24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Susam kralı Afrika’da yatırıma hazırlanıyor

Türkiye’de susam piyasasını elinde tutan Orgin Grubu, yabancı ortağıyla birlikte Afrika pazarında yatırıma soyundu. Şirketin yatırım araştırması yaptığı ülkeler arasında Gine ve Burkino Faso da var.

Yaşar Kızılbağ14 Eylül 2015 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Susam kralı Afrika’da yatırıma hazırlanıyor

Orgin Agro ve Galata Susam’ı bünyesinde bulunduran Orgin Grubu, yabancı ortağıyla birlikte Afrika pazarında yatırıma soyundu. Alper ve İlker kardeşlerin 2003 yılında kurduğu Orgin Agro kısa sürede Türk susam piyasasında yüzde 40’lık pazar payına ulaşınca yabancıların dikkatini çekti. Orgin Agro ve Galata Susam’ın ortağı İlker Önel yabancı bakliyat devleriyle ortak iş yaptıklarını belirterek, Afrika pazarında da ortak yatırım arayışına girdiklerini söyledi. Aynı zamanda İstanbul Tüccarlar Kulübü’nün Yönetim Kurulu Başkanı da olan İlker Önel Mersin’de de yatırım hazırlıklarına başladıklarını anlattı. Önel’le susam ve bakliyat piyasasını konuştuk.

- Orgin Agro nasıl doğdu?

Biz üç kuşaktır limancıyız. O yüzden gemi, ithalat-ihracat işine yabancı değiliz. Babamın işi dolayısıyla ortaokulda babamın yanında limanda çalışmaya başladım. Puantörlük yaptım. İçinde ne olduğunu bilmediğim halde susam bile yükledim. 1996 yılında üniversiteyi kazandım. İşletme okudum. Mezun olduktan sonra da brokerlik yaptım. Londra’da okuyan kardeşim de dönünce ‘ne iş yapalım’ diye düşünmeye başladık. Bir arkadaşımız yağlı tohumlar sektörünü önerdi. Hatta o arkadaştan bir süre danışmanlık da alarak 2003 yılında kardeşimle birlikte Orgin’i kurduk.

- Susam işine nasıl girdiniz?

Şirketi yağlı tohumlar için kurmuştuk ama gelen talep üzerine bir anda kendimizi susam ticareti içinde bulduk. Temel işimiz susam olmaya başladı. Türkiye’nin susam tüketimi 120-130 bin ton, üretimi ise 10-15 bin ton civarında. Bu alanda açığı gördüğümüz için bu konuya ağırlık verdik. 2004 yılından itibaren de susam piyasasına hakim olmaya başladık. Bu durum dünyadaki birkaç firmanın dikkatini çekti. Hindistan, Londra ve Dubai’den bu alandaki bakliyat devleri bize temsilcilik teklif ettiler. Bu firmalarla şimdi ortak çalışmalar yapıyoruz. Türkiye’nin susam ihtiyacının yüzde 40’ını biz sağlıyoruz. Bunun yanı sıra pirinç, nohut, kur üzüm, ham pamuk gibi ürünleri de getirmeye başladık. 2009 yılında yatay büyüme olarak Galata Susam ve Tahin Fabrikası’nı kurduk. Bu süreçte de iç pazara dönük susam, tahin, haşhaş, çörek otu ve keten tohumu da satmaya başladık. 

- Susam ithalatından alınan vergiler bir süre önce yüzde 10’a düşürüldü. Bunun ne faydası oldu?

Doğu Beyazıt gibi bazı kapılardan yanlış beyanla kaçak girişler oluyordu. Onun önüne geçildi. Ayrıca susam fiyatları çok yükselmeye başlamıştı. 2013’ün ikinci yarısından itibaren fiyatlar yükselişe geçmiş ve geçen sene tonu 2.800 dolara kadar çıkmıştı. Bu da simit ve tahin fiyatlarına yansımıştı. Bunun önüne geçildi. Ama şu anda susam fiyatlarının tonu yeniden 1.400 dolara kadar indi. Yüzde 50 düşüş var. Gerçi dünyada tüm emtia fiyatları düşüyor. Bakır 9.800’den 5.400 dolara, petrol 130’dan 48 dolara, buğday 320’den 170 dolara geriledi.

- Ama bu düşüşün içeriye pek yansımadığı söyleniyor...

