12 Aralık 2024 Perşembe / 11 CemaziyelAhir 1446

Erdoğan: Siz ormanda yaşayın, biz yol yapacağız

Başbakan Erdoğan 'Yol istemiyoruz, orman istiyoruz' diye pankart açan öğrencilere 'Siz gidin ormanda yaşayın, biz yol yapacağız' dedi.

18 Eylül 2013 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Erdoğan: Siz ormanda yaşayın, biz yol yapacağız
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, seçim çalışmaları kapsamında partisinin ilçe başkanları ile ilçe belediye başkanlarına seslendiği konuşmasında, Gezi Parkı olayları ile sonrasında yaşanan gösterilere değindi. Yapmanın zor, yıkmanın ise en kolayı olduğunun altını çizen Erdoğan, başkanlara "Mart seçimlerinde halk yapılanların hesabını soracağım diyor mu" diye konuştu.

Tarihte yakıp yağmalayan vandal ve barbarlardan örnekler veren Erdoğan, "Siz aylarca yıllarca süt gibi temiz süt kadar beyaz eserler üretirsiniz birkaç vandal birkaç barbar çıkar, o sütün saflığını temizliğini güzelliğini kirletmeye çalışır. Onun için uyanık olacak, dikkatli olacağız. Bir yandan eser üretirken bir yandan da onu muhafaza etmenin mücadelesini vereceksiniz." ifadelerini kullandı. Erdoğan ayrıca bugün karşılaştığı "Yol istemiyoruz, orman istiyoruz" şeklindeki pankartlı protesto gösterisine de değinerek "Ormansa, sizleri ormanlara gönderelim. Gidin, ormanlarda yaşayın ama hiç olmazsa şehirdeki halkı rahatsız etmeyin." dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rixos Otel'de düzenlenen 'AK Parti İlçe Başkanları ve İlçe Belediye Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, gezi parkı olayları ile başlayan protestolara da değindi. Konuşmasının başında, 2014 Mart ayındaki seçimlere iki önemli enstrumanla girdiklerini söyleyen Erdoğan, bunlardan birincisinin yaptıkları ve bitirdikleri işler, ikincisinin ise halen devam etmekte olan ve yapacakları projeler olduğunu söyledi. Ancak "Hafıza-i beşer nisyan ila maluldür" diyerek ilçe başkanları ve belediye başkanlarına 'nasıl olsa herkes biliyor diye kabuğa çekilmeme' uyarısı yapan Erdoğan, "Her gün üzerinden geçtiği yolu bile unutan insan var." diye konuştu.

"HER GÜN ÜZERİNDEN GEÇTİKLERİ YOLU UNUTURLAR"

"Yaptığınız yolu, her gün üzerinden geçtiği yolu bile unutan vatandaş vardır" diyen Erdoğan, şöyle devam etti: "Bunu belediye mi, Karayolları mı yaptı? Başka siyasi parti orada şu anda iktidardır ama o hizmeti orada Karayolları vermiştir. Anlatmadığımız, anlatamadığımız için zanneder ki onu belediye yapmış. Belediye farklı bir siyasi partinin belediyesidir ve gider yine oyu ona verir. Öyleyse bunu anlatmamız lazım. 'Bunu biz karayollarımız vasıtasıyla yaptık veya bizim yerel iktidarımızın yaptığı bir hizmettir' bunu anlatmamız lazım. Bizi, bizden ziyade, 11 yıldır ortaya koyduğumuz eserlerimiz ve bundan sonrası için açıkladığımız projelerimiz anlatıyor. Biz, yer altında çok çalışan bir teşkilatız. Bunu niye söylüyorum, yani altyapı hizmetlerini ileri derecede yapan bir teşkilatız. Yerel yönetim iktidarına sahibiz. İnsanoğlu, yerin altında yapılanı görmez. Hep yerin üstünde yapılana bakar, daha farklı bir ifadeyle 'minareyi görür ama kuyuyu görmez'. Öyleyse, ne yapmak durumundayız. Bizim, 'şurada şu kuyu yapılmış' bunu anlatmamız lazım. Kimse, atık su kanallarını görür mü, görmez. Kimse, içme suyuyla ilgili verilmiş hizmetleri görür mü, görmez. Bunları vatandaşın bilmesi lazım. Biz, merkezi ve yerel yönetim olarak bu işi bir arada götürüp halka mal etmemiz lazım. Biz, bütün bunların yanında bunlarla yetinmeyip ortada meyve veren bir ağaç varsa, şunu bilin ki taşlayanlar olacak. Öyleyse bu taşlayanlara karşı da tedbirlerimizi ayrıca almamız gerekmektedir. Biz, çalıştıkça çalışmayanlar, karalamak, kötülemek, çarpıtmak için elinden geleni yapacak ve her yola da başvuracaklardır. Bizim millet ile kurduğumuz bağı, gönül bağını hazmedemeyenler her türlü iftirayla, ithamla ve karalama kampanyasıyla üzerimize gelmeye devam edecekler. İşte, yaşadığımız Taksim olaylarını görüyorsunuz. Sadece Taksim'de kalıyor mu olay? Yok." diye ekledi.

"ORMANSA, SİZLERİ ORMANLARA GÖNDERELİM"

Erdoğan, hemen ardından, bu sabah Bilkent Şehir Hastanesi temel atma törenine giderken yolda kendisi için açılan pankarta değindi: "Bugün bir pankart gördüm. Nereye gidiyordum? Gittiğim yer, 1 milyon 200 bin metrekarelik bir alan üzerinde yaklaşık 3 bin 500 yatak kapasiteli bir şehir hastanesinin temel atma törenine gidiyordum. Pankart şu, 'Yol istemiyoruz, orman istiyoruz'. Böyle bir pankart olur mu? Bunu düşünebiliyor musunuz? Üniversite gençliği bu pankartı asıyor. Orman isteyenler için ormanlar bol. Ama şunu bilmiyorlar. Yol, medeniyettir. Yolu, suyu olmayanın medeniyeti konuşması mümkün mü? Yol olmasa üniversiteye bile gidemez. O yol sebebiyle üniversiteye gidiyorsun. Ormansa, sizleri ormanlara gönderelim. Gidin, ormanlarda yaşayın ama hiç olmazsa şehirdeki halkı rahatsız etmeyin. Onlar öyle diyor diye biz yolları yapmaktan vaz mı geçeceğiz? Kesinlikle yollarımızı yapmaya devam ediyoruz. Neden? Çünkü insanın insana ulaşması için buna ihtiyaç var. Onlar, insanı insana ulaştıran, insanı yaşamla iç içe kılan bu tür araçları ortadan kaldıracak kadar maalesef nasibi olmayan bir zihniyetin mensupları."

"HALK YAPILANLARIN HESABINI 30 MART'TA SORACAĞIM DİYOR MU"

Tarihin, nice büyük medeniyetler gördüğünü; ancak barbarların gelip o medeniyetleri kökünden kazıdıklarını belirten Erdoğan, "Tarihte nice kütüphaneler görmüşüz. Alimler bütün hayatlarını vererek tek nüsha halinde kitaplar yayınlamış ama barbarlar gelip o kütüphaneleri acımasıza yakmışlar. Tarih nice şehirler görmüştür, adeta bir masalın içinde yaşamış gibi ama vandallar, istilacılar tarafından iz kalamayacak şekilde yok edilmiştir. İşte bu son olaylarda da gördük. İşte şurada nefis bir alt geçit yapılmış, seramiklerle boyalı, döşeli. O canım canım seramikleri bu vandallar ne yaptı, gördünüz. Şimdi bunu hemen yenisi anında yapılabilir ama bunları bir müddet milletin görmesi lazım, buradan ibret alması lazım. Bu çok önemli. Ama ben hala şunu anlamakta zorlanıyorum, vatandaşımız şu soruyu soruyor mu? Bunu acaba kimler, hangi vandallar yaptı? Bunun hesabını sormak için acaba ben 30 Mart'ta bu seramikleri, bu canım şehrin güzelliklerini kırıp dökenlere bunun hesabını 30 Mart'ta soracağım diyor mu? İşte bu önemli. Bunları bizim anlatmamız lazım." şeklinde konuştu.

"DAHA UZATMALARI OYNAYACAĞIZ"

Konuşmasında, İstanbul'da Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi'nin bir etabının bittiğini anlatan Erdoğan, "Artık araçlar bir etapta yerin altına alındılar. Ama diyorlar üstte yeşillik yok. Daha önce orada yeşillik var mıydı? Daha önce orada arabalar vardı. Egzoz kokularından sizi kurtarıyoruz, araçları tamamen yerin altına alıyoruz, tamamen yayalaştırma bittiği zaman da inşallah çevresi gayet güzel bir peyzaj düzenlemesi ile daha güzel olacak. Biz bunların tamamen bir plan proje içerisinde devamını düşünen, onu hazırlayan insanlarız. Bunlarda böyle bir anlayış düşünce yok ki. Daha yolda giderken saldırı başlıyor. Sen bir bekle bakalım. 90 artı uzatmalar var. Bunları daha oynayacağız. Yapacağımız işler var." dedi.

"BİRKAÇ VANDAL BİRKAÇ BARBAR"

Yapmanın zor, yıkmanın ise en kolayı olduğunun altını çizen Erdoğan, "Yapmak kadar yapılanı muhafaza etmek de zordur. Vandalların karşısında bu yapılanı da koruyacaksın. Burada güvenlik güçlerimize iş düşüyor. Medeni olmak medinelerden geçiyor. Süt bembeyazdır ama zerre kadar bir pislik sütün içine düşürse o süt temizliğini, beyazlığını, saflığını..Siz aylarca yıllarca süt gibi temiz, süt kadar beyaz eserler üretirsiniz, birkaç vandal, birkaç barbar çıkar, o sütün saflığını, temizliğini, güzelliğini kirletmeye çalışır. Onun için uyanık olacak, dikkatli olacağız. Bir yandan eser üretirken, bir yandan da onu muhafaza etmenin mücadelesini vereceksiniz." ifadelerini kullandı.

Ardından Yunus Emre benzetmesinde bulunan Erdoğan, Yunus Emre'yi bugünlere ulaştıran şiirleri kadar Taptuk Emre'nin kapısındaki sebatı, sadakati, sabrı olduğunu dile getirdi. Erdoğan, "Bizler Yunus olacak milleti Taptuk Emre olarak göreceğiz, hangi işi yapıyorsak sabırla yapacağız, onu milletin dergahına ulaştıracağız." şeklinde konuştu.

Başbakan Erdoğan, son olarak sokaklardaki gösterilere ilişkin şöyle konuştu: "Şu anda eline taş alan, eline molotof alan sokakları yangın yerine çeviren gençler, yaptıklarının ilk olduğuna, özgün olduğuna, Türkiye tarihinde bunların ilk kez yaşandığına inanıyorlar, çok ama çok büyük bir yanılgının içindeler. Gitsinler, 27 Mayıs öncesinde sokakların nasıl yangın yerine çevrildiğini okusunlar ya da büyüklerinden dinlesinler. 12 Eylül öncesinde gençlerin nasıl birbirine düşürüldüğü, sokakların nasıl terörize edildiği, sonradan bunların nasıl bıçakla kesilir gibi kesildiğini okusunlar büyüklerinden, dinlesinler. Sokakları yangın yerine çevirmek, üniversiteleri sokağa dökmek, huzuru bozmak, gençleri birbirine düşürmek, 27 Mayıs öncesi kullanılan bir yöntemdi. İşe yaramıştı. Sonrasında maalesef 12 Eylül'de başarıyla sahneye koyuldu. 27 Mayıs'ı devrimci darbe olarak tanımlayan, 27 Mayıs'a çanak tutan, alkışlayan, hatta 27 Mayıs'ı bayram olarak kutlayan CHP de bu tür sokak eylemlerini her zaman içinde yer almış, tahrikçisi olmuştur, bugün de yine yanındadır, arkasındadır, içindedir."