Kültür Bakanlığı 2014 yılı değerlendirmesi sonucu Kültür Sanat Büyük ödüllerinin verileceği isimler arasında İstanbul ağzı mersiyenin son temsilcisi Mersiyehan Celal Yılmaz da var. Tasavvuf musikisinde çok sayıda bestesi bulunan ve dergah tavrı ile musiki icra eden Sebilci Hüseyin Efendi’nin yaşayan tek öğrencisi olan Yılmaz’la ödül heyecanını ve mersiyehanlık geleneğini konuştuk. Kültür Bakanlığı ödülünü hem şaşkınlık hem de mutluluk ile karşıladığını ifade eden Yılmaz, bu geleneğin son yıllarda daha görünür hale gelmesinde sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük desteği olduğunu hatırlatıyor.
Ortak acının ağıdı...
Birkaç yıldır her 10 Muharrem’de TRT’de yayınlanmaya başlanan mersiye programlarının da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talebiyle gerçekleştiğini söyleyen Celal Yılmaz, Topkapı Sarayı’ndaki 10 Muharrem geleneğini canlandıran Doç. Haluk Dursun’un da bu anlamda geleneğe sahip çıktığını, Sultanlar âsitanesinde 80 yıldır okunmayan naat geleneğinin de bu vesileyle canlandırıldığını kaydediyor. Mersiyehanlığın bir ağıt geleneği olduğu için geçmişinin Habil ile Kabil’e kadar dayandığını ancak Kerbela hadisesi sonrası oluşan Mersiye geleneğinin Fatih döneminde başladığını anlatan Celal Yılmaz, yakın tarihte ise bu kadim merasimlerin Sümbül Efendi Camii’nde Cerrahi şeyhi Fahrettin Efendi Hazretleri’nin teşvikiyle başlayıp Muzaffer Efendi’nin bu adeti oturttuğunu ifade ediyor. Hz. Hüseyin’in kızları olduğu rivayet edilen Çifte Sultanlar’ın Sümbülefendi Camii’nde medfun bulunduğu için bu törenlerin orada yapıldığına dikkat çeken Celal Yılmaz, mersiyelerin de bu milletin ortak acısı Kerbela’nın söze, sese dökülmüş hali olduğunu anlatıyor.