Tamamen makro ekonomik gelişmelere ve kurlara bağlı. Kurlarda yukarı yönlü hareket direkt ürün fiyatına yansımaya başladı.

- Cironuz ne kadar?

Yıllık 20 bin ton civarında susam satışımız var. Orgin Agro’da 5-8 milyon, Galata’da ise 3-5 milyon arası ciro yapıyoruz. Kardeşim Alper genelde Orgin Agro tarafında duruyor. Ben de imalat kısmındayım.

- İçeride ya da dışarıda yatırım planı var mı?

Etiyopya’da yer baktık. Ama oradaki kanunlar kolay değil. Fiyatlarda devlet kontrolü var. Singapurlu ortağımız orada bir eleme tesisine başladı. Bizi de davet etti ama şimdi girmedik. Farklı bir pozisyonda ve farklı ülkelerde arayışa girdik. Gine, Burkino Faso olabilir. Bu ülkeleri araştırıyoruz. İçeride ise şu anda Mersin’de bir depomuz var. Yeni bir yatırım planımız var. Mersin veya İskenderun düşünüyoruz. Fizibilitesini yaptık ama son küresel sıkıntılardan dolayı biraz askıya aldık.

40 ÜYEYE ULAŞTIK

- Siz aynı zamanda İstanbul Tüccarlar Kulübü’nün de başkanısınız? Nasıl doğdu bu dernek, neler yapyorsunuz?

Arkadaşlarla 2010’dan beri her oturmamızda ekonomi ve dünya piyasalarını tartışıyorduk. Makro gelişmeleri konuşuyorduk. KOBİ ağırlıklı şirketlerin sıkıntılarının olduğunu, tüccar ve ticaretin yanlış anlaşıldığını ve kısa yoldan köşeyi dönen insanlar olarak algılanmaya başlandığını gördük. Bu yüzden 2013 yılında 7 arkadaş kurduk. Tamamiyle etik ticare odaklanmış, eliyle ve emeğiyle uğraşan, işini iyi yapan, işinde aktif olarak çalışan uluslararası piyasaları iyi takip eden, geçmişi temiz bir ticaret yapısı oluşturmayı amaçladık. Şu an gelinen noktada 40 üyemiz var. 2.000 kişiye yakın istihdam sağlıyor üyelerimiz. Geçen 2 yılda iyi bir yol katettik. Birçok komisyonlar kurduk. 2 ayda bir bu komisyonlar raporlar yayınlıyor. Çeşitli sektörlere ilişkin raporları sürekli paylaşıyoruz. Temel amaçlarımızdan biri de karar vericilerle de görüşmek. Bu noktada Başbakan’ımızdan görüşme taleplerimiz oldu. Haber bekliyoruz.

HASARSIZ ATLATALIM

- Piyasanın içindesiniz. Durum nasıl şu anda sizce?

Önce şunu bir görelim. 2002 yılından bir istikrar var. Bunu görmezden gelemeyiz. Kim şikeyet ediyorsa yanılıyor. Bugün biz hangi enflasyon düzeyinden, hangi faizlerden, hangi ihracat rakamlarından nerelere geldik. Ama 2013’ten sonra yapısal reformlarla hızlanabilirdik. Bugün itibariyle reel piyasalarda dövizden dolayı tahsilatlarda biraz sıkıntılar var. Vadeler 13-15 aya uzadı. Bunda dünyadaki gelişmelerin de etkisi oldu. Dünyada bir sıkıntı var. Ama çeşitli önlemlerle reel sektör desteklenebilir. Bankalarla görüşülebilir. Çünkü bazı bankalar şirketlerin üzerine gidiyor. Bankalar da ticari kuruluş sonuçta kendilerini de düşünmek zorunda ama marjları varsa esnetebilirler. Bu sıkıntılar da geçecek. Önemli olan bu günleri hasarsız atlatmak. Ayrıca son yaşadığımız olaylardan dolayı şu günlerde ekonomi konuşulmuyor. Şunu öğrendik: Bir ülkede barış ve huzur yoksa bazı şeylerin önemi yok. Umarım ki herşey eskisi gibi olur. Biz bu ülkeden ekmek yiyen insanlarız, bu ülkeye ihanet edersek, bu önce kendimize sonra etrafımıza zarar verir.