16 Aralık 2025 Salı / 26 CemaziyelAhir 1447

Tıkalı atardamarlardan çıkarılan plaklarda plastik bulundu

İtalya'da yapılan araştırmada, tıkalı atardamarlarını açmak için ameliyat olan hastaların %60'ından fazlasının çıkarılan yağlı plakalarında mikroplastik parçacıkları bulunduğu ortaya çıktı. Mikroplastik içeren plaklara sahip hastalar, inme ve kalp krizi riskinin 4,5 kat daha yüksek olduğunu gösterdi.

HABER MERKEZİ16 Aralık 2025 Salı 17:57 - Güncelleme:
Tıkalı atardamarlardan çıkarılan plaklarda plastik bulundu

Plastik kirliliği artık insan vücudunun en kritik bölgelerine kadar ulaştığını gösteren yeni bulgular, bilim insanlarını endişelendiriyor. Araştırmacılar, plasenta dahil olmak üzere birçok önemli organ ve doku içinde küçük plastik parçacıkları tespit etmiş durumda. Mikroskobik boyuttaki bu parçacıkların dokularımıza bu kadar kolay sızabilmesi göz önüne alındığında, insan sağlığına yönelik potansiyel tehditler tam olarak anlaşılması gereken bir konuya dönüşmüştür.

Araştırmanın kapsamı ve yöntemi

Napoli'deki Campania Üniversitesi'nden tıbbi araştırmacı Raffaele Marfella liderliğindeki bir ekip, İtalya'da yürütülen çalışmada önemli bulgulara ulaşmıştır. Karotis endarterektomi adı verilen cerrahi prosedürde, daralmış atardamarlardan yağlı plaklar çıkarılan 257 hasta 34 ay boyunca izlenmiştir. Bu prosedür, gelecekteki inme riskini azaltmak amacıyla uygulanmaktadır. Araştırmacılar, plaklarında mikroplastik bulunan hastalarla bulunmayan hastalar arasında inme, kalp krizi ve ölüm riskinin nasıl farklılaştığını incelemek istediler. Çalışmanın sonuçları, plastik kirliliğinin kardiyovasküler sağlık üzerindeki etkisini gösteren ilk somut kanıtlardan biri olmuştur.

Laboratuvar analizleri sırasında, çıkarılan yağ tortularında ölçülebilir miktarda polietilen tespit edilmiştir. Araştırmanın bulgularına göre, hastaların yaklaşık yüzde 60'ında bu plastik türü saptanırken, yüzde 12'sinde ise polivinil klorür (PVC) bulunmuştur. Polietilen, plastik torbalar, filmler ve şişeler için kullanılan en yaygın üretilen plastiktir. PVC ise hem sert hem de esnek formlarda üretilmekte ve su boruları, plastik şişeler, döşeme malzemeleri ile ambalaj yapımında yaygın olarak kullanılmaktadır. Mikroplastiklerin ve nanoplastiklerin miktarı, piroliz-gaz kromatografisi-kütle spektrometrisi adı verilen ileri bir teknik kullanılarak ölçülmüştür.

Sağlık riskleri ve kalp hastalığı bağlantısı

Daha önceki araştırmalar, mikroplastiklerin insan kan dolaşımında bulunabildiğini ortaya koymuştur. Bu keşif, araştırmacıları kalp sağlığı konusunda haklı olarak endişelendirmiştir. Laboratuvar tabanlı çalışmalar, mikroplastiklerin kalp hücrelerinde iltihaplanma ve oksidatif stres tetikleyebileceğini, kalp fonksiyonunu bozabileceğini, kalp atış hızını değiştirebileceğini göstermiştir. Hayvan deneyleri, özellikle farelerde, mikroplastiklerin kalp dokusunda yara izi oluşturmasına neden olabileceğini kanıtlamıştır. Mesleki maruziyet çalışmalarından elde edilen veriler de, polivinil klorür dahil olmak üzere plastiklerle ilgili kirliliğe maruz kalan kişiler arasında genel popülasyonda görülenden daha fazla kardiyovasküler hastalık riskinin arttığını göstermektedir.

İtalyan araştırmasının en çarpıcı bulgusu, çıkarılan plaklarda mikroplastik bulunan hastaların, tespit edilebilir mikroplastik bulunmayan kişilere göre 34 ay sonra inme, ölümcül olmayan kalp krizi geçirme veya herhangi bir nedenden ölme olasılığının 4,5 kat daha fazla olduğudur. Bu oran, plastik kirliliğinin kardiyovasküler sistem üzerindeki ciddi etkisini ortaya koymaktadır. Araştırmacılar, makrofaj adı verilen bağışıklık hücreleri içinde ve yağlı plaklarda pürüzlü kenarlara sahip plastik parçacıkları güçlü mikroskoplar altında gözlemlemişlerdir. Plaklarında mikroplastik bulunan hastalarda daha yüksek düzeyde iltihaplanma belirteçleri de tespit edilmiştir.

Araştırmanın sınırlamaları ve gelecek perspektifi

Gözlemsel niteliğe sahip bu çalışmanın, mikroplastiklerin doğrudan kalp etkilerine neden olduğu sonucuna kesin olarak varamayacağı unutulmamalıdır. Araştırma, yalnızca bir ilişki göstermektedir. Çalışma, sigara içme, fiziksel hareketsizlik ve hava kirliliği gibi kardiyovasküler hastalık için diğer risk faktörlerini tam olarak dikkate almamıştır. Bu nedenle, hastaların olumsuz sonuçlarına başka hangi maruziyetlerin katkıda bulunmuş olabileceği tam olarak bilinmemektedir.

Boston College'dan pediatrist, halk sağlığı doktoru ve epidemiyolog Philip J. Landrigan, eşlik eden bir başyazıda, plak dokusunda mikroplastik ve nanoplastiklerin bulunmasının başlı başına çığır açan bir keşif olduğunu belirtmiştir. Bu bulgu, maruziyetin nasıl azaltılacağı gibi bir dizi acil soruyu gündeme getirmektedir. Plastik üretimi son yirmi yılda hızla artmış, ancak sadece bir kısmı geri dönüştürülmüştür. Kardiyovasküler hastalık oranları dünyanın bazı bölgelerinde düşüyor olsa da, plastik kirliliği ile kalp hastalıkları arasındaki bağlantıyı tam olarak anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Araştırmacılar, mikroplastiklerin insan vücudunu nasıl etkileyebileceğine dair daha kapsamlı bir fikir edinmek için organların mini kopyalarında ve hayvan modellerinde çalışmalarını sürdürmektedir. Ancak, bu laboratuvar çalışmalarında kullanılan mikroplastik konsantrasyonları, insanların gerçek dünya maruziyetini tam olarak yansıtmayabilir ve insanlarda yapılan çalışmaların sayısı hala sınırlıdır.

  • mikroplastik
  • kalp hastalığı
  • plastik kirliliği
  • sağlık riski
  • atardamar hastalığı