27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

İletişim Başkanı Altun ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın'dan Pelosi'ye sert tepki

İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Türkiye'ye yönelik ifadelerine ilişkin sosyal medya üzerinden açıklamalarda bulundu. Altun, “Demokrasimize yönelik o saldırıları kimlerin desteklediğini de çok iyi biliyoruz” dedi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, 'Pelosi, Türkiye'ye karşı husumet içerisinde olan ön yargılı bir siyasetçidir. Daha önce Ermeni soykırımı iddiaları konusunda da böyle bir tavır içerisine girmişti' dedi.

AA25 Eylül 2020 Cuma 17:12 - Güncelleme:
İletişim Başkanı Altun ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın'dan Pelosi'ye sert tepki

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Türkiye’ye yönelik ifadelerine ilişkin sosyal medya üzerinden açıklamalarda bulundu.

Nancy Pelosi’ye, “Darbeleri saymazsak, Türkiye’de en son ne zaman iktidar barışçıl yollardan el değiştirmemiştir?” sorusunu yönelten Altun, “Demokrasimize yönelik o saldırıları kimlerin desteklediğini de çok iyi biliyoruz. ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin ciddiyetsizce ifadelerinde, Amerikalı siyasetçilerin Türkiye’ye dair yanlış algılarının bir yansımasını görüyoruz” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin yüzyıllardır modern anayasal sistemleri deneyimlediğini belirten Altun, “Türkiye, yüzyıllardır modern anayasal sistemleri deneyimlemiştir. Türk demokrasisinin gücü bu tarihten gelmektedir. Pelosi’nin açıklamaları, Kasım ayında yapılacak ABD seçimlerinde iktidarın barışçıl yollardan el değiştirip değiştirmeyeceği tartışması bağlamında yapılmıştır. Bizim için seçim sonuçlarının ve milli iradenin kutsal olduğunu bir kez daha herkese hatırlatıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

İç siyasette puan toplamak için Türkiye’ye saldırmanın, Amerikan çıkarlarına ve müttefikliğin ruhuna aykırı olduğunu dile getiren Altun, şunları kaydetti:

“Amerikan siyasetinde ortaya çıkan; Türkiye’yi iç siyasi tartışmalara malzeme etmeye yönelik bu endişe verici çabaları, Sayın Cumhurbaşkanımızın Başkan Trump’la iyi ilişkilerine bir saldırı olarak görüyoruz. ABD’li siyasetçilere ve özellikle yöneticilere çağrımız, Türkiye gibi önemli bir NATO müttefikine saldırmayı bırakıp, bizimle anlamlı bir diyalog içine girmeleridir. Bu, hem ABD’nin kendi çıkarına hem de ikili ilişkilerin geleceğinin yararınadır. Karmaşık bölgesel ve stratejik meselelerin çözümü; gerçeklerden kopuk, laf olsun diye söylenen sözlerle değil, düşünceli temaslar ve ciddi bir diyalogla bulunur. Pelosi ve diğer ABD’li siyasetçilerden, ülkelerimizin ilişkisinin sağlığı açısından, bu tavırlarından vazgeçmelerini istiyoruz.”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: "(ABD Temsilciler Meclisi Başkanı) Pelosi, Türkiye'ye karşı husumet içerisinde olan ön yargılı bir siyasetçidir. Daha önce Ermeni soykırımı iddiaları konusunda da böyle bir tavır içerisine girmişti"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, basın mensuplarının sorularını yanıtlayarak, “Pelosi Türkiye’ye karşı husumet içerisinde olan önyargılı bir siyasetçidir. Daha önce Ermeni Soykırım iddiaları konusunda böyle bir tavır içerisine girmişti. Amerikan iç sorunlarını Türkiye üzerinden çözmeye çalışan siyasetçiler sadece beyhude bir çaba içerisindedirler” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Ahmet Yesevi Üniversitesi ev sahipliğinde Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile hizmete sunulan Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü Projesi (TEİS) programına katıldı.

Program çıkışında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Kobani olayları sebebiyle haklarında soruşturma başlatılan 7 milletvekili hakkında fezleke düzenleneceğiyle ilgili sorulan soruya cevap veren Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, “Hukuki bir süreç, artık bu süreci hep birlikte takip edeceğiz. Fezleke hazırlanması da meclis ayağı da var. Meclisle beraber yürüyecek bir süreç hep birlikte izleyeceğiz. Tabi Kobani olaylarını unutmak mümkün değil. O dönemde çok acı olay yaşandı, bu tamamen hukuki bir süreç onunla ilgili hep birlikte izleyeceğiz” dedi.

