7 Temmuz 2025 Pazartesi / 12 Muharrem 1447

Plajdan dünya markası çıkardılar

İki arkadaşın plajda başlayan girişimcilik macerası başarı hikayesine dönüştü. 35 ülkeye ürettiği terlik ve ayakkabıları satan Muya şimdi de Avrupa’da mağaza açmak üzere kolları sıvadı.

Fulya Erdem22 Temmuz 2013 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Plajdan dünya markası çıkardılar

İKİ TÜRK GENCİ MUYA’NIN TEMELİNİ TATİLDE ATTI

İki çocukluk arkadaşı 20’li yaşlarında plajdayken yatırım kararı aldıklarında uluslararası bir markanın temellerini attıklarının farkında değillerdi. İtalya’dan getirdikleri poliüretan makinesi için babalarından finansal destek aldıklarında çevrenin ‘Mobilyacı çocuğuna oynasın diye İtalya’dan makine almış’ demesi onları daha da hırslandırdı. Babalarını mahçup etmemek için el ele vererek gece-gündüz çalışan iki arkadaşın oluşturduğu Muya markası bugün 35 ülkede tanınıyor. Muya’nın patronu Özkan Acar, önümüzdeki dönemde bir yandan Avrupa’da mağazalaşacaklarını bir yandan da Ortadoğu ülkelerine ağırlık vereceklerini söyledi.

 - Sektörün sayılı terlik ve ayakkabı markalarından birinin sahibisiniz. Hikayenizi anlatır mısınız?

22 yaşındaydım. O zamanlar kendime odaklanacağım bir iş arıyordum. Yakın arkadaşım Kamil Bilgiç de ne iş yapması gerektiğine karar veremiyordu. Bir gün tatilimiz sırasında plajdayken benim ayağımdaki terlik onun dikkatini çekti. ‘Terlik üreteceğim’ dedi. Beraber yapmaya karar verdik. Mobilyacılık işi yapan ve tüccarlığı çok iyi bilen babamdan yardım istemeye karar verdik. Projemizi anlatınca babam da bize gereken sermaye desteğini vereceğini söyledi. Böylece maceraya atıldık. Markamızın adı da bize destek olan babalarımızın adlarının ilk hecelerinden meydana geliyor. Mustafa ve Yaşar...

- Çok genç patron olmuşsunuz, nasıl tepkiler aldınız?

İtalya’dan makineler geldi. 800 bin dolar bir sermayeyle girdik bu işe. “Mobilyacı, çocuğuna oynasın diye İtalya’dan poliüretan makinesi almış” diyorlardı. Babam önümüzü açtı, biz de onun yüzünü kara çıkarmamak için hep çalıştık.

- Markalaşma süreci...

Sıfırdan başlamıştık, ilk terliği ürettiğimizde sanki uzay aracı üretmiş gibi olduk. İşler biraz oturunca ikinci makinemizi getirdik. Avcılar fabrikamızı kurduk. 1999 yılına kadarki süreçte makine sayımızı 6’ya çıkarttık. Günlük üretimimiz 50-60 bin çift olmuştu. İlk defa televizyon reklamlarına başladık. Taban üretiminde kuvvetli iki firmadan biri biziz. 2000 yılında Rusya’ya fabrika kurduk. Orada önemli markalara da üretim yapıyoruz.

- Neler yapıyorsunuz?

2000 yılından beri ürettiğimiz altı nokta terlikler çok talep görüyor. Muya markasının yanı sıra Pierre Cardin, Fenerbahçe, Best Walk, Felina ve Şirinler markalarının lisanslı üreticisiyiz. Avrupa’nın sayılı üretim şirketlerinden biriyiz. En son tabanına topuk dikenine faydalı olabilecek bir yastık koyduğumuz terlik ürettik.

- Dış ticaret...

