20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Davutoğlu: 'Biz hala buradayız' diyorlar!

Başbakan Ahmet Davutoğlu, katıldığı televizyon programında önemli açıklamalarda bulundu.

27 Aralık 2014 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Davutoğlu: 'Biz hala buradayız' diyorlar!
Başbakan Ahmet Davutoğlu, A Haber Ankara Temsilcisi Murat Akgün'ün sorularını cevaplayarak, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, çözüm sürecine ilişkin HDP EŞ Başkanı Selahattin Demirtaş'ın açıklamalarının sorulması üzerine, "Bu bir süreç yani başladığı nokta ve bugüne geldiği nokta itibarıyla bir süreç. Bu süreç esnasında herkesin farkında olması gerekir ki sanki yeni bir şey başlıyormuş gibi kamuoyunda beklenti oluşturmanın anlamı yok. Türkiye’nin demokratikleşmesi süreci içinde bütün farklı toplum kesimlerinin herkesin eşit vatandaşlık haklarından istifade ettiği bir Türkiye ideali bizim zaten 2002’den beri takip ettiğimiz bir ideal. Bundan sonra atılacak adımlarda, biz bu süreci 2002'den beri Türkiye'de herkesin taleplerini karşılayan ivmede sürdürdü. Silahların ve şiddetin tümüyle esası çerçevesinde atılacak adımlar da konuşuldu ve bu o zamandan beri de süren bir süreç. Maalesef her zaman söylüyoruz böyle bir çözüm süreci Türkiye’de bu tür yaraların sarılması aşamasına gelindiğinde bir takım sabotajlarla karşılaşılıyor. Yeni hükümet sonrasında bu yasanın gerektirdiği Bakanlar Kurulu kararı alındı. Neler yapılabileceği konusunda bir karara bağlandı.
 
Çözüm sürecini kendi doğasına döndürüp netice almaya çalıştık. Son günlerde de olumlu yönde artan sinyaller var. İmralı’da yapılan görüşmeler var. Bunlar bir trafik içinde kedi doğası içinde seyrediyor. Şu iradeyi görmek istiyoruz. Silah bir hak talep etme aracı olmaktan çıkacak. 6-7 Ekim olaylarının bir daha olmaması için her türlü tedbiri aldık. Almaya devam edeceğiz. Kamu düzeninin devlet tasarrufundan tesis edileceği bir müzakere değil. Bütün taraflarla görüşülerek yönetilmesi, şiddetin tümüyle terk edildiği çerçevede ele alınması, bundan sonraki adımların o çerçevede konuşulması. Bugün Selahattin Demirtaş’ın açıklaması müzakereler üzerinden sanki şiddet sona erecekmiş gibi. Bu çerçevede gelebilecek toplumsal talepleri, görüşmeler esnasında çıkacak hususlar ele alınır. Bu iradeyi, kararlığı şu zamanda terk edilecek denilen silahlı unsurlar terk edilmediği zaman, bu iradeyi görmek istiyoruz. 
Hükümetimizin iradesi on derece açıktır. Çözüm sürecindeki kararlılığımızı hep vurguladık. Bütün kamuoyu araştırmalar çözüm sürecine olan, görüşmelerin yürütülmesi noktasında olumlu bir aşamaya geldiğimizi söyleyebilir. Sürekli açıklamalar yapmak yerine spesifik adımlarla yol almak lazım” dedi.
 
“HELE AÇIKLAMALARDA TEHDİT DİLİNDEN KAÇINMAK LAZIM”
 
Pervin Buldan’ın çözüm sürecine ilişkin açıklamalarının ayda bir yapılacağı sözlerinin hatırlatılması üzerine Davutoğlu, “Ortak açıklama konusunda şart değil. Olabilir de. Açıklama enflasyonu var. Esas olan şu, kimsenin çok böyle spontane her ayak üstü açıklamayla yürüyen süreci etkilememeye özen göstermesi lazım herkesin. Sürekli zaman verilmesi, bu açıklama konusunda da bizim kanatta da açıklamanın kimin tarafından yapılacağı belli. Sayın Akdoğan yaptığı görüşmeler sonrasında yapıyor, ben de yapıyorum. Aynı şeyin HDP tarafında da olması lazım. Hele açıklamalarda tehdit dilinden kaçınmak lazım. Pervin hanımın söylediği doğru bir husus” dedi.
 
