Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yılın ardından dün Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeydi. Yeni yasama yılının açılışı dolayısıyla Genel Kurula hitap ederek yeni dönemin şifrelerini içeren bir konuşma yaptı.
Öncelikle Erdoğan'ın konuşması geçen yıla oranla daha kısa tutulmuştu. Bu sayede ele alınan konular dinleyicilerin dikkati dağılmadan ve esas mesaj kaçırılmadan verilmiş oldu.
Erdoğan'ın konuşmasında öne çıkan ve önümüzdeki dönem açısından haberci niteliğinde olan birkaç cümleyi not ettim ben.
TERÖRSÜZ TÜRKİYE İTTİFAKI
Bunların başında "Terörsüz Türkiye" hedefine dair bölüm geliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen sene 1 Ekim'de Mecliste "iç cephe" vurgusuyla başlayan sürecin akışını özetleyip "bir yıl içinde "Terörsüz Türkiye" hedefine yönelik tarihi nitelikte adımlar atıldığını, önemli mesafeler alındığını" dile getirdi.
Geçen sene Bahçeli'nin el uzattığı DEM Parti eş başkanlarının elini bu sene Cumhurbaşkanı Erdoğan sıktı. Daha önce olsa "zor" denilecek gelişmelerin gerçekçi ve iyi niyetli bir çabayla gerçekleştiğinin en sembolik görüntüsüydü bu.
SDG'YE OPERASYONUN HABERCİSİ Mİ?
Bu başlıkta iki önemli vurgusu vardı Erdoğan'ın. Mealen aktarıyorum.
Bir: Terörsüz Türkiye süreci Türkiye'nin inisiyatifinde milli birlik ve kardeşlik amacıyla devlet projesi olarak yürütülüyor. Süreç tamamlandığında Türkiye çok daha güçlü ve güvenli olacak, dedi.
İki: Bu sürece muhalefet eden partilerin (İYİ Parti, Zafer Partisi, Anahtar Parti) zihinleri bulandırmaya yönelik algı çabalarını birinci elden boşa çıkardı. Şehit aileleri ve gazilerimizi endişeye sevk edecek hiçbir işin içinde olunmayacağını AK Parti iktidarı, Cumhur İttifakı ortağı ve Meclis'i referans göstererek temin etti.
Üç: Önümüzdeki döneme ilişkin haber niteliği taşıyan ve muhatabını –DEM Parti'yi- teskin eden cümlesini aynen aktarıyorum: "Türkiye'nin güvenliğiyle yakından alakalı meselelerde atacağımız adımlar, oluşan huzur ve kardeşlik ikliminden tamamen ayrı tutulmalıdır."
Bu cümleyi 10 Mart mutabakatına uymayan ve silah bırakmayıp İsrail güdümüne girmeye yeltenen SDG'ye yönelik okumak gerek. PKK'nın Suriye koluna bir askeri operasyon yapılırsa bu Türkiye'deki huzur ve kardeşlik hedefi içindir diyerek gerekçelendirdi.
"Diplomatik girişimler cevapsız kalırsa, Türkiye'nin pozisyonu da politikası da bellidir. Türkiye, Suriye'de bir dejavu yaşanmasına izin vermeyecektir" diyerek bölgede bir patinaj olmayacağını ilan etti. Ankara'nın bu konudaki yaklaşımı zaten çok net.
Terörsüz bölgeyi garanti eden, Türk, Kürt, Arap ittifakının altını çizen mesajları da önemliydi Erdoğan'ın.
CHP YÜZÜ KIZARDIĞI İÇİN Mİ YOKTU MECLİS'TE?
Cumhurbaşkanının konuşmasında haber değeri olan bir diğer vurgu CHP'nin tüm çağrılarına rağmen erken seçim olmayacağı yönündeydi. "Milletimiz, cumhurbaşkanlığında şahsımıza, Meclis'te sizlere 5 yıllık yetki vermiştir. Aziz milletimizden sandıkta aldığımız bu yetkiyi, inşallah sonuna kadar en güzel, en verimli şekilde kullanacağız" dedi Cumhurbaşkanı. CHP'nin "ortaya dökülen skandalları perdelemek için" erken seçim söylemine sarıldığını söyledi.
Tabii bu vurguları CHP Grubu Meclis'te değil televizyonları başında canlı canlı dinledi. Belki de yüzlerine söylenmesini önlemek, Cumhurbaşkanı ile yüzleşmemek için Meclis açılışına ve resepsiyona katılmadı Cumhuriyet Halk Partisi. Yargılama konusu olan yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, irtikap gibi suçlamalar yüz kızartıcı suçlardır nihayetinde.
Meclis açılışına katılmayışları CHP yönetiminin "yüzlerinin kızardığına" hükmedilebilir mi bu durumda, yoruma açık elbette.
YÜRÜTME YARGIYA MÜDAHALE ETMEDİ DİYE PROTESTO MU OLUR?
Ama şurası yoruma gerek kalmayacak kadar açık. CHP, belediyelerine yapılan yolsuzluk operasyonlarını ve başkan tutuklamalarını protesto etmek için katılmadı Meclis açılışına.
Ve fakat büyük bir tenakuz ve kendi varlığını inkar var burada.
"Yasama" organının bir parçası olan CHP, "Yargı"nın yürüttüğü soruşturmalara müdahale etmedi diye "Yürütme"nin başını protesto ediyor baksanıza!
İnanılmaz bir kafa karışıklığı. Yahut ahlaki ve siyasi bir yozlaşma...
Kendi tabanını bile yolsuzluk hırsızlık yapılmadığına ikna edemeyen, bunun için çaba harcamayan bir siyasi parti için yersiz ve süfli bir kapris olarak kayda geçti CHP'nin bugünkü tutumu.