Cumhurbaşkanı Erdoğan öngörüsü yüksek, analizleri isabetli bir siyasetçi. İsrail'in hukuk tanımaz Gazze saldırılarının sene-i devriyesi dolmadan ilk uyarısını, ilk değerlendirmesini yaptı ve inisiyatif aldı.
Kısaca hatırlayalım.
2024 baharında -kendi tabiriyle- "siyasette yumuşama" amacıyla CHP'nin yeni genel başkanı Özgür Özel'i kabul etti Erdoğan. CHP'yi ziyaret etti.
Hamas'ın Gazze'de verdiği mücadeleyi "Anadolu'nun ileri hat savunması Gazze'den başlar" diyerek anlamlandırıyordu zaten.
Yaz aylarında İsrail'i açıkça uyardı Cumhurbaşkanı: "Nasıl Karabağ'a Libya'ya girdiysek bunun benzerini İsrail'e de yaparız".
30 Ağustos'ta yaklaşan tehlikenin adını, Türkiye'nin tavrını bir kez daha koydu ortaya.
1 Ekim 2024 günü ise TBMM açılışında milletin vekillerine hitaben yaptığı konuşmada "Açıkça söylüyorum, İsrail yönetimin Filistin ve Lübnan'dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır. Şu an bütün hesap bunun üzerinedir" dedi.
İÇ CEPHEYİ TAHKİM BİR HAZIRLIKTIR
O gün Devlet Bahçeli'nin DEM grubuna uzattığı elle başlayan süreç "iç cepheyi tahkim süreci" idi. Cumhur İttifakı tarihi bir görev ifa etti, ediyor bu süreçte.
Ateşin dört yanına yayıldığını gören, masada ve sahada elini güçlendiren, milli savunma sanayisiyle caydırma –ve saldırı- gücünü artıran Türkiye bir yandan da iç barışı için attığı adımları sağlamlaştırmakta.
Nitekim "Terörsüz Türkiye" hedefi böyle geldi. PKK kendini feshettiğini, silah bıraktığını açıklamak zorunda kaldı.
PLANLANMIŞ BÜYÜK RİSK
Gelelim son sürece.
Bütün güney sınırımızı ateşe atacak, bölgede zaten var olan siyasi, ekonomik, toplumsal istikrarsızlığı artıracak, parçalı devlet eğilimini tetikleyecek büyük bir risk var ve bu risk İsrail ve destekçileri tarafından planlı şekilde devreye sokuluyor görünüyor.
En azından İsrail, şaşmaz destekçilerini buna zorluyor.
Nitekim İsrail 20 ay boyunca kimse tarafından durdurulmadı.
60 bin Gazzelinin katledilmesinin, 2,5 milyon insanın açlık susuzluk ve ilaçsızlıkla ölüme terk edilmesinin ardından ayağa kalkan küresel vicdan sayesinde Batılı devletler bile tavır almaya başlamışken İsrail yeni bir gerekçe üretti kendine.
"İran nükleer silah sahibi olmamalı" alarmıyla komşumuza saldırıyor şimdi.
ABD ve diğerleri bir miktar tereddüt geçirse de -bir kuyruk gibi- İsrail'in arkasına hizalanmakta.
Bahçeli'nin dediği gibi "çevreleniyoruz" aslında.
TEYAKKUZ HALİNDEYİZ; CAYDIRIRIZ
İşte bu noktada Cumhurbaşkanı ve Türk Ordusunun Başkumandanı Erdoğan'ın vereceği mesajlar önem kazanıyor. Dün grup toplantısında şu vurguları yaptı Cumhurbaşkanı:
"İsrail'in İran'a yönelik terör saldırılarını yakından takip ediyoruz. Bu saldırıların Türkiye'ye olası etkileri konusunda bütün kurumlarımız teyakkuz halinde. Her türlü olumsuzluğa, her türlü senaryoya karşı hazırlıklarımızı yaptık ve yapıyoruz."
Hayati öneme sahip hazırlıklardan bahsetti. Belki –belli ki- yaklaşan tehlikeye, daralan halkaya karşı:
"Caydırıcılığımızı öyle bir düzeye çıkaracağız ki bırakın bize saldırmayı kimse bunu aklının ucundan dahi geçiremeyecektir."
CHP KENDİ İÇ CEPHESİYLE MEŞGUL
Şaibeli kurultay, parti içi mücadele ve belediyelerdeki yolsuzluk soruşturmaları dolayısıyla kendi içine dönen CHP bu haliyle Türkiye'nin en zayıf noktası.
Kılıçdaroğlu ile süren restleşmeden sonuç alamayan Özgür Özel, CHP'nin bir önceki cumhurbaşkanı adayını hatırladı birden. İç cepheyi toparlamak için Muharrem İnce'yi CHP'ye geri çağırdı.
İnce'nin bu çağrıya uyacağı ve 25 Haziran günü CHP'ye döneceği konuşuluyor. Bu olur mu, olursa İnce dışarıda durduğu gibi partide durur mu bilinmez.
Ama Erdoğan'ın dün Özgür Özel'e yaptığı çağrı önemliydi. Özel'e "yanlışta ısrardan vazgeçip etkin pişmanlıktan faydalanmalısın" dedi Erdoğan.
Eko-sistem batağının bütün CHP'yi yutmaması için önemli bir çağrıdır bu.