Ünlü et restoran zinciri Günaydın, yurt dışı atağına kalkıyor. ‘Dünyanın her yerinde bir Günaydın olacak’ vizyonuyla yatırımda gaza basan zincir restoran, ilk etapta Ortadoğu pazarına girmeyi planlıyor. Katar Emiri ve aile mensuplarının Türkiye’deki Günaydın restoranlarında yedikleri yemekler sonrası markayı Katar’a taşıma kararı almaları, Günaydın’ın global çaptaki yurt dışı vizyonunda ilk adım oldu. Ortadoğu’da Katar dışında Dubai ve Abu Dhabi’de de restoranlaşmayı planlayan markanın doğuş hikayesini, Günaydın’ın kurucusu Cüneyt Asan’dan dinledik. Asan’ın sektöre girişi hikayesi bir hayli ilginç. 10 yaşında okul harçlıklarını çıkarabilmek için kasaplar çarşısında çırak olarak işe başlayan Asan’ın o dönemde ailesinin durumu, kendi söylemiyle ‘içler acısı’. Babası apartman görevlisi olan Asan’a güçlü olma hırsı ilk aşkıyla bulaşıyor. Öğretmeninin bir gün Asan’ın aşık olduğu kıza ‘Cüneyt’i size götürün de annen elbise diksin’ demesi ile gurur yapan Asan, işte o gün Günaydın’ın ilk tuğlasını kafasına yerleştiriyor. Arından başarı sırasıyla geliyor...
- Günaydın nasıl kuruldu?
Aslen Erzincanlıyım, 3 yaşında İstanbul’a geliyoruz. Babam kapıcıydı. Gecekonduda yaşıyoruz. Okulda bize yardımlar veriyorlardı. Kızlardan birine aşıktım. İsmi Gülcan, öğretmen bir gün ‘Gülcan Cüneyt’i eve götür, annen kışlık elbise yapsın’ dedi. Acayip gurur yaptım. Gülcan’ların eve gittik annesi ölçülerimizi aldı. Ağlaya ağlaya çıktım evden. Babam ‘ne oldu’ dedi, ‘ben bundan sonra okula gitmek istemiyorum’ dedim. Buna itiraz etti tabi babam. Ardından okula gittim öğlene kadar okudum, sonra çıktım iş aramaya.
10 YAŞINDA İLK KOLA
Bostancı kasaplar çarşısına gittim. Adamın biri elimi tuttu, ‘iş mi arıyorsun’ dedi. Boşnak bir adam, dev gibi. İlk ustam o oldu. Bir gün sonra okula cebimde parayla gittim. Hiç coca cola içmemişim, kantinde 2 arkadaşıma da ısmarladım. Cidden kolanın tadını merak ediyordum, o gün çözdüm. 10 yaşında ilk kez içmişim. Şimdi içmiyorum ama. O günden sonra her sabah okula gittim ardından kasaba...
- Gençlik yılları nasıl geçti?
Askere kadar böyle devam etti. Dükkanın adı Bahar Kasabı. Çok iyi bir usta oldum. Herkesten farklı yapıyorum işimi. Dükkanın ismine takıldım, değiştirmemiz gerekiyor. Tüm kasapların adı aynı, biz farklı olmalıydık. O dönemin en çok satan gazetesi Günaydın. Bağıra bağıra Günaydın, Günaydın diye çocuklar gazete satıyor. Dükkanın adı Günaydın oldu. Ardından askere gittim geldim, patron dükkanı kapatacağım dedi. 2 ortağımla Nimet İsmet Yalçın kardeşlerle dükkanı devraldık. Tam 7 ortak olduk. Tamamı 16 bin liraya aldık. Sene 1983... O kasabı yıkıp, dünyadaki ilk Amerikan barlı kütüphaneli kasabı açtık. İnsanların et alışverişi yaparken kitap okumalarını sağladık. O dönemde kebap zincirleri patladı. Ama yaptıkları kebaplarını beğenmiyorum. Kendi kebapçımı açmaya karar verdim. 120 kişilik çok kötü bir yerdeydi. İşler kötü gidiyor ama ben çok iyi yaptığıma inanıyorum. Birileri ünlü bir gazeteciyi yemeğe getirdi. Ardından benim haberim çıktı. Bizim dükkan patladı. 6 ay sonra biz 500 kişilik restoran açtık. Günaydın böyle doğdu ve büyüdü.
