15 Aralık 2024 Pazar / 14 CemaziyelAhir 1446

Renk körlüğü nedir, kimlerde görülür?

Karaman Özel Selçuklu Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op.Dr. Metin Bilgin, renk körlüğü hastalığının tanımı, kimlerde görüldüğü, görülme sıklığı ve oluşma sebepleriyle ilgili bilgilendirmede bulundu.

17 Ekim 2012 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Renk körlüğü nedir, kimlerde görülür?
Op.Dr. Bilgin, erkeklerin %8’inde kadınların ise %0,5’inde görülen renk körlüğü hastalığının bazı bireylerde hastalık olarak ortaya çıkarken, bazı bireylerin de taşıyıcı olarak görev yaptığını ve birçok hastanın hastalığını ömür boyu fark edemediğini söyledi.

Renk Körlüğü Nedir?

İnsan gözünün renk algılaması retinadaki koni hücreleri vasıtası ile olur. Kırmızı, yeşil ve mavi olmak üzere 3 tür koni vardır. Konilerin beraber çalışması neticesinde ara renkler ve bunların tonları da algılanabilir.

Renk körlüğü bu koni hürcelerinin birinde veya hepsinde fonskiyon azlığı veya yokluğu neticesinde gelişir. Fonksiyon azlığı yani yetersiz çalışma durumunda koyu renkler veya tonlar görülür; pastel yani zayıf renkler ve tonları görülemez. Fonksiyon yokluğu durumunda o koni veya koni grubuyla ilgili renkler hiç görülmez. Bu oldukça nadirdir. Renk körlüklerinni çoğu renk görmede zayıflık veya renkleri birbirine karıştırma şeklinde ortaya çıkar.

En sık rastlanan türü kırmızı-yeşil

Pratikte en sık rastlanan kırmızı-yeşil renk körlüğüdür. Bu hastalıkla insanlar kırmızı ve yeşil tonlarıyla beraber bunlara yakın renkleri birbirine karıştırırlar. Mavi tonlarla ilgili renk körlüğü yok denecek kadar azdır. Kırmızı-yeşil renk körlüğünün toplumda görülme oranı erkeklerde %8, kadınlarda %0,5’tir. İlk defa Dalton tarafından keşfedildiği için Daltonizm diye de adlandırılır.

Kimlerde görülür, nasıl ortaya çıkar?

Renk körlüğü bazı göz hastalıkları neticesinde sonradan da oluşabilmekle beraber, esasen kontjenital (doğumsal) bir hastalıktır ve genlerle taşınır. Kırmızı ve yeşil renk genleri X-kromozomunda, mavi renk genleri ise 7. kromozomdadır. Bizi esas ilgilendiren kırmızı-yeşil kısmı olduğu için, renk körlüğünü tamamen X-kromozomuyla taşınan bir hastalık olarak tanımlayabiliriz. Bu taşınma çok büyük oranda X kromozomuna bağlı resesif pek nadir olarak da X’e bağlı dominantır. Bildiğimiz gibi kadının cinsiyet kromozomları XX erkeğin XY şeklindedir. X’e bağlı dominant taşınmayı ihmal ederser (ki ihmal edilebilecek kadar azdır), X’e bağlı resesif taşınma neticesinde, sadece bir X kromozomunda defekt varsa, erkek renk körü, kadın ise sağlam olacak demektir. Kadının renk körü olabilmesi için hem anneden, hem de babandan arızalı X kromozomunu alması gerekir. Bu durum, bize renk körlüğünün neden erkeklerde daha fazla görüldüğünü açıklar. X kromozomunda bir defekt görüldüğü halde hastalığı olmayanlara taşıyıcı denir. Taşıyıcılık sadece kadınlar için söz konusudur. Taşıyıcılar sağlam oldukları halde hastalığı özellikle erkek çocuklarına iletebilirler. Taşıyıcı kadınların erkek çocuklarının %50’si hasta olur. Kızlarının ise %50’si taşıyıcı olur. Kızların hasta olabilmesi için annenin hasta veya taşıyıcı, babanın ise hasta olması gerekir.

Erkeklerde taşıyıcılık yoktur. Erkek ya hasta ya sağlam olur. Hastadan erkeğin, hastalığı erkek çocuklarına geçirme ihtimali yoktur. Kız çocukları ise anneni durumuna göre, taşıyıcı veya hasta olabilir ( Anne sağlam ise taşıyıcı, anne hasta ise mutlaka hasta, anne taşıyıcı ise %50 hasta, %50 taşıyıcı).

Tedavisi Var mıdır?

Renk körlüğü genel anlamda tedavi olmayan bir hastalıktır. Ancak günlük hayatta insanlara büyük engel oluşturmaz. Zaten hastaların büyük bir çoğunluğu ton farklarından renkleri tanıyabilirler. Son zamarlarda bazı bilgisayar destekli proramlarla renk tonlarının daha canlı görülebilmesine dair çalışmalar olmakla beraber henüz deneme aşamasındadır.