Kaş ve kirpik problemi olan insanların talebinden yola çıkarak 3’ü kimya mühendisi 4 arkadaşın yarattığı Eeose markası, ürünlerini Güney ve Orta Amerika ülkelerine satmaya hazırlanıyor. 4 kafadar Türkiye’nin önemli markaları Bioxin ve Bioder’in yaratıcısı Biota Kozmetik’ten ayrılarak kurdukları Eeose Laboratuvarları’yla önceden çalıştıkları markaya rakip oldu. İlk olarak üzerinde çalıştıkları kaş kirpik ürünleriyle piyasaya çıkan şirket, Brezilya, Guatemala üzerinden tüm Güney Amerika’ya yayılmak üzere kolları sıvadı. Eeose kurucu ortağı Eda Çiçekci’yle hikayesini, hedef ve projelerini konuştuk.
-Geliştirdiğiniz kaş ve kirpik besleyen ürün size sektör liderliğini getirdi. Hikayenizi anlatır mısınız?
1998 yılında ODTÜ Kimya Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra pazarlama üzerine İngiltere’de MLS ve Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptım. Daha sonra medikal ve dermokozmetik firmalarında çalıştım. Yeni markalar yaratmak ve yeni pazarlar oluşturmak her zaman ilgimi çekiyordu. Çalıştığınız yerlerde istediklerinizi tam olarak uygulayamıyorsunuz, şirket politikası doğrultusunda hareket etmeniz gerekiyor. Bu nedenle kendi kafamdakileri yapmak için kendi işimi kurmalıydım. Beraber çalışırken hayallerimizden söz ederdik arkadaşlarla. Eeose Laboratuvarları buradan doğdu. Daha önce birlikte çalıştığım kimya mühendisi arkadaşlarım Serdar Türkoğlu ve Ersin Demir ile dış ticaret ve pazarlama konusunda uzman Özgür Elaldırsın’la birlikte ilk adımı attık.
-İlk ürününz neydi?
Yenilikçi fikirler üzerine odaklanıyoruz. Daha önce olmayan ya da bir şekilde mevcut ürünlerle üstesinden gelinemeyen estetik problemlere çözüm olacak ürünlerle ilgileniyoruz. İlk ürünümüz Eeose kaş ve kirpik serumu oldu. Kaş ve kirpikler estetik görünüşün çok önemli bir parçası. Kadınlar takma kirpikler ve kirpik ekleme gibi yöntemleri günlük olarak kullanmaya başladı. Sadece rimeller bile dünyada 2 milyar dolar gibi bir pazara sahip. Bin yıldır rimelin kullanıldığını biliyoruz. Buradan yola çıktık. Eeose, kişinin kendi gerçek kirpiklerinin ve kaşlarının ihtiyaç duyduğu bakımı yapıyor. Eeose, bu anlamda ilk marka. Sonrasında bazı yerli ve yabancı farklı ürünler pazara girmeye başladı.
-Eeose adı nereden geliyor?
Mitolojide gündoğumu olarak geçiyor. Yeniden doğmak, gecenin ardından gelen gün, aydınlanma anlamına geliyor. Bir de ortakların baş harfleri...
-Ürünlerinizle ilgili bilgi verir misiniz?
Şu anda 10 çeşit ürünümüz var. Kaş ve kirpik serumlarının yanı sıra saç dökülmesine ve hızlı uzamasına yönelik ürünlerimiz de bulunuyor. Bunların kendi içlerinde farklı türlerini geliştirdik. En çıkarttığımız ürün ise erkeklere yönelik sakal-bıyık serumu. Bu da sektörde ilk. Sakalın zayıf, düzensiz ya da seyrek çıkması erkekler için ciddi problemmiş. Bunun farkına varınca bu yeni serum üzerinde çalıştık ve çok olumlu geri dönüşler alıyoruz.
-Bundan sonre yeni ürün ve markalar olacak mı?
Saçla ilgili yeni bir serimiz olacak. Bunun yanında cilt konusunda ürünler çıkaracağız ve yine yeni bir ürün grubu üzerinde çalışıyoruz.
