16 Temmuz 2025 Çarşamba / 21 Muharrem 1447

Porselenler sanal sepetlerde çiçek açıyor

Türkiye’nin ilk porselen markası Kütahya Porselen’i sanal aleme taşıyan Gülden Güral, ikinci e-ticaret projesi ev dekorasyon sitesinin ardından yurt dışı satışlara da başlayacak. Türk porselenleri internet üzerinden önce Türkler’in yoğun olduğu ülkelerde kullanılacak.

Fulya Erdem/[email protected]24 Eylül 2012 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Porselenler sanal sepetlerde çiçek açıyor

Zamanı doğru kullanmanın öneminin en çok anlaşıldığı günümüzde e-ticaret girişimlerinin sayısı da gitgide artıyor. Gıda, giyim ve ev tekstil alanlarında yoğunlaşan on-line satış sitelerine 6 ay önce eklenen ‘porselensepeti.com’ da genç bir girişimci olan Gülden Güral’ın hayata geçirdiği ilk proje. Türkiye’de ‘porselen’ denince ilk akla gelen ve ‘ateşte açan çiçekler’ sloganıyla tanıdığımız markalardan Kütahya Porselen’in kurucusu Nafi Güral’ın en küçük kızı olan Gülden Güral, birkaç iş deneyiminin ardından kendi işini kurma hayalini e-ticaret’le gerçekleştirmiş. ‘Porselenin içinde büyüdüm’ diyen Güral’ın ilk projesi ‘porselensepeti.com’u ev tekstili ile ilgili bir sitenin izleyeceğini ve ardından da yurt dışına açılacaklarını anlatan Gülden Güral ile hikayesini, e-ticareti ve projelerini konuştuk.

-Porselenin içinde doğdunuz. Asıl hikaye ne zaman ve nasıl başlamış.

Dedemin terzilik işleri olmuş eski yıllarda. Savaş ve savaş öncesi dönemlerden söz ediyorum, 1945’li yıllar... Sonra kerestecilik yapmaya başlamışlar, böylece 1970’lere gelmişler. Bundan sonra madencilik, kiremit ve tuğla imalatı izlemiş. 1984 yılına gelindiğinde ise Kütahya Porselen ailemize katılmış.

-Bir zamanlar bankalara ait olan Kütahya Porselen, Güral Ailesi’ne nasıl katıldı?

1970’li yıllarda Türkiye’de, adına halk sektörü dedikleri yeni bir ekonomik model uygulaması başlamış. Bu modelde bankalar, yerel yönetimler, yerel halk ve yurt dışında çalışan işçilerimizin ortaklığı yeni bir ekonomik model uygulması söz konusu. Kütahya Porselen de bu model baz alınarak kurulmuş. Sermaye grupları içinde, sanayicilik tecrübesi, piyasa bilgi ve tecrübesi ortaklar düşünülmediği için sistem yürümemiş benzeri tüm şirketler ya kapanmış ya da iş bilen firmalara devredilmiş. Kütahya Porselen de bu kapsamda olduğu için, özel bankaların elinde olan yüzde 75 hisse Güral ailesine satılmış, devlet bankaları ile yerel yönetimler hisselerini İMKB’de satmışlar. Böylece Kütahya Porselen borsa şirketi olmuş. Borsa şirketi olması nedeni ile de eser miktardaki yerel halk ve yurt dışında çalışanların hisseleri de borsaya kote olmuş. Kütahya Porselen’in Güral ailesine geçmesiyle birlikte, geçmişte yasanmış ekonomik ve yönetsel problemler kısa sürede çözülerek, üç yılda kara geçilmiş. Babam Nafi Güral, babası ve kardeşleriyle birlikte iş hayatına atılmış. Gürallar bünyesindeki şirketlerin kurulmasında ve grubun yatırımlarında görev almış. 1995 yılından beri Kütahya Sanayi ve Ticaret Odası’nın Başkanlığı’nı yürütüyor.

-Porselen deyince akla Kütahya geliyor. Marka şehirle özdeşleşmiş...

