12 Temmuz 2025 Cumartesi / 17 Muharrem 1447

'Güvenli bölgeyi genişletebiliriz'

Başkan Erdoğan ‘Son terörist temizlenene kadar harekata devam’ dedi ve ekledi: Açık konuşuyor ve muhataplarımızı ikaz ediyoruz. Hattın dışından gelecek saldırılara en sert karşılığı verecek ve gerekirse güvenli bölgeyi genişleteceğiz.

31 Ekim 2019 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
'Güvenli bölgeyi genişletebiliriz'

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda kritik mesajlar verdi. Erdoğan şunları söyledi: 

Türkiye, önündeki psikolojik ve fiziki bariyerleri yıkmıştır. Dün adeta yok sayılan, sadece kendine bahşedilen sınırlar içinde hareket eden bir ülke görünümünden, bugün küresel düzeyde oyun kuran bir devlet haline geldik.

Artık, her alanda kendi iradesini ortaya koyabilen, gerektiğinde 7 düvele meydan okuyabilen bir Türkiye var.

Türkiye’yi, Suriye gibi, Irak gibi, Libya gibi yapabileceklerini sananlara cevabımızı, inlerine girerek, güvendikleri dağları başlarına yıkarak verdik.

Her ne kadar birileri hala Türkiye’nin verdiği bu büyük mücadelenin farkında değilse de... Evet, Türkiye yeni bir İstiklal Harbi veriyor ve hamdolsun zafere doğru adım adım yürüyor.  

Biz kendi içimizde birliğimizi ve beraberliğimizi sağlam tuttuğumuzda, sahada ve masada sözümüzü dinletebiliyoruz.

Yaşadığımız dönemin ehemmiyeti, bizi, iç siyasetteki gaflet ve dalalet ürünü kimi sataşmalardan, iftiralardan, hezeyanlardan uzak durmaya mecbur bırakıyor. 

Elbette densizlik düzeyine varan söz ve davranışlara, ilgili arkadaşlarımız gereken cevabı veriyorlar, verecekler. Ama biz, tüm vaktimizi, enerjimizi ve konsantrasyonumuzu, ülkemizi bu fırtınadan sağ-salim bir şekilde çıkarmak için teksif ediyoruz.   

Türkiye, sadece 81 vilayetten ve artık 82 milyondan ibaret bir ülke değildir.

Gönüllerimizin sınırları neredeyse tüm dünyayı kucaklayacak genişliğe sahiptir.

Ecdadımızın asırlar boyunca 3 kıta 7 iklimi yönettiği Topkapı Sarayının Bab-ı Hümayun Kapısının yanı başında aynen şöyle yazıyor: “Ye’vi ileyhi küllü mazlumîn”… Yani, “Bütün mazlumlar ona sığınır”... Kime? Osmanlı’ya.  

Peki, karşı cenahta durum nedir? Karşımızdakiler, bir asır önce, iki asır önce ne hissediyorlarsa onu hissediyor, ne yapıyorlarsa onu yapıyorlar.  

Görünüşte ne kadar medeni, ne kadar gelişmiş olurlarsa olsun, içlerindeki kini, nefreti, ilkelliği her fırsatta ortaya koyuyorlar.  

Barış Pınarı Harekatı başladığından beri, Avrupa’da, terör örgütü mensupları tarafından ülkemiz aleyhine 700’e yakın eylem gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen saldırılarda 36 insanımız yaralandı. 

Üstelik terör örgütü yandaşları saldırılarını, Avrupa devletlerinin  himayesinde gerçekleştiriyor. 

Avrupa başta olmak üzere, terör örgütlerini destekleyen ülkelere sesleniyorum: Yanlış yapıyorsunuz. Bugün kendi ellerinizle beslediğiniz terör yılanı, eninde sonunda dönüp sizi de ısıracaktır. 

Yaptığınız yanlışı elbette anlayacaksınız. Ama iş işten geçmiş olacak. Gelin, yol yakınken bu yanlıştan dönün.

Ülkelerinizde himaye ettiğiniz teröristlerin ellerinde nice masumların kanı var. Onları kucaklayarak, siz de aynı insanlık suçuna ortak oluyorsunuz.

Bazı ülkeler, milli güvenliklerine tehdit olarak gördükleri teröristleri her nerede olursa olsun ortadan kaldırıyorlar.  Öyleyse, Türkiye’nin de aynı hakka sahip olduğunu kabul ediyorlar demektir. Buna, ellerini sıktıkları, övgüler dizdikleri teröristler de dahildir. İnşallah yakında bu konuda milletimize müjdelerimiz olacak.

