8 Mayıs 2025 Perşembe / 11 Zilkade 1446

ASELSAN tarafından geliştirildi! Almanya ve İsrail ile karşılaştırma yaptılar

ASELSAN tarafından geliştirilen ALP 100-G alçak irtifa radar sistemi, aylarca süren titiz test ve değerlendirmenin ardından yüksek performanslı tespit, izleme ve hareketlilik yeteneklerini kanıtlayarak ilk kabul aşamasını başarıyla tamamladı. Türkiye'nin tamamen entegre ve otonom bir hava savunma mimarisi için stratejik hamlesinin bir parçası olarak geliştirilen ALP 100-G, çeşitli arazilerde modern hava tehditlerinin üç boyutlu tespitini ve sınıflandırmasını sağlayarak ulusal radar teknolojisinde bir dönüm noktası oluşturuyor. Yabancı basın ise ALP 100-G alçak irtifa radar sisteminin Türkiye'nin hava savunma alanında belirleyici bir ilerlemeyi işaret ettiğini aktardı.

HABER MERKEZİ7 Mayıs 2025 Çarşamba 20:31 - Güncelleme:
ASELSAN tarafından geliştirildi! Almanya ve İsrail ile karşılaştırma yaptılar

ASELSAN tarafından Türk Hava Kuvvetlerinin gözlem yeteneğine güç katması amacıyla üretilen alçak irtifa radarı 'ALP 100-G', ilk olarak Adana'da düzenlenen Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali'nde (TEKNOFEST) görücüye çıkmıştı.

Kapsamlı test ve değerlendirme süreçlerinin ardından ilk sistem kabulünü tamamlayan ALP 100-G Alçak İrtifa Radar Sistemi yabancı basında büyük ilgi gördü. Haberde, taktiksel hareketlilik ve yüksek otonomi için tasarlanan ALP 100-G radar sisteminin, kendi güç kaynağı ve iletişim modülleriyle donatılmış bir mobil platforma monte edildiği ifade edildi. Bir A400M uçağı tarafından taşınabilir ve sadece iki operatör tarafından 15 dakika içinde konuşlandırılabilir veya harekete hazır hale getirilebileceği dile getirilen haberde, bu özelliğin onu dinamik operasyonel ortamlarda hızlı tepki için özellikle uygun hale getirdiği vurgulandı.

TEKNİK ÖZELLİKLERİ

ASELSAN tarafından tasarlanan ve 8x8 taktik tekerlekli bir araç üzerine monte edilen ALP 100-G, şirketin ölçeklenebilir S-bant radar ailesinin bir parçasıdır. Aktif elektronik taramalı dizi (AESA) teknolojisine sahiptir ve savaş uçakları, helikopterler, uçan rotorlu hava araçları, insansız hava araçları (İHA'lar) ve seyir füzeleri dahil olmak üzere çok çeşitli hedeflerin üç boyutlu tespitini ve takibini gerçekleştirebilir. 1000'den fazla hedefi izleme kapasitesi ve tam 360 derece azimut kapsamı ile düşük, orta ve yüksek irtifalarda çalışabilir. Yükseklik kapsamı -6° ile +70° arasında değişir ve hem düz hem de dağlık alanlarda etkili gözetleme sağlar. Sistemin entegre Mode-5/S IFF'si, dost ve düşman platformların gerçek zamanlı olarak tanımlanmasını sağlarken, sınıflandırma ve karıştırıcı yön bulma işlevleri gelişmiş durumsal farkındalık sağlar. ALP 100-G ayrıca, roket ve havan gibi balistik tehditlerin fırlatma noktalarını ve öngörülen etki alanlarını tespit edebilen özel bir silah konumlandırma moduna da sahip olup, bu sayede algılama ve uyarma ile karşı ateş operasyonlarındaki rolünü güçlendiriyor.

