15 Aralık 2024 Pazar / 14 CemaziyelAhir 1446

Sanatçıların en büyük korkusu: 'Çevik Bir arar mı?'

Sanat dünyasında Ergenekon yapılanması olduğunu iddia eden Kutluğ Ataman'dan çarpıcı örnekler...

stargazete.com25 Eylül 2013 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Sanatçıların en büyük korkusu: 'Çevik Bir arar mı?'
Habertürk TV'de Balçiçek İlter'in sunduğu Söz Sende programına konuk olan yönetmen Kutluğ Ataman, zaman zaman dile getirdiği "sanat dünyasının içinde de Ergenekon yapılanması var" söylemini çarpıcı örneklerle temellendirdi.

"ACABA ÇEVİK BİR ARAR MI?"

Ataman, 28 Şubat sürecinde özellikle sanat camiasında "acaba Çevik Bir arar mı?" korkusu olduğunu aktarırken, kendi yaptığı projelerde de büyük sıkıntılar yaşadığını belirtti. Kutluğ Ataman, "bir proje yapmadan önce gazeteleri arardık, aman provakatif bir haber çıkmasın diye" dedi.

YURTDIŞINDA YAPILAN PROJE BİLE TÜRKİYE'YE RAPOR EDİLİYORDU

Ünlü yönetmen, sanat camiasında o dönemde bir otokontrol mekanizmasının çalıştığını belirtirken, sanatçılara da bir yerlerden baskı yapıldığını söyledi. O kadar ki, yurtdışında yapılan bir projede bile "irticai" bir unsur sezilirse, hemen ilgili büyükelçi tarafından Türkiye'deki ilgili makamlara bildiriliyordu.

İşte Kutluğ Ataman'ın o sözlerinden bir kesit...

"Ben derin devlet, Ergenekon, 28 Şubat gibi kavramları birbirinden ayırt etmiyorum. Benim kafamda hepsi birbiriyle ilintili şeylerdir. Tabi bütün ulusalcıların hepsi Ergenekon çetesine mensup diye de birşey söylemiyorum.

Kutluğ Ataman: Bilmiyorum hatırlar mısın sen? Hep şunları yaşamışlığımız vardır. -Çevik Bir telefon etti! -Aman Çevik Bir telefon edecek! - Aman Çevik Bir telefon ederse! - Aman bunları yaparsak Çevik Bir telefon eder!

Balçiçek İlter: Sanatçılar da var mıydı?

Kutluğ Ataman: Tabi vardı. Sanatçılardan söz ederken, Türkiye'de sanatçı dediğin zaman içine herşey giriyor. Hepsinden bahsetmiyorum. İstanbul sanat bürokrasisinde böyle bir gerginlik o dönemde vardı.

Mesela ben, bir proje yapıyordum Atom Egoyan. İstanbul Bienali için. O zaman daha Hrant Dink katledilmemişti. Ermeni meselelerini konuşmaya herkesin cesaret edemediği bir dönemdi. Yine köşelerden hücum ediyorlardı. Yine cerahat çıkartıyorlardı.

Hep biz bu projeleri yaparken gazeteleri arayıp aman bir provakasyonlar yapmasınlar diye konuşurduk. Bir otokontrol mekanizması 28 Şubat döneminde zaten oluşturulmuştu.

Şimdi, Çevik Bir aradığı zaman, herhalde bu adam odanın içerisinde halüsünasyon görmüyor değil mi? Telefon ediyorsa, telefonun öbür ucunda da birileri vardı. Öbür ucundaki birileri de bu bilgiyi dağıtıyor herhalde değil mi? Hepimize bunu yaşattılar o dönemde.