştirme projeleriyle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Anomalinin özgürlük ve kişisel tercih markajıyla ve makyajıyla normalleştirilmesine göz yummayacağız. Uluslararası arenada bu konuda yük almaya, sorumluluk almaya, öncü rol üstlenmeye inşallah devam edeceğiz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün cinsiyetsizleştirmeye teşvik eden malum odakların, daha önce de uzun yıllar boyunca nüfus kontrolü ve aile planlaması politikalarının savunuculuğunu yaptığını söyledi.
Erdoğan, 1960'lardan itibaren dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi Türkiye'de de benzer politikaların uygulandığını anımsatarak, "Tıbbi zorunluluklar haricinde özünde bir cinayet olan kürtaj, yine aynı çevreler tarafından masumlaştırıldı, sıradan hale getirildi. Neticede demokratik dengemiz maalesef altüst oldu. Bugün bu yanlış, daha doğrusu art niyetli politikaların can yakıcı ve menfi sonuçlarıyla çok dramatik bir şekilde yüzleşiyoruz." diye konuştu.
Geçen aylarda TÜİK'in açıkladığı verilerin ülkenin karşı karşıya olduğu tehditleri açıkça ortaya koyduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin doğurganlık hızı tarihimizde ilk kez 1,48'e gerilemiş durumda. Bu, bir felaket. Bu rakam, kritik eşik olan 2,1'in çok altında bir seviyedir. İster iktidar ister muhalefet olsun hiç kimse buna kayıtsız kalamaz. Tabii biz bunu söyleyince hemen birileri 'ekonomi' diyor. Özellikle muhalefet bu meseleyi sık sık istismar ediyor. Bugün muhalefetin adeta üzerinde tepindiği bir gerçeği de burada açıklığa kavuşturmakta fayda görüyorum. Ülkemizde doğum hızının düşmesinin sebebi asla ekonomide yaşanan dönemsel sorunlar değildir. Tam aksine kişi başına düşen gelirin şu anki seviyenin beşte biri olduğu dönemlerde ülkemizin doğurganlık hızı yaklaşık 2 kat daha fazlaydı. Yıllar içerisinde, refah seviyesi yükseldikçe birçok sebepten ötürü doğurganlık hızımız düşmeye başladı."
Sadece Türkiye'de değil, dünyanın diğer ülkelerinde de benzer bir durumun söz konusu olduğunun altını çizen Erdoğan, "Bugün dünya ülkelerinin yarısından fazlasında doğurganlık hızı nüfus yenilenme seviyesinin altındadır. Küresel doğurganlık hızı 1950'de 5 iken 2024'te 2,3'e düşmüştür. Avrupa Birliği üye ülkelerinin toplam doğurganlık hızı ortalaması 1,38'dir. Malta kişi başına düşen geliri 41 bin dolar olmasına rağmen 1,06 oranda Avrupa içerisinde doğurganlık hızında en alt sıralarda. 1,81 ile Avrupa'da en yüksek doğurganlık hızına sahip Bulgaristan'ın kişi başı geliri ise 16 bin dolardır." açıklamasını yaptı.
Ekonomik zorluklardan ziyade popüler kültürün konforu, tüketimi ve nefsi hevesleri yücelten telkinlerin, bu sıkıntıların en önemli nedeni olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Karşı karşıya olduğumuz bu tablo sadece bir istatistik değil, bizi harekete geçmeye çağıran açık bir ikazdır. Bu anlayışla son dönemde nüfusumuzu arttıracak, evliliği teşvik edecek en az 3 çocuk çağrımıza uygun şekilde evlat sahibi olmayı özendirecek çok önemli politikaları devreye alıyoruz. 2024 yılında nüfus politikaları kurulunu hayata geçirdik." ifadelerini kullandı.
