18 Nisan 2024 Perşembe / 10 Sevval 1445

Schulz: Türkiye ile pozitif bir ajandamızın olmasını istiyoruz

Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Jürgen Schulz, Türkiye ve Almanya'nın derin köklere sahip tarihi ilişkilerinin yoğun, emsalsiz ve çok yönlü olduğunu belirterek 'Türkiye ile pozitif bir ajandamızın olmasını istiyoruz.' ifadesini kullandı.

AA24 Mart 2022 Perşembe 11:21 - Güncelleme:
Schulz: Türkiye ile pozitif bir ajandamızın olmasını istiyoruz

Schulz, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz'un 14 Mart'ta Ankara'ya yaptığı resmi ziyareti, ikili ilişkileri ve Ukrayna-Rusya savaşına ilişkin güncel gelişmeleri AA muhabirine verdiği yazılı röportajda değerlendirdi.

Almanya Şansölyesi Scholz'un 14 Mart'taki Türkiye ziyaretinin, Almanya'da yeni hükümetin görev yaptığı ilk 100 gün içinde gerçekleştiğine dikkati çeken Schulz, "Bu, özellikle bu zor zamanlarda ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin önemini ortaya koyuyor. İlişkilerimiz çok derin köklere ve uzun bir geçmişe dayanıyor. Türkiye ile pozitif bir ajandamızın olmasını istiyoruz." ifadelerine yer verdi.

Schulz, Türkiye ve Almanya'nın, Ukrayna-Rusya savaşı ve ortaya çıkan sürdürülebilir enerji tedariki gibi birçok konuda ortak zorluklarla karşı karşıya kaldığını belirterek "Şansölye Scholz'un ziyaretinin, kendisinin Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan ile yapacağı birçok buluşmanın sadece ilki olduğuna ve bu ziyareti yakın zamanda Almanya'nın yeni hükümet üyelerinin ziyaretlerinin izleyeceğine eminim." değerlendirmesinde bulundu.

- "ALMANYA VE TÜRKİYE ARASINDAKİ İLİŞKİLER YOĞUN, EMSALSİZ VE ÇOK YÖNLÜDÜR"

Bölgesel ve küresel konjonktürün etkisiyle ikili ilişkilerde ivme bekleyip beklemediğine ilişkin soruya Schulz, "Almanya ve Türkiye arasındaki ilişkiler yoğun, emsalsiz ve çok yönlüdür." yanıtını verdi.

Schulz, bu ilişkilerin siyaset, ekonomi, kültür, aile ve arkadaşlar arasındaki özel ilişkiler gibi birçok alanı kapsadığını vurgulayarak şöyle devam etti:

"Bizim gibi Türk hükümetinin de Birleşmiş Milletler (BM) Antlaşması ve Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatının (AGİT) temel ilkelerini desteklemesine ve (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin'in Ukrayna saldırısına karşı durmasına minnettarız. Türkiye, BM'de anahtar rol üstlendi ve Ukrayna'ya karşı Rus şiddetinin kınandığı kararın hazırlanmasını etkin şekilde destekledi."

Son günlerde Putin'in, özgür dünyayı bölme stratejisinde başarılı olmadığının görüldüğünü ileri süren Schulz, "Putin Ukrayna'ya saldırarak uzun yıllardır olmadığı kadar dünyanın birleşmesine sebep oldu. BM Genel Kurul Toplantısı'nda 141 ülke Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısını kınadı. Rusya, Belarus, Suriye, Kuzey Kore ve Eritre'den oluşan sadece 5 ülke destek verdi. Bu nedenle savaşa karşı duran ülkeler arasında ilişkilerin hızlanmasını bekliyorum." değerlendirmesinde bulundu.

