Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara Palas'ta düzenlediği basın toplantısıyla Kamu Yönetiminde Şeffaflık Programı'nı açıkladı.
Konuşmasına Antalya ve Muğla'da dün yaşanan sel felaketi dolayısıyla geçmiş olsun dileklerini ileterek başlayan Davutoğlu, konuyla ilgili her türlü tedbirin alındığını bundan sonra atılması gereken adımları atmakta da kararlı olduklarını söyledi.
Davutoğlu, bugün hükümetlerinin başlattığı reform çalışmalarından "kamu yönetiminde ve toplumsal hayatta şeffaflığın güçlendirilmesi çalışması" ile ilgili bilgi vereceğini, gelecek haftalarda da "istihdamı geliştirmeye dönük, üretimi teşvik edecek" tedbirleri açıklayacaklarını bildirdi.
Reformun, dinamik akan tarih içinde bir zorunluluk olduğuna, hayat değiştikçe, hayatın akışı hızlandıkça reform taleplerinin bir zaruret halini aldığına işaret eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada iki husustan kaçınmak gerekir. Geleneği ve sürekliliği göz önünde bulundurmayan sık değişiklik doğru olmadığı gibi sosyal zaruret ortaya çıktığında değişimden kaçınmak da aynı ölçüde sakıncalıdır. Biz, AK Parti olarak belli politikalarda, ilkelerde süreklilik arz eden çok önemli bir reform mantığını toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel hayata yerleştirdik."
AK Parti'nin yasaklara, yolsuzluğa ve yoksulluğa karşı bir hareket olarak ortaya çıktığını, bu temel ilkenin, 1990'lı yıllarda yaşananlara karşı bir siyasi manifesto niteliği taşıdığını dile getiren Davutoğlu, şunları söyledi:
"Yasaklara karşı son 12 yılda olağanüstü denilebilecek, dünyayı da takdirle takip etmesini sağlayan çok demokratikleşme paketleri açıkladık. 12 yıl öncesi ile bugün karşılaştırıldığında Türkiye'de demokratik seviyenin, sivil asker ilişkisinin, demokratik özgürlük alanlarının, insan hak ve özgürlüklerinin ne ölçüde genişlediği her türlü takdirin ötesindedir. Sürekli yapılan reformalarla 2013'te açıklanan demokratikleşme paketiyle de son olarak kapsamlı şekilde ortaya konan reform anlayışı, Türkiye'yi çağdaş demokrasi ölçüsüne getiren bir değişim sürecini de beraberinde getirdi, Türkiye demokratikleşme bağlamında tabiri caizse çağ atladı. 20. yüzyılın Türkiyesinden 21. yüzyılın Türkiyesine geçerken demokratik değerlerle güçlendirilmiş siyasal sistemimizle bu reformlarla sağlıklı geçiş sağladık."
"Önümüzdeki yıl 17 milyara yakın kredi kullanımını öngörüyoruz"
Yoksulluğa karşı çok ciddi ekonomik tedbirler alındığını, yoksulluk sınırının altında kalan vatandaşların sayısının azaldığını bildiren Davutoğlu, şöyle konuştu:
"G20 standartlarında, OECD standartlarında gelir dağılımını en iyi düzelten, günde 1 doların, 3 doların altında vatandaş bırakmayan, bu anlamda dünyada örnek gösterilen bir performans sergiledik. Bunda da 12 yıllık ilkeli, ısrarlı takibin sonucunda ortaya konan bir performans var. Türkiye'de sadece kişi başına gelir, 2 bin 500 dolarlardan 11 bin dolarlara çıkarılak dünyaya örnek teşkil eden bir değişim yaşanmadı, 11 bin dolarlık ortalama gelirin toplum katmanlarına dağılımında da çok ciddi iyileştirmeler sağlandı, o anlamda önemli bir toplumsal değişim süreci yaşandı."
Davutoğlu, sabah saatlerinde de "TESKOMB Yeni Türkiye Buluşması"na katıldığını, esnaf ve sanatkarlarla bir araya geldiğini hatırlatarak, "2001'de Başbakanlık önünde yazar kasa fırlatan zor durumdaki esnaf ve sanatkarlarımız, bugün kullandıkları kredilerde dünyanın örnek teşkil eden kredi örgütlenmesi ile başlı başına başarı hikayesidir" dedi.
Esnafın, 2002'de sadece 153 milyon Türk lirası kredi kullandığını, geçen sene ise kullanılan kredi miktarının 12,5 milyar lira olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Kaybolmaya yüz tutan mesleklerde faizsiz kredi de dahil olmak üzere sağladığımız imkanlarla önümüzdeki yıl 17 milyara yakın kredi kullanımını öngörüyoruz. Bunlar, toplumun omurgasını teşkil eden kurumsal kesimlerde hayat şartlarının ne kadar iyileştiğini gösteren olgulardır" diye konuştu.