“HİÇ KİMSE TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNE DÖNÜK OLARAK İMALI DA OLSA TEHDİT DİLİ KULLANAMAZ”
 
Davutoğlu bir soru üzerine, "Bu tür sanki hiç üzerinde konuşulmamış konular konuşulmuş gibi gündeme getirip o varsayım üzeriden imalı dil kullanmak biz buna gelmeyiz. Hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti devletine dönük olarak imalı da olsa tehdit dili kullanamaz. Bu konuda en fazla rahatsızlık duyan da aslında bölge halkımız. Çözüm süreci işliyor, taraflar görüşüyor. Kamu düzeni anlamında da ciddi tedbirler alındı. Böyle bir olumlu atmosfer içinde şiddet dilini kullanmak, silah taşımak başlı başına olmaması gereken bir durum. Türkiye Suriye, Irak gibi kamu düzeninin sarsıldığı bir ülke o anlamda değil. Süreç kendi doğası da son günlerde olumlu bir yönde seyrediyor” şeklinde konuştu.
 
"TEK BİR TASLAK YOK"
 
Müzakere taslağıyla ilgili tarihlerin dolaştığının ve muhalefetin yeterince bilgilendirilmediği yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine Davutoğlu şunları söyledi:
 
"Tek bir taslak yok. Yani o taraftan gündeme getirilen, bizim benimsediğimiz temel ilkeler var. Bunlar konuşularak, adım adım kararlı bir şekilde yürüyecek süre. Muhalefetle şimdiye kadar hangi şeyi paylaşmışsak süreci dumura uğratmaya yönelik açıklamalar yaptılar. Çözüm süreci hepimizin meselesidir, muhalefet de dahil bütün taraflarla görüşülür. Bu anlamda tavır görülürse bazı konular paylaşılabilir” dedi.
 
Öncelikli olarak ele alınan konulan olduğunu söyleyen Davutoğlu, “Karşı taraftan gelen öncelikler var. İki yıldır bu sürüyor. MİT Müsteşarımızın adaya gidişlerine bakın. Başbakan yardımcılarımızın görüşmeleri, yeni başlayan bir süreç değil çözüm süreci. Son aşaması bunun yaklaşık 2 yıldır, doğrudan görüşmelerle bu meselenin Türkiye içinde milli ve özgün bir proje olarak neticelendirilmesi. Kendi vatandaşlarımızla parlamento içindeki siyasi partilerle görüşmek. Bir buçuk yıllık şeyde iki kez bu yavaşladı. Bir söz verildiği halde silahlı unsurların terk edilmemesi. Çözüm sürecinde ileri bir aşamaya gelindi mi başka şey çıkarılıyor, Gezi olayları. Şu söylendi, bir yasaya ihtiyaç var. Bu sefer de 6-7 Ekim olayları çıkartıldı. Biz treni tekrar raya oturttuk, bu treni raya oturtmak için herkesin dikkatli olması lazım. Müzakere yeni başlıyor gibi bir şey doğru değil” dedi.
 
“Seçimlerden evvel PKK'nın Türkiye dışına çıkmasını öngörüyor musunuz?” sorusu üzerine Davutoğlu, "Geldiğimiz atmosfer doğru değerlendirilse bu doğrudur. Mümkün olan en kısa zamanda sürekli teyit ederek, Suriye'de öyle bir atmosfer oluştu ki bölgede başka konjonktür var diye bu yavaşlatıldı. Biz, bu çerçevede hem kamu düzeni ile ilgili tedbirleri almaya devem edeceğiz hem de silahlı grupların Türkiye’yi terk etmesi yönündeki çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu konular görüşülüyor” dedi.
 
