Semaglutid ve tirzepatid gibi GLP-1 reseptör agonist ilaçları, son yıllarda kilo vermek isteyen milyonlarca insan için tercih edilen bir yöntem haline gelmiştir. Ancak New York Üniversitesi'nden araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen yeni bir çalışma, bu ilaçların bariatrik cerrahi yöntemleri kadar etkili olmadığını ortaya koymaktadır. Araştırma ekibi, sleeve gastrektomi ve gastrik bypass ameliyatlarını semaglutid veya tirzepatid tedavisiyle karşılaştırarak, kilo kaybı konusunda çarpıcı farklar tespit etmiştir.
NYU araştırmacıları, sağlık kayıtlarından yararlanarak kapsamlı bir veri analizi yürütmüştür. Kilo verme ilaçlarından birini kullanan hastalar, yaş, vücut kitle indeksi ve kan şekeri seviyeleri dikkate alınarak, bariatrik cerrahi geçirmiş hastalarla eşleştirilmiştir. Bu metodoloji, iki grup arasında adil bir karşılaştırma yapılmasını sağlamıştır. Glukagon benzeri peptid-1 reseptör agonistleri olarak bilinen bu ilaçlar, doğal GLP-1 hormonunu taklit ederek iştahı kontrol etme mekanizmasıyla çalışmaktadır. Araştırma, gerçek dünya koşullarında bu tedavilerin ne kadar etkili olduğunu anlamak için tasarlanmıştır.
Çalışmanın bulguları oldukça dikkat çekicidir. Bariatrik cerrahi geçiren hastalar iki yıl boyunca toplam vücut ağırlıklarının ortalama yüzde 25,7'sini kaybetmiştir. Buna karşılık, kilo verme ilaçlarını kullanan hasta grubu yalnızca yüzde 5,3 oranında kilo kaybı yaşamıştır. Bu fark, ameliyatın ilaç tedavisine kıyasla beş kat daha etkili olduğunu göstermektedir. NYU cerrahi asistanı Avery Brown, sonuçların Haziran ayında sunulduğu sırada, bu bulguların klinik denemelerdeki sonuçlarla önemli ölçüde farklı olduğunu vurgulamıştır. Klinik denemelerde GLP-1 ilaçları yüzde 15 ile 21 arasında kilo kaybı gösterirken, gerçek dünya uygulamalarında bu oran çok daha düşük kalmıştır.
Araştırmacılar, bu farkın kısmen hastaların tedaviye uyum göstermemesinden kaynaklandığını belirtmektedir. Ameliyat kalıcı bir müdahale olduğu için, hastalar isteyerek veya istemeyerek sonuçlardan faydalanmaya devam etmektedir. Ancak ilaç tedavisi söz konusu olduğunda durum farklıdır. Brown, hastaların yüzde 70'inin bir yıl içinde tedaviyi bırakabileceğini açıklamıştır. Bu oran, ilaç tedavisinin uzun vadeli başarısını önemli ölçüde etkilemektedir. Kısa zaman dilimlerinde dahi ameliyat her zaman daha iyi sonuçlar vermiştir.
Araştırmanın finansmanının Amerikan Metabolik ve Bariatrik Cerrahi Derneği (ASMBS) tarafından sağlandığı, cerrahi seçenekleri teşvik etmede bu kurumun çıkarı olduğu dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte, araştırmacılar semaglutid tedavilerini tamamen reddetmemektedir. Çalışmada da faydalı sonuçlar gösteren bu ilaçlar, belirli hastalar için hala değerli bir seçenek olarak görülmektedir. GLP-1 reçetelerinin 2022'den 2023'e iki katına çıkması, bu tedavilerin ne kadar popüler hale geldiğini göstermektedir. Ancak Brown ve meslektaşları, hastaların beklentilerinin ayarlanması gerektiğini öne sürmektedir. Hastalar, tedaviye daha yakından bağlı kalması, istenen sonuçlara ulaşmak için metabolik ve bariatrik cerrahiyi tercih etmesi veya her iki yöntemin kombinasyonunu kullanması gerekebilir.
Ozempic ve benzeri ilaçların sağlık açısından sunduğu faydalar yalnızca kilo kaybı ile sınırlı değildir. İlaç başlangıçta tip 2 diyabeti tedavi etmek için onaylanmıştır, çünkü kan şekeri seviyelerini düşürmeye yardımcı olmaktadır. Yapılan çalışmalar, bu ilaçların kanser ve kardiyovasküler hastalık riskini azaltabileceğini göstermiştir. Bu potansiyel faydalar, kilo kaybı açısından daha az etkili olsa bile, ilaç tedavisini bazı hastalar için hala cazip kılmaktadır. Ancak bu çalışmada, bariatrik cerrahi daha da iyi kan şekeri kontrolü ile ilişkilendirilmiştir. Ameliyat geçiren hastalar, ilaç kullanan hastalara kıyasla daha düşük kan şekeri seviyeleri ve daha iyi metabolik kontrol göstermiştir.
Bariatrik cerrahinin daha etkili olması, bu yöntemin her hasta için ideal bir çözüm olduğu anlamına gelmez. Ameliyatlar güvenli olmakla birlikte, invazif ve kalıcı prosedürlerdir. Hastalar, cerrahinin ardından sıkı diyet ve egzersiz rutinlerine bağlı kalmak zorundadır. Ameliyat sonrası yaşam tarzı değişiklikleri, başarılı kilo kaybı ve sağlık iyileştirmesi için kritik öneme sahiptir. Ayrıca, ameliyata uygun olmayan hastalar da bulunmaktadır. Tıbbi kontrendikasyonlar, yaş, genel sağlık durumu ve diğer faktörler, bir hastanın cerrahi müdahaleye uygun olup olmadığını belirlemektedir. Bu nedenle, her birey için en uygun tedavi yöntemi, tıbbi profesyoneller tarafından dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir.
ASMBS Başkanı Ann M. Rogers, her iki hasta grubunun da kilo kaybettiğini ancak metabolik ve bariatrik cerrahinin çok daha etkili ve kalıcı olduğunu belirtmiştir. Bununla birlikte, GLP-1 ilaçları ameliyattan çok daha popüler olmaya devam etmektedir. Bu popülarite, ilaçların daha az invazif olması, daha az yan etki riski taşıması ve daha kolay uygulanabilir olması gibi faktörlerle açıklanabilir. Ancak insanlar genellikle bu ilaçları almaya devam etmemektedir. Ameliyata uygun kişilerin ise yalnızca küçük bir yüzdesi bunu bir seçenek olarak tercih etmektedir.
NYU Grossman Tıp Fakültesi'nde bariatrik cerrah Karan Chhabra, gelecekteki çalışmaların çeşitli önemli soruları ele alacağını belirtmiştir. Sağlık hizmeti sağlayıcılarının GLP-1 sonuçlarını optimize etmek için neler yapabileceği, hangi hastaların bariatrik cerrahi ile GLP-1'lere karşı daha iyi tedavi edildiği ve cepten yapılan ödemelerin tedavi başarısında oynadığı rol, gelecekteki araştırmaların odak noktaları olacaktır. Bu sorular, kilo kaybı ve metabolik sağlık alanında daha kişiselleştirilmiş ve etkili tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesine yardımcı olacaktır. Sonuç olarak, bariatrik cerrahinin kilo kaybında Ozempic'ten çok daha etkili olduğu bulgusu, hastaların tedavi seçenekleri hakkında daha bilinçli kararlar almalarını sağlayacak ve sağlık profesyonellerinin tedavi planlarını daha etkili bir şekilde tasarlamalarına katkıda bulunacaktır.




