Edebiyatçı ve yazar algısı ve seçiciliğiyle iç dünyasında bu şehre dair biriktirdiklerini, gözlemlerini ‘Cape Town Öyküleri’ adlı bir kitapta topladı Akçay. Okur Kitaplığı da Akçay’ın bu verimini kısa bir süre önce okurlara ulaştırdı.
Fragman tadında izlenimler
Daha önce Siyabesta (öykü 1999), Hayy (öykü 2000), Mukavemet (öykü 2011), Bellekteki Huriler (eleştiri 2006), Okumanın Farkı: Orhan Pamuk (eleştiri 2011) ve Gönül Sohbetleri (söyleşi 2004) kitaplarına imza atan Akçay, yeni kitabı Cape Town Öyküleri’nde öykü ile serbest şiir arasında harmanlanmış kısa kısa metinlere, fragmanlara yer veriyor. Bu metinler bazen oldukça konsantre bir halde, yaşanılan bir anı ifade eden, çağrışımlara açık duygu yoğunlukları içeriyor. Bir başka ifadeyle söz konusu öyküler, yazarın Cape Town’da kaldığı süre içinde tecrübe ettiği hayat şeritlerinin kesişmesinden oluşuyor. Cape Town’da yaşamak nasıl bir duygu sorusuna cevap teşkil edecek ‘parçacıkları’ içinde barındıran kitap, özellikle, geceleri sokaklarında, caddelerinde tehlikenin kol gezdiği bu şehirde yabancı olmak duygusundan ziyade ‘öteki’ olmanın labirentlerinde dolaşıyor.
Koloni tarihinin kalıntıları var
Satır arasına sinen bir başka duygu ise Güney Afrika’nın kolonisel tarihinden arta kalanların günümüze yansıyış biçimleriyle ilgili. Akçay’ın metinlerinden anlıyoruz ki, son yıllarda özgürlüklere alabildiğine kapılarını açmış olan bu ülkede, koloni tarihinin kalıntıları hiç ölmeyecek kadar canlı duruyor. Ahmet Sait Akçay’ın Cape Town Öyküleri, kozmopolit bir şehrin ‘öteki’ hikayelerini şiirsel bir duyarlılıkla anlatma denemesi.