ULUSLARARASI DEVLERE KAFA TUTUYOR
Küçük bir çocukken okul sonrası vaktini geçirdiği babasının bakkal dükkanında raflara ürün dizmek ilk işiydi. Göç furyasına onlar da katıldı. 10 kişilik ailesiyle birlikte Kars’tan İstanbul’a geldi. Baba mesleğini bir yandan yürütürken bir yandan da öğrenimine devam etti. Yabancı marketlerin Türkiye’ye giriş yapması ise onlar için dönüm noktasıydı. Ya yeni sisteme uyum sağlayacaklardı ya da yok olacaklardı. Onlar savaşmayı seçti. Günde 60 bin müşterisiyle bugün yerel marketler arasında ilk sıraya yerleşen Çağrı Hipermarket Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Kara, halka arz için hazırlıklarını tamamladıklarını küçük ama emin adımlarla yürümeye devam ettiklerini anlattı. Uluslararası devlerle rekabet ettiklerini ve onlardan korkmadıklarını söyleyen Kara ile hikayesini, hedeflerini, projelerini ve ekonomiyi konuştuk.
-Yerel marketler arasında lidersiniz. Bugünlere gelirken hangi süreçlerden geçtiniz?
İlkokuldan itibaren okuldan geri kalan zamanımızı babamın Kars’taki bakkal dükkanında geçirirdim. Ne iş olsa yapıyordum. Biz 8 kardeşiz çocuklardan bir kısmı İstanbul’a okumak için gelince aile de göç etme kararı aldı. O zaman öyle bir furya vardı. Anadolu’daki ekonomik sıkıntıların da burada etkisi oldu tabii. İstanbul’a gelince Fikirtepe’de 30 metrekarelik bir dükkanda bakkallığa devam ettik. Bakkallık öyle bir şeydir ki; iki kişiye az gelir, bir kişiye çok gelir. Türkiye’nin yapısının değişmeye başladığı dönemler yaşanıyordu. Bakkal anlayışı değişiyordu. Gıdada toptan perakende şeklinde bir konsept başladı. İnsanlar eskiden çuvallarla alıyor, stok yapıyordu. Yıllık enflasyonun yüzde 80’lerde olduğu dönemlerde herkes zam gelmeden erzak stoklama yoluna gidiyordu. Yüzde 5 enflasyonları düşünemezdik bile.
-Bugün neredesiniz ve bundan sonraki hedeflerinize ilişkin neler söylersiniz?
2011’de 27 mağazamız varken bugün 36 mağazaya ulaştık. Her yıl 2013 sonunda 60 mağazaya ulaşamış oluruz. Ayrıca satın almalar da düşünüyoruz. İşini devretmek isteyen birden fazla sektörde faaliyet gösterip de gıdadan çıkmak isteyen markalar oluyor onları satın alabiliriz. Geçmişte de böyle ortaklıklar yaptık. Ancak Discount’larda da daha hızlı büyümek mümkün, 2015’e kadar o alanda 200 ‘ü bulmak çok mümkün. Her gün 50-60 bin alışveriş yapan müşteriye hizmet veriyoruz. Bir alışveriş merkezine günde giriş yapan 10-15 bin kişi oluyor. Ayrıca yerel marketlerde pazar lideriyiz. Ayrıca kendi Çağrım adıyla kendi markalarımızı üretiyoruz. Bunun toplam ürünlerimiz içindeki payı yüzde 2-3 gibi. Biz bunu artıracağız ama yüzde 10’u da geçirmeyi düşünmüyoruz.
-Discount olarak adlandırılan ekonomik market trendine siz de dahil oldunuz...
Süpermarkette kendi tarzımızın dışına çıkarak büyümek istemediğimiz için de büyüyebileceğimiz diğer alan olan discount marketçiliği seçtik. Büyük market yatırımı ciddi maliyet ve yer gerektiriyor. Bunu her zaman sağlayamıyorsunuz. Çalışan insanlar büyük marketlere ulaşmak için ciddi zaman harcıyor. Çünkü marketler artık ya alışveriş merkezlerinin içinde ya da şehir dışında. Alışveriş merkezlerinde olunca otoparka girmek, yürüyen merdivenelri kullanmak külfet gelebiliyor. Oysa discount’lar daha evlere yakın, sokak arasında. Biz yatırımcılar için de 100-150 bin lira yetiyor bir discount açmak için. Temel ihtiyaçların satıldığı, raf, dekorasyon maliyetinin olmadığı yatırımlar olduğu için daha kolay hayata geçirebiliyorz. 100 metrekare bir mağaza işi çözüyor. Dünyada da böyle bir trend var. Discount’lar bakkalların yerini aldı. Zaten bakkalların sonunu da bu discount’lar hazırladı.
-Sektörde faaliyet gösteren yabancı perakendeciler de var. Hatta yakın zamanda Amerikan devlerinden birinin de pazara gireceği konuşuluyor. Bu durum yerli yatırımcının durumunu olumsuz etkilemiyor mu?
Yabancı marketlerin piyasaya girmesi bizi tedirgin etmiyor. Çünkü devlerin yeri başka yerlilerin başka. Bu marketler kendi kültürlerini taşıyan ülkelerde başarılı oluyorlar belki. Ancak Türkiye’nin durumu, şartları farklı. Kişi başı market harcaması 70-100 lira arasında değişiyor. Yabancı bir marka büyük yatırımlarla geliyor ama girdiği piyasayla çok uyum sağlayamıyor. Bugün yabancı marketlerden hem de büyükler zarar ediyor. Uzun zamandır hep ABD’li devlerin pazara gireceği konuşuluyor. Bu kez gerçekleşse bile az önce söz ettiğim nedenlerden dolayı uzun vadede başarılı olamayacaktır.