Vatandaşlarımızın uğradıkları saldırılar ve haksızlıklar konusunda, gereken her türlü girişimde bulunacak, mutlaka hesap soracağız.

Şu anda Barış Pınarı Harekatı sebebiyle askerini selamlayan sporcularımızdan korkacak kadar zavallıdır. Bir kız tekvandocumuz şampiyon oluyor, asker selamını çakıyor, bunlar korkuyor. 

Onun için biz durmadan kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Selamımıza ara vermeyeceğiz.  

Barış Pınarı Harekatı asla bir sürpriz değildir.

Harekata başladığımızda dünya kamuoyunda bir şaşkınlık hali belirdi. Çünkü onlar bu kadar kısa sürede bir netice alacağımıza ihtimal vermiyorlardı.  

Biz kimin ne dediğine değil, kendimizin neye ihtiyacı olduğuna bakıyoruz. Sınırlarımızı teröristlerden arındırmak ve ülkemizdeki Suriyelilerin geri dönüşünü sağlamak için bu harekata ihtiyacımız vardı, yaptık. Mesele işte bu kadar basittir. 

Kısa sürede elde ettiğimiz bu başarı, sahada ve uluslararası alanda adeta bir panik halinin ortaya çıkmasına yol açtı.   

Teröristi kurtarma harekatı noktasına gelince batı ‘harekatı durdurun’ diyor. Hep de aynı soru soruluyor: Ne zaman çıkacaksınız? Ben de “siz ne zaman çıkacaksınız” diyorum. 

Açık konuşuyor ve muhataplarımızı ikaz ediyorum: Bu hattın dışından gelecek saldırılara en sert şekilde karşılık verecek ve gerekirse güvenli bölge sahamızı genişleteceğiz.

Cuma günü sahada Ruslarla ortak çalışmaları başlatıyoruz. Yani devriye çalışmaları nı başlatıyoruz. 

Şayet terör örgütü mensuplarının 30 km’lik alanın dışına çıkartılamadığını görürsek veya her nereden olursa olsun saldırılar sürerse, harekatı gerçekleştirme hakkımızı saklı tutuyoruz. 

Suriyelilerin güvenli hale getirdiğimiz yerlere geri dönüşleriyle ilgili projemizi de süratle hayata geçireceğiz. Avrupalı liderlerle, ya Kasım ayı içinde ülkemizde, ya da Aralık başında Londra’daki NATO Zirvesinde detaylı bir şekilde ele alacağız.

Bu tür mücadeleler uzun solukludur. Bazen bize, “30 km’nin ötesindeki teröristler ne olacak” diye soruyorlar. Diğerlerine ne olacaksa, onlara da aynısı olacak; son teröriste kadar tamamı temizlenecek. 

Gerektiğinde sahada, gerektiğinde masada oyunu değiştirecek hamleler yaparak, hedeflerimize doğru ilerlemeyi sürdüreceğiz. 

Biz, bölgemizde yarım asırdır işlenen bir büyük oyunu bozduk. Şimdi adım adım kendi planlarımızı, projelerimizi, önceliklerimizi hayata geçiriyoruz. 

KENDİLERİ ÇALIP, KENDİLERİ OYNUYOR

Barış Pınarı Harekatının özellikle Amerika’da, iç politikada da çok ciddi sonuçlar doğurmaya başladığını görüyoruz. Bunun iki ayrı örneğine, dün gece, Temsilciler Meclisinde kabul edilen tasarılarla hep beraber şahit olduk. Bu tasarlardan biri sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgilidir.

Bugüne kadar, yönetimlerin feraseti sayesinde engellenen bu yöndeki girişimler, Amerikan kamuoyunda ülkemiz aleyhinde oluşan hava kullanılarak, Temsilciler Meclisinden geçirildi. Yani bir anlamda fırsatçılık yapıldı. 

Amerikan kamuoyuna da tüm dünyaya da sesleniyorum. Bu alınan kararın hiçbir anlamı yok. Bunu tanımıyoruz. Açık konuşmak gerekirse, kendileri çalıp, kendileri oynuyorlar.

Türkiye Büyük Millet Meclisimizin, bu tarihi hakikatlere aykırı, tamamen iç politika mülahazalarıyla atılmış adıma, derhal hak ettiği cevabı verecek. Tarihleri soykırım, kölelik, sömürü lekeleriyle dolu bir ülkenin, Türkiye’ye ne söz söyleme, ne ders verme hakkı olamaz. 