“ÖNCELİKLE GÖRMEK İSTEDİĞİMİZ BU KONULARDA İYİ NİYETİN ORTAYA KONMASI”
 
Davutoğlu, "Kurumlar arasında koordinasyon var. Çözüm süreci toplantılarımızda bu konuları ele alıyor ve orada talimatlandırıyor. Başbakan Yardımcımızın söyleyeceği şeyler de orada beyan ediliyor. Diğer siyasi partilerle yapılacak görüşmeleri de orada belirliyoruz. İçişleri Bakanlığımız kamu düzenindeki adımları tesis ediyor. Herkesin ne yaptığının tesis edildiği bir süreç işliyor. Her 15 günde bir toplanıp, süreçte şuradayız diye son derece dikkatli pozitif ve vizyoner yaklaşımla bunu yürütmeye çalışıyoruz. Bundan sonraki aşamalarda ne olacağı ele alındı. Heyetin genişlemesi konuları hep ele alınabilecek hususlardır. Öncelikle görmek istediğimiz bu konularda iyi niyetin ortaya konması” dedi.
 
Genel af ile ilgili soru üzerine Davutoğlu, şu ana kadar böyle bir konunun görüşülmediğini ve gündemlerinde olmadığını söyledi.
 
"İÇ GÜVENLİK PAKETİNİN BİR AY İÇİNDE GEÇMESİNİ BEKLİYORUZ"
 
İç güvenlik paketine HDP tarafının yaptığı itirazların hatırlatılması üzerine Davutoğlu, “İç güvenlik ve özgürlüklerin korunması paketi. Bu, sadece HDP'yi ilgilendiren husus değil. Son olayların ortaya çıkmasıyla, bunu sadece doğu, güneydoğuya has diye düşünmedik. Özgürlüklerin korunması, toplantı ve gösteri yürüyüşleri yapma hakkı bütün vatandaşların hakkıdır. Bir grup diğer vatandaşların can güvenliğini tehdit ediyorsa burada özgürlüğü sınırlayan hususlar var demektir. Molotofa neden silahlı kişi muamelesi yapılsın deniliyor. Molotof kokteylini bir insan niye eline alır. İç güvenlik ve özgürlüklerin korunması reform paketi, uluslararası standartlarda olmayan hiçbir şey yok. Almanya, İsviçre, Amerika standardı mı hepsini inceledik. Bu ülkelerde de özgürlüklerin korunması için o şartların engellenmesi çalışması var. Dünyanın herhangi bir yerinde molotof kokteyli kullanma gibi bir özgürlük var mı? Molotof kullanmanın müeyyidesinin olmadığı bir ülke göstersinler. Türkiye’de barışçıl yapmak isteyenler aynı gün gösteri yapmak istediklerinde, farklı bir görüşte insanlarımızı Diyarbakır'da gösteri yapmak isteseydi yapabilir miydi? Diyarbakır annelerine bu zihniyet Diyarbakır'da şans verdi mi? Bir tek size mi ait, toplantı ve gösteri yapma hakkı? Bir kere burada netleşelim, bu pakette evrensel demokrasi standartlarına aykırı bir şey yok. Bir ay içinde geçmesini bekliyoruz paketin. Vatandaşlarımızın can güvenliği her şeyden öncedir. Yasin Börü'nün babasının annesinin feryadını dinledim. Burada herkesin empati yapması lazım. Benim gösteri toplantı yapma hakkım varsa başkasının da var demesi lazım.
 
Bu tüm Türkiye için geçerli bir düzenlemedir. Bu ülkede kamu düzeni ihdas edilecek. Paket müzakere meselesi değil. Bunu meclise gönderdik. Kimse bize molotofkokteyli kullanmanın bir özgürlük olduğunu iddia edemez” şeklinde konuştu.
 