Kütahya denince akla önce porselen gelir. Toprağı iyi işlemek, ona şekil vermede Kütahyalılar çok kabiliyetli. Ama toprağı iyi işlemek tek başına yeterli değil. Ar-Ge bu noktada bize avantaj sağlıyor. Son teknoloji makinalarla faliyet gösteren tesislerimizde Ar-Ge ye son derece önem veriyoruz. Turizmin gelişmesi de porselen sektörünü olumlu etkiliyor. Yeni açılmakta olan oteller porselen ihtiyaclarını bizden tedarik ediyorlar. Porselen son derece zor ve riskli bir sektör. Son 15-20 yılda Avrupa’da yüzlerce porselen fabrikası kapandı. Çünkü her ne kadar teknolojik makinalarla üretim yapılsa da oldukça emek yoğun, enerji yoğun, işletme sermayesi yoğun bir sektör. Bizim ürünlerimiz AB ülkelerinin yanı sıra, ABD, Kanada, Rusya, Orta Asya, Afrika ülkeleri ve Ortadoğu gibi pazarlara ihraç ediliyor. Bir çok dev zincir mağazada satışlarımız var.

-Türk porselenin dünyadaki yeriyle ilgili neler söylersiniz?

Porselencilikte dünyadaki bütün teknik gelişmeleri yakından izliyoruz, ileri düzey laboratuvarlara sahibiz. Porselen eşya değil, kültürdür. Bakanlık boyutunda hediyeler, üst düzey misafirleri ağırlamada porselenlerimiz kullanılıyor. Türkler özellikle de doğu bölgelere gidildikçe daha renkli ve çiçek desenlerini tercih ediyor. Batıda ise daha sade ve küçük desenler tercih ediliyor.

-E-ticaret fikri nereden doğdu?

Ankara Bilkent Üniversitesi’nden aldığım eğitimin ardından pazarlama master’i için ABD’ye gittim. Birkaç yıl özel sektörde iş denemelerim olduktan sonra aile şirketlerinde çeşitli kademelerde görev aldım. Porselenin içinde büyümüştüm, çok ürünümüz vardı, e-ticaret geleceği olan yeni bir iş koluydu. Bu vesile ile doğdu Porselen Sepeti.

-‘porselensepeti.com’ faaliyete geçeli 6 ay oldu. Şu ana kadar beklentilerinize yanıt aldınız mı?

Yaklaşık 6 ay önce faaliyete aldığımız ‘porselensepeti.com’da sadece Kütahya Porselen değil farklı markaların da ürünleri satılıyor. Şimdiden 10 bin üyeye ulaştık. Üstelik yeni yeni tanınıyoruz. Özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir’den oldukça fazla sipariş alıyoruz, müşterilerimizin çoğunu da kadınlar oluşturuyor. Sitede yer alan ürünlerin fiyat yelpazesi çok geniş 10 TL’ye de 10 bin TL’ye de ürün almak mümkün. Hedefimiz kısa sürede 100 bin üyeye ulaşmak. Porselen kırılabilen bir malzeme olmasına karşın özel paketleme yöntemlerimizle bu riski minimuma indiriyoruz. Buna rağmen kırık ürün gittiyse de bunu telafi ediyoruz.

-Proje ve bundan sonraki hedeflerinize yönelik neler söylersiniz?

Yurt dışından gelen talepler doğrultusunda dışarıya açılma kararı aldık. Yakın planlarımız arasında bu var. Ancak bir takım prosedürler var, hala yasal açıdan oturmuş değil, boşluklar var. Oradaki pürüzler aşılırsa bir yıl sonra yurt dışına da satışa başlamayı planlıyoruz. Başta Türkler’in yoğun yaşadığı ülkeler olmak üzere ağımızı genişletmeyi planlıyoruz. Projelendirdiğimiz başka siteler de olacak. Bundan sonra açacağımiz site, ev tekstili ile ilgili olacak. Yurt dışında ihtisaslaşmış durumda e-ticaret siteleri. Biz de bunu yerleştirmeye çalışacağız.

