16 Kasım 2025 Pazar / 26 CemaziyelEvvel 1447

Netanyahu sert kayaya çarptı: Türkiye'den “biz hazırız” mesajı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bir TV kanalının canlı yayınında önemli açıklamalarda bulundu. Gazze konusuna değinen Bakan Fidan, Türkiye'nin süreci yakından takip ettiğini ve aktif rol almaya hazır olduğunu vurguladı.

AA15 Kasım 2025 Cumartesi 22:42 - Güncelleme:
Netanyahu sert kayaya çarptı: Türkiye'den “biz hazırız” mesajı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, A Haber canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Fidan, milli takımın Bulgaristan karşısında aldığı galibiyetten dolayı milli takımı tebrik etti.

ABD ziyaretini değerlendiren Fidan, "Öncelikle tabii şunu ifade etmek gerekiyor. Washington'a Beyaz Saray'a davet edilen Cumhurbaşkanımızın önderliğindeki Türkiye. Türkiye'nin son yıllarda ortaya koyduğu dış politikadaki performans, güvenilir ortak olma özelliği, birçok konuda Türkiye'yi işbirliği aranan bir aktör haline getirmiş durumda." ifadelerini kullandı.

Fidan, eylülde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya geldiğini hatırlatarak, yapılan görüşmelerde Türkiye-ABD ikili ilişkileri ve bölge ilişkilerine ilişkin çok ciddi konuların konuşulduğunu söyledi.

ABD'deki temaslarda, iki ülke ve bölge açısından, küresel barış ve istikrar açısından önemli olan konuların tekrar gündeme geldiğini aktaran Fidan, Türkiye'nin menfaatlerini daha iyi koruması, ilerletmesi için bu konularda belirli bir anlayış birliğinin, koordinasyonun sağlanması gerektiğini belirtti.

Fidan, Beyaz Saray'da yetkililerle yapılan görüşmelerde Suriye meselesi başta olmak üzere Filistin, Ukrayna gibi ağırlıklı konuların görüşüldüğünü kaydetti.

"Suriye'de Türkiye'nin emeği, ortaya koyduğu çaba gerek istikrar, gerek mültecilerin geri dönüşü için bu yeni yönetimin uluslararası meşruiyet sağlaması için ortaya koyduğu çaba, tarihte örneğine az rastlanır çabalardan biri." diyen Fidan, bölgeyi yakından takip eden ülkelerin, Türkiye'nin burada aslında ne kadar ahlaki ve onurlu bir dış politika izlediğini gördüklerini söyledi.

Fidan, şöyle devam etti:

"Bir taraftan Suriye'nin menfaatini, toprak bütünlüğünü, halkının refahını, barışı düşünürken, diğer taraftan kendisiyle ilgili konuları da olabildiğince geri planda tutup bunu bölge ülkeleriyle beraber götürme meselesi, ancak Türkiye gibi uzun stratejik kültür tarihi olan, bunu yapacak derinliği olan ülkelerin izleyebileceği dış politika hamleleri.

Türkiye'nin orada olmasından daha normal bir şey yok. Yani bu sorunların tespiti, teşhisi, üstlenilmesi, yüklenilmesi, ileri taşınması sadece Türkiye'nin lehine değil. Türkiye'nin dış politikadaki en büyük farkı, bir konuya yaklaştığı zaman sadece kendi lehi için yaklaşmıyor. Diğer, kendisi için ne istiyorsa, bölgedeki diğer ülkeler için de aynı şeyi isteyip, beraber menfaatimizi ilerletelim konusu var."

- "AMERİKALILARIN VE BİZLERİN BİRİNCİL MESELESİ İSRAİL'İN SURİYE İÇİN BİR TEHDİT OLMAKTAN ÇIKMASINI SAĞLAMAK"

SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG konusunun, Amerikalılarla konuştukları önemli bir konu olduğunu vurgulayan Fidan, şunları kaydetti:

"Belli bir anlayış birliği içerisinde bunun ilerletilmesi gerekiyor. Biliyorsunuz, Amerikan sistemi içerisinde bölgeye angaje olurken, özellikle DAEŞ'le mücadele bahanesi üzerinden, burada oluşturulmuş belli mekanizmalar, belli siyasi yatırımlar ve belli bir perspektif var önceki iktidarlar döneminden bugüne kadar taşınmış. Şimdi bunu geriye doğru sardırmak, belli bir noktada bütün aktörlerin menfaatine olacak şekilde nihayetlendirmek bir dikkat, intizam ve sabır istiyor.

