SİYASETTEN TARIM POLİTİKALARINA... MEHDİ EKER’LE DOBRA DOBRA...
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’le, ‘Birkaç yıl içinde, Dünyanın en büyük botanik bahçesi olacak’ dediği Bakanlığa ait arazide buluştuk ve son on yılın tarım politikaları ve bu politikaların bölgede yarattığı sonuçları konuştuk.
-Ramazan ayında Bismil Karapınar köyünde bir çatışma yaşandı ve aslında akraba olan iki aileden 8 kişi hayatını kaybetti. Daha sonra Diyarbakır merkezde, Hazro’da benzer çatışmalar ve ölümler oldu. İddia şu ki, çatışmaların sebebi, hükümetin 2002 yılından bu yana sürdürdüğü arazi toplulaştırma çalışmaları, ne diyorsunuz bu iddialara?
Bu iddia gerçeklerden uzak bir iddia ve tamamen dezenformasyon. Kimi memnun etmek için ve ne amaçla yapılıyor bu haberler, anlamak mümkün değil. ‘Güneydoğu’da Toprak Savaşları’ diye haber yapmak, her şeyden önce bölge insanına büyük bir haksızlık.
-Çatışmaların yaşandığı yerler, arazi toplulaştırma kapsamındaki yerler mi?
Hayır değil. Diyarbakır, Silvan Hazro, Lice ve Ergani ile Batman, Muş, Bulanık tarım arazileri toplulaştırma kapsamı dışında. Bu kapsamda olan sadece bir köyümüz var. Karapınar Köyü. Karapınar köyü arazi toplulaştırma çalışmaları içinde. Ama bu köyde çıkan çatışmanın bu çalışmayla ilgisi yok. İki akraba aile arasında ve arazi anlaşmazlığı nedeniyle çıkan bir olaydı bu. Hepimizi çok üzdü. Dilerim böylesi bir acı bir daha yaşanmaz.
-Diğer olayların peki, toplulaştırmayla bir ilgisi var mı?
Hayır o olayların da yok. Bu iki olayla ilgili medyada yer alan haberler ne kadar doğu bilemiyorum. Ama birinde galiba PKK’nın vergi adı altında Liceli bir aileden para talep etmesi, diğerinde de dağa çıkarılan gençlerle ilgili bir anlaşmazlık söz konusu. Çatışmaya taraf olanlar, öyle anlaşılıyor ki, talep edilen parayı ödemek istemiyorlar, bir diğer olayda da çocukları dağa çıkan bir ailenin bir başka grubu suçlaması ve bu yüzden çatışma çıkması gibi bir durum söz konusu.
-Arazi toplulaştırma çalışmalarının amacı nedir?
Arazi toplulaştırması, ekonomik üretime imkan vermeyecek ölçüde parçalanmış tarım arazilerinin birleştirilerek, ulaşım, toprak işleme bakımından verimli bir şekilde kullanılmasını sağlamak amacıyla yapılıyor. Bakanlığa yoğun talepler var. GAP bölgesinde arazi toplulaştırma çalışmalarının % 86’sı tamamlanmış durumda ki bu 2 milyon 106 bin hektar alana tekabül ediyor. Çalışmaları yürütürken, her şeyden önce gönüllük esası arıyoruz.
-Toplulaştırmanın yeni hak sahipleri çıkardığı iddiasına ne diyorsunuz?
Tamamen gerçek dışı. Çalışmalar tapuda var olan kayıtlar üzerinden yürütülüyor. Malik sayısında bir değişiklik olmuyor. Uygulamanın her aşaması ilgili köy halkına duyuruluyor, maliklerin tercihleri alınıyor ve ona göre işlem yapılıyor. Çalışmanın her aşamasından çiftçiler böylelikle haberdar oluyor.
DÜNYANIN EN BÜYÜK BOTANİK BAHÇESİ
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Orhan Miroğlu’nun sorularını ‘Birkaç yıl içinde, dünyanın en büyük botanik bahçesi olacak’ dediği Bakanlığa ait arazide yanıtladı. Botanik bahçe, çam ve meyve ağaçlarıyla kaplı bir orman. Projenin ihale aşamaları tamamlandı.
Böyle bir şey bilimsel olamaz
-Bir başka değerlendirme daha var. Deniliyor ki, silahlı PKK güçlerinin varlığı aynı zamanda moral değerler anlamına geliyordu. Ve halk bu moral değerleri benimsemişti. PKK geri çeklince bu moral değerler sarsıldı, bir boşluk oluştu, bu boşluk doldurulmazsa çatışma-lar sürebilir..
Bu nasıl bir analiz anlayamadım. Bilim adına yapılıyorsa-ki öyle görülüyor- çok vahim demektir. Şiddetin moral değerler yarattığı dünyanın neresinde görülmüş ki? Bölgede yeni toplumsal ilişkiler, yeni ekonomik dinamikler söz konusu. Normalleşme dediğimiz şey bu zaten. Hükümetimiz bu normalleşmede belirleyici bir rol oynuyor.
‘Susuz Yaz’lar olmasın diye
-’Susuz Yaz’ filmini hatırlattınız. Kendi torağının sulanmasını isterken, bu amaçla suyu kesen ve başka toprakların kurumasına yol açan insanların anlatıldığı film..
Aynen öyle. Toplulaştırmayla bu sorunlar aşılıyor. Yeni hak sahipleri çıkmıyor, ama mevcut hak sahipleri, imkanlardan eşit oranlarda yararlanmış oluyor. Bunun nesi, ‘toprak savaşlarına’ yol açıyor bilmem ki?!
-Milliyet gazetesinin haberi bu başlıkla çıkmıştı, okuyunca bu başlık ve haberin içeriği itibariyle okuyucuya taşınmak istenen algıya doğrusu hem şaşırdım hem üzüldüm. Şunu mu demek istiyorlar: Kürtlerde savaş bitmez! Bir savaş biter bir başkası başlar, Kürtler savaşsız yaşayamaz!
Maalesef böyle bir algı yaratılmak isteniyor. Ama bu çok haksızca.. Elbette bölgenin yıllardır değişmeyen yarı -feodal üretim ilişkilerinin yarattığı sorular var. Bu ilişkilerin demokratikleşmesi ve normalleşmesi yolunda son on yıla varıncaya kadar hemen hiçbir çaba gösterilmedi. Büyük toprak sahipleri, kendilerini koruyabilmek için çatışma yıllarında sırtlarını güvenlik bürokrasine dayadı. Bir başkası PKK’ya sığındı. Toplumsal bölünmeye yol açan, toplumsal çatışmayı arttıran, iç barışı tehdit eden bir dönem yaşandı. O dönemin hala sonuçlarıyla mücadele ediliyor..
Çözüm sürecinde örtülü gerilim var
-Son sorum açılım süreciyle ilgili olacak. Süreç nasıl gidiyor?
Örtülü bir gerilim var sanki. Ama hükümet olarak çok rahatız. Süreçten geri adım atan biz olmayacağız. Sayın Başbakanım, elimi, gövdemi, taşın altına koydum demişti, bu sözler bugün de geçerli. Bu sözlerin ifade ettiği hiçbir şeyden geri adım atılmayacak.