-Çamurdan sanata porselenin hikayesini anlatır mısınız?

Porselenin doğuşu uzun ve meşakkatli bir süreç. Üretim süreçlerimiz, çamur-sır hazırlama, şekillendirme, bisküvi pişirimi, sırlama, fırınlama ve dekorlama süreçlerinden oluşuyor. Porselen beyazlığı ve şeffaflığı ile özel bir ürün olduğu için tüm üretim aşamalarında son derece hassas ve titiz çalışmak gerekiyor. Ürün yelpazemizi çok genel anlamda otel, ev serisi ve sanat evi grubu olarak üç gruba ayırabiliriz. Kendi bünyemizde deneyimli büyük bir tasarım ekibimiz bulunuyor. Ekibimizin yaptığı tasarımların yanı sıra İtalyan, Alman ve Fransız tasarımcılar ve tasarım firmalarıyla da yoğun olarak çalışıyoruz.

Bugünün çocukları yarın sanal alışverişi uçuracak müşteriler

İnternetten alışveriş kültürü Türkiye’de yeni yeni tanınıyor. ABD’de yüzde 10’luk bir satış sözkonusuyken Türkiye’de bu rakam yüzde 1’lerde. Bu da gösteriyor ki ülke olarak önümüzde oldukça ciddi büyüme potansiyeli var. Herkes geleceğin sektörü olarak tanımladığı bu alana girdi ama işini iyi yapanların dışındakiler elenecek. En büyük avantajımız genç nüfus. Şu anda interneti kullananlar 12-18 yaş arasında. Bu kesim şu anda alışveriş yapmıyor belki ama geleceğin sanal alışveriş müşterileri onlar. Porselen eskiye göre şimdi de çok talep görüyor. Şimdi modayı takip ediyor insanlar. Artık büyük takımların yanı sıra tek tek kombin yapılabilecek ürünler de satılıyor.

Kaliteli porselen kar beyazı renkte değil mavi olur

PORSELEN emek yoğun, sanat yönü ağırbasan bir iş. Piyasada porselen adı altıda bir çok ürün sunuluyor. Kaliteli porselenin ayırt edilmesi ise tüketici tarafından çok kolay olmaz. Bu nedenle markalı ürünleri tercih etmeleri çözüm olabilir. Porselenin inceliği kadar beyazlığı da kalitesi için önemli bir göstergedir. ‘Opak’ dediğimiz kar beyazı olmayacak kesinlikle. Hakiki kaliteli bir porselende, derinliğinde ‘mavi’ görebildiğimiz bir beyazlık olur. Bu mavilik, sırrın içindeki ana madde ‘masse’nin görüntüsüdür aslında. Göz yanılması var mı diye beyazı ölçen aletler de kullanıyoruz ancak hala en geçerli yöntem gözle kontrol. Porselen, seramikle kıyaslandığında daha sağlıklı, seramiğin su emme özelliği var. Bir de çatlak, kırık tabakların kullanılmamasını tavsiye edebilirim.

Babam yoğunluktan beni şirkette unutup eve dönmüştü

Çocukluğuma dair anılarım var. Ortaokul ve liseyi Eskişehir’de okudum. Ailem Kütahya’daydı. Bir akşam babamla telefonla konuşurken onu çok özlediğimi söyledim. Bir saat sonra kapı çaldı bir de baktım ki babam karşımda. Dayanamamış o saatte yola çıkmış, gelmiş. Uzun yıllar dışarıda eğitim aldığım için hep ailemden ayrı yaşadım. Okul hayatı bitip de işe başladığım zamanlar babamla birlikte işe gidip geliyorduk. Bir sabah yine birlikte işe gittik ancak akşam mesai bitti birkaç saat geçti babamdan ses çıkmadı. Toplantısının uzadığını düşündüm sonra aradığımda öğrendim ki babam beni unutup eve dönmüş. Kafası o kadar meşgul ki aklından tamamen çıkmışım.