Temsilciler Meclisinde kabul edilen diğer tasarı, Barış Pınarı Harekatı bahanesiyle ve ipe sapa gelmez iddialarla şahsıma, aileme, bakanlarıma yaptırım uygulanması talebiyle ilgilidir. 

FETÖ’nün yıllarca piyasada dolaştırdığı iddialara dayandırılan ve hiçbir tutarı olmayan bu tasarıyı da şiddetle reddediyoruz. Amerika bir FETÖ’ye mahkum olacak kadar küçüldü mü ya? Bu ne hal?

On binlerce insanın katili bir terör örgütü olan PKK’yı desteklemek uğruna Türkiye’ye ve şahsıma saldıranlara asla eyvallah etmeyeceğiz. 

Karşımıza delikanlıca çıkmak yerine, Türkiye’yi bu tür bel altı vuruşlarla dize getireceklerini sananlar hep hüsrana uğradılar, bu defa da aynısı olacaktır.

Amerika’nın, müttefiklik ilişkimiz yanında siyasi dostluğumuzu da sorgulamamıza sebep olacak adımlar atmakta ısrar etmesi, ileride en çok kendine zarar verecektir. İnşallah bu yanlıştan da bir an önce dönerler. 

'HENÜZ KARARIMI VERMEDİM. AMA SORU İŞARETİ'

Başkan Erdoğan, partisinin Meclis Grup toplantısının ardından soruları cevapladı. ABD’ye yönelik tepkiyi toplantıda dile getirdiği hatırlatılarak, 13 Kasım’daki ABD ziyaretinin bu koşullarda gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine yönelik soru üzerine Erdoğan, “Şu anda henüz kararımı vermedim. Ama soru işareti” ifadesini kullandı. “Grup toplantısındaki konuşmanızda, terörle ilgili mücadeleye ilişkin yakın zamanda müjde vereceğinizi söylediniz. O müjde teröristbaşı Mazlum Kobani’nin Türkiye’ye iadesi konusunda mı?” şeklindeki soru üzerine Erdoğan, “Niye acele ediyorsun? Bu işlerin haberi verilir mi? 

Amerika haber vere vere mi geldi?” şeklinde konuştu. Erdoğan, Barış Pınarı Harekatı kapsamında B ve C planlarının neler olduğuna ilişkin soru üzerine de şunları kaydetti: “Şu anda A planını uyguluyoruz. Bu devriyeler vesaire filan, bunlar devam edecek. Bu devriyelerden sonra arazideki bütün gelişmelere göre de nerede ne gibi adımlar atılması gerekiyor? İşte Ayn El Arab’da, Münbiç’te beklenenler eğer yerine getirilmiyorsa buralarda B planına, C planına geçebiliriz.”   Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir görüşmesinin olup olmayacağı sorusuna Erdoğan, “Her an olabilir. Gelişmelere göre” yanıtını verdi.  

Ruhani’den Cumhuriyet Bayramı tebriği  

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 96’ncı yıl dönümü dolayısıyla Başkan Erdoğan’a tebrik mesajı gönderdi. Ruhani, “Türkiye ve İran’ın oynadığı rol, iki büyük komşu ülkenin birlikte hareket etmesi halinde bölge ülkelerinde istikrar, güvenlik ve barışın garanti altına alınmasında tayin edici olabileceklerini göstermiştir” ifadelerini kullandı. 

Başkan Erdoğan, Katar Başbakanı Şeyh Abdullah bin Nasır bin Halife el-Sani’yi kabul etti. Külliye’deki kabul, 35 dakika sürdü.    

FRANSA TERÖRE YARDIM VE YATAKLIK EDİYOR

Başkan Erdoğan AK Parti’nin kuruluşundan bu yana görev yapmış il başkanlarına hitap etti. Erdoğan buradaki konuşmasında Fransa’yı çok sert sözlerle eleştirdi. Fransa’nın teröre verdiği desteği sert bir dille eleştiren Erdoğan “Ey Fransa siz terör örgütlerine yardım yataklık yapan bir yönetimsiniz. Önce bunun bedelini ödeyin” dedi. Erdoğan şunları kaydetti: 

AK Partili’nin eskisi, yenisi olmaz. Çünkü AK Partili olmak demek, bir partinin rozetini taşımaktan ibaret değildir. Medeniyet davasının bayraktarlığına talip olmak demektir. Dava adamının görevi ancak son nefesini verince biter. 