İtalya, Fransa, Almanya, Japonya da aralarında olmak üzere 35 ülkeye ihracatımız var. Avrupa’da zincir mağazalarda varız. İtalya’dan önemli bir markaya üretim yapıyoruz. Arap ülkelerine ağırlık vermeyi hedefliyoruz. Avrupa’da özellikle de Türkler’in yoğun olduğu ülkelerden başlamak üzere mağazalar açmak istiyoruz. İthalatı sevmiyoruz ama şartlar gereği ithalat yapmak zorunda kalıyoruz. 2 milyon dolar bir ithalatımız var. Bunun bir kısmı yan sanayi ama Çin ve Uzakdoğu’dan da ayakkabı getiriyoruz. Üretim olmazsa Avrupa ülkelerinin yaşadığı krizin aynısı yaşarız. Dünya markalarımız yok bizim bu yüzden ithalata değil üretime yönelik çalışmamız gerekiyor. Yoksa sonumuz Yunanistan, Arjantin gibi olur.

- Hedef ve projelerde ne var?

2008 yılında ilk mağazamızı açtık. 20 mağazaya ulaştık. Franchise vermeye başladık. Franchise vereceğimiz kişide öncelikle aradığımız özellik işin başında durması. Onun dışında 20 bin Euro isim hakkı parası alıyoruz. Kabul ettiğimiz lokasyonda  teminat mektubunu alarak işe başlatıyoruz. Toplamda 100-150 bin lirayı cebin koyması lazım. 45 yıl içinde 60 mağazaya ulaşmayı hedefliyoruz. Caddede olmayı daha çok tercih ediyoruz çünkü alışveriş merkezlerinin kiraları ve gider maliyetlerini çok ekiliyor. 103 milyon dolar olan ciromuzu 110 milyona çıkarmayı planladık.

Erkek yılı 2 ayakkabıyla geçirirken kadın her giysi için ayakkabı alır

Ayakkabıda tercihler bölgeye ve cinsiyete göre değişiyor. Akdeniz ve Ege’de giyilen terlik ya da ayakkabıyı İç Anadolu Bölgesi’nde satamazsınız mesela. Erkek ve çocukların tüketimi bellidir. Erkekler, yılda iki ayakkabı alır. O da kaliteli ve deri olanlardır. Ama kadınlar her renk ve modelden ayakkabısı olsun ister. Marka olması çok önemli değil, önemli olan günü, o günkü giysiyi kurtarması. Ben de boş zamanlarda ya da çıktığım iş seyahatlerinde her yerde ilk gittiğim yer ayakkabı mağazaları olur. Kim ne giymiş, direkt ayakkabılara bakarım. Ailecek alışverişe çıktığımızda bile bütün vitrinleri mutlaka yarım saat bir turlarım.

ABD’li yılda 7 çift Türk ise 2 çift ayakkabı alıyor

Avrupa’da yıllık ayakkabı tüketiminin ortalama 5-6 çift, ABD’de 7 çift, Türkiye’de ise 2 çift olduğu görülüyor. Yılda 200 milyon çift ayakkabı terlik tüketimi var. Bu rakam gelir seviyesi arttıkça artacaktır. Ayakkabıya belli fonlar geldi, ithalatın biraz önü kesildi. Ama hâlâ yüklü miktarda ayakkabı girişi var, bu da sektöre zarar veriyor. 30-40 liraya güzel ayakkabılar var artık. Kâr oranları düştü, maliyetler de azaldı. Çünkü içeride üretim yapılıyor artık.

Ayakkabı alırken satıcının telkinlerine göre davranmayın

Babet ayakkabıların tüketimi iki yılda çok ciddi arttı. Bu yıl yeşil ve turkuaz çok tüketildi. Önümüzdeki sezon pastel renkler moda olacak. Ayakkabı alırken en çok dikkat edilmesi gereken konu, iki ayakta birden denenmesi. Çünkü özellikle el yapımı ürünlerde bir tanesindeki 1 mm’lik değişiklik fark yaratabilir. Ayakların şiş olduğu zamanlarda kesinlikle alışveriş yapılmamalı. Genelde günün sonunda dolaşıp ayakkabı alıyorlar, bunu yapmamak lazım. Satıcıların ‘ayakkabı açılır’ sözüne de pek itibar etmemek gerekir. Deri ayakkabılar yanlardan esneyebilir ama hiçbir ayakkabıda boydan açılma olmaz.