-Market açmak ciddi bir yatırım gerektiriyor...
Maliyetin ucu çok açık ancak, bin metrekarelik bir mağazanın sadece demirbaşı 1.5 milyon lirayı buluyor. Buna kira ve mal tedariğini de eklediğinizde ortaya çıkan rakam alabildiğine gider. 2006 yılından bu yana 30 marka ya kapattı ya da devretti. Bu işleri yürütmek o kadar kolay olmuyor. Bu nedenle şartlar oluştukça yılda 4-5 mağaza açacağız.
-Yerel zincirlerin hızlı fiziki büyümesinin ne kadar daha devam edeceğini düşünüyorsunuz?
Yerel zincirlerin ulusallarla rekabetten çekinerek veya onların baskısıyla küçüleceğini düşünmüyorum. Tam tersine bizler onları zor durumlara düşürdük. Ancak tabi ki zamana bağlı gelişmeler olacak. Hepimiz yaşlanıyoruz. Her şirkette işi genç kuşaklara devretmek mümkün olmayacaktır. Sisteme bağlı değil tamamen kişilere bağlı iş yapan arkadaşlarımız yaşları ilerledikçe zorlanacaklar. Parekendecilik yıpratıcı bir meslek. Dolayısıyla ulusallardan çekindiği veya rekabet edemediği için değil de kendisi artık yorulduğu için devam etmek istemeyen birçok arkadaşımız olacak. Market zinciri sayısı mutlaka azalacaktır. Genç kuşaklara işlerimizi doğru şekilde aktarmak ve aile şirketlerimizin devamını sağlamak için teknolojiyi de en doğru şekilde kullanıp süreçlerimizi daha kolay getirmeliyiz.
-Koca bir yılı geride bıraktık. Türkiye ekonomisinin sektörünüz açısından genel bir değerlendirmesini yapar mısınız?
Türkiye ekonomisi genel anlamda iyi gidiyor. Ancak yatırım açısından baktığımızda taşların çok yerine oturmadığını görüyoruz. O nedenle uzun vadeli yatırım planları yapmak da çok mümkün olmuyor. Bir gecede tek bir cümle ya da hareketle bir krizin çakıbileceğini biliyoruz. Dış kaynaklı sıkıntılardan da bir şekilde etkilenebileceğimizi biliyoruz. Hedefler belirliyorsunuz ama revize etmek durumunda kalıyorsunuz. 2012’de kısa vadeli hedeflerin belirlendiği, temkinli adımların atıldığı bir yıl oldu bizim açımızdan.
Yabancı marketlerin gelmesi yerli esnafa ciddi bedeller ödetti
1993 yılında yabancı marketler piyasaya girmeye başladı. Bir çok perakendeciyi, tedarikçiği yerinden etti. Çok kapanan işyeri oldu. Yerli perakendecinin alışkın olmadığı sistemleri uyguluyordu. Tedarikçiye “malını getir rafıma koyayım, bir yıl para kazanma markan tanınsın. Sen ikinci yıl para kazanırsın” diyordu. Ama ikinci yol başka biriyle anlaşma yapıyordu. Raf paraları, marka bedelleri bir sürü uygulamayla tanıştık. Büyük zincirlerin mağdur ettiği çok tedarikçi de oldu, tüketici de... O zamanlar bir çok perakendecinin işini bıraktığını biliyoruz. Biz de grosmarketleri örnek alarak o konsepti uygulamaya başladık. 1988’de yabancı marketlerin saltanatı sürerken biz de büyük marketçiliğe adım attık. Yakın çevrede adım adım büyümeye başladık. Yer bulmakta zorluk çekince 2005 yılında Avrupa şubesine adım attık ve sınırlarımızı aşmıştık. 2010’da ilk İstanbul dışı şubemizi İzmit’te açtık.
Eğer yığınağı yanlış yaparsanız savaşın yönünü değiştirirsiniz
Öncelikle en iyi lokasyonu belirlemeye çalışıyoruz. İnce eleyip sık dokuyoruz. Marketlerimizi çok iyi donatıyoruz, 30 bin kalem ürünümüz var. Yığınağı yanlış yaparsan savaşı farklı bir noktaya götürürsün. O nedenle ani büyümeden uzak duruyoruz. Verimli yatırımı tercih ediyoruz. Tedarikçilerimizi üzmüyoruz. Kadromuz kuvvetli. 1986’da ilk işe aldığımız adamlarla hala çalışıyoruz. Bizim işimizde kiralar çok yüksek olduğu gibi neredeyse kira kadar elektrik faturası ödenir. Ayda 30 bin lira elektrik faturası ödeyen mağazalarımız var. Bir mağazada 40-50 personel çalıştırıyorsunuz. Bu nedenle verimli büyüyemeyeceğimiz yatırıma girmiyoruz.
Hisseleri halka arz etmek için hazırız doğru zamanı bekliyoruz
HALKA arza hazırız ama çok da üzerine düşmüyoruz. Halka arzın amacı sermaye katıp büyümektir. Bizim sıkıntımız sermaye değil, alan bulmak zaten. O nedenle önümüzdeki yıl halka açılacak şekilde altyapımızı hazırladık. Doğru zamanı bekliyoruz. Şu an en büyük sorun doğru lokasyonda yer bulmak. Çünkü şehir içinde alan kalmadı. Uygun lokasyonlar bulduğumuzda agresif şekilde büyürüz. Araştırma şirketlerine göre metrekare başına ciro bazında en başarılı market seçilerek model market ödülünü aldık. Bu da bizim fırsatı bulduğumuzda hızla büyüyeceğimizin kanıtlarından biri.