Asıl önemlisi hiçbir sıfat sahibi olmadan da o büyük dava için bir nefer gibi çalışabilmektir. Bizim davamız kıyamete kadar ayakta kalacaktır. AK Parti bu davanın temsilcisi olmayı, hak ettiği sürece varlığını sürdürecektir. 

Bu kutlu yolculukta yoldan çıkanlar, kerameti kendinde görenler olmuştur, olacaktır. Bu ilk insandan bu yana var olan bir gerçektir. Bu nasip meselesidir. Dava adamı sıfatını sonuna kadar taşımak herkese nasip olmaz. Biz kendimizin hangi istikamette yürüdüğüne bakacağız. 

Dünya değişirken, bölgemiz değişirken, Türkiye değişirken bu sürecin lokomotifliği yapma görevi yine bizlere düşüyor. Adeta dört bir yandan kuşatıldığımız en sıkıntılı zamanlarımızda dahi bu vazifeyi milletimiz bize tevdi etmiştir. 

GÖNÜL SEFERBERLİĞİ BAŞLATTIK

24 Haziran ve 31 Mart seçimlerinin sonuçları bize önemli mesajlar veriyor. Milletimizin işaret ettiği şekilde kendimizi yenileyeceğiz, enerjimizi tazeleyeceğiz. 2023 yılına kadar olan seçimsiz dönemi en iyi şekilde değerlendirerek AK Parti’yi çok daha iyi bir noktaya taşıyacağız. 

Genel Merkezimizin koordinasyonunda şehirlerimizin her birinde partimize hizmet etmiş tüm kardeşlerimizi yeniden bir araya getirecek gönül seferberliğini başlatıyoruz. Türkiye’ye nasıl çağ atlattıysak, 2023 hedeflerine de ulaştıracağız. Bu konuda sizlere çok önemli görevler düşüyor.

SEN ÖNCE BUNUN HESABINI VER

Biz bunları Barış Pınarı Harekatı’nda da gördük. Tehditlerin evimizin kapısına dayanmasını beklemedik. Yeri geldiğinde FETÖ’cü hainleri paketleyip getiriyoruz. Yeri geldi, bölücü teröristleri en güvenli sandıkları yerlerde imha ettik. 

Suriye sınırımız boyunca kurulmaya çalışına terör koridorunu parçalayıp attık. Barış Pınarı Harekatımız devam ediyor. Sözler yerine gelir, sınırlarımız teröristlerden arındırılırsa ne ala. 

Çok ciddi tahkimatlar, tüneller var. Bütün o tünellerin betonlarını Lafarge’den aldılar. Ey Fransa siz terör örgütlerine yardım yataklık yapan bir yönetimsiniz önce bunun bedelini ödeyin. Siz terör örgütlerine ses çıkarmazsınız, sarı yeleklilerle uğraşırsınız.

Son terörist ortadan kalkana kadar takibe devam edeceğiz. Biz petrolün veya paranın değil, milletimizin istiklali ve istikbali için Suriyelilerin evine dönüşü peşindeyiz. 

KESİNTİSİZ SALDIRI ALTINDAYIZ

Eskiler ‘Büyük başın büyük derdi olur’ derler. Türkiye büyüdükçe dertleri de büyüyor. Son 6 yıldır adeta kesintisiz bir saldırı altındayız. Bu saldırıda akla gelebilecek her tuzak, oyun kullanılıyor. Sokaklarda kaos çıkarma senaryoları, mahallerimiz çukurlarla bölünmeye çalışıyor. 

PKK’sından DEAŞ’ına ve FETÖ’süne kadar tüm terör örgütleri kuduz gibi üzerimize salınıyor. Bunlar başarılı olmayınca sınırlarımıza saldırmaya başladılar. Tehditleri kaynağında kurutmak üzere ileriye atıldık.

Hep birlikte sıradağlar gibi durduk mu, durduk. Bütün açılan çukurları kapattık mı, kapattık. Tünellerin açıldığı o binaları yıkıp yepyeni binaları yaptık mı, yaptık. Terör örgütleri karşısında sıradağlar gibi durarak oraları yaşanabilir hale getirdik mi, getirdik. 

Bugün Barış Pınarı Harekatımızı yapıyorsak, tek sebebi o terör koridorunu, terör devletini kurmak isteyenlerin başına oraları geçirmektir. Bunu başardık. Aynı şekilde içeride de... 

Güneydoğu’da kısmen doğuda devlet kurma girişimleri olmadı mı, oldu. Kongrelerinde bayrağımızı asmaktan çekinenler, Türk Bayrağı’na yer vermeyenler, İstiklal Marşımızı okumayanlar bedelini ödediler mi, ödediler.