26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Türkiye’nin geri adım atmayacağının kanıtı 

Yavuz’un bugün Rumların sahiplenmeye kalktığı Güzelyurt lokasyonunda sondaja başlayacak olmasının Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de geri adam atmayacağının en büyük delili olduğu belirtildi. 

7 Ekim 2019 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Türkiye’nin geri adım atmayacağının kanıtı 

Yavuz sondaj gemisinin bugün Rumların 7. bölge diyerek sahiplenmeye kalktığı Güzelyurt-1 lokasyonunda sondaj çalışmalarına yeniden başlayacak olmasını uzmanlar değerlendirdi. Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney, “Yavuz gemisinin dönüşü, Doğu Akdeniz’de hem KKTC hem de Türkiye’nin kendi kıta sahanlığı üzerindeki meşru haklarında geri adım atmayacağının bir kanıtıdır” dedi.

GÖZARDI EDİYORLAR

Fatih sondaj gemisinin halihazırda Doğu Akdeniz’de sahada olduğunu hatırlatan Güney, Yavuz’un ikmal çalışmalarının ardından Güzelyurt-1 sahasına sondaj faaliyetleri için dönmesinin, Türkiye’nin hem kendi hem de KKTC ile 2011’de yaptığı karasularını sınırlandırma anlaşması üzerinden bu alandaki faaliyetlerini sürdüreceğinin bir göstergesi olduğuna dikkati çekti. Rum tarafının Türkiye’ye karşı “Doğu Akdeniz’deki aktivitelerini durdur” çağrısını sürekli yinelediğini belirten Güney, “Doğu Akdeniz’de illegal faaliyetlerde bulunan Rum tarafıdır. Ada’nın şu anda bahsedilen yer altı zenginliklerinde ve söz konusu hidrokarbon zenginliklerinde Ada’nın Kuzey’i ile Güney’inin hukuki olarak eşit hakkı var. 2003’ten beri Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bunu göz ardı ediyor” diye konuştu.    

KARA PROPAGANDA

Güney, Rumların arkasına AB ve ABD’yi alarak, uluslararası firmaları Doğu Akdeniz’e sondaj için çağırdığını ve Türkiye’nin itirazlarına rağmen bu tutumunu sürdürdüğünü anımsattı. Deniz yetki alanlarının çözülmüş bir mesele olmadığının altını çizen Güney, “Rumlar, işgalci kara propagandasıyla bunu bir şekilde oldu bittiye getirmeye çalışıyor. Türkiye, iki sondaj gemisiyle, deniz kuvvetlerinin eşliğinde faaliyetlerini sürdürüyor. Türkiye 2011’de KKTC ile yaptığı ruhsatlandırma anlaşması üzerinden KKTC haklarını savunmak üzere bilfiil sahada var oluyor” ifadelerini kullandı. 

BUNUN GÖSTERGESİDİR

Rumlarının tek taraflı olarak ilan ettiği münhasır ekonomik bölge içerisindeki 7’nci parsel üzerinde İtalyan Eni ve Fransız Total şirketleriyle yeni bir anlaşma yaptığını kaydeden Güney, 7’nci parselin bir kısmının Türkiye’nin kıta sahanlığı ile çakıştığını da belirtti. Güney, şöyle devam etti: “Türkiye, en üst siyasi perdeden açıklamasını yaparak bu konuda geri adım atmayacağını duyurdu. Yavuz’un tekrardan Mersin’den Akdeniz’e açılması ve KKTC’nin deniz yetki alanlarında sondaj yapmak üzere yola çıkması da bunun bir göstergesidir.”      

‘RUMLAR AT KOŞTURAMAZ’ 

Bilkent Üniversitesi Enerji Politikaları Araştırma Merkezi (Bilkent EPAM) Direktörü Prof. Dr. Hakan Berument “Türk tarafı doğalgaz bulma konusunda oldukça istekli ve gereği neyse yapıyor. Orası boş bir alan değil Güney Kıbrıs Rum Yönetimi istediği gibi at koşturamaz” dedi. Doğu Akdeniz’de doğalgazı Türk tarafı veya başkalarının bulmasının dengeleri değiştireceğine dikkati çeken Berument, “Türk tarafının doğalgazı bulması ve değerlendirmesi, her şeyi değiştirecek potansiyeldedir” ifadesini kullandı. 

DENGELER DEĞİŞiR

Berument, Türkiye’nin enerji açığının bir kısmını Doğu Akdeniz’den gelecek doğalgazla karşılanmasının hem cari açığa hem enerji bağımlılığı hem de ithal edilmeyen enerji açısından bütün dengeleri değiştireceğini söyledi. Doğalgazın bulunmasıyla Kıbrıs Türk kesiminin de bölgedeki elinin kuvvetleneceğini vurgulayan Berument, şöyle devam etti: “Hidrokarbon rezervlerinin bulunmasının hem Türkiye hem de KKTC’nin kazançlarını hem maddi hem de politik anlamda artıracağı için Türk tarafı arama faaliyetlerini bırakacak gibi gözükmüyor. Varsa da bulacaklar, burası kesin. Kullandığımız teknoloji ve gemiler oldukça donanımlı. Türkiye zaman zaman bu uğurda zorlansa da bunları aşacaktır. Mühendislik ve teknoloji açısından uluslararası bir destek sağlanmış durumda.”