- Bugün ki büyüklüğünüz nedir?
Balıkesir Gönen’de Türkiye’nin en iyi çiftçiliğine sahibiz. Türkiye’de 5 bin hastalıklardan ari çiftlik var, bunların en iyisi bizimki. 10 bin danamız var. Kendi etini sadece kendi restoran ve kasapları için üreten tek markayız. AVM’lerde bizim köfte-dönerler Mc Donalds ve Burger King’lerden daha fazla ciro yapıyor. Türkiye’de 43 restoranımız var. Hedef yurt dışı.
- Doğuş Grubu ile ortaklık süreci...?
Doğuş Grubu ile biz bir aileyiz. Ferit beyin babasından kendisine kadar hepsi ile birlikteyiz. Biz de alınan satılan bir şey yok. Ailemiz daha da büyüdü. Ayrı ayrı duruyordu, şimdi birleştik. Bütün dünya bizimle ortak olmak istiyor. Biz duygusal davrandık Doğuş Grubu ile ortak olduk. İyi ki de olmuşuz, bize büyük bir vizyon kattı.
- Hedefler ne peki?
Hedefim ve amacım dünyanın her yerinde bir Günaydın mağazası olması. Biz ortaklıkla büyüyeceğiz para harcamayacağız. Kim istiyor? Katarlı değil mi... Bütün katarlı parayı harcayacak, anahtarı bize verecek. Yüzde 60’ı bizim, yüzde 40’ı onların. O karışmayacak, yoksa seni bozuyor. Bütün Ortadoğu’da Almanya, Londra, Amsterdam, Newyork, Miami gibi lokasyonlarda olacağız.
- Somut bir gelişme var mı?
Ortadoğu’da Dubai, Katar ve Abu Dhabi’ye gidiyoruz haftaya. Görüşmelerimizi yapacağız. İlk görüşme Katar’da. Kebap, köfte-döner ve steak house konsepti ile gireceğiz. Katar Emir’inin ailesinden bizimle ortak olmak isteyenler var. Diğer Körfez ülkelerinden gelen ortaklık teklifleri de hep Emir ailelerinden. Bu kişiler bizim dükkanlarımızda yemek yiyerek bizi keşfettiler. Yemeklerimizi çok beğendikleri için bu markayı götürmek istediler.
TEYP SÖKMEYE GİTMİŞLİĞİM VAR
Maddi olarak zor bir çocukluk geçiren Asan, oturdukları semtin kirli bir mahalle olduğunu belirterek bir anekdotunu paylaşıyor. Asan “Biz de öyle bir mahalle de oturuyoruz ki, civciv mahallesi. Akşam oldu mu millet araba teybi sökmeye gidiyor. Benim de yapmışlığım var. Birkaç kez bende gittim.”
KONUŞARAK KAZANDIĞI PARAYLA DİYALİZ MAKİNESİ ALIYOR
Üniversitelerde veya organizasyonlarda girişimcilik dersi veriyorum. Markalar bayilerine girişimcilikle ilgili eğitim vermek istediklerinde beni çağırıyor. Tabi bu işler de belli bir bütçeyle yapılıyor. Ben buradan kazandığım parayı cebime koymuyorum. Bu işten kazandığımız parayı da sosyal sorumluluğa harcıyoruz. Türkiye Böbrek Vakfı, LÖSEV gibi yerlere destek oluyoruz. Hizmet Hastanesi’ne 10 tane diyaliz makinesi hediye ettik. Üzerinde Cüneyt Asan yazıyor. Tekirdağ’da da bir okula destek oluyoruz. Derslikleri tuvaletleri falan yapılacak.
Eski çağı kapatıp yeni çağı açtım
Cüneyt Asan et sektöründe duayen olarak kabul ediliyor. Bugün bir çok ustanın da ustası. Kendi tabiriyle “Ben bu sektörün eski çağını kapatıp yeni çağını açtım” diyor. Ustalıkla ilgili ise “Usta yeryüzüne köklerini gökyüzüne dallarını salan kişidir. Sektörde gördüğünüz tanıdıklarınızın tümünü ben yetiştirdim. Hepsi benim öğrencim” diyor.