Vehbi Varlık. Mutfak sektörü denince akla ilk gelen isim. Yaklaşık 45 yıldır mutfak eşyaları sektöründe. Bugüne kadar birçok ülkede mutfaklar kurmuş. Google’ye ve Okyanus’ta bir petrol platformunun üstüne mutfak montajı yapmış. Vehbi Bey şimdilerde 35 yaşına getirdiği şirketi İnoksan için Japonlar’la pazarlık içinde. Bugüne kadar 5-6 yabancıyla masaya oturdukların belirten Inoksan Yönetim Kurulu Başkanı Varlık “Kimisinde anlaşamadık, kimisinde trip oldu, kimisinde anlaştık başkanı görevden aldılar” derken Japonlarla 2 yıldır süren pazarlıkta ise ana hatlarıyla anlaşma sağlandığını söylüyor. Varlık’ın sorularımıza yanıtları şöyle:
- Sektöre nasıl girdiniz İnoksan nasıl kuruldu?
Öğrencilik yıllarımda gece okuyup gündüz çalıştım. 1971 yılında bir ilana müracaat ettim ve o yılların en iyi bir mutfak firmasıyla tanıştım. Teknik ressamlıktan genel müdürlüğe kadar geldim. Hamdım, piştim, yoğruldum. Orada yetiştim. Çok genç yaşta o şirketi yönetmek zorunda kaldım. Şartlar öyle gelişti. Ortaklar ayrıldılar üstüme kaldı. Sonunda ‘Mutfakta biri var’ dediler uzun yıllar yürüttüm. Ama gün geldi ayrılıp Bursa’ya dönmek istedim. Patronum kimsesi olmadığını söyleyip ‘kal’ dedi. Ama o iyi niyeti değerlendiremedim. Hazır işletmeyi bıraktım memleketimde şirket kurma kararı aldım. Karar verirken akrabaların da ‘gel destek veririz’ diyerek verdiği gazla gittim ama o da olmadı. Bir Anadol’um vardı, sattım. Biraz da çevreden destekle kardeşimle birlikte küçük bir dükkanda 1980’li yıllarda tek başına başladım. O yıllarda sağolsun Özal’ın politikalarının da desteğiyle yabancı yatırımcı Türkiye’ye yatırıma gelince ithalatı durduran politikalarla kısa sürede Türkiye’de net bilinen alternatif marka olduk. Bütün otelleri baştan başa donattık. Ar-Ge’ye önem verdik. Yabancılar bile ‘kim bu başımızın derdi çocuklar’ deyip gelip bizi tanımaya geldiler. O dönemde ithal edilen ilk ürünleri biz yaptık. İlk dünya fuarlarına biz gidip tereciye tere sattık. Güzel gidiyor. Şimdi daha güçlüyüz ve özgüvenliyiz.
- 35 yılı geride bıraktınız. Şu an ne durumda İnoksan?
400 kişilik ana kadromuz var. 40 şehirde bayimiz, 6 şehirde bölge müdürlüğü, 90 tane teknik servis 40’a yakın yurtdışı temsilciliğimiz var.
- Yurtdışında operasyonunuz var mı?
Bir iki hamle yaptık ama olmadı. Yeni düşüncelerimiz var. Özellikle büyük pazarlarda işletme kurmayı düşünüyoruz. Rusya pazarı olabilir. Türki Cumhuriyetlere hizmet vermek için de Rusya’yı düşünüyoruz. Çünkü bir türlü Rusya pazarını büyütemiyoruz. O yüzden orada üretim yapmak şart. Rus ortak da olabilir. Ayrıca İran pazarıyla yoğun şekilde ilgilenmeye başladık. Türkiye’de nasıl bir İnoksan olduysak İran ve Rusya’da da olmayı hedefliyoruz.
- İhracat ve ciro ne durumda?
Üretimimizin yüzde 35’ini ihraç ediyoruz. Bu yılı 130 milyon TL ciro ile bitireceğiz. Geçen sene 113 milyon TL idi. Yüzde 10 büyüme oldu. Kurların ihracatımıza etkisi olumlu oldu. İhracatımız ithalatımızdan fazla olduğu için bize yaradı.
- İçeride yeni yatırım var mı?
Makine yatırımına başladık. Öncü ve örnek olma misyonumuzu teknoloji ve makine yatırımında da sürdürüyoruz. İkinci bir işletme kurduk. Özel ürünler üreteceğiz. Ay sonunda üretime başlayacağız. 4 bin metrekarelik bir yatırım oldu.