“3 koldan istikşafi görüşmeler, siyasi istişareler ve askeri müzakereler şeklinde bu sürecin başlayacağını bekliyoruz”

Yunanistan’la yapılacak olan istikşafi görüşmeleriyle ilgili konuşan Kalın, “İstikşafi görüşmeler özellikle kıta sahanlığı ekonomik bölge ve havayla ilgili Ege’deki diğer konuları ele almak üzere 2002 yılında oluşturulmuş bir mekanizma. 2016 yılına kadar bu 14 yıl boyunca yapıldı. Ve 2016 döneminde Çipras hükümetinin biz bu görüşmeleri şu anda devam edemeyeceğiz gerekçesiyle sonlandırılmıştı. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımız ifade ettiler, biz görüşmelere başlamayı ön koşulsuz olarak her zaman hazırız dediğinde aynı zamanda bu 4 yıl önce sonlandırılan görüşmelere bir atıf yapmaktaydı. Şimdi son birkaç aydır devam eden yoğun bir diplomasi trafiği oldu. Bizim görüşmelerimiz oldu, benim Yunan ve Alman mevkidaşlarımızla yaptığımız, Dışişleri Bakanlığımızın yaptığı çalışmaları ve tabi ki en önemlisi Cumhurbaşkanımızın Sanşölye Merkel’le ve diğer liderle yaptığı yoğun diplomasi neticesinde bu geçtiğimiz hafta bu görüşmelerin başlayacağına dair Salı günü ilk duyuruyu yaptık. Şimdi 61. tur görüşmeler kaldığı yerden devam edecek. Daha önceki konular neyse, hangi konu başlıkları varsa bunlar müzakere edilecek. Bu istikşafi görüşmelerin yanı sıra iki önemli görüşme trafiği daha olacak. Bunlardan bir tanesi siyasi istişareler. Bu daha ziyade ikili ilişkilerin ele alındığı ekonomiden turizme, sınır güvenliğinden azınlıklar meselesine kadar bu meselelerin ele alındığı bir süreç oluyor. Bu da dışişleri bakanlıkları arasında devam ediyor. Bir de askerler arasında güven artırıcı önlem başlıklar altında yapılan bir dizi toplantılar var. Bunlarda Türk ve Yunan askerleri arasında hem Ege’de, hem denizde, karada, sınırda birlikte çalışma mekanizması oluşturulması için inşa edilmiş bir yapı. Bunların birçok toplantısı yapıldı. Bu hafta NATO’da bu toplantılar yapıldı. Bu da onların devam olacak. Dolayısıyla 3 koldan istikşafi görüşmeler, siyasi istişareler ve askeri müzakereler şeklinde bu sürecin başlayacağını bekliyoruz, umuyoruz ve planlıyoruz. Bir sonraki istikşafi görüşmenin tarihi henüz netleşmedi, bunu görüşüyoruz” dedi.

“Yunanistan’ın Mısır’la yaptığı bu anlaşmadan dolayı bu ertelenmişti, tekrar bu durumla karşılaşmayacağımızı umut ediyoruz”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın müzakerelere ikinci bir şans verdiğini belirten Kalın, “Burada tabi cumhurbaşkanımızın diplomasiyle, müzakereye tekrar ikinci bir şans vererek bu sürecin önünü açması son derece önemli. Bunun hem Yunan tarafında, hem de Avrupa Birliği tarafında takdir edilmesi gerekiyor. Zira daha öncede bir 1,5 ay önce biz Türkiye ve Yunanistan dolarak istikşafi görüşmelerin yeniden başlaması konusundaki açıklamayı yapma konusunda mutabık kalmıştık. Fakat o zaman Yunanistan’ın Mısır’la yaptığı bu anlaşmadan dolayı bu ertelenmişti. Şimdi tekrar böyle bir durumla karşılaşmayacağımızı umut ediyoruz” diye konuştu.

“Avrupa Birliği üzerine düşeni yaparsa 1-2 Ekim’de yapılacak zirveden olumlu kararlar çıkabilir”

