AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Erk, kadavradan organ naklinin, sadece yoğun bakımlarda çoğunlukla beyin kanaması, ağır kafa travmaları, trafik kazaları gibi sebeplerle solunum cihazına bağlı yatan, beyin ölümü gelişmiş kişilerden yapılabildiğini söyledi.
Beyin ölümünde, hastanın beyin işlevlerinin geri dönüşsüz kaybedildiğini, tüm tıbbi müdahalelere rağmen ancak makine desteğiyle solunumu devam eden bu hastaların bir süre sonra organlarının işlevlerini yitirmesiyle tıbben öldüğünü anlatan Erk, kadavradan organ naklinin, sadece beyin ölümü gerçekleşen bu hasta grubundan yapılabildiğini belirtti.
Erk, 2002 ile 2007 yılları arasındaki veriler karşılaştırıldığında, 2002'deki yıllık beyin ölümü sayısının 139 olduğunu, bu sayının 2007'de 594'e ulaştığını ifade etti. Timur Erk, kadavra verici sayısının ise 111'den 223'e çıktığını, kadavradan böbrek naklinin 189'dan 399'a, karaciğer naklinin 82'den 197'ye, kalp naklinin 20'den 63'e yükseldiğini kaydetti.
Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, 2011'de bin 291 beyin ölümü bildirimine ulaşıldığını, 2012'nin 10 ayı için bu sayının bin 194 seviyesinde bulunduğunu bildirdi.
Türkiye'de mevcut solunum cihazlı yoğun bakım yatağı sayısının ancak yüzde 20'si kadar beyin ölümü bildirimi yapıldığına dikkati çeken Erk, 'Oysa aradaki bu fark olmasa, her yıl 4 bin böbrek, 2 bin karaciğer ve 2 bin kalp hastası daha nakil olabilecek' dedi.
-'Bin 194 beyin ölümünden 284 onay, 910 ret cevabı alındı'-
Erk, 2011'de toplam 2 bin 953 böbrek bekleyen hastaya, 2012'nin 10 ayında 2 bin 353 hastaya kadavradan organ nakli yapılabildiğini belirterek, şu bilgileri verdi:
'2011'de bin 291 beyin ölümü bildirimine karşılık ne yazık ki 333 vaka için aile ya da kanuni vasilerden onay alınabilirken, 958 ret cevabı alınmıştır. Kadavradan nakle uygun beyin ölümlerinin sadece yüzde 26'sı organ nakline imkan sağlayabilmiştir. 2012'de ise bugüne kadar bildirilen bin 194 beyin ölümünden 284 onay, 910 ret cevabı alınmıştır.'
Bütün gayretlere rağmen son 3-4 yıl içinde kadavradan böbrek nakli oranının yüzde 20'leri aşamadığının altını çizen Erk, 'Hedef, yüzde 50 kadavradan, yüzde 50 canlıdan nakil olmalıdır' dedi.
-'Ayrıntılı bilgi verildiğinde, kararları değişebiliyor'-
Organ bağışı konusunda 'bilgi eksikliği'ni en büyük sorun olarak tanımlayan Erk, bu konudaki endişelerden birinin, ölen kişinin vücut bütünlüğünün bozulması olduğunu söyledi.
Timur Erk, 'Organ nakli ameliyatları çok özen gösterilen ameliyatlar ve ameliyat izinden başka bir iz görülmüyor, vücut bütünlüğü korunuyor. Ölen kişinin yakınlarına ayrıntılı bilgi verildiği ve açıklamalar yapılarak soruları cevaplandığında, düşünceleri ve kararları olumlu yönde değişebiliyor' diye konuştu.
Türkiye'nin kendine özgü engellerini, 'bilgi eksikliği'nin yanı sıra 'inançlar', 'hurafeler', 'karar anındaki duygusal durumlar' olarak sıralayan Erk, tüm semavi dinlerin organ bağışını teşvik ettiğini ve başkasına hayat vermeyi sevap olarak değerlendirdiğini, İslam dininde organ, doku ve kan naklinin, tedavinin gerekli unsurları olarak kabul edildiğini belirtti.
Erk, 'Beyin ölümü gerçekleştiğinde, onay verecek kişiler zaman zaman din görevlilerine danışmak istemekte, yapılan görüşmelerden sonra fikirleri olumlu yönde değişebilmekte ve organ bağışına onay verebilmektedir' dedi.
Bazı kaçırma veya kaybolma olaylarında 'organlarını almak için organ mafyası kaçırdı' haberlerinin çıktığına değinen Erk, 'Aslında bugüne kadar bu şekilde sonuçlanan hiçbir kaçırılma vakası kayıtlarda yer almamıştır. Ancak bir defa böyle bir haber yayıldığında, bazen ne kadar da anlatsanız yanlış bilginin yayılmasını engellemek mümkün olmamaktadır' diye konuştu.
-'Kadavradan organ bağışında İspanya lider'-
Timur Erk, son yıllarda yürütülen çalışmalar sayesinde organ bağışına yönelik bilincin artığına işaret ederek, 2006'da 2 bin 500 kişiye organ bağış kartı verildiğini, 2007'de bu sayının 35 bin 200'e ulaştığını söyledi. Erk, yapılan nakillerin yüzde 70'inin canlıdan, yüzde 30'unun kadavradan sağlandığını vurguladı.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2010'da tüm dünyada 106 bin 879 nakil yapıldığını kaydeden Erk, şöyle devam etti:
'Kadavradan organ bağışında İspanya, milyonda 35 oranı ile tüm dünyada liderliği elinde bulunduruyor. Türkiye'de yıllık kadavradan organ bağışı oranı, milyonda 4 iken bu oran Avrupa ülkelerinde milyonda 25–35 arasında değişiyor. Yıllar süren yaygın çalışmalar ve eğitim programları ile hem sağlık profesyonellerinde, hemde halkla geliştirilen bilinç sayesinde bugün İspanya dünyada en çok kadavradan organ bağışı yapılan ülke konumuna yükseldi. Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Lüksemburg, Norveç, Polonya gibi ülkelerde, önceden alınan varsayılan onay ile organ nakli yapılıyor. Avustralya, Kanada, Hırvatistan, Danimarka, Almanya, Japonya, Yeni Zelanda gibi ülkelerde ise bilgilendirilmiş onama alınarak süreç işliyor.'