Dünyaya ders verdik

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) Zeytin Dalı harekatı, dünyaya adeta ‘Terörle Mücadele nasıl yapılır’ dersine dönüştü. Ne tek bir sivilin burnu kanadı, ne de yıllarca süren ağır bombardımanlarla şehirler harabeye döndü. Bu yüzdendir ki Mehmetçik, kent merkezine girdiğinde yıllarca önce Esad sonra PYD/PKK zulmünden bıkan Afrinlilerin ‘Daha önce neredeydiniz’ sitemiyle karşılaştı. 

YIKIM VE KATLİAM

Bugün Batılı ülkelerin Ortadoğu’yu dizayn etmek için türettiği kanlı bir terör örgütü olduğu ayyuka çıkan DEAŞ Irak ve Suriye’de ortaya çıktığında, ABD öncülüğündeki 63 ülkeli dünya koalisyonu bölgeye adeta askeri çıkarma yaptı. Ama DEAŞ neredeyse tüm Suriye ve Irak’ı ele geçirirken, ABD ve diğer ülkeler bölgede ‘kalıcı üsler’ ve ileride sömürgelerine  dönüştürecekleri PYD/PKK kantonlarını elde ettiler. Geride kalan 5 yıla bakıldığında, başta Suriye’nin Halep ve Irak’ın Musul-Kerkük şehirleri olmak üzere tarihleriyle dünyanın göz kamaştırıcı şehirleri adeta harabeye dönüştü. Ağır hava bombardımanlarıyla neredeyse sağlam binanın ve alt yapının kalmadığı bu şehirlerde milyonlarca insan hayatını kaybetti ve sakat kaldı, 20 milyona yakın insan göçmen durumuna düştü. En kirli savaşlarda bile görülmeyecek şekilde hastaneler, çocuklar ve kadınların da içinde bulunduğu sivil binalar ve okullar vuruldu. Sivil katliamlarıyla sabıkalı ABD ordusu, tüm dünyanın gözü önünde Musul’da sözde DEAŞ hedeflerini vururken 200 sivilin hayatını kaybetmesine yol açtı. İnsan hakları izleme örgütü Airwars’un raporuna göre, ABD Suriye ve Irak’taki ağır silahlar ve hava saldırılarıyla düzenlediği askeri operasyonları sırasında 2014-2017 yılları arasında 2 binden fazlası çocuk ve kadın olmak üzere en az 6 bin sivili öldürdü. 

TRAJİK SAVUNMA

New York Times, 14 bin hava saldırısında 2 bin 800 sivilin öldürüldüğünü yazdı. New York Times’ın bir de ilginç tespiti vardı: “Sivil kayıplarla sonuçlanan hava saldırılarının yapıldığı bölgelerin büyük bölümünde DEAŞ’a ait hedefleri bulunmuyordu” Katliam eleştirilerine ABD Savunma Bakanı Mattis’in yanıtı ise ‘Mücadele sırasında yaşanan sivil ölümlerinin hayatın bir gerçeği olarak düşünülmesi gerektiği’ şeklinde olmuştu.