TÜRKİYE Cumhuriyeti Devleti’nin milletin oyuyla seçilen ilk Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın 40 yıllık siyasi hayatı adeta sıfırdan zirveye tırmanışın destanı oldu. Erdoğan siyasetin kendi zorluklarının yanı sıra adım adım başarı kazandıkça, sermaye, medya, askeri-bürokratik vesayet, paralel yapı, zaman zaman da dış devletlerin engelleme girişimleriyle mücadele ederek Türkiye’nin 12’nci Cumhurbaşkanı seçildi. Kendisine karşı CHP+MHP ile 12 parti ve paralel yapının kurduğu son ittifağı da darmadağın eden Erdoğan, bugüne kadar girdiği 9’uncu seçimi de kazandı. 1994 yerel seçiminde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildikten sonra medyanın hedef tahtasına konulan 28 Şubat dönemiyle de acımasız yalan ve iftira kampanyalarının merkezine yerleştirilen Erdoğan, kurucusu olduğu AK Parti ile 2002, 2007 ve 2011 genel seçimleri, 2004, 2009 ve 2014 yerel seçimleri, 2007 ve 2010 referandumları ve son olarak da 2014’te Cumhurbaşkanlığı seçimlerini açık ara önde kazandı.
Dik duruşunu hiç bozmadı
Başbakanlığı döneminde 367 krizine ve e-muhtıraya, büyük dünya ekonomik krizine, 17-25 Aralık darbe girişimlerine ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yurtdışı ayağı da bulunan medya kampanyalarına karşı durdu. Askeri vesayet için Genelkurmay ve kuvvet komutanlarının toplu istifaları, milli iradeye karşı Cumhuriyet mitingleri ve Danıştay baskını ile Dink cinayeti gibi saldırıların ülke birliğini etkilemesine izin vermedi. Paralel kumpaslara boyun eğmeyerek dik duruşunu bozmadı. Diktatör, otoriter gibi yalan ve iftira manşetleriyle toplum algısı oluşturulmasına demokratik yönetimi sayesinde müsaade etmedi. Gezi gibi çevre hassasiyetiyle başlayıp, darbe de dahil pek çok kalkışmanın da bulunduğu girişimler karşısında milletin desteğini alarak her seçimde arttırdığı oy oranı ile dik durdu.
Saldırılar 1994’te başladı
- Seçilmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 40 yıl önce Milli Selamet Partisi Gençlik Kolları Başkanlığı’ndan başlayarak Cumhurbaşkanlığı’na uzanan siyasi serüveni halkın içinden gelen siyasetçiye karşı, elit bürokrasinin savaş tarihi oldu.
1991 yılında Refah Partisi’nden İstanbul milletvekili seçilmesine karşın Yüksek Seçim Kurulu, diğer aday Mustafa Baş’ın daha çok tercih edildiğine hükmederek milletvekilliğini sona erdirdi. Erdoğan, 11 gün milletvekili olarak kalabildi.
- Erdoğan’ın başarılı siyasi çizgisi onu 27 Mart 1994 Yerel Seçimleri’nde RP adayı olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na getirdi. Medyanın Erdoğan ile savaşı da bugünlerde başladı.
- RP’yi ve onun kazandığı belediyelerin başkanlarını laiklik karşıtı olarak gören medya, her fırsatta Erdoğan karşıtı haberlere imza attı. Medya tarafından kara propaganda dönemi başlatıldı.
Muhtar bile olamaz dediler
- Okuduğu bir şiir nedeniyle aldığı 10 ay hapis cezası, medyada büyük sevinç yarattı. Hürriyet Gazetesi, ‘Siyasi Hayatı Bitti’ ve ‘Muhtar bile olamaz’ başlıklarını attı.
2001 yılında AK Parti kurulduğunda da, medya Erdoğan’a karşı eski tutumunu sürdürdü. 2002 seçiminde yüzde 34.2 oy ile AK Parti tek başına iktidar oldu. Medya, o günden sonra Erdoğan ve yol arkadaşlarını açık hedef olarak görerek, her icraatini manşetlerden eleştirmeye başladı.
e-muhtıra ve 367 garabeti
- Ülkeyi seçilmişlerin yönetmesinden rahatsız olan askeri ve yargı bürokrasisi, Başbakan Erdoğan aleyhine çalışıp, çeşitli vesayet planları yaptı. Cumhuriyet mitingleri, darbe girişimlerinin yaşandığı dönemde Erdoğan, manşet saldırısına da maruz kaldı.
- Son olarak 27 Nisan e-muhtırası basında ‘Laiklik uyarısı’ şeklinde verildi. Hükümet karşı bildiri yayınlayarak askere ‘hükümetin emrindesin’ cevabıyla dik durdu.
- 2007 seçiminde yüzde 46.6 oy ile AK Parti yeniden iktidar oldu. 367 garabeti ve diğer ayak oyunlarıyla yapılan engellemelere rağmen Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçildi.
Paralel çaba sonuçsuz kaldı
Paralel yapı ve onun medyası aylar boyunca Başbakan Erdoğan, bakanlar, milletvekilleri, bürokratlar ve aileleri hakkında iftira haberleri yaparken, millet 30 Mart 2014 Yerel Seçimleri’nde de AK Parti dedi.
Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adayı olması sürecinde de Erdoğan karşıtı manşetlerle karşı halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı oldu.
- Erdoğan, bu süreçte yerli ve yabancı işbirlikçi medyanın manşetleri,ve daha pek çok olumsuzluğa rağmen başarı çıtasını hep yükseltti.
Erdoğan’ı engelleyebilmek için her yola başvurdular
- Davos’ta İsrail’e yaptığı ‘one minute’ çıkışından sonra, İsrail lobisi ve yurtiçindeki taraftarları karalama kampanyasını hızlandırdı. Ancak bu saldırı da geri püskürtüldü.
- Erdoğan, Türkiye ekonomisini dünya ligine taşıdı.
- 2011 seçimlerinden de büyük zaferle ayrılan AK Parti, Çözüm Süreci ile Kürt ve PKK sorununu bitirmek için yola çıktığında; Oslo ve İmralı görüşmeleriyle manşetlerden vurulmaya çalışıldı.
- Millet, AK Parti’nin PKK ile işbirliği yapıyormuş gibi gösterilme çabasına yüz vermemesi nedeniyle medya bir kez daha çuvallarken, son olarak ortaya çıkan 17 ve 25 Aralık darbe girişimlerini gerçekleştiren Paralel Yapı da amacına ulaşamadı.