Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatları aracığı ile 24 Aralık 2009'da yaptığı konuşmada kişilik haklarına saldırdığı gerekçesiyle dava açtığı ve 30 bin lira tazminat kazandığı, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in maaşına haciz koydurttuğu belirtildi.
HER AY 2 BİN LİRA KESİLİYOR
Yasal faizi ile 50 bin lira olan tazminatın Baydemir'in Belediye Başkanlığı maaşından haciz yoluyla ayda yaklaşık 2 bin lira olarak kesildiği öğrenildi. Tazminatın maaşından haciz yoluyla kesilmesi ile ilgili Baydemir, "24 Aralık'ta 2009'da belediye başkanlarımızın tutuklanmasından dolayı meşe ağacı dalları göndermesinde bulunmuştum. Meşe ağacının davası Başbakan lehinde 4 ayda kesinleşti. Toplamda 50 bin lira tazminata mahkum edildim. Şu anda belediye başkanlığı maaşımın dörtte birine haciz konuldu. Her ay Başbakan'a gönderilmek üzere kesinti yapılıyor. Aslında küfür bu manada haksızlığa karşı insani bir isyandır. Bunun bedelini tazminat ödeyerek ödüyorum. Ama en azından biat etmemiş oluyorum. Tazminatı da sayın Başbakan mahkeme kararıyla hak etmiş, son kuruşuna kadar ödeyeceğim" dedi.
BAŞBAKAN'DAN BAYDEMİR'E YENİ BİR DAVA
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatları, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'e Van'da Belediye Başkanı Bekir Kaya'nın da aralarında bulunduğu BDP'lilerin tutuklanması sırasında yaptığı konuşmada Başbakan'ın kişilik haklarına saldırdığı gerekçesiyle 50 bin liralık tazminat davası daha açıldığı öğrenildi. Ankara'da açılan dava ile ilgili Baydemir'in ifadesi alınacağı belirtildi.
BAYDEMİR'İN MAHKUM EDİLDİĞİ KONUŞMA
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Baydemir, 24 Aralık 2009'da Diyarbakır'da gerçekleştirilen ve BDP'li belediye başkanlanı ile siyasetçilerin tutuklanması ile sonuçlanan KCK operasyonu sırasında BDP il binasında yaptığı konuşmada, "Meşe ağacının dalı nerenize battı sayın hükümet. Bizi şahin ve güvercin diye ayırmayın. Hass...tir diyorum. Hass...tir" demişti.
ELEŞTİRİ YASA VE AHLAK KURALLARI İÇİNDE OLMALI
Başbakan Erdoğan'ın açtığı tazminat davasında son kararı veren 2 Mayıs 2012'de veren Yargıtay, "Bu değişik fikirler tenkit edilemez değildir. Hatta kınanabilir de. Bu tenkit ve kınama yasa ve ahlak kuralları içinde, toplumun ileriye götürülmesine yardım amacı ile bilimsel bir yaklaşımla yapılmalı, karşıt fikirler böyle bir anlayışla dışa vurulmalıdır. Toplum yararı gerektiriyorsa eleştiri ve kınama sert dahi olabilir. Yeter ki yapılan kınama ve eleştiri gerçekleri yansıtsın. Yersiz, icapsız ve davacının kişiliğini hedef alan, onur ve saygınlığını ihlal eden sözler eleştiri sınırını aşar ve kişilik haklarına saldırı teşkil eder. Olayda davalı (Baydemir) davacıya (Erdoğan) hakaret ve küfür ederek kişilik haklarına çok ağır saldırmıştır" diyerek Baydemir'i yasal faiziyle 50 bin liraya yükselen tazminata mahkum etmişti.
BAYDEMİR'E YENİ DAVA KONUSU KONUŞMASI; FAŞİST BAŞBAKAN
Başbakan Erdoğan'ın avukatlarının açtığı yeni dava konusu ise, Baydemir'in Van'da 10 Haziran'da Belediye Başkanı Bekir Kaya ve bazı BDP'lilerin tutuklanmasına yol açan operasyon için Van'daki konuşması oldu. Baydemir konuşmasında, şunları söylemişti:
"Bu ülkede hukuk yok. Türkiye Cumhuriyeti artık hukuk devleti değil. AKP diktatöryal cumhuriyetidir. Yargı ve adalet kalmamıştır. Savcısıyla, hakimiyle, mahkemeleriyle, medyasıyla, basınıyla, sermayesiyle AKP rejimine teslim olmuş durumdadır. Biz Kürdistanda yaşayan sömürülen toplumun evlatları olarak AKP faşizminin karşısında direnen yegane insanlarız. Faşit AKP cezaevine atmakla, tutuklamakla, öldürmekle sonuç alamayacaksın. Faşist AKP, faşist Başbakan. Cezaevine hazırız. Ama direne direne. Sana teslim olan senin gibi faşist olsun. Senin gibi alçak olsun. Asla boyun eğmeyeceğiz. Kürdistan coğrafyasından seçilmiş parlamentoda bulunan Kürt kökenli AKP milletvekillerine çağrımdır. Bu saaten sonra ya AKP'den istifa edip halkınızın arasına gelirsiniz, ya da Kürt halkı sizi gördüğü her yerde yüzünüze tükürme hakkına sahiptir. Kürt kökenli milletvekilleri ya isyan edersiniz sizi baş tacı yaparız, ya da halkımız sizi gördüğü zaman yüzünüze tükürme hakkına sahiptir. Kürdistan halkının evlatları olarak halkımız özgürleşinceye kadar direnmeye devam edeceğiz. Bedeli ne olursa olsun. Bu ülke hukuk devleti değil. Faşist devlettir. Baş sözcüsü de AKP'dir, Erdoğan'dır"