Seçimler öncesi belli bir noktaya geleceği noktaya çözüm süreciyle gelinebileceğini düşünüyor musunuz? İzleme kurulu gündeminizde mi” sorusu üzerine Davutoğlu, şunları söyledi:
 
“Sütten ağzımız yandığı için dikkatli bir dil kullanıyoruz. Gelinen noktayı görünce, gereksiz ümit heyecan oluşturmak, temelsiz bir beklenti oluşturmak doğru değil. Bu meselenin çözümü konusunda hepimiz kararlıyız. İzleme Kurulu veya adı şu veya bu şekilde olur. Akil İnsanlar Heyeti içinde bir şekilde bu misyonu devam ettiren bir grup arkadaşla bu çalışma yürütülebilir. Akil insanlar heyeti, omurgası buradan gelir. Yeni isimler eklenebilir ama arkadaşlarıma da talimat verdim. Bu konu önümüzdeki aylarda ne zaman nereye gidersek oradaki STK ve kanaat önderleriyle görüşülecek. Hatay'da da vatandaşlarımızla bir araya gelip konuşacağız. Yeni çalışma gruplarının oluşması düşünülebilir. Ama şu anda kesin varılmış bir mutabakat yok.”
 
"HALA BİZ GÜÇLÜYÜZ MESAJI VAR"
 
Paralel yapıyla mücadele ve Beşir Atalay’ın “Hanefi Avcı’ya tuzak kuruldu” sözleriyle ilgili soru üzerine Davutoğlu, “Tamamıyla burada bir anlamda hala biz güçlüyüz mesajı var. Bir ara neredeyse sembolleşmişti, dokunan yanar gibi bir kavram. Hanefi Avcı bir örgüt üyesi gibi gösterilerek tenkibete uğratıldı. Hiçbir zaman yargıyı yargılayıcı bir tutum takınmamaya özen gösterdim. Son derece sembolik bir davada neredeyse pazardan mal kaçırır gibi ifade vardır, hala biz buradayız. Paralel yapının hoşlanmadığı dini görüşü savunmak ve eleştiri getirmek. Paralel yapı emniyet ve yargıda odaklanmış ve beklemiş ki kendisiyle ilgili eleştiri getirenlere bir örgüt suçuna sokup. Tahşiye, onlar da bir kitap yayınında bu paralel yapıyı eleştirdikleri için 2010'da bir baskıya maruz kaldılar. Hanefi Avcı örgüt üyesiyle hangi örgüt üyesi ne yaptı? Bu soruları sormak lazım. Dönemin Başbakanı dediler ya Cumhurbaşkanımız için. Sayın Başbakanımız o zaman için söylüyorum, hepimiz uluslararası teröre destek vermekten tutunda belki Hanefi Avcı gibi suçlanıyor olacaktık” dedi.
 
"BUNLARDAN BİZ KORKMAYIZ"
 
“Bunlardan biz korkmayız” diyen Davutoğlu, “Biz, böyle bir darbe teşebbüsü başarılı olup bize dönük şiddet uygulandığında şu anda bu imzayı atan aydınlar özgürce yaşayacaklar mıydı? Hayır. Onlara da Hanefi Avcı gibi aynı uygulama yapılacaktı. 14 Aralıkla ilgili her türlü yayını yaptılar. Olayı sadece 17 Aralıkla ilişkilendirme için söylüyorum, kendisi gibi düşünmeyen herkesin sindirilmesi, meşru hükümetin kurumlarına dönük operasyonlar... Biz, bu yapıya sessiz mi kalacağız? Özgürlüklerimiz tehdit altına girdiğinde toplumumuz sessiz mi kalacak. Hükümetin alacağı tedbir dışında herkesin bu soruyu sorması lazım” diye konuştu.
 
Başbakan Ahmet Davutoğlu, hukuk devletinde kimsenin imtiyazının olmadığını belirterek, “Türkiye'de herhangi bir isim için yapılacak işlem neyse Fethullah Gülen'e de aynı işlem uygulanır. Normal süreç neyse o işliyor. Yurtdışında olmak, şu vasfı taşımak dolayısıyla kimseye ayrım yapılamaz” dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, A Haber Ankara Temsilcisi Murat Akgün'ün sorularını cevaplayarak, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Hanefi Avcı’nın açıklamalarını değerlendiren Davutoğlu, "Hep dikkatli ve temkinli olmaya özen gösterilmesi gerekir diye düşünüyorum. 2007 seçimlerini düşünün hemen öncesinde e muhtıra. Genç subaylar rahatsız diye atılan. Hep bir hareketlilik gündeme geliyor seçimlerle birlikte. Eğer başarılı olmuş olsalardı nasıl bir Türkiye olurdu. Geçen sene neden bu yoğunlaştı, çünkü 30 Mart seçimleri vardı. Bu seçilerde bizi sendeletselerdi halkın iradesi dışında AK Parti kadroları dışında bir cumhurbaşkanının gelmesinin önünü açacaklardı. Olmadı, kazandık. Ahmet Necdet Sezer dönemi AK Parti’nin kararlarının uygulanmadığı bir dönem. Sonra Ak Parti'nin içinde bir hareketlilik yaratabilir miyiz? 12 yıllık istikrar devam edecek mi gibi yansıtılıyor. Görev değişimlerinden sonra AK Parti'nin oyları düşmedi. Şu anda gelen bütün şeyler, yüzde 48 ile 52 arasında. Öyle veya böyle hayalleri AK Parti'yi yüzde 40 bandına indirebilir miyiz? Bütün teşkilatımıza ne yorumlar yapıldı. 3 dönemlikler kongreden sonra şöyle yaparlar, böyle yaparlar. AK Parti yeni hükümet sürecini aştı ve tek bir fire vermedik. Bu bizim grubumuzun asaletini gösteriyoruz. Her hafta sonu 3 veya 4 ildeyim. Her yerde büyük bir heyecan var. AK Parti'de hiçbir motivasyon eksikliği yok. Bir CHP'nin yaptığı toplantıya bakın bir bizimkiye. Bütün bunları gördükleri için, AK Parti üzerinde operasyon olmayacağını gördükleri için seçime kadar birçok şey karşımıza gelebilir. İstihbari şeyle söylemiyorum bunu. Seçimlere giden süreçlerle yaşananlarla. 12 Eylül'de aynı şekilde bir sene sonra seçim olacaktı Hep seçimlere gidip de milli iradenin tecelli edeceği anlarda, o iradeyi yönlendirebilir miyiz diye bir şey yönetiyorlar. AK Parti kadroları bu tür komplolara karşı aşılı. Heyecan veren şey şu, bütün bu komplolara mümkün olduğunca derinden çabalarla güçlü derinden geçen bir dalga var” dedi.
 
“KİM NE VARSA ELİNDE ORTAYA KOYSUN”
 
“Yeni ses kayıtları olabilir mi?” şeklindeki soru üzerine Davutoğlu, “Olabilir. Kim ne varsa elinde ortaya koysun. Kaygımız yok. Komplo birtakım düzmece şeylerle. Toplumda algı operasyonu... Normal şartlarda geç refleks veren çevreler paralel yapıyla ilgili gelişmeler olduğunda nasıl refleks veriyorlar? Hükümet olarak biz yönlendirmiş değiliz ama bu gruba karşı 14 Aralık’ta mağdur edilenlerin davası hak arama davasıdır. O grup haksız bir şekilde terör örgütü olarak ilan edildi. Ülkede her bir vatandaşın haklarını korumak için ne gerekiyorsa yaparız. Gelebilecek herhangi bir komplo ya da sabotaj demokrasiye sabotaj anlamında söylüyorum, aşılıyız” dedi.
 
“BÖYLE BİR MEKTUP BİZE ULAŞMADI”
 
Ekrem Dumanlı'nın mektup gönderdiği iddialarıyla ilgili soru üzerine Davutoğlu, şunları söyledi:
 
