15 Aralık 2024 Pazar / 14 CemaziyelAhir 1446

Türkiye, Afrika’da bayrak gösteriyor

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye’nin Doğu Afrika’da Neo-kolonyalistlerin çarkına çomak sokan ciddi bir aktör olduğunu belirterek, “Her taşın altından Türkiye’nin çıkması bu güçleri endişelendiriyor” dedi

HAKAN ALBAYRAK-CİBUTİ 16 Kasım 2012 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Türkiye, Afrika’da bayrak gösteriyor
Dışşileri Bakanı Davutoğlu, Somali ziyaretiyle başladığı Afrika gezisinin ikinci durağı olan Cibuti’de İİT’nin toplantısına katıldı. Bu vesilesiyle Cibuti Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı’yla da görüşen Davutoğlu, ikili ilişkileri alabildiğine geliştirmeyi arzuladıklarını ifade etti. Cevap: “Biz hazırız.”
Cumhuriyet tarihi boyunca hiç gündemimizde olmayan Cibuti ile yeni bir sayfa açıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti, Cibuti’ye ilk defa büyükelçi atadı. Dün göreve başlayan Büyükelçi Hasan Yavuz, Cibutili bir yetkilinin kendisine “100 yıl sonra nihayet buralara geri dönebildiniz” dediğini söyledi. Geç olsun, güç olmasın.

Bölgeyi boş bırakmıyoruz

Cibuti’den sonraki duraklar Eritre ve Etiyopya. Birbiriyle şu veya bu şekilde sorunlu olan ülkelerden, derin şüphe ve kıskançlıkların hüküm sürdüğü bir coğrafyadan bahsediyoruz. Bu yüzden Türkiye, bölge ülkelerinden hiçbirini ‘boş bırakmamayı’, aynı anda hepsiyle birden iyi ilişkiler geliştirmeyi çok önemsiyor.
Türkiye artık Doğu Afrika’da ciddi bir aktör. Neo-kolonyalistlerin çarkına çomak sokan bir aktör. Davutoğlu’nun tabiriyle “Her taşın altından Türkiye’nin çıkması”, bu güçleri endişelendiriyor.
“Biz Somali’ye açılmakla kalmadık, bütün bu havzada entegre bir projemiz var” diyor Davutoğlu. Somut örnek: “Dünya petrol sevkiyatının yüzde 35’i, dünya ticaretinin de hatırı sayılır bir kısmı Aden Körfezi’nden yapılıyor. Bir tarafta Somali, öbür tarafta Yemen. Ne var ki bu ülkeler kendi körfezlerini kontrol edemiyorlar. Bazı güçler Somali’yi üçe bölerek, Somali’nin 3 bin kilometrelik sahilini de parçalayarak, bu kontrolsüzlüğü daim kılmaya çalışıyorlar.

Mogadişu'yu yeniliyoruz

Biz ise, bir yandan Somali’nin birliği için gayret sarf ederken, öbür yandan da Mogadişu ve Aden limanlarının rehabilitasyonu için devredeyiz. Somali’nin birliği, başkent Mogadişu’nun prestijinin artmasıyla doğrudan alakalı. Bu yüzden, perişan haldeki kamu binalarının yerine, saygın bir devlete yakışacak yeni binaların yapılması işini üstlenmiş bulunuyoruz. İnsani yardımlarımız da devam ediyor tabii. TİKA vasıtasıyla Mogadişu’nu yollarını ve kaldırımlarını da yapıyoruz. Başbakanımızın, geçen yılki ziyaretinde verdiği bütün sözleri yerine getiriyoruz. Sağlık hizmetlerimizden bugüne kadar 250 bine yakın Somalili istifade etti. Başkenti ağır bir kokuya boğan ve hastalıklara yol açan devasa kemik yığınları kaldırılıp Kızılay’ımızın kurduğu tesislerde yakıldı. Geçen yıl bizimle beraber Mogadişu’ya gelenler, şehrin derlenip toparlanmaya başladığını hemen fark edeceklerdir. Geçen yıl gözlerinden hüzün ve çaresizlik okuduğumuz insanların gözlerinden şimdi sevinç ve umut okuyoruz.”

Başbakan Erdoğan’ın verdiği sözlerin hakkıyla tutulmasında ve Somali yönetiminin Türkiye’ye müthiş bir güven duymasında Mogadişu büyükelçimiz Kâni Torun’un büyük etkisi var. Torun, projelerin tatbikatını bizzat başlarında bulunarak takip ediyor ve en ufak bir aksamaya dahî izin vermiyor. Somalili yetkililerin başları her sıkıştığında arayıp yardım istedikleri büyükelçimiz, daima hâzır ve nâzır. Öyle ki, “Sayın Kâni Torun Türkiye’nin mi yoksa Somali’nin mi büyükelçisi, bazen karıştırıyoruz” diyorlar.
Peki, Türkiye’nin Somali’ye –ve Arakan’a- desteğini yadırgayan sözde reelpolitikçilere ne diyor Davutoğlu?

Şöyle diyor: “İşin hem vicdani hem de reelpolitik boyutu var. Somali ve Myanmar’daki felaketlere kayıtsız kalamazdık. Biz bu ülkelere yaptıklarımızı menfaat için yapmadık, fakat neticede büyük bir saygınlık kazandık. Gittiğimiz her yerde tebrik yağmuruna tutuluyoruz. Düzenlediğimiz hiçbir uluslararası etkinlik, NATO zirvesi dahil, Türkiye’nin müsbet imajına bu derecede büyük bir katkıda bulunmadı. Milyarlarca dolar harcasaydık böyle bir itibar elde edemezdik. Türkiye bir vicdan gücü oldu. Afrika’da ve bütün dünyada güvenilirliğimiz arttı. Öte yandan, dünyanın en kritik bölgelerinden biri olan Doğu Afrika’da ve bilhassa Aden Körfezi’nde etkili olmayı elbette önemsiyoruz. Bu da işin reelpolitik boyutu. Mogadişu’nun en güzel yerinde dev bir büyükelçilik binası inşa ediyoruz. Burası, Doğu Afrika için geliştirdiğimiz entegre projenin tatbikat merkezi olacak.”

Şimdi ver elini Eritre…