Burada Şam'la YPG arasındaki görüşmelerin gidişatı önemli. Bu görüşmeler bir ara inkıtaya uğradı malumunuz, özellikle İsrail'in güneye müdahalesinden sonra, bölgede olan birtakım gelişmelerden dolayı inkıtaya uğradı. Şimdi Amerikalıların ve bizlerin de en büyük şu anda birincil meselesi İsrail'in Suriye için bir tehdit olmaktan çıkmasını sağlamak ve Suriye'nin de İsrail için bir tehdit olmaması ve herkesin birbirinin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine dikkat ettiği bir yer. Şu anda Suriye'nin topraklarının bir kısmı işgal altında, bu işgalin son bulması gerekiyor ve Suriye'nin geri kalanını tehdit eden bir yaklaşım içerisinde de olunmaması lazım. Amerika'nın Suriye'deki düzeni, refahı ve istikrarı desteliyor olması fevkalade önemli."

"YPG'nin Şam ile yürüttüğü görüşmelerin belli bir noktaya evrilmesini bekliyoruz, yürütülen müzakereler var, Amerikalılarla yapılan görüşmeler var, bizim yaptığımız görüşmeler var, bunların bir noktada bir yere evrilmesi için çalışıyoruz. (Şam yönetimi ile YPG arasındaki görüşmeler) Duraksamaları getiren hususların başında, YPG'nin zaman zaman rotasından şaşıp yeni bir bölgesel krizden kendisine fırsat arayışı içinde olma durumu da var." ifadelerini kullanan Fidan, bu arayışın kendileri için fayda sağlamayacağının hatırlatılması gerektiğini vurguladı.

Fidan, Suriye'nin güneyinde, özellikle Dürzilere yönelik bir İsrail provokasyonu söz konusu olduğunu söyledi.

"(Suriye Cumhurbaşkanı) Ahmed Şara'nın ve arkadaşlarının, Birleşmiş Milletler Terör Örgütü listesinden çıkartılması çok önemli bir diplomatik hamleydi." diyen Fidan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerine teşekkürlerini iletti.

- GAZZE'YE ASKER GÖNDERME

Gazze'ye asker gönderme konusunda Türkiye'nin pozisyonuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Fidan, şöyle devam etti:

"Başkomutanımız Cumhurbaşkanımız, orduların nihayetinde hareket emrini verecek makam. Buradaki oluşan irade, gerekli şartların oluşması durumunda, Türkiye, Gazze'de elini taşın altına koymaya hazırdır ve asker gönderme de dahil olmak üzere her türlü konuda üzerine düşeni büyük bir sorumluluk duygusu ile yapacaktır. Bu bizim uluslararası topluma, bu konuda verdiğimiz en net mesaj. Bunu ortaklarımıza da söylüyoruz, dostlarımıza da söylüyoruz, ilgili aktörlere de söylüyoruz.

Şimdi yalnız burada şöyle bir süreç devam ediyor. Onu yakından takip ediyordur ilgili arkadaşlarımız. Şu anda üzerinde tartışılan, konuşulan bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi karar taslağı var. Bu taslak değişiyor, evriliyor, tartışılıyor. Sözünü ettiğiniz istikrar gücü, esas itibarıyla Trump Barış Planı'nda yer almakta olan iki kurumdan biri. Bunun hayata geçerken hangi net yetkilere sahip olacağı ve işleyişi nasıl olacağı konusuna ilişkin bir uluslararası hukuk metni teşkil edecek bir karar taslağı üzerinde tartışılıyor."

- GAZZE'DEKİ ATEŞKES SÜRECİ

Fidan, Gazze'de Barış Komisyonu ve Uluslararası İstikrar Gücü'nün hayata geçeceğini, buna yönelik tartışmaların devam ettiğini, Amerika'nın bu konuda yaptığı çalışmaların olduğunu ve Türkiye ile istişare içerisinde olduklarını, taslakların sürekli olarak evrildiğini söyledi.

