28 ŞUBAT DAVASINDA İLGİNÇ SAVUNMALAR... ‘ERBAKAN YAŞASA LEHİME TANIKLIK YAPARDI’
28 Şubat davasının dünkü oturumunda sanıkların talepleri alındı. “Refahyol hükümetini devirmeye teşebbüsten ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan sanıklardan bazılarının kendilerini dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’la savunması dikkat çekti. 103 sanıklı davanın dünkü duruşmasında iddianamenin okunmasına ara verilerek 36 sanığın tutukluk halleri gözden geçirildi. Tutuklu sanıklar ve avukatları söz alarak tahliye taleplerinin gerekçelerini mahkeme heyetine anlattı.
Balyoz darbe planı davası hükümlüsü sanık emekli Orgeneral Çetin Doğan, “Batı Çalışma Grubu adıyla açılan dava, Ergenekon ve Balyoz davalarının türevidir. Siyasi bir davadır” diyerek dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’la katıldığı bir toplantıda, Erbakan’ın “İrtica bir hastalıktır” dediğini ancak bunun belgesinin olmadığını iddia etti. Doğan, belgesi olmadığını iddia ettiği sözlerle tahliyesini istedi. Doğan, irtica konulu toplantıların 2009 yılına kadar sürdüğünü savundu.
‘Şanssızlığım Erbakan öldü’
Dönemin MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral İlhan Kılıç ise ilginç bir savunma yaptı. Kendisinin Bakanlar Kurulu kararıyla atandığını hatırlatan Kılıç, “Amirim Başbakandır. Bu işlerle hiçbir ilgimiz yok. Bizim dönemimizde Erbakan ve Çiller çok başarılı görevler yaptılar. Sayın Erbakan asker ile çok iyiydi. Askerle hiçbir sorunu yoktu. Benim şanssızlığım amirinin rahmetli olmasıdır. Hayatta olsaydı lehime tanıklık yapardı” diye konuştu.
Sorumlu emri veren komutan
Emekli Tümgeneral Kenan Deniz’in avukatı Mustafa Bir, askerlik hizmetinin anında emir verilip, yerine getirilmesi esasına dayalı olduğunu belirterek “Askerlikte yazılı emir diye bir müessese bulunmuyor. Emrin suç teşkil etmesi durumunda bu emir verenin sorumluluğundadır. Emrin gereğinin yerine getirilmesinden doğan hiçbir sorumluluk asta yüklenemez” iddiasında bulundu.
Dönemin Psikolojik Harp Daire Başkanı Oğuz Kalelioğlu da“Psikolojik harbi karanlık, kanunsuz işler, kurumları hükümeti yıpratan kuruluş gibi yansıtıyorlar. Böyle bir şey yok. Asla psikolojik harp içeri değil, dış ülkelere karşı yapılır” iddiasında bulundu.
İmam Hatip öğrencilerine üniversite kapısını kapatan katsayı uygulamasını savunan davanın tek sivil sanığı eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz ise “1998’de tamamladık. Çevik Paşa’dan randevu aldım. İlk kez karşı karşıya geldik. O değişikliği Genelkurmay Başkanlığı’nın isteği doğrultusunda değil onlara karşı yaptık” dedi. Gürüz, 28 Şubat’ta görev alınan rektörlerin oy birliği ile görevden alındığını söyledi.
9 tahliye, J başkanları için yazı
Mahkeme dönemin MGK Genel Sekreteri İlhan Kılıç ve eski YÖK Başkanı Gürüz ile birlikte Hikmet Köksal, Ahmet Çörekçi, Hakkı Kılınç, Çetin Saner, İzzetin İyigün, Abdullah Kılıçaslan ve Kamuran Orhon’un tahliyesine karar verdi. Sanıkların tahliye gerekçesinde sağlık, yaş durumlarının dikkate alındığı ifade edildi. Sanıklara Adli Kontrol uygulanırken, davada tutuklu sayısı ise 27’ye düştü. Mahkeme çok tartışılan MGK tutanakları ve kararlarının gönderilmesi için MGK’ya yazı yazma kararı aldı. Mahkeme ayrıca, Genelkurmay Başkanlığı’ndan 7 Nisan 1997’de karargâhta yapılan irtica konulu toplantıya katılan J başkanlarının açık isimlerinin gönderilmesini istedi.
Poyrazköy’den 3 tahliye
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi ‘Poyrazköy’de ele geçirilen mühimmat’ davası kapsamında tutuklu yargılanan sanıklar Koramiral Deniz Cora, Kurmay Albay Ümit Metin ve Binbaşı Kemalettin Yakar’ın tutuklu kaldıkları süre ve isnat edilen suçların mahiyetini göz önüne alarak tahliyesine karar verdi. Tahliye edilen Cora, Metin ve Yakar, “Balyoz” davası kapsamında tutuklu oldukları için cezaevinden çıkamayacak. Dava kapsamında tutuklu sayısı 5’e düşerken, duruşma 14 Kasım’a ertelendi.