-Bir ürün piyasaya çıkmadan önce hangi aşamalardan geçiyor?
İhtiyaç ve talepler doğrultusunda bir fikir doğuyor önce. Ürünü etken maddelere göre geliştirdikten ve testleri yapıldıktan sonra gönüllüler ve yakın çevre tarafından deneniyor. Uzun soluklu klinik çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmaları yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da gerçekleştiriyoruz. Eğer tatminkar sonuçlar çıkırsa ürün üretiliyor, olmazsa etken hale getiriliyor ya da vazgeçiliyor.
-Hedefleriniz...
Eeose sadece eczanelerde satışa sunuluyor. 10 milyon TL’lık bir ciromuz var. Seneyi yüzde 25 artışla bitirdik. 2015’te yeni yatırımlar olacak. Ama bu yıl daha çok ar-ge yatırımı yapacağız, Ar-Ge’ye yıllık 1 milyon lira yatırım yapıyoruz. Bundan sonraki yurt dışı hedefimiz ise Guatemala ve Brezilya’ya giderek oradan tüm Güney ve Orta Amerika’ya yayılmak.
-Pazarla ilgili neler söylersiniz?
Dünyada kozmetik pazarın büyüklüğü 350 milyar dolar. Türkiye’de kozmetik pazarın büyüklüğü ise 2 milyar doların üzerinde ve her yıl ortalama yüzde 10-15 gibi bir oranda büyüyor. Kosmetikle ilgili üketim harcamalarında yüksek bir artış olduğunu görüyoruz.
Taklitle ilgili hukuki süreç başlatıyoruz
Ambalajı, ismi bizimkine çok benzer ürünler çıktı. Bazıları hakkında hukiki girişimlerde bulunuyoruz. Ancak bazıları var ki, adresi bile yok. Muhatep bulamıyoruz. Kendi ürünlerimize orijinallik kodu denen bir kod veriyoruz. Her ürünün kodu ayrı. Dolayısıyla müşteri aldığı ürünün orjinalliğini bu kodu internet üzerinden girerek kontrol edebiliyor.
EN ÇOK İLGİ AZERBAYCAN VE KIBRIS’TAN
Yurt dışındaki pazarlar bizim için önem kazanacak bu yıl. Ürünlerimiz özellikle İran, Ortadoğu, Azerbeycan, Rusya, Türk Cumhuriyetleri ve Kıbrıs’ta ilgi görüyor. Ancak Orta ve Güney Amerika ülkeleriyle de bu yıl itibariyle çalışmaya başlayacağız.
Tuzlu su karidesini kullanıyoruz
Artemin Salina adı verilen ve tuzlu su karidesi diye de bilinen bir plankton var. Bu organizma, çok sert ortamlarda çok sıcak, çok tuzlu ya da soğukta yaşayabiliyor. Ama şartlar ağırlaştığında kendini bir kapsülle koruma içine alıyor. O kapsül kuruyor ve bilinen 70 yıl boyunca organizmayı saklıyor. Bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz durumlar bunlar. Bu arada organizma kapsül içinde GP4G denen bir molekül sentezliyor ve oraya hem DNA’larını da kodluyor. Biz bu GP4G’yi saçta kullanıyoruz, onarıma katkısı olduğundan ciltte de kullanmak mümkün.
Tüketicinin yapması gereken eczanelerden alışveriş
Bizimki gibi insan sağlığını ve psikolojisini etkileyen ürünlerde güven çok önemli. Doğru ve sonuç alınabilen ürünler için eczanelere gitmek gerekiyor. Dermakozmetik ürünleri normal temizleme, bakım, nemlendirme yapan normal kozmetik ürünlerden ayırmak gerek. Dermokozmetik ürünler kişilerin çeşitli estetik problemlerine karşı çözüm üretirken sağlıkla direkt ilintili ürünleri kapsıyor. Dermokozmetik deyince sorunu çözerken cilde de zarar vermeyecek fonksiyonel ürünleri anlamak gerek.