"Türkiye'yi 2023'e küresel güç olarak devretme azminin bir parçasıdır"
Yolsuzlukla mücadele ve şeffaflaşma konusuda 12 yılda olağanüstü mesafeler kat ettiklerini belirten Davutoğlu, "90'lı yıllarda kaynakların kötü kullanımı, görev zararı denilerek bankalara ödettirilen kaynaklar ve birçok alanda kendi gelirini üretemeyen bir bütçe yönetimi, yerini son derece şeffaf bir bütçe anlayışına bıraktı. Bütçe açığının gittikçe azaldığı, bu anlamda hesap verilebilirliğinin çok üst oranlara çıktığı, Avrupa standartlarının, Maastricht kriterlerinin ötesinde bir bütçe performansı sergileyen yeni, şeffaf bir ekonomik döneme geçildi" diye konuştu.
Bugün açıklanan paketlerin daha önce açıklanan paketlerle bir bütün olduğuna işaret eden Davutoğlu, "Bu bütünlük, 2002'den bu yana süregiden politikaların bir aşamasıdır. Hiçbir politikamız kesinlikle konjonktürel değil, hiçbir adımımız o gün ve o zamanla ilgili değildir. 2001'de devraldığımız Türkiye'yi 2023'e küresel güç olarak devretme azminin bir parçasıdır" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, 12 yılda, kamu yönetiminin daha şeffaf, hesap verebilir, dürüst ve katılımcı yapıya dönüşmesi için ek çok kanunu çıkardıklarını anlatarak, "Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu" ile kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli şekilde kullanılmasının, hesap verilebilirliliği ve mali saydamlığın sağladığını söyledi.
"Bilgi Edinme Hakkı Kanunu" ile vatandaşların bilgi edinme hakkının önündeki engelleri kaldırdıklarını belirten Davutoğlu, "90'lı yıllarda, eski Türkiye'de kapalı kapılar ardında kalan birçok bilgi, sorulduğunda devlet sırrı denilerek saklanan birçok bilgi, şeffaflığı yok eden o kültür, AK Parti iktidarları ile tarihe gömülmüştür" dedi.
Özgür bir basın için Avrupa standartlarında bir Basın Kanunu'nu, ayrıca Sayıştay Kanunu'nu, Kamu Görevlileri Etik Kurulu Kurulmasına Dair Kanun'u, Kamu İhale Kanunu'nu çıkardıklarına işaret eden Davutoğlu, "Daha önce kapalı kapılar ardında yürüyen ihale süreçleri, şimdi canlı olarak televizyonlarda yayınlanan süreçlere dönüştü" diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu, Yeni Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Kaçakçılık ile Mücadele Kanunu, dernek ve vakıflara ilişkin kanunlar, Bankacılık Kanunu, Kabahatler Kanunu, Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu, Suçla Mücadele Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun, Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu'nu da çıkardıklarını kaydetti.
"Şeffaflık bir zihniyet meselesidir"
Davutoğlu, son dönemde idarenin her türlü eylem ve işlemleriyle tutum ve davranışlarının hukuka ve hakkaniyete uygunluğunun denetlenmesi amacıyla Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu'nun çıkarılarak, dünyada sadece demokratik toplumlarda bulunan bir kurumun ihdas edildiğini anımsattı.
Bakanlar Kurulu toplantısında İnsan Hakları Kurumunun daha da modernleştirilmesi konusunun ele alındığını, vatandaşların her konuda soru sorma, bilgi edinme ve hesap sorma hakkı bulunduğunu kaydeden Davutoğlu, eskiden kapalı kapılar ardında ya da örtülü mekanizmalarda kalan her şeyin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde şeffaf nitelik kazandığını, bu mirasın üzerinde toplumu şeffaflığa hazırlamak ve bunu siyasi zihniyet devrimi haline dönüştürmeye kararlı olduklarını ifade etti.
Başbakan Davutoğlu, ulusal marker ve e-devlet uygulamaları, suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi, mevzuatın basitleştirilmesi, kırtasiyeciliğin azaltılması, yatırım ortamının iyileştirilmesi, vatandaş şikayetlerinin takip edildiği Başbakanlık İletişim Merkezinin kurulması gibi çalışmalarla yasal çerçevenin güçlendirildiğine işaret ederek, yargı reformu ve kayıtdışı ekonomiyle mücadele stratejilerinin de ele alındığını anımsattı.