- "PUTİN, SAVAŞIYLA RUS HÜKÜMETİNİN BİZİMLE OLAN İLİŞKİLERİNİ TAMAMEN DEĞİŞTİRDİ"

Büyükelçi Schulz, Almanya'nın, Batı'da Rusya'ya karşı daha ılımlı ve yapıcı bir yaklaşımın öncüsüyken şu an neden pozisyon değiştirerek ABD ile tam bir uyum içinde hareket ettiğine ilişkin soruyu, "Rusya ve Rus halkı ile yapıcı ve olumlu ilişkilere sahip olma isteğimiz değişmedi. Ancak Putin, savaşıyla Rus hükümetinin bizimle olan ilişkilerini tamamen değiştirdi." diye yanıtladı.

Müzakere ve görüşmelerin Almanya için her zaman öncelikli olduğunu belirten Schulz, şunları kaydetti:

"Son aylarda Rusya krizinde diplomasi aracılığıyla barışçıl çözüm bulabilmek için her yolu denedik. Ayrıca Türk dostlarımız gibi biz de diplomatik çözüm için opsiyonları her gün değerlendirmeye devam ediyoruz.

Rus hükümeti görüşme tekliflerimize yanıt vermedi. Bunun yerine Putin Ukrayna'ya yönelik askeri saldırı ile dünyanın gözleri önünde uluslararası düzenin ve uluslararası hukukun en temel kurallarını eşi görülmemiş bir şekilde ihlal etmiştir. Rus hükümetinin bunu bir 'barış misyonu' olarak tanımlaması, BM Antlaşmasını saptırıyor. BM'nin, sonraki nesilleri savaş felaketinden korumak için kurulduğunu unutmamalıyız."

Schulz, Ukrayna'daki savaşın bir dönüm noktası olduğunu çünkü sadece Ukrayna'yı doğrudan hedef almadığını, bunun aynı zamanda kurallara dayalı düzene de bir saldırı olduğunu vurguladı.

Dünyada hiçbir ülkenin, daha güçlü olan komşusu öyle istedi diye egemenliğinin ele geçirilmesini kabul etmeyeceğini kaydeden Schulz, "Uluslararası toplum, başta güç kullanma yasağı olmak üzere BM Antlaşmasının ilkelerinin haksız şekilde ihlal edilmesini kabul edemez. Putin gibi savaş saldırganlarına karşı özgürlüğü, demokrasiyi ve refahı savunup korumalıyız." ifadelerini kullandı.

- "ALMANYA VE DİĞER AB ÜYESİ ÜLKELER, UKRAYNA'DAN GELEN TÜM SIĞINMACILARI KABUL EDECEK"

Schulz, Almanya'nın Ukrayna'ya savunma ve insani durum açısından verdiği desteğe ilişkin de Almanya'nın, Avrupa Birliği (AB) ve diğer ülkelerle Rusya'ya karşı eşi görülmemiş bir yaptırım paketi uyguladığını ifade etti.

Alman Silahlı Kuvvetlerinin stoklarından 2 bin 500 Strela tipi uçaksavar füze, 1000 tanksavar silah ve 500 Stinger tipi hava savunma füzesinin Ukrayna'ya gönderildiğini belirten Schulz, "Başka sevkiyatlar da değerlendirilmektedir. Almanya'da üretilen veya Doğu Almanya stoklarından kalan silahları Ukrayna'ya sevk etmeleri için NATO ortakları Hollanda ve Estonya'yı yetkilendirdik. Almanya ayrıca AB'nin Ukrayna'ya silah tedariki için oluşturduğu 450 milyon avro değerindeki fona 100 milyon avro ile katkıda bulunuyor." ifadelerine yer verdi.

Schulz, Almanya'nın, Ukrayna'ya ABD ile en büyük sivil desteği ve insani yardımı sağladığını belirterek "Almanya 2014'ten bu yana Ukrayna'ya insani yardım da dahil olmak üzere 2 milyar dolardan fazla destek sağladı. Almanya buna ilaveten 2014'ten beri AB aracılığıyla 3,8 milyar dolar mali yardım sağladı." ifadesini kullandı.