1-2 Ekim’de AB liderler zirvesine değinen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, ”Önümüzdeki hafta 1-2 Ekim’de AB liderler zirvesi yapılacak. Burada özellikle Türkiye gündeminin pozitif bir şekilde ilerlemesi büyük önem arz ediyor. Cumhurbaşkanımızda ifade etti, Türkiye’nin bu zirveden beklentiler çok açık ve net. Öncelikle Gümrük Birliği Anlaşmasının güncellenmesini bekliyoruz, bunu zaten Almanya dönem başkanlığında geçireceğini de ifade etmişti. İkincisi 15 Mart 2016 tarihli göç mutabakatının güncellenmesi, zira göç sorunu büyük bir kriz olarak devam ediyor. Türkiye dünyada göç yükünü taşıyan birinci ülke olarak bu krizin çözülmesine dönük çok ciddi adımlar atmaya devam ediyor. Fakat maalesef yük paylaşımı noktasında Avrupa Birliği ülkelerinden yahut başka ülkelerden, körfez ülkeleri de dahil buna, gerekli adımlar atılmadı. Dolayısıyla göç anlaşmasının güncellenmesi de önem arz ediyor. Üçüncü olarak da vize serbestesi konusunun artık çözüme kavuşturulması ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının da Schengen Vize bölgesine vizesiz girebilmesinin sağlanması. Bunun dışında birkaç önemli unsur daha gelişti. Bir tanesi Akdeniz’e kıyısı olan bütün ülkelerin katılımıyla gerçekleştirilecek bir Doğu Akdeniz Konferansının yapılması, bugüne kadar Türkiye’yi dışarıda bırakan bir takım girişimler yapıldı. Bunlar uygulanabilir olmadığını herkes biliyor. AB Başkanı ve Sayın Michel’de Türkiye’nin de içinde olduğu bir böyle bir konferansın, girişimin, platformun yapılması gerektiğini ifade ettiler. Cumhurbaşkanımızda buna zaten olumlu yaklaştığını söyledi. Bu konuda da çalışmalarımız devam ediyor. Tabi bunlara ilaveten müzakerelerin yeniden canlandırılması üzerinde de durmak gerekir diye düşünüyoruz. Yeni fasılların açılması, bunlar imkansız değil. Burada Avrupa Birliği üzerine düşeni yaparsa, pozitif bir gündemle ilerlerse 1-2 Ekim’de yapılacak zirveden olumlu bir takım kararlar çıkabilir. Daha sonra yanılmıyorsam kasım ya da aralık ayında bir ikinci zirve daha olacak o zamana kadar bunu muhafaza edebilirsek hem Yunan tarafı, hem AB ülkeleri, o zaman Türkiye ve AB ülkeleri arasında ciddi bir ivme yakalama fırsatımız olacak. Hem de Doğu Akdeniz’de Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde daha rasyonel, karşılıklı çıkarlara dayalı, karşılıklı saygıyı esas alan adil paylaşıma dayalı bir ilişki biçimi geliştirmek mümkün olacak” şeklinde konuştu.

“Amerikan iç sorunlarını Türkiye üzerinden çözmeye çalışan siyasetçiler beyhude bir çaba içerisindedirler”

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin sözlerine yönelik sorulan soruya cevap veren Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, “Pelosi Türkiye’ye karşı husumet içerisinde olan önyargılı bir siyasetçidir. Daha önce Ermeni Soykırım iddiaları konusunda böyle bir tavır içerisine girmişti. Nasıl Soykırım iddiaları tarihi gerçeklerle örtüşmediyse, bu gün Türkiye siyasetini okumaları da tarihi ve aktüel gerçeklikle uzaktan yakından bir ilgisi yok. Bazı batılı, Amerikalı siyasetçiler Türkiye’yi özellikle de sayın Cumhurbaşkanımızı kendi özel iç siyasetlerinin malzemesi yapma alışkanlığından bir türlü vazgeçemiyorlar. Bu da belki Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanımızın küresel etkisinin bir yansıması olarak da okunabilir. Ama şu soruyu sormak lazım Türkiye’de seçimlere katılım oranı nedir, Amerika Birleşik Devletleri’nde nedir? Demokratik temsil açısından Türkiye’de kaç siyasi parti vardır, ABD’de kaç siyasi parti vardır? Amerikan demokrasi krizin tartışmalarına baktığımız zaman Amerikan siyasetine etki yapan, kongreye etki yapan, etkinin ötesinde oradaki ifadeyi mazur görün ama siyasi pozisyonları satın alan çıkar grupları ne kadar etkindir. Türk demokrasisinde çok partili hayata geçtiğimizden beri temsil noktasında nerede olduğumuza bir bakın. Bu konularda mukayese bile kabul etmez. Amerikan iç sorunlarını Türkiye üzerinden çözmeye çalışan siyasetçiler sadece beyhude bir çaba içerisindedirler. Onlara tavsiyemiz, tarihi doğru okumaları, Türkiye’nin yeni dinamiklerini doğru okumaları, eskiden Türkiye’ye bir talimat verdiklerinde bunun derhal yerine getireceklerini zanneden bazı güç, çıkar çevreleri artık Türkiye’de 15-16 yıldır böyle bir düzenin olmadığını anlamış olmak durumundalar. Bunu hala görmedilerse bizi izlemeye devam etsinler” ifadelerini kullandı.