Bütün bu süreçlerden sonra, 20 Şubat 2010 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla Saydamlığın Artırılması ve Yolsuzlukla Mücadelenin Güçlendirilmesi Stratejisinin ortaya konduğunu, bunun etrafında çok önemli çalışmalar yapıldığını, 2014'de bu çalışmaların tamamlanmasıyla 2015-2018 dönemiyle ilgili yeni bir eylem planı hazırlandığını bildiren Davutoğlu, eylem planıyla ilgili çalışmalar belli bir aşamaya geldiği için bu hususların paylaşıldığını söyledi.
Aralarında Avrupa Konseyi, OECD, Birleşmiş Milletlerin de bulunduğu, çok sayıda kuruluş kapsamındaki uluslararası anlaşmayı da imzaladıklarını kaydeden Davutoğlu, dolayısıyla şeffaflık, hesap verilebilirlik konusuna hem ulusal bazda çok sağlam bir çerçeve oluşturduklarını, hem de evrensel standartların gerektirdiği bütün uluslararası sözleşmelere taraf olduklarını vurguladı.
Başbakan Davutoğlu, hayatın dinamik bir seyri olduğunu, sadece teknolojik araçlardaki değişimin dahi son derece önemli araç ve riskleri beraberinde getirdiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O zaman biz şeffaflığı bir an, bir süreçte tamamlanıp biten bir olgu olarak göremeyiz. Ayrıca şeffaflık meselesini, hesap verilebilirlik meselesini sadece siyaset kurumunun muhatap olduğu bir mesele olarak da göremeyiz. Şeffaflık bir zihniyet meselesidir, hesap verebilirlik bir zihniyet meselesidir. O anlamda yolsuzluklarla mücadele bir zihniyet meselesidir. Biz bu zihniyet devrimini gerçekleştirdiğimiz için 1990'lı yıllarda yolsuzluklarla talan edilen bir ekonomiden G-20 dönem başkanlığında örnek olarak gösterilen, yükselen bir ekonomiye geçiş sağladık. Hem de küresel ekonomik kriz esnasında. 90'lı yıllarda dünya ekonomisi büyürken Türkiye ekonomisi küçüldü, 2000'li yıllarda dünya ekonomisi küçülürken, Türkiye ekonomisi büyümeye devam etti. İşte bunun arkasında 12 yılda gerçekleştirdiğimiz bu şeffaflık resmi var. Dolayısıyla bu bir süreçtir, anlık bir mesele değildir. Her an takip edebileceğiz. Olabilecek eksikliklere derhal müdahale edilecek ama kesinlikle toplumun, milletin bize verdiği emanet konusunda kimsenin şeffaflığı olumsuz yönde etkileyecek bir eylem içine girmesine izin vermeyeceğiz."
İlk aşamada alınması düşünülen tedbirler
Başbakan Davutoğlu, şeffaflığın aynı zamanda bütün toplumsal hayatı ilgilendiren bir mesele olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Siyaset kurumu, hesap verebilme makamıdır, doğrudur. Bu konuda da her türlü şeffaflığı zaten kamu yönetiminde attığımız adımlarla gösterdik. Ama siyaset makamı gibi toplumun her kesimi de yasama, yargı, yürütme, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, medya, herkes bu şeffaflığı benimsemek ve şeffaflıkla ilgili tutarlı ve ilkeli bir tavır almak zorundadır. Onun için bu önümüzdeki dönemde şeffaflıkla ilgili takip edeceğimiz strateji hem kamu yönetimini içerecek hem de diğer alanlarla ilgili alınacak tedbirler konusunda da kapsamlı çalışmalara devam etme talimatını arkadaşlara verdim."
Bu çerçevede, ilk aşamada alınması düşünülen tedbirlerle ilgili açıklamalarda bulunan Başbakan Davutoğlu, siyasi partilerin ve seçim kampanyalarının finansmanının şeffaflaştırılmasına yönelik Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Siyasi Partiler Kanunu'nda değişiklikler yapmayı düşündüklerini bildirdi.
Davutoğlu, bu değişiklikleri şu sözlerle özetledi:
"Milletvekili ve belediye başkan adaylarına yapılacak nakdi yardımlar, kendi adlarına açılmış seçim hesaplarına yatırılacak ve son derece şeffaf olacak. Adaylara ve siyasi partilere yapılacak ayni ve nakdi yardımlara bazı sınırlar getirilebilecek. Bunların yasal düzenlemeyi sevk ettiğimizde detayları görülecek. Siyasi partilere yapılan bağış miktarı, elektronik ortamda ilan edilecek. Yani daha önce bu imkan yoktu, şimdi bu imkanı sağlıyoruz. Siyasi partilere yardım yapılabilecek şeffaf bir şekilde. Elektronik ortamda da herkes bunu görecek. Kapalı kapılar ardında kimse siyaset üzerinden herhangi bir hesap içine giremeyecek. Her şey açık ve şeffaf olacak, çağdaş toplumlarda olduğu gibi. Seçim hesaplarıyla yapılan harcamaların denetimi yapılacak. Denetim sonuçları yine elektronik ortamda ilan edilecek."