"İstikrar gücüyle ilgili erken çalışmalar başlatılmış durumda. Amerikalıların koordine ettiği ve İsrail'le birlikte kurduğu bir Sivil-Askeri İşbirliği Merkezi var." diyen Fidan, Amerikalıların Trump üzerinden barış anlaşmasına sahip çıktıkları için sürecin önüne çıkan engellerin çözülmesi amacıyla bir mekanizma geliştirdiklerini ve bunun sahiplenme açısından önemli bir adım olduğunu vurguladı.

Fidan, barış anlaşmasını ilerletme konusunda koordinasyonu sağlayacak mekanizmaları hayata geçirme iradelerinin sürdüğünü, bu kapsamda askeri makamlar arasında yakın diyaloğun devam ettiğini dile getirdi.

- GAZZE'DE GARANTÖRLÜK

Şarm el-Şeyh'te ateşkesin hayata geçmesi için yapılan müzakerelerde rol aldıklarını aktaran Fidan, "Mısır, Katar ve Türkiye. Herkes üzerine düşen rolü oynayarak bu ateşkesi hayata geçirmeyi mümkün kıldı. Şimdi bu dört ülkenin imza attığı oradaki deklarasyonda aslında bir garantörlükten ziyade, yani biz bunun sağlayıcıları olarak bu türden bir niyetin arkasında durmaya devam edeceğiz ve bu ateşkes anlaşması bizim desteklediğimiz, desteklemeye de devam edeceğimiz bir anlaşma. Klasik manada bir garantörlük vermiyor bu." ifadelerini kullandı.

Fidan, Gazze'ye yönelik insani yardımlar için bir İnsani Yardımlar Koordinatörü atadıklarını hatırlatarak, bu konuda yoğun bir çalışma içinde olduklarını söyledi.

"Türkiye'nin kesintisiz bir insani yardımı var." diyen Fidan, İsrail tarafından söz verildiği miktarda insani yardımın Gazze'ye giremediğini dile getirdi.

Fidan, Gazze'nin gündelik yönetilmesini sağlayacak apolitik bir komitenin kurulmasının söz konusu olduğunu belirterek, Hamas'ın, Gazze'nin yönetimini bu Filistinli komiteye devretmeye hazır olduğunu deklare ettiğini aktardı.

Batı'da Hamas'ın silahsızlandırılmasının çok gündemde olduğunu, konuşulduğunu vurgulayan Fidan, şunları kaydetti:

"Biz kim olursa olsun faile değil fiile bakıyoruz. Yani zulmü kim işlerse işlesin biz kınıyoruz. Olay Filistin'in savunmasına geldi mi direnişe geldi mi, işgal devam ettiği sürece, zulüm devam ettiği sürece buna mukabil bir silahlı direniş olacak. Bu Hamas olmazsa başkası, başkası olmazsa başkası. Bu işgale karşı koymanın doğasında olan bir şey. Her Filistinli üzerine düşen şeyi yapacaktır. Bunu Batılılar da biliyor herkes biliyor. Bizim burada söylediğimiz şey şu; olayı Hamas'ın silahsızlanması üzerinden başlatmak değil, işgali sona erdirici, zulmü hafifletici ve yok edici bir mekanizmanın ortaya konulması. Bu mantığın iyi anlatılması gerekiyor.

Hamas'ın sanki DEAŞ gibi bir terör örgütü olarak nitelendirilmesi sonucunda ortaya çıkan bir tepkisellik var. Bu tepkiselliği politikaya dönüştürme hamleleri var. Bizim de tabii bu retoriği, yapı çözümüne tabi tutmamız gerekiyor. Yani retoriği çözümleyip tekrar oluşturmamız gerekiyor. Aslında diplomaside en fazla yapmaya çalıştığımız şey de bu. Oluşmuş yanlış algıları ilk önce çözümleyip, bozup, sonra yenisini oturtturma meselesi. Burada da ben yani bu mekanizmaların anlatıldığı zaman buna 'ya bu böyle değil' diyen adam da duymadım. İsrail'in işgalini yok edecek, iki devletli çözümü mümkün kılacak bir yol haritasının da Filistinlilere verilmesi gerekiyor. Yani bu insanlar silahı ben seviyorum diye ellerine silah alan insanlar değil. Hatayı kim yaparsa, sivilleri kim öldürürse biz faile bakmıyoruz, fiile bakıyoruz. Batılılar gibi değil. Batılılar seçiciler o konuda. Fiile bakmıyorlar, faile bakıyorlar."