Bu süreçte, 2025 senesini "Aile Yılı" ilan ettiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gençlerin evlenmelerini kolaylaştıracak ekonomik ve sosyal desteklerimizi ülke genelinde yaygınlaştırdık. 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde gençlere vaadimiz olan Aile ve Gençlik Fonu'nu ilk etapta deprem bölgemizde daha sonra da 81 ilimizde hayata geçirdik. Fondan faydalanmak için şimdiye kadar yaklaşık 114 bin kardeşimiz müracaat etti, başvuranlar içinde faydalanmaya hak kazanan çiftlerimizin sayısı 41 bine ulaştı." bilgisini paylaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl doğacak çocuklar için çocuk sayısına göre artan destek paketleri sunduklarını belirterek,"28 Mayıs'ta doğum yardımı ödemelerini toplu olarak yapacağız. 163 bin 295 haneye yaklaşık 1,2 milyar liralık ödeme gerçekleştireceğiz. Hayırlı uğurlu olsun diyorum. Aileyi güçlendirecek politikalarımıza yön vermesi amacıyla bakanlığımız bünyesinde Aile Enstitüsünü kurduk. Ancak şurası da bir gerçek ki aile ve nüfus bir yıla sığdırılacak kadar dar bir gündem değildir. Aile kurumu üzerindeki küresel baskılar ve nüfus yapımızdaki değişim ancak uzun vadeli bir vizyon, kararlı ve bütüncül politikalarla yönetilebilir." diye konuştu.
Yalnızca demografik göstergelere odaklanan değil, aynı zamanda aileyi ve insan fıtratını koruyan değerleri yaşatan, toplumun sürekliliğini teminat altına alan kalıcı politikalar geliştirmek mecburiyetinde olduklarının altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu yüzden 2026-2035 dönemini 'Aile ve Nüfus 10 Yılı' ilan ediyoruz. Bu 10 yıl içerisinde iş hayatından eğitime, kültürden şehir planlamasına, teknolojiden sosyal politikalara kadar tüm alanlarda aileyi merkeze alan güçlü adımlar atacağız. Burada şunu özellikle vurgulamak arzusundayım. Mutlu aile, mutlu bir birey, mutlu bir toplum demektir. Millet olarak maruz kaldığımız onca saldırıya rağmen bizim bu topraklarda yüzyıllardır dimdik ayakta tutan en güçlü vasfımız aile bağlarımızdır. Aile bağlarımızın sağlamlığı ve dayanıklılığı sayesinde asırlardır bu topraklarda özgürce var olduk, bütün tehditleri başarıyla bertaraf ettik. Yine bu sayede tüm insanların gıptayla baktığı medeniyetler inşa ettik. Milletçe, bizi 'Türkiye Yüzyılı' ülkemizde ve ülkümüze taşıyacak en muhkem köprümüz yine aile olacaktır. Aile küresel emperyalizm karşısında en korunaklı limanımız, en sağlam kalemiz, aşılmaz, yıkılmaz, bendimizdir. Aynı hassasiyetleri buradaki her tür misafirimizin her bir kardeşimizin de paylaştığına yürekten inanıyorum. Aileyi ve aile kavramını hedef alan her türlü girişimin savuşturulmasında sizleri işbirliğine davet ediyorum. Aileye değer verenler olarak hep beraber umudu çoğaltacak, dayanışmayı güçlendirecek, kendi halimizden başlayarak inşallah dalga dalga, mutlu, sıcak, sevgi dolu bir toplumu birlikte inşa edeceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 26 ülkenin katılımıyla gerçekleştirdikleri bu forumun tüm dünyaya açık ve güçlü bir mesaj teşkil ettiğini düşündüğünü ifade ederek, "İnşallah burada ortaya koyacağımız ortak bildiri Birleşmiş Milletler başta olmak üzere tüm uluslararası platformlarda yankı bulacaktır." dedi.
Erdoğan, katılımcılara teşekkürlerini ileterek, uluslararası aile kurumunun milletin yanı sıra tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Video gösterimi yapılan programda, ebru sanatı gösterisi gerçekleştirildi.
Programda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş bir konuşma yaptı.
Bakan Göktaş, günün anısına Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'a, Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü Muğla Olgunlaşma Enstitüsü bünyesinde görevli halı ustaları ile foruma katılan kişiler tarafından işlenen özel bir kilimi hediye etti.
Program, aile fotoğrafı çekimiyle sona erdi.