- Ortaklık teklifi var mı?
Pek ilgilenmedik ama 2016 itibariyle ilgileneceğiz. Bir Türk markasının Godiva’yı alması gibi olmasa da kendi sektörümüzde yurtiçinde yurtdışında bakacağız. Ama bugünü kadar hep bizimle ilgilendiler. Yabancılarla 35 yılda 5-6 kez masaya oturduk. Kimisinde anlaşamadık kimisinde trip oldu, kimisinde anlaştık başkanı görevden aldılar. Sözleşme masada kaldı. Bu şans meselesi. Şu anda Japon Sakamoto Grubu ile 2 yıldır süren görüşmelerin finalindeyiz. Aynı sektördeyiz. Ana hatlarıyla anlaştık. Yıl sonu bilançosunu bekliyoruz. Yüzde 70 kafada bitti. Rakamlarda uzlaşırsak olabilir ama olmayabilir de... Olursa dünya pazarında büyüyeceğiz.
- Ama Japonlarla pazarlık zordur...
Bize de onu söylediler. Gerçekten zor. Canımız çıktı derler ya.. Ama bize sıcak geliyor, Japon kültürü ve Japon kalitesi... Bir Japon hayranlığı var üstümüzde.
- Borsa’ya girme düşünceniz var mı?
Japonlar’la anlaşamazsak halka açılacağız. Olmazsa o yolu deneyeceğiz. Amacımız pazarda büyümek ve dünya markası olmak. O yüzden birisiyle kol kola girip dünyaya gidelim diyoruz. Olmazsa borsaya girip kurumsallaşmaya doğru gideceğiz. Japonlar yüzde 70 ortaklıktan bahsediyor. Biz yüzde 45’lerde tutmak istiyoruz. Masada hedefimiz o. Finalde bakalım neler olacak.
- Ar-Ge tarafında neler yapıyorsunuz?
Ar-Ge’de ilk yeni ürünleri İnoksan yapıyor. O konuda çalışıyoruz. İlk döner ocağını biz ürettik. Dünyada başka yapan yok. Patentli Türk markası olarak yaptık. 6 patentimiz, 9 tescilimiz, 20’nin üzeri de faydalı modelimiz var. Cironun yüzde 2’sini ayırıyoruz. Turquality’ye seçilen 120 firma arasındayız.
- Farklı sektörde var mısınız?
Bazen tekstile niye girmediğimi soruyorlar. İlgimiz hep kendi işimize oldu. Ama bundan sonraki süreçte hedefimiz ürünler bazında şirketler oluşturmak. Vakti geldi artık.
Kendi elemanımızı yetiştiriyoruz
- Sosyal sorumluluk alanında neler yapıyorsunuz?
Küçük işletmeyken de sosyal ve çevreye önem verirdik. 15 kişi çalışırken gurur duyardım. Daha çok istihdam daha çok insana iş vermek önemli. Bu büyük bir heyecan. Eğitim kurumlarıyla ortak faaliyetler yaptık. Cezaevlerinde çalışmalar yaptık. Genç kızlara meslek edindirmek, genç aşçıların yetiştirilmesi gibi çalışmalarımız oldu. Ayrıca Türk mutfak sektörünü kalkındırmak için milli mücadele ruhu yaratmaya çalışıyoruz. Sektör güzel gidiyor. Dünya şirketleri ile yarışıyoruz.
İnoksan’da çalışan en az 10 başkan var
- İş dışında neler yapıyorsunuz?
Yaklaşık 40 üzerinde derneğin üyesiyim. Faydam olacaksa çağırdıkları yere gidiyorum. Tüm çalışanlara da bir derneğe üye olma şartı koyuyorum. Bu herşey olabilir. Bu, bizde bir kural. Bizde çok başarılı başkan var. Parti yönetimlerinde olanlar da var. Ama masada konuşmayız. Bu memlekete hizmettir. Adam mavi yakalı ama bir derneğin başkanı. Birçok arkadaş var böyle.
- Kaç başkan var?
Saymadım ama sanırım sadece mavi yakalılarda 10 tane çıkar gibi geliyor bana...
- Hobileriniz neler?
Kayak ve yüzme. Benim prensibim şu: Gecenin de gündüzün de hakkını vermek lazım. Eşek gibi çalışıp adam gibi yaşamak önemli diyorum bazen. Yeni yerler görmeyi seviyorum. Gittiğim yerlerde mutfaklara giriyorum. Tavsiyeleri dinliyorum.