CAATSA'ya değinen Fidan, 25 Eylül'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Trump'ın Beyaz Saray'da bir araya geldiklerini hatırlatarak, "Sayın Trump bir irade beyanında bulundu. Cumhurbaşkanımıza olan saygısı, güveni, yani bunu hiç böyle düşünmeden dedi ki, 'Bu CAATSA bizim aramızda olmaması gereken bir şey, bunu kaldırmamız lazım.' Ve bunun talimatını da kendi bürokrasisine verdi." diye konuştu.

Fidan, CAATSA'nın ABD Kongresinden geçen bir yasa olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Aramızdaki ilişkilerde niyet iyi olduğu sürece çare arayışı tükenmez. Bu konuda inşallah Cumhurbaşkanımızın da irade koyduğu birtakım çözüm konuları var. Onları zamanı geldikçe kamuoyuyla paylaşacağız zaten ama önemli olan şu, Amerika'nın (eski ABD Başkanı Joe) Biden'dan farklı olarak bunu çözmeye niyeti var. Evet, Sayın Trump'ın bu konuda verdiği talimat var, koyduğu irade var. Bu konu takip ediliyor, biz de takip ediyoruz. İnşallah en kısa sürede çözeceğiz."

CAATSA konusunda engel olan problemin, metnin kendisindeki şartlar olduğuna dikkati çeken Fidan, metin üzerinde çalıştıklarını ve yasada çok fazla detay olduğunu dile getirdi.

Fidan, Türkiye'nin istediği manada sorunun çözülmesi için belli adımların atılması gerektiğine işaret ederek, "Kongre tarafında da yapılması gerekenler var." dedi.

- AVRUPA'NIN YENİ GÜVENLİK MİMARİSİ

Avrupa Güvenlik Eylem Programına (SAFE) ve Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilere dair Fidan, AB'nin yeni güvenlik mimarisinin en büyük ayağını, savunma sanayini ayağa kaldırma ve savunma ihtiyaçlarının karşılanmasının oluşturduğunu söyledi.

Fidan, bu tartışmanın Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan sonra başladığını ve Trump yönetimiyle de hız kazandığını aktaran Fidan, AB'nin savunma sanayiyle ilgili düşük faizli 150 milyar avroluk ortak bir fon oluşturmayı planladığını ve üye ülkelerin bundan yararlanabileceğini anlattı.

Ayrıca, AB'nin mali yükümlülükleri uyarınca bütçe borçlanmasına verilen tavanın kaldırıldığını ve 800 milyar avroluk başka bir fon oluşturduklarını anlatan Fidan, bunun gelecekten para alıp günü kurtarmaya yönelik bir mekanizma olduğunu söyledi.

Fidan, aday ülkeler için geliştirilen kurallar olduğunu kaydederek, "Burada belli miktarda, tabii kaynakların kullanımı için özellikle dışarıdan direkt gelip kullanacaksanız, belli ülkelerin bir oylaşması gerekiyor. Burada belli sıkıntılar çıkabilir Türkiye'ye. Neden? Yunanistan'dan ve Kıbrıs Rum kesiminden dolayı. Ama yeri kalan 800 milyarlık fonun kullanılması ve diğer taraftan da bizim Avrupa Birliği'nde şirketlerimizin artan şekilde firma kurması, ortaklık yapması, buradaki fonlardan gereğince istifademizi mümkün kılacak." diye konuştu.

- "RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI DURMAYA EN YAKIN NOKTADA"

Fidan, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın geleceğine ilişkin, "Tabii bunun durması gerekiyor. Baştan itibaren bizim politikamız buydu. Ama bunun durmasını istemeyen de çok güçlü çevreler vardı Amerika'da ve Avrupa'da başka türlü sonuçlanması için. Şimdi Amerika da aslında günün sonunda bizim olduğumuz yere geldi Trump yönetimiyle beraber." ifadelerini kullandı.

Avrupalı liderlerin de savaşın sonlanmasını istediğini dile getiren Fidan, "Şimdi bu savaş aslında durmaya en yakın noktada bence. Neden? En karanlık anını yaşıyoruz şu anda çünkü her iki taraf da birbirinin ulaştırma ve enerji altyapılarını yok etmek üzere odaklanmış durumda. Yani normal askeri hedefleri zaten vuruyorlar ve orada da bir kilitlenme oldu. Artık dron savaşlarına döndü." şeklinde konuştu.

Fidan, iki taraf için de durumun daha da yıpratıcı hale geldiğine işaret ederek, ateşkes için bütün şartların ortada olduğunu ve çalışmaların devam ettiğini söyledi.

- "RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI YIPRATMA SAVAŞINA DÖNÜŞTÜ"

Artık bu savaşın bitmesi gerektiğini vurgulayan Fidan, şunları kaydetti:

"Çünkü bir, olay yıpratma savaşına dönüştü. Kimsenin aslında çok fazla bir şey kazandığı yok. Tam tersine savaşı bir şey kazanmak için yapıyorsunuz, iki taraf da birbirini yok etti. Avrupa tarafı burada aktif savaşın içerisinde asker göndererek bulunmuyor ama parasıyla, desteğiyle sürekli savaşın içinde ve yüklendiği maliyet var. Rusya'ya abluka uyguluyorsunuz, enerjisini almıyorsunuz, ticaret yapmıyorsunuz. Rusya gibi bir güçle bütün bunlardan mahrum kalıyorsunuz. Bunun getirdiği bir maliyet var. Bu maliyetin iktidarlara ürettiği siyasi maliyet var. Biliyorsunuz savaş başladığından beri olan seçimlerin hepsinde Avrupa başkentlerinde teker teker iktidarların değiştiğini görüyoruz."

Fidan, Avrupa ülkelerinde de silahlanmayla ilgili çalışmalara başlandığında bütçelerinde birçok kalemde kesintiye gitmek zorunda kalınacağına dikkati çekerek, "Vergilerde artış göreceksiniz, maliyetlerde yükselme göreceksiniz. Ve böyle de oluyor. Şimdi bu partilere, yönetimlere fatura çıkartıyor. Siyasi maliyet çıkartıyor. Bu devam ettirilebilir bir şey değil." dedi.

- "SAVAŞIN MALİYETLERİ YÖNETİLEBİLİR OLMAKTAN ÇIKTI"

Fidan, savaşın etkisine değinerek, "Ama büyük bir maliyet sorunu var artık. İnsan maliyeti ve diğer siyasi maliyetler yönetilebilir ve taşınabilir olmaktan çıktı." ifadesini kullandı.

Rusya ile Ukrayna arasında barış masası kurulup kurulmayacağına ilişkin Fidan, "Şimdi biz barış masasının kurulacağına inanıyoruz. Şahsen ben, inanıyorum. Yani Türkiye'de olur, başka bir yerde olur. Ama bu barışın artık sadece olması gerektiğine değil de olacağına da ben inanıyorum." dedi.

- "(KKTC CUMHURBAŞKANI ERHÜRMAN İLE) KOORDİNELİ, VERİMLİ VE UYUMLU ÇALIŞACAĞIMIZA DA İNANIYORUM"

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman'ın Türkiye ziyaretinde kendisiyle bir araya geldiklerini kaydeden Fidan, "Dış politika koordinasyonu, söylem birliği, vizyon birliği, eylem birliği konularında neler yapılmalı, neler konuşulmalı, ne edilmeli o konuları genel itibariyle konuştuk detaylı bir şekilde. Verimli ve faydalı bir görüşme oldu. Ben kendisiyle koordineli, verimli ve uyumlu çalışacağımıza da inanıyorum büyük oranda." ifadelerini kullandı.

AB'nin bir politika tıkanması içerisinde olduğunu, Rum kesimini "bu sorun yumağıyla birlikte kendi içine" dahil ettiğini belirten Fidan, "Şimdi hal böyleyken, şimdi Avrupa Birliği'nin kendi karar alma mekanizmalarında ve yönetim mekanizmalarında normal devletler için getirdiği uygulama esaslarını, karar alma esaslarını bu türden bir yapının, Kıbrıs'ın Rum kesimi gibi bir yapının tabii ele geçirmesi, onu suistimal etmesi, yönlendirmesi tabii Avrupa Birliği'nde de kriz oluşturuyor." değerlendirmesini yaptı.

Fidan, AB'nin karar alma mekanizmasını değiştirmeye çalıştığını, belirli konularda oy birliğini değil oy çokluğunu esas alan bir yapıya geçmeye çalıştığını vurgulayarak, AB'nin birçok konuda karar alamadığını, "Türkiye alanının da" bunlardan biri olduğunu söyledi.

- "PROVOKASYONLARI UZUN ZAMANDIR GÖRÜYORUZ"

KKTC içinde ve Güney Kıbrıs Rum Yönetiminde (GKRY) zaman zaman ortaya çıkan provokasyonlara ilişkin soruya yanıt veren Fidan, "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde de aslında bulunan bazı kesimlerin provokasyon yaptığını biz uzun zamandır görüyoruz. Gerçekten standart bir Rum'un çok daha ötesinde Türk düşmanlığı yapan, Türk tarafında olan, kendine Türk diyen insanlar da var." ifadelerine yer verdi.

Fidan, bunların marjinal, belli çıkar odaklarının ağlarında var olan gruplar olduğunu belirterek, "Yolumuza devam edeceğiz burada. Kıbrıs Türkünün, eşit egemen varoluş hakkını kimse alamaz. Yani adada (Kıbrıs Türk halkının) ikinci sınıf statüye düşürülmesine, kendileri de izin vermez, garantör ülke olarak biz de izin vermeyiz. Ya eşitlik içinde var olunur ya da olmaz. Şu andaki iki devletli çözüm olarak tanımladığımız bizim, yani Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını esas alan yapı, her iki tarafın da eşitliğini garanti altına alan ve sorun çıkarmayan en iyi yapı." diye konuştu.

Bakan Fidan, Rum-Yunan propagandasından dolayı uluslararası toplumun bunu benimsemesinin, "başka bir çözüme de sıcak bakıyorlarmış imajını, illüzyonunu vermelerinin tarihi bir yanılsama" olduğunu dile getirdi.

Fidan, "Şu anda adanın kuzeyinde Türkler yaşıyor, güneyinde Rumlar yaşıyor ve Türk askerinin varlığından dolayı da 74 yılından itibaren de bir kişi bile burnu kanamadan hayatına devam ediyor. Gerçekten bir barış operasyonu diyorduk, bir propaganda için barış operasyonu değil, bunun getirdiği barış ve huzur ortamından en fazla Rumlar istifade ediyorlar aşağıda." ifadelerine yer verdi.

- "AB MEDENİYETLER ÜSTÜ ENTİTE OLAMADI"

Türkiye'nin AB üyelik sürecindeki mevcut duruma ilişkin soruya cevaplandıran Fidan, şu anda "yeni bir şart ve psikoloji seti" içerisinde olduklarını ve buna uygun davranış ve politikalar üretmeleri gerektiğini söyledi.

Bakan Fidan, "Burada belirleyici temel birinci unsur, Cumhurbaşkanımız (Recep Tayyip Erdoğan) 2023 Mayıs ayında tekrar seçildikten sonra Avrupa Birliği konusundaki ortaya koyduğu irade, beni de Dışişleri Bakanı olarak atladıktan sonra bir köşeye çekti 'ben senden bu konuda elinden geleni yapmanı istiyorum' dedi. Bir talimat olarak bunu verdi, Avrupa Birliği konusundaki iradesi." ifadelerini kullandı.

AB'nin kendi içerisinde başarılı bir proje olduğunu kaydeden Fidan, "(Avrupa Birliği) Kendi içerisinde bir başarılı bir proje oldu birçok açıdan diğer emsallerine kıyasla. Bir ulus üstü entite olmayı başardı. Ama medeniyetler üstü entite olamadı." değerlendirmesini yaptı.

Fidan, Türkiye'nin AB'den büyük fonlar almadan kendi altyapısını, üst yapısını, temel hizmetlerini, enerji altyapısını, savunma altyapısını, sağlık altyapısını, haberleşme altyapısını, eğitim altyapısını tamamlayıp bitirdiğini belirterek, "Birçok Avrupa ülkesinin standartlarının çok üstünde bir altyapısı var şimdi Türkiye'nin ve nüfusu da 90 milyona yaklaşmış durumda." dedi.

- ALMANYA BAŞBAKANININ TÜRKİYE'YE AB ÜYELİĞİ KONUSUNDAKİ DESTEK SÖZLERİ "ÖNEMLİ BİR İRADE TAZELEMESİ"

Bakan Fidan, "Biz gerçekten, gerek Avrupa Birliği'nde olsun, gerek doğumuzda, gerek kuzeyimizde, gerek Akdeniz'de, bütün ortaklarımızla refaha dayalı, bir işbirliğini hayata geçirmek istiyoruz. Artık bu mümkün." ifadelerini kullandı.

"Avrupa Birliği ile ben burada yeni dönemde bir takım ilerlemeler olacağını düşünüyorum." diyen Fidan, "Sayın (Almanya Başbakanı Friedrich) Merz'in Ankara ziyareti esnasında çıkıp 'biz Türkiye'nin Avrupa Birliği'nde olmasını istiyoruz' demesi önemli bir irade tazelemesi olmuştur. Bunun Almanya'dan geliyor olması, bu önemlidir. Biz bunu kıymetli buluyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Fidan, bununla ilgili çalışmaların devam ettirilmesinin önemine dikkati çekti.

- FETÖ MENSUPLARI BATI ÜLKELERİNDE SÜREKLİ RAPOR VERMEK ZORUNDA

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) kendisini hedef almaya devam ettiğini belirten Fidan, "O kan davası anlaşılan hiç bitmeyecek. Şu anda gece gündüz hedef alınmaya devam ediyorum. 6-7 tane spesifik networkleri var. Açıktan sürekli yayın yapan. Diğer gizli networkleri, anonim hesaplar yani gece gündüz. Yeryüzünde artık söylenecek hiçbir şey bırakmıyorlar." diye konuştu.

Fidan, FETÖ mensuplarının yurt dışındaki faaliyetlerine ilişkin değerlendirmesinde, örgüt üyelerinin bulundukları ülkelerde kalabilmek için yabancı servislere düzenli rapor verdiklerine işaret ederek, "Her gün gidip bir Batı ülkesinde bir servise, her hafta, iki haftada bir gidip rapor vermek zorunda, varlığını devam ettirebilmek için. Şimdi bir insana Allah daha büyük bir zillet verebilir mi?" ifadelerini kullandı.

Örgütün, "vatanı adına yola çıkıp daha sonra yabancı odaklara bilgi veren bir hale geldiğini" belirten Fidan, bunun uluslararası alanda kabul görme çabasının bir sonucu olduğunu söyledi.

Fidan, "Artık milletimiz, başta inananlar olmak üzere, buradaki problem alanını, sapkınlığı, aldatmayı görmüş durumdalar ve öyle katılım vesaire yok. Şimdi (FETÖ) varlıklarını devam ettirmeye çalışıyorlar." dedi.

Ekonomist dergisinin 2026 kapağına yönelik yorumunda Fidan, "Ekonomistin kapaklarını çok anlam yükleyen bir insan değilim." ifadesini kullandı.

ABD'de (Başkan Donald) Trump yönetimiyle ilgili değerlendirmesinde ise Washington'un, birçok politikayı yeniden sorguladığı bir döneme girildiğini dile getirdi.

Teknoloji ve yapay zeka alanındaki gelişmelere dikkat çeken Fidan, "Yapay zekada bir dönüşüm var, kimsenin beklemediği bir dönüşüm." dedi.

Bakan Fidan, yapay zeka alanındaki hızlı dönüşümün, Türkiye açısından stratejik önem taşıdığını belirterek, Türkiye'nin bu alanda güçlü bir adaptasyon ve hazırlık süreci yürütmesi gerektiğini dile getirdi.

Gençlere de tavsiyelerde bulunan Fidan, onların zihinlerinin hacklenmesine izin vermemesi gerektiğini vurgulayarak, gençlerden hedeflerine odaklanmalarını istedi.

ÖNERİLEN VİDEO

ABD'de kargo uçağı faciası: Felaket anı anbean kamerada

Kapat
Video yükleniyor...