Almanya'nın, 5,6 milyon dolara yükselteceği katkıyla Ukrayna İnsani Yardım Fonuna en çok destek sağlayan ülke konumunda olduğunu kaydeden Schulz, bunun yanı sıra Uluslararası Kızılhaça da Ukrayna için 11,2 milyon dolar finansman sağlandığını belirtti.

Jürgen Schulz ayrıca AB'nin sivil koruma mekanizmalarının kalbi olarak nitelediği Afet Koordinasyon Merkezi tarafından da Ukrayna'ya ilaç yardımı gibi tıbbi desteğin sağlandığını aktararak "Almanya ve diğer AB üyesi ülkeler, Ukrayna'dan gelen tüm sığınmacıları kabul edecek." ifadesini kullandı.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'in, Ukrayna'ya yönelik saldırıları durdurulmazsa Rusya'nın "Berlin Duvarı'na kadar ilerleyeceği yönündeki sözlerini değerlendiren Schulz, "Ülkelerimizi ve değerlerimizi korumaya kararlı olduğumuz konusunda Putin ile iletişim kurmak için AB, NATO ve Batı ile bir bütün olarak gerekli tedbirleri alıyoruz." ifadesine yer verdi.

- "KOMŞU ÜLKELERİMİZ ARASINDA YER ALDIĞI İÇİN UKRAYNA'YA DAHA ÇOK DESTEK OLACAĞIZ"

Büyükelçi Schulz, Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle ortaya çıkan yeni göç krizini Almanya'nın nasıl ele almayı planladığını ve Avrupa'nın mültecilere kucak açma konusunda Ukraynalılar ve Suriyeliler arasında çifte standart gösterdiği yönündeki eleştirileri de değerlendirdi.

Almanya'ya 2015'te 1 milyondan fazla Suriyelinin geldiğini belirten Schulz, "Ülkemize gelen insanların resimlerini iyi hatırlıyorum: Tren garına ve kabul merkezlerine varan Suriyelileri selamlayarak karşılayan insanların resimleriydi. Bu insanlar, gelen Suriyelilerin gıda, su ve kıyafet gibi en acil ihtiyaçlarını karşılamışlardı." ifadesini kullandı.

Schulz, sonraki aylarda Almanya'da ihtiyaç sahiplerine yönelik büyük bir destek ve dayanışma dalgasının görüldüğünü anımsatarak "Sadece ülkem adına konuşabilirim ama şunu söyleyebilirim: Koruma ve barınmaya muhtaç acil durumdaki Suriyelilere destek olduk, şimdi Ukraynalı mültecilere de aynısını yapacağız. Komşu ülkelerimiz arasında yer aldığı için Ukrayna'ya daha çok destek olacağız." değerlendirmesinde bulundu.

- "PUTİN ROTASINI BİR GECEDE DEĞİŞTİRMEYECEK"

Almanya'nın, G7 başkanlığı çerçevesinde G7 ortaklarıyla dış politikada güçlü ve birbiriyle bağıntılı ortak tutumu desteklediğini belirten Schulz, şöyle devam etti:

"Ayrıca AB ile birlikte, ABD ve G7 üyesi ülkelerin yakın iş birliğinde Rusya ve Belarus'a karşı eşi görülmemiş yaptırımları desteklemektedir: Önemli Rus bankaları, bankalar arası iletişim ağı SWIFT'ten çıkartıldı. Rus Merkez Bankası rezervlerin yönetimine ilişkin transaksiyonlar yasaklandı. İhracat kontrollerinden ve ihracat finansman yasağından oluşan ağır ve hedef odaklı yaptırımlar paketi uygulandı. Putin, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve 500'den fazla kişiye yönelik yaptırımlar uygulandı. AB hava sahası Rus mülkiyetinde olan, Rusya'da kayıtlı veya Rus kontrolünde olan tüm uçaklar için yasaklandı. Russia Today ve Sputnik'in AB'de yayın yapmasına yasak getirildi. Belarus'a karşı başka yaptırımlar da uygulandı."

