İsrail, Gazze'de açlığı bir soykırım aracı olarak kullanıyorken, Özgür Özel'in bunu kendi siyasetine alet edip Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Filistin'e destek olmamakla suçlaması, kelimenin tam anlamıyla kifayetsiz muhterislik ve müptezelliktir.
Gazze'yi konuşmak dışındaki her söz, ziyan edilmiş bir zaman ve boşa harcanmış bir çabadır. Ancak insanın kanına da dokunuyor; hakkı incitecek çabalara karşı sessiz kalmaya vicdan elvermiyor.
Üstelik bu iddianın sahibinin, ilaç niyetine bile olsa Filistin davasına, İslam âleminin Kudüs konusundaki kırmızı çizgisine ve Gazze halkının iki senedir yaşadığı soykırım ile mezalime zerre kadar omuz vermemişken; ömrünü bu davaya adamış, siyasi hayatı boyunca İsrail'in işgal politikalarıyla mücadele etmiş ve sürekli olarak İsrail ile yandaşlarının nefretiyle karşı karşıya kalmış bir insana çamur atması gerçekten insanın içini sızlatıyor.
Tayyip Erdoğan için Filistin davası, Kudüs müdafaası 7 Ekim'de başlamış değil. Siyasi hayatının, belki de siyasete bulaşmasının sebeplerinden biridir. İsrail'in Filistin'i işgali Türkiye'deki bir avuç solcunun da derdi olmuştur, ama maalesef onlar da FKÖ'ye verilen "İsrail'in güvenliği için Filistin halkını kontrol" görevinden sonra Filistin davasını tabiri caizse satmıştır.
Filistin davasının müdafi Hamas'ı ise bu zevat tıpkı İsrail gibi terör örgütü olarak görmüştür.
Gazze 2007'den bu yana abluka altında olmasına rağmen bu konuyu gündeme getiren tek bir cümlelerine rastlanmamıştır.
Dünyadaki sol-sosyal demokrat partilerle bir araya geldikleri platformlarda Filistin davasına dair bir diplomatik çaba içine asla girmemişlerdir. Çünkü Soğuk Savaş'tan sonra Filistin üzerinden çekilen sol ilgiyle mütenasip olarak konuya onlar da İsrail-ABD ve genel olarak Batı penceresinden bakmaya başlamışlardır.
Aslına bakarsanız solun etkisinin yüksek olduğu Ecevit dönemi dışında CHP'nin Filistin davasıyla hiçbir zaman işi olmamıştır. Hamas bir siyasi parti olarak girdiği seçimleri kazanmış iken, İsmail Haniye seçilmiş bir Başbakan iken bile CHP Hamas'ı terör örgütü olarak görüyordu.
Ezcümle CHP ve Filistin davası dediğimizde alt alta yazabileceğimiz iki müspet cümle bulmamız dahi imkansızdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise başbakanlık döneminden bu yana uluslararası alanda her daim İsrail'in izolasyonu için ve Filistin'de iki devletli çözüm için aktif diplomasi yürüttü. İsrail'in işgal haritasını göstermediği BM Genel Kurulu yoktur. 2009'da Davos'taki "one minute" çıkışından bu yana şahsını hedef alan şeytanlaştırma kampanyası da pek tabii İsrail çıkışlıdır. Ve 15 yıldır devam eden bu kampanyanın içerideki acentesi en başta CHP olmuştur.
7 Ekim'den bu yana Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başta İslam ülkeleri olmak üzere uluslararası alanda Gazze için yürüttüğü diplomasi faaliyetini Özgür Özel'in takdirine sunacak değiliz elbette; Cumhurbaşkanı'nın Filistin davasına olan desteğini ve Gazze için sarfettiği çabayı, İsrail'in Türkiye düşmanlığı ve Filistinli tarafların Türkiye ve Erdoğan'a müteşekkir olmalarından daha iyi ne anlatabilir.
Gönül ister ki CHP de bu işin ucundan tutsun, uluslararası alanda diplomasi imkanı bulduğunda bunu Türkiye'yi şikayet etmek için değil dünyanın gözü önünde yok edilmeye çalışılan bir halkı müdafaa için kullansın.
İsrail'den, ABD'den, Avrupalı dostlarından bu kadar korkmaya gerek yok; Fransa Filistin'i devlet olarak tanıyacağını açıkladı, İngiltere, Kanada hatta Almanya bile tanıyabileceğini söylüyor.
Almanya demişken tüm kanalların canlı verdiği bir basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya şansölyesine Gazze'yi hatırlatması ve "sizin kuyruk acınız var beki ama Gazze'de de soykırım var. Hitler'in yaptığını şimdi Netanyahu yapıyor, buna sesiz kalmayın" dediğini burada hatırlatmamak olmazdı.
Türkiye görünen ve görünmeyen yollarla yıllardır Filistin davası ve Gazze'deki ablukanın kalkması için en çok çalışan ülke.
Bunu çamur atarak değiştiremezsiniz.
Ama sayın Özgür Özel, Türkiye'nin en büyük muhalefet partisinin genel başkanı olarak Erdoğan'ı sıkıştırma fırsatçılığına düşmeden, canı gönülden, gerçekten Gazze halkını düşünerek, bu meseleye omuz verirseniz katkınız çok kıymetli olur.
Herkes kıymetinizi bilir. Üstelik bu siyasetinize olumlu tesir eder.
Bunu bir düşünün!