Türkiye'nin katmanlı hava savunma mimarisi içerisinde ALP 100-G, bağımsız olarak veya ağ bağlantılı bir düğüm olarak çalışır. ASELSAN ve Roketsan tarafından TÜBİTAK Sage desteğiyle geliştirilen yerli yüzeyden havaya füze sistemleri olan Hisar ve Siper platformlarını tamamlar. Hisar kısa ila orta menzilli kapsama alanı sağlarken, Siper uzun menzilli hava savunması için tasarlanmıştır. Haberde bu iki vurucu gücün birlikte, Türkiye'nin ulusal hava sahası korumasının omurgasını oluşturduğu ifade edildi.

2019 yılında başlatılan ALP 100-G programının, Rus S-400 gibi yabancı sistemlerin tedarikinde gözlemlenen stratejik ve politik sınırlamalar sonrasında Türkiye'nin yerli hava savunma çözümlerine olan artan ihtiyacına cevap verdiği ifade edilen haberde, Aralık 2024'te başlayan altı ay boyunca ALP 100-G'nin başarılı bir şekilde geliştirilmesi ve test edilmesi, ASELSAN ve ortaklarının ulusal gereksinimlere göre uyarlanmış güvenilir, yüksek performanslı bir çözüm sunmak için gösterdikleri ortak çabayı yansıttığı aktarıldı. Kabul aşamasının sembolik olarak Çanakkale Muharebesi'nin 110. yıldönümünde sona erdiği belirtilen haberde, radarın Türkiye'nin savunma egemenliği ve teknolojik ilerleyişini yansıttığı dile getirildi.

ALMAN VE İSRAİL YAPIMI ARAÇLARLA KARŞILAŞTIRDILAR

Stratejik açıdan, ALP 100-G, seyir füzeleri ve İHA'lar gibi tehditlerin genellikle geleneksel uzun menzilli sistemler tarafından tespit edilmekten kaçındığı düşük irtifalarda erken uyarı ve hedef takibi sağlayarak kritik bir operasyonel boşluğu dolduruyor. Hem devlet düzeyindeki çatışmalarda hem de asimetrik savaşta kullanılan küçük, alçaktan uçan hava platformlarının yaygınlaşması göz önüne alındığında, bu kapasite giderek daha da önemli hale geliyor. Iron Dome gibi sistemlere entegre edilen Almanya'nın TRML-4D veya İsrail'in EL/M-2084 gibi eşdeğer radar sistemleriyle karşılaştırıldığında, ALP 100-G, gelişmiş hareket kabiliyeti ve Türkiye'nin yerli üretim ekosistemine entegrasyonla benzer teknik yetenekler sunuyor. AESA tabanlı mimarisi, elektronik harp koşulları altında çevik ışın yönlendirme ve sağlam izleme sağlarken, modüler S-bant yapılandırması, çeşitli tehdit ortamlarında ölçeklenebilir dağıtımı destekliyor.

Henüz uluslararası sözleşmeler açıklanmamış olsa da, radarın ihracat potansiyeli önemlidir. Taşınabilirliği, hızlı konuşlandırma yeteneği ve tam spektrumlu tehdit tespiti, onu yabancı tedarikçilere bağımlı olmadan esnek hava gözetleme sistemleri arayan müttefik ülkeler için çekici bir seçenek haline getirir.

Haberde, ASELSAN'ın ALP 100-G'sinin kabulünün, Türkiye'nin hava savunma duruşunda belirleyici bir ilerlemeyi işaret ettiği ve ülkenin modern tehdit ortamlarına göre uyarlanmış yüksek teknolojili, mobil radar çözümlerini bağımsız olarak sahaya sürme konusundaki büyüyen yeteneğini gösterdiği ifade edildi. Son teknoloji AESA gözetimini hızlı konuşlandırma ve uzaktan operasyonla entegre ederek, ALP 100-G hem taktik bir varlık hem de teknolojik dayanıklılığın bir sembolü olarak hizmet edecek. Türkiye'nin katmanlı hava savunma mimarisini desteklemedeki rolü, yalnızca operasyonel hazırlığı artırmakla kalmıyor, aynı zamanda hava sahası kontrolünün her zamankinden daha kritik olduğu bir zamanda ulusal egemenliği de güçlendiriyor.