Schulz, Alman Silahlı Kuvvetlerinin Doğu Avrupa müttefikleri için desteğini genişlettiğini ve genişletmeye devam edeceğini kaydederek Alman ordusunun, Litvanya'da NATO Muharebe Grubunu yönettiğini ve askeri varlığını artırdığını da vurguladı.

Romanya'da hava sahası denetiminin uzatıldığını ve genişletildiğini ifade eden Schulz, Almanya'nın Slovakya'da yeni bir NATO Muharebe Grubunun kuruluş sürecinde yer aldığını belirtti.

Schulz, Almanya Deniz Kuvvetlerinin Kuzey Denizi, Baltık Denizi ve Akdeniz'de güvenliği sağlamak için ilave gemilerle yardım sağladığını da aktararak şu değerlendirmelerde bulundu:

"Almanya, Doğu Avrupa'da NATO müttefiklerinin hava sahasının savunmasına da katılmak için savaş uçakları ve hava denetimi sistemleriyle hazırlanmıştır. Putin rotasını bir gecede değiştirmeyecek. Ancak Rus yönetimi ödeyeceği bedelin ne kadar yüksek olduğunu çok yakında hissedecek. Sadece geçen hafta Rusya'da borsa yüzde 30 değer kaybetti. Bu bize yaptırımların etkili olduğunu gösteriyor. Başka yaptırımları uygulama hakkını da saklı tutuyoruz."

- "TÜRKİYE 70 YILI AŞKIN SÜREDİR NATO'NIN GÜVENİLİR ORTAĞIDIR"

Büyükelçi Schulz, Türkiye'nin NATO üyeliğinin önemine ilişkin de "Coğrafi konumu, Montrö Sözleşmesi'nin koruyucusu ve diplomatik girişimleriyle Türkiye'nin katkısı önemli bir belirleyiciliğe sahip. Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü ve Rusya'nın saldırganlığının hukuksuzluğunu tanımasıyla Türkiye, bu krizde nerede yer aldığını açıkça ortaya koydu." dedi.

Ukrayna'ya yapılan bu saldırının, NATO ve her bir üye ülkesinin ne kadar gerekli ve ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu gösterdiğini belirten Schulz, "Türkiye 70 yılı aşkın süredir NATO'nın güvenilir ortağıdır ve savunma ittifakına olan katkısı her zaman olduğu gibi büyük önem arz etmektedir." ifadesini kullandı.

- "SAVUNMA İŞ BİRLİĞİ ALANINDA TÜRK-ALMAN PROJELERİ ŞİMDİDEN GENİŞ BİR ALANA YAYILMIŞ DURUMDA"

Jürgen Schulz, Almanya'nın, Ukrayna'ya büyük bir tehditten doğan acil bir durum karşısında savunmayı sağlayabilmek için silah vermeyi kararlaştırdığını belirterek "Rusya Ukrayna'ya acımasız şekilde saldırdı. Dünyada her ülke gibi Ukrayna da BM Antlaşmasında yer alan kendini savunma hakkına sahip. Uluslararası hukukun geçerli olduğu topraklarda durduğumuz için biz de BM Antlaşmasını birlikte savunmak zorundayız." ifadelerine yer verdi.

Almanya'nın, NATO müttefiki Türkiye'ye bazı askeri malzemelerin satışına getirdiği kısıtlamalara ilişkin ise Schulz, şunları kaydetti:

"Savunma iş birliği alanında Türk-Alman projeleri şimdiden geniş bir alana yayılmış durumda. Türkiye'nin NATO müttefikimiz olması gerçeği özel bir anlama sahip. Federal Hükümet esasen kısıtlayıcı ve sorumluluk sahibi silah ihracatı politikası güdüyor. Bu nedenle ihracat izni verilmeden evvel tüm başvurular dış ve güvenlik siyasetinin tüm önemli açıları bakımından titizlikle inceleniyor. Bu alanda geleceğe yönelik iş birlikleri hakkında Türk hükümetiyle yoğun bir fikir alışverişi yürütüyoruz."