Söz konusu tasarıyla getirilen yükümlülüklere uyulmaması halinde, idari para cezası uygulanacağını, seçimlere katılacak siyasi partilerin tümünün, seçim takviminin başlangıç tarihi itibariyle mali kaynaklarını kamuoyuna ilan edeceğini bildiren Davutoğlu, "Seçimlerden önce kapalı kapılar ardında birtakım, bugün bazı örneklerde görüldüğü gibi şeffaf olmayan imzalar atılması -işte İstanbul'da bir belediyede, son dönemde ilçe belediyesinde yaşananları hepiniz takip ediyorsunuzdur- seçim öncesinde daha sonraki dönemle ilgili şeffaf olmayan birtakım imzalar atılıyor sonra da büyük krizlere sebebiyet veriyor" değerlendirmesinde bulundu:
Düzenlemeyle, siyasi partilerin seçim sonuçlarının ilan edilmesinden sonra seçim bilançolarını elektronik ortamda ilan edeceğini bildiren Davutoğlu, herkesin bu konuda aldığı yardımın ve nerede kullandığının açık ve berrak olacağını, AK Parti'nin bunu uyguladığını ancak herkesin de uygulaması gerektiğini vurguladı.
Başbakan Davutoğlu, bu konuda cumhurbaşkanlığı seçiminde bir uygulama gerçekleştiğini anımsatarak, bu tecrübeden hareketle bunu genel ve mahalli seçimlere de yaygınlaştıracaklarını söyledi.
Mal bildirimi
Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet Ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu'nda yapılacak değişikliklerle ilgili de bilgi veren Davutoğlu, şunları belirtti:
"Burada şimdiye kadar mal bildirimine muhatap, mal bildirimi yükümlülüğüne sahip olan kesimleri genişletiyoruz. Kamu görevi yürüten, kamu sorumluluğu, millete bir anlamda emanet anlamında sorumluluk taşıyan herkesin mal bildirimiyle ilgili bir yükümlülüğünün olması lazım. Sadece siyaset kurumunun değil herkesin. Bu anlamda Mecliste grubu bulunan siyasi partilerin grup başkanvekilleri, genel merkez yöneticileri, il ve ilçe başkalarıyla -çünkü buralarda da bu düzeylere kadar inen bazı yanlış uygulamalar olabileceği varsayımıyla- ulusal, bölgesel veya yerel nitelikte yayın yapan radyo ve televizyon kuruluşlarının yetkilileri için de mal bildiriminde bulunma zorunluluğu gelecek. Yüksek Mahkeme Başkan ve üyeleri ile daire başkanları, TBMM Başkanlığına mal bildiriminde bulunacaklar."
Yargı görevinin son derece onurlu, büyük bir emanet olduğunu dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O anlamda aynen TBMM'de görev yapmak, milletvekilliği de büyük bir onur olduğu gibi hükümet üyesi olmak da büyük bir onur olduğu gibi, hepimizin mal bildirimi konusunda şeffaf olmamız lazım. Mal bildirimlerinin yenilenme süresi 5 yıldan 2 yıla inecek, ara bildirimler kaldırılacak. Şimdi 5 yıldı, arada bildirim yapılıyordu, bu da takibi zorlaştırıyordu. 2 yılda 1'e inecek, ara bildirim kaldırılacak. Kurumlar nezdinde yer alan etik komisyonlarının mal bildirimlerinin kontrol ve karşılaştırılmasında etkin bir şekilde rol alması sağlanacak. 5018 sayılı kanun kapsamında ifade edilen üst yöneticilerin mal bildirimleri, kamu görevlileri etik kurulu tarafından karşılaştırılacak. Yani kamu görevlileri etik kurulu, bu mal bildirimleri arasında karşılaştırma yapıp belli çalışmalar yürütebilecek. Mal bildirimlerinin elektronik ortamda verilmesini ve kıyaslanmasını sağlayacak bilişim alt yapıları kurulacak. Mal bildirimleri şeffaf olacak. Elektronik ortamda bildirilecek ve isteyen herkes kimin hangi gelirle neyi elde ettiğini görebilecek."
Davutoğlu, bunun toplumun bütün kesimlerinin şeffaflaşmanın bir parçası ve muhatabı olması anlamında önemli bir düzenleme olduğuna dikkati çekti.