"Böyle bir mektup bize ulaşmadı. Bu nasıl medyaya sınırlama getirmek ki bir yıldır bahsi geçen yayın organları her gün hükümete, Cumhurbaşkanımıza söylenebilecek her türlü hakareti yapıyorlar. Hala yapıyorlar. Herhangi bir sınırlama yapıldı mı? Kendileri böyle şeyleri çıkartarak biraz da bir baskı atmosferi oluşturup tahrik ediyorlar. Gerçekten üzülüyorum. Bu gazetelerin yayın organlarının o hale gelmesi için benim de tanıdığım masum insanların katkısı var ki. Herkesin bildiği katkıda bulunduğu geniş bir toplumsal kesim var. Tanıdığımız insanlar bunlar. Şimdi açınız bu yayın organlarını. Bir tek olumlu haber yoktur. Mavi Marmara olayı olduğunda, şimdi menfi olan ne varsa onu işliyorlar. Toplumun yayını bozan yayınları temel yayın politikası gibi her yayın hep bu işleniyor. Herhangi gelen bir sınırlama yok. Bu tip haberlerle Batı’da bazı kimseleri hareketlendirmeye çalışıyorlar. Hiçbir dönemde bu çapta kampanya yürüten bir tecrübe yok neredeyse. Türkiye'yi kötülemek için ne söylenecekse onu söyleyeceksiniz, gerçekten herkesin bir muhasebe yapması lazım. Bunlar basın özgürlüğü içinde değerlendirilebilir. Neler yayınlıyorlar. Herhangi bir kısıtlama mı geldi? Onların emniyette ve yargıda hakim olduğu dönemde sabahın köründe hayatları zehir edilirken neden sesleri çıkmıyorlardı? O zaman ses çıktığında yine bizim hükümetimiz eleştirildi. Onlar perde gerisinde bunları yaparken yine hükümetimize eleştiri yapıldı. Bu ülkenin ağır sorumluluğunu üstlenmiş, bu sorumluluğu yerine getirmek dışında bi rşey taşımayan biri olarak, hiçbir topluluğun bu devletin mekanizmalarının kullanmak suretiyle vatandaşımıza haksızlık yapılmasına izin verilmeyecek. Basın özgürlüğü bu çerçeve içinde aynı ölçüde değerlendirmek gerekir. Bizim dönemimizde herhangi bir gazetenin kapatıldığını gördünüz mü? Herkes yine görüşünü söyleyebilir ama bu görüşünü söylerken başka insanların özgürlüğünü..Hukuki süreç devam eder, sonucunu görürüz. Hükümetin talimatıyla yapılmış değil. Hükümet her zaman bunların karşısında yer alacak.”
 
“HUKUK DEVLETİNDE KİMSENİN İMTİYAZI YOKTUR”
 
Fethullah Gülen hakkında kırmızı bülten çıkıp çıkmayacağıyla ilgili soru üzerine Davutoğlu, "Hukuk devletinde kimsenin imtiyazı yoktur. Kimseye pozitif veya negatif anlamda ayrım yapılmaz. Yargı böyle bir talepte bulunduğunda bunun böyle bir prosedürü var. Türkiye'de herhangi bir isim için yapılacak işlem neyse Fethullah Gülen'e de aynı işlem uygulanır. Normal süreç neyse o işliyor. Yurtdışında olmak, şu vasfı taşımak dolayısıyla kimseye ayrım yapılamaz. Ülkeler arasında bu konuda ahdi anlaşmalar vardır. bu konuda gereklilik neyse ABD'in de onu yapması bekleriz” dedi.
TİB'in merkezinin gömülmesinin planlandığına dair haberlere ilişkin Davutoğlu, “Burada bir tedbir alacağız. TİB birçok suçun geçmişte işlendiği, yasadışı dinlemelerin yapıldığı, insanların mahremiyetinin tehdit edildiği birçok uygulamaya tabi oldu. Böyle bir kurum, bu kurum zaruri. İletişim çağında böyle bir yapıya ihtiyacı var. Bu kurumun yeniden yapılandırılması da zaruridir. Vatandaşımızın hukukunu zedeleyen hiçbir faaliyetin olmayacağı şeklinde tedbirler alınacak. Maalesef yanlış yaklaşımlar ve yapılanmalara şey olmuştur, bu istismar edilmiştir. Buna dönük olarak her türlü tedbir alınacak. Bir daha böyle bir ağ ile devlet otoritesi üzerinden, birileri bir masaya oturup giden bütün telefonları dinleyip mahremiyeti yok etme şeklinde faaliyete girmemesi için gereken yapılacak. Bir daha yasal olmayan dinlemenin yapılmayacağı bir ortam olacak” dedi.
 
“CUMHURBAŞKANIMIZI ENGELLEYECEKLERİNİ DÜŞÜNDÜLER”
 
Birgül Ayman Güler'in açıklamalarıyla ilgili Davutoğlu, “Bu çok önemli açıklama. CHP'nin eskiden beri antidemokratik girişimlerle bir akrabalığı vardır. Ben Mecliste darbecisiniz dediğimde alındılar. Belki en yakın örneği budur. CHP ve bazı başka partiler kendileri halktan destek alamayacaklarını bildikleri için 17 Aralık'ta bir fırsat doğdu diye düşündüler. Biz oyunu seyredelim, sonra o birileriyle birlikte seçim başarısına yönelelim. CHP ile HDP ile bazı ilginç paslaşmalar, diğer parti yapılanmaları içinde bunu yapacaklar. Çatı adayda örneği var. Hepsi bir aday üzerinde bütünleştiler, o aday üzerinde birleşmek suretiyle Cumhurbaşkanımızı engelleyeceklerini düşündüler” diye konuştu.
4 eski bakan ile ilgili alınacak karar ve toplantının ertelenmesiyle ilgili soru üzerine Davutoğlu, “Eğer bunlardan, MİT TIR'larına baskının yolsuzlukla ne alakası var. MİT Müsteşarını yerinden ederek o zamanki Başbakanımızı yerinden etmenin ne anlamı var. Eğer bir yolsuzluk varsa bu kim tarafından yapılmış olursa o olsun biz o yolsuzluğun karşısında yer alırız. Saldırdıkları bir anlamda yıpratmaya çalıştıkları Cumhurbaşkanımız yolsuzluklarla yıpranmış bir ekonomiyi ayağa kaldırdı. Bu bir darbe teşebbüsüdür. Bu darbe teşebbüsünün hedefindeki kişi, hedef olarak gösterilen Sayın Cumhurbaşkanımız yolsuzluklara karşı mücadelesi dolayısıyla bütün bu kaynakların oluşmasını sağlayan yeni dönemin Cumhurbaşkanıdır. Eğer birisi yanlış yapmışsa, bu yanlışı birileri istismar etmiş olsa dahi.. Hukuki süreç vardır, devam ediyor. Meclis içinde komisyon var. Komisyonu AK Parti kurdu. AK Parti'nin çekindiği bir şey olsaydı buna izin vermezdi. Bu komisyon çalışıyor. Ben bu komisyonun çalışmalarına müdahil olmadım. Buna kimse müdahale etmemelidir, ben etmedim. Sonuçta neye ulaşırsa o ulaştığı sonuç üzerinden tablo ortaya çıksın. Burada herhangi bir şekilde ikircikli bir tavır, bazı olayların örtülmesi gibi tavır yok. Erteleme olayı ise yeni bazı evraklar sunulduğu için ertelendi. Komisyon ne sonuç alırsa alsın, ne sonuca ulaşırsa ulaşsın bu 17 Aralık'ın, 25 Aralık'ın bir darbe teşebbüsü halkları olduğu gerçeğini değiştirmez. Burada bir darbe teşebbüsü vardır. Eğer, kardeşimiz olsa yolsuzluk yaparsa affetmeyiz dedik. Bunu tekrar da söyledim. Bilgilendirilmiş, delillendirilmiş şekilde yolsuzluk dosyası önümüze konulursa kardeşimiz olsa affetmeyiz. Cumhurbaşkanımızın da benim de hassasiyetle üzerinde durduğumuz husustur. Ben komisyonun çalışmalarına müdahil olmadım, olmayacağım. Netice çıkar, değerlendiririz. Yolsuzluk görüntüsü vererek darbe teşebbüsünü örtme çabasına tahammül göstermeyiz.
 
Tartışma her zaman sürer. Bu tartışmalar kamuoyunda sürer. Gitse de başka tartışmaların önü açılır. Komisyonumuzun yapacağı çalışmaların neticesini beklemek lazım. İki şey konusunu tekrar vurguluyorum, bu yaşananların darbe teşebbüsü olduğunu ortadan kaldırmaz. Öncelikle komisyonun nasıl bir sonuca ulaşacağını görelim AK Parti grubu kendi iç bütünlüğü konusunda sınavlardan geçmiştir. Biz, bu